Konu: | Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine bugün de devam edileceğine, insan ve hayvanın birbirinin alternatifi veya rakibi olmadığına, İsrail'in insanlık dışı saldırılarının devam ettiğine; Cumhurbaşkanının, İsrail'e uyarıda bulunduğu "Biz nasıl Karabağ'a, Libya'ya girdiysek, bunun benzerini aynen onlara da yaparız." ifadesine; İsrail Dışişleri Bakanının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili sarf etmiş olduğu cümlelerini kınadıklarına, Türkiye'yi kırmızı bültenle aranan çeteler için güvenli bir alan hâline kimin getirdiğine, bundan sonra vatandaşlık verilecek kişilere; düşük kur, yüksek faiz politikasının tekstil, turizm ve tarım sektörüne büyük darbe vurduğuna, plansızlık nedeniyle domates ve karpuz üreticilerinin kan ağladığına, askerî hastanelerin kaldırılmasının büyük bir sorun olduğuna ve mavi vatanın politikaya malzeme edilecek bir konu olmadığına ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 112 |
Tarih: | 29.07.2024 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada millet adına bulunan ve millet adına konuşan bütün arkadaşlarımızın sözleri kıymetlidir, saygındır. O sebeple, memnuniyetle.
Sayın milletvekilleri, bugün Hayvanları Koruma Kanunu'yla ilgili görüşmelere devam edeceğiz. Bu son derece önemli konu haftalardır tartışılıyor ve maalesef, teklifi savunanlar ile eleştirenler bir anlamda karşı karşıya geliyor ya da getiriliyor. Türkiye'nin artık bu kamplaşma anlayışından, zemininden kurtulması lazım ve meselelere makul bir yaklaşımla, sadece Türkiye'nin menfaati perspektifiyle bakabilmesi lazım. Evet, ortada bir sorun var. Bu konuda sanıyorum, hemen hepimiz hemfikiriz. Sorunun nedeni ve çözümüyle ilgili ayrıştığımız önemli noktalar var. Öncelikle diyoruz ki, sorun bu hâle gelmemeliydi, zamanında öngörülmeli ve gereken yapılmalıydı ancak, olmadı. Bugün gelinen noktada diyoruz ki, biz, insana karşı sorumluyuz ama hayvana ve doğaya karşı da sorumluyuz.
İnsan ve hayvan birbirinin alternatifi veya rakibi değildir. Tabiatıyla "İnsan mı, hayvan mı?" tartışmasını sağlıklı bulmuyoruz. Elbette insan ama hayvanın ve doğanın korunabildiği şartlarda bir insan. Öldürme fikri ya da ötanazi fikri bizim asla kabul edeceğimiz, tasvip edeceğimiz bir uygulama biçimi değil. Bilimsel çalışmalar, bilim adamlarının ortaya koyduğu fikirler çok açık. Belli bir zaman dilimi içerisinde yapılabilecek kısırlaştırma ve sonrasında alınacak önlemler, sivil toplumun katkısı ve desteğiyle yapılacak çalışmalar sorunu büyük ölçüde ve insani boyutlarda çözecektir. Hiç olmazsa böylesi hassas ve önemli bir konuda toplumu ve siyaseti kamplaştırmadan, bilimsel verilere dayalı makulün uygulanabileceği bir modelin hayata geçmesini arzu ediyoruz ve bunu savunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, İsrail'in insanlık dışı saldırıları, katliamı, soykırımı aralıksız devam ediyor. Makul ve medeni dünyada, yeterli olmasa da, mazlum Filistin halkına destek olabilmek ve İsrail'in vahşetine "Dur!" diyebilmek için çabalar sürüyor. Buna mukabil, Vahşi Batı'da bu zulüm, bu alçaklık, bu soykırım açıkça destekleniyor ve ayakta alkışlanıyor. Bu, dünyanın geldiği nokta açısından çok düşündürücü ve acınası bir tablodur.
Sayın Cumhurbaşkanı dün yaptığı bir değerlendirmede İsrail'e bir uyarıda bulundu: "Biz nasıl Karabağ'a, Libya'ya girdiysek, bunun benzerini aynen onlara da yaparız." dedi. Bu sözün ağırlığının hissettirilebilmesi ve sadece İsrail nezdinde değil dünya genelinde karşılık bulabilmesi için gereğinin yapılması şarttır. 2012 yılında Sayın Erdoğan'ın "Emevi Camisi'nde namazımızı kılacağız." sözünün on iki yıl sonra bir karşılığının olmadığı ortaya çıktı. Yine, Yunanistan için sarf edilen "Bir gece ansızın gelebiliriz." ifadesi bir süre sonra evrildi ve anlamını yitirdi, maalesef karşılıksız kaldı.
Şimdi, İsrail için sarf edilen bu sözün ağırlığının hissettirilebilmesi için Türkiye'nin gereğini yapması şarttır. Kürecik Radar Üssü'nü kapatın ve İsrail'e bilgi akışının önünü kesin, Bakü-Ceyhan Boru Hattı'ndan gelen petrolü kessin İsrail savaş uçaklarına giden petrole "Dur." deyin, İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan uçaklarının Güney Kıbrıs'taki üslere taşıdığını ve oradan İsrail'e nelerin transfer edildiğini denetleyin; bunları yapın ki sözünüzün bir ağırlığı olsun. Bu söz üzerine katil çetenin bir üyesi olan İsrail Dışişleri Bakanının Sayın Erdoğan'la ilgili sarf etmiş olduğu cümleleri kınıyorum, şiddetle reddediyorum ve diyorum ki döktüğünüz kanda boğulacaksınız ve yaptığınız soykırımın altında yok olup gideceksiniz
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde Gazeteci Fatih Ergin bir haber paylaştı ve IŞİD mensubu 10 Suriyeli'nin İzmir'de yakalandığını, bunlardan 2'sine Türk vatandaşlığı verildiğini ve aynı yerde Türkiye'ye kaçak yollardan girmiş 31 yabancının da bulunduğunu ifade etti. Gün geçmiyor ki buna benzer haberlere tanık olmayalım. Aylardır Türkiye'ye gelen, para vererek vatandaşlık alan uyuşturucu baronlarından ve çetelerden bahsediyoruz, kırmızı bültenle arandığı hâlde elini kolunu sallayarak ülkemize gelenlerden bahsediyoruz. Birkaç gün önce Avrupa'nın en büyük uyuşturucu baronlarından Tombul Jos'un özel jetle Türkiye'ye girip gayrimenkul satın alarak Türk pasaportu aldığını öğrenmiştik. Daha birkaç saat önce, yine, İçişleri Bakanı Sayın Yerlikaya'nın yaptığı açıklamadan öğrendik ki kırmızı bültenle aranan bir başka baron İstanbul'da yakalanmış. Soruyorum: Türkiye'yi kırmızı bültenle aranan çeteler için güvenli bir alan hâline kim getirdi? Onların elini kolunu sallayarak bu ülkede cirit atmalarına kim zemin hazırladı? Kimler var bunların arkasında? Bunların bulunması ve hak ettiği cezayı alması şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Parmak izlerini, eşkâllerini, bütün detaylarını INTERPOL bizimle paylaşıyor ama bu adamlar hiçbir engele takılmadan ülkemize geliyor ve vatandaş oluyorlar. Bu çok büyük bir güvenlik zaafıdır. Bu korkunç tablonun arkasında, iç ve dış uzantılarında kimler varsa mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde öğrendik ki bundan sonra vatandaşlık verileceği kişilere, emniyetten, MİT'ten ve INTERPOL'den bilgi alınacakmış. Allah aşkına, bugüne kadar bunlar yapılmıyor muydu? 400 bin civarında kişiye vatandaşlık verdiniz gayrimenkul satarak. Sormadınız mı bunların kim olduğunu, hiç araştırmadınız mı? Keza, Suriye'den Afganistan'dan kaçak gelenlerin bir kısmına da vatandaşlık verdiğinizi biliyoruz. Bunlara da sormadınız, öyle anlaşılıyor. Bakın, bazı küçük okyanus adaları yani adından devlet olarak bile bahsetmenin mümkün olmadığı adalarda bile böyle bir uygulama yok. Onlarda bile böylesine aymaz, beceriksiz, çapsız bir uygulama yok. Bugüne kadar vatandaşlık verilmiş herkesin geriye dönük güvenlik soruşturmasının yapılması, en ince ayrıntıya kadar araştırmasının yapılması ve en ufak bir risk görüldüğünde ise pasaportlarının geri alınması şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Değerli arkadaşlar, tekstil, turizm ve tarım Türkiye'nin stratejik ve güçlü olduğu sektörlerdir. Maalesef her üçünde de alarm zilleri çalıyor. Londra tefecilerinin sıcak parasını çekmek için tercih edilen düşük kur, yüksek faiz politikası ne yazık ki her üç sektöre de büyük darbe vurdu. Şu ana kadar 1.700 Türk firması fabrikalarını sökerek Mısıra gitti ve bu ülkeye 3 milyar dolarlık yatırım yaparak orada 100 bin kişiye istihdam sağladı. Türkiye için büyük kayıp. Yine, tahminlere göre 2026 yılı sonuna kadar 1 milyar dolarlık bir Türk sermayesinin Mısır'a gideceği tahmin ediliyor. Bu gelişmeler son derece vahim ve önemsenmesi gereken, üstünde duran durulması gereken gelişmelerdir.
Geçtiğimiz haftalarda limon üreticileriyle ilgili bir değerlendirmede bulundum. Geçen yıl plansızlık ve düşük fiyat sebebiyle, özellikle Mersin'de ve Adana'da limon üreticilerinin ürünlerini toplayamadıklarını, bir kısmının da ağaçlarını söktüklerini anlatmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - İşte, bu yüzden, geçen yıl dalında kalan, 1 lira-2 lira fiyat verilen limon, bu yıl marketlerde kilosu 100 lira-110 liraya ulaştı; tamamen öngörüsüzlük, beceriksizlik, çapsızlık ve aymazlık.
Bakın, bu yıl aynı sorun karpuzda ve domateste yaşanıyor; Ege ve Marmara Bölgesi'nde ciddi sorunlar var. Plansızlık nedeniyle domates üreticileri kan ağlıyor, üretim maliyeti yüzde 150 artmış, satış fiyatı ise yarıya inmiş. Üretici domatesini ya tarlada bırakıyor ya da hayvanlarına yediriyor, keza karpuzda da öyle. Dönümü maliyeti 30 bin lira, satış maliyeti maalesef 10 bin lira civarında. Tarımda planlı, rasyonel bir politika, millî bir politika üretilmesi şart; aksi hâlde, şu anda yüzde 15'leri bulan dikilmemiş, ekilmemiş arazi miktarı önümüzdeki dönemde daha da artacak.
Değerli arkadaşlar, askerî hastanelerle ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Çoktandır bu konu bizim gündemimize geliyor, bu konuyu Parlamento...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Evet, 9'uncu dakikadayız.
Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum, bitireceğim.
Bakınız, askerî hastanelerin kaldırılması büyük bir sorundur. Türkiye gibi etrafının