GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Başıboş sokak hayvanları konusunun çözülmesi gerektiğine, bu sorunun çözülmemesinin sebebinin 2004 yılında çıkmış olan kanunu uygulamayan belediyeler ve bakanlıklar olduğuna, katıldığı Tarım Komisyonunda kendisini hem üzen hem de öfkelendiren olaya, her meseleyi kutuplaştırarak çözmenin fayda sağlamayacağına, Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan'ın 28 Temmuz 2021'de yaptığı konuşmaya, başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili kanun teklifinin çıkarılması için niçin acele edildiğine ve diğer ülkelerin bu sorunu nasıl çözdüklerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:111
Tarih:28.07.2024

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tek bir konu üzerine görüşlerimizi, partimizin duruşunu açıklamak istiyorum. Bugün, yarın, inşallah 3'üncü güne sarkmaz ama önümüzde yoğun ve hakikaten sabra ve makul yaklaşımlara ihtiyaç duyulan bir süreç olacak; sokak hayvanlarıyla ilgili, başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili kanun teklifini konuşacağız.

Öncelikle şunu belirteyim, biz daha önce de çok defa bu konuyu yorumladık ve şunu söyledik hep: Bu, bu hâliyle büyük bir problemdir yani başıboş sokak hayvanları konusunu çözülmesi gereken bir mesele olarak görmek durumundayız; "Bu hâliyle kalsın." demek, bu problemin çözülmesini istememektir. Elbette, bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor ve bir adım atılması gerekiyor. Hiçbir çocuğumuz, hiçbir evladımız köpekler tarafından saldırıya uğramak korkusuyla yaşatılamaz; çocukları bırakın, hiçbir yetişkin komşusuna, markete giderken köpek saldırısına uğrama tehlikesiyle karşı karşıya bırakılamaz. Bunun çözülmesi lazım ama buralara nasıl geldik, önce bunu hatırlamak lazım.

Bakın, burada, 2004 yılında çıkan ve yaklaşık yirmi yıldır -yirmi yıl olmuş- uygulanmayan bu kanunun taraflarını; belediyelerin, bakanlıkların, neden uygulamadıklarını iyi anlamak lazım. Dolayısıyla kimin sorumlu olduğu, neden bu işin çözülemediğini bir kere, net olarak vurgulayalım. Bu işin çözülmemesinin sebebi 2004 yılında çıkmış olan kanunu uygulamayan belediyeler -partisi ne olursa olsun- ve bakanlıklardır.

Ben hayvan haklarının konuşulduğu Tarım Komisyonuna gittim. Şimdi, tabii, orada beni hem üzen hem de öfkelendiren bir olay oldu. İşte, iktidar partisinin milletvekilleri köpekler tarafından saldırıya uğramış, mağdur olmuş vatandaşlarımızın fotoğraflarını ellerinde tutuyorlar. Ya, bir kere, bu işin asli sorumlusu sizsiniz yani sizin iktidarda olduğunuz dönem bu çocuklar saldırıya uğradı, sizin iktidarda olduğunuz dönem bu insanlar mağdur oldu. Elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı veya belediyelerin? Ama o fotoğrafları tutmak bir çözüm getirmez, her meseleyi kutuplaştırarak çözmeye çalışmak da bir fayda sağlamaz. Teröristler, vatanseverler, dindarlar, dinsizler; hatırladığımız ne kadar konu varsa âdeta elmayı ikiye böler gibi bu ülkeyi ikiye böldünüz. Şimdi de çocukların canını düşünmeyenler ile itseverler gibi -çok affedersiniz- bir tanımlama üzerinden bu problemi, bu konuyu çözülemeyecek bir noktaya getirmeye kimsenin hakkı yok. E, ne yapalım şimdi? Biz de bugün, yarın elimize sizin iktidarınız döneminde ölmüş, hayatını kaybetmiş vatandaşlarımızın fotoğraflarını mı alalım? İliç'te ölmüş işçilerimizin fotoğraflarını mı taşıyalım elimizde veya vakıflarda ölmüş, tecavüze uğramış çocukların fotoğraflarını mı taşıyalım elimizde? Böyle mi çözeceğiz bu meseleleri? Sizin de bunlardan rahatsız olduğunuzu, üzüldüğünüzü biliyoruz ama sokak hayvanları kanunu tartışılırken sanki bir tarafı "Ya, ölecek tabii bu çocuklar." gibi bir anlayış içerisine sokmak yanlış bir anlayıştır, olayı çözümsüzlüğe götürecektir.

Bakın, Cumhurbaşkanımızın eşi Sayın Emine Erdoğan'ın bundan bir müddet önce yapmış olduğu bir konuşma var 2021 yılında, bundan tam üç yıl önce 28 Temmuzda. Diyor ki Sayın Emine Erdoğan: "Bugün Hayvan Dostu Şehirler Ödül Töreni'ne katıldım. Farklı belediyelerimizin hazırladığı onlarca yenilikçi proje sokaklarda zorlu bir yaşam mücadelesi veren hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir rol oynayacak. Hayvanların üzerimizde çiğnenemez hakları olduğunu unutmayalım. Mahallemizde yaşayan hayvanlara sahip çıkarak hepimiz işin bir ucundan tutalım; onların farkında olmak, sessiz feryatlarını duymak boynumuzun borcudur." Emine Hanım'a, Cumhurbaşkanımızın eşine ben buradan teşekkür etmek istiyorum çünkü AK PARTİ'li vekillerden ve bu öneriyi getirenlerden çok daha ilerici bir yaklaşım göstermiş Sayın Emine Erdoğan yapmış olduğu bu konuşmayla.

Bakın, problem nereden kaynaklanıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Aslında, kıyasladığınız zaman, size birkaç rakam vereceğim yani neyi tartıştığımızı, nasıl tartıştığımızı, olayı nasıl bir siyasi mesele hâline çevirdiğimizi... "Acaba -belki- bu konu üstünden bir fon, bir kaynak yaratır mıyız?" diye, Bakanlıklar ile belediyeler veya işte, siyasi partiler arasında hem doğayı hem çevreyi hem çocuklarımızı hem hayvanları tehlikeye atan bu meselenin de biraz suistimal edildiğini net olarak görebilmemiz lazım.

Türkiye'de 4,5 milyon sokak hayvanı olduğu söyleniyor, hadi 5 diyelim; bir başka iddia da çok daha fazla olduğu; "10 milyon" diyen var. Bir kere, rakam konusunda bir netlik yok. Yani, bu kadar fazla netliğin olmadığı bir yerde bunu böyle zorlayarak, "Hadi, çıkaralım. Meclis kapanmadan biz bu kanunu çıkaracağız."ın altında yatan neden nedir, bilmiyorum. Ya, hangi ilde, hangi ilçede, ne kadar köpek var? Bekleyelim yani ekim ayında çıkınca ne olacak, ekim ayında çıkmasının nasıl bir zararı var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Niye bunu zorlayarak bugüne getiriyoruz, onu anlamış değiliz.

Dün de ifade ettim, bakın, Türkiye'de 4,5 milyon olduğunu kabul edelim, hadi, 10 milyon olduğunu kabul edelim; her 1.000 kişiye düşen köpek sayısı 117. Bakın, 1.000 kişiye düşen köpek sayısı Portekiz'de 201, İspanya'da 142, İtalya'da 140, Romanya'da 216, Rusya'da 120. Bir kere 1.000 kişiye düşen köpek sayısı açısından en düşük rakama sahip ülke Türkiye diğer ülkelerle kıyasladığınızda. Peki, problem nerede, niye diğer ülkelerde yok? Çünkü -onu da söyleyeyim- sahiplenme oranı, mesela Portekiz'deki hanelerin yüzde 39'u köpek sahibi, İspanya'daki hanelerin yüzde 27'si köpek sahibi, İtalya'daki hanelerin yüzde 25'i köpek sahibi; böyle gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Yani köpek sayısı bizden çok daha fazla olmasına rağmen bizde problem onlarda niye değil? Bir kere sahiplenme problemini çözmüşler. Ha, bizde niye çözülemiyor? Çözülemez efendim, çözemezsiniz. "İstanbul'a ihanet ettik." diyerek, şehirlerde o dik mimariyi yaparak sahiplendiremezsiniz. Kim köpek sahiplenmek ister, nasıl çıkaracaksınız, nasıl gezdireceksiniz? Ekonomik problemler...

1591 yılında Avusturya Büyükelçisi hatıralarında yazıyor, Osmanlı dönemi; hakaret ediyor ama söylemek istediği şu: "Allah'ın lütfunu kazanmak için kasaptan aldığı eti kedi ve köpeklere satan bir millet bunlar." "Bunlar enayi." diyor devamında ama biz bununla gurur duyuyoruz; böyle bir medeniyetin evlatlarıyız, bunu aklıselimle çözebilecek kapasitemiz de var. Gene her konuda olduğu gibi iki ayağımızı bir pabuca sokmanın anlamı yok diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.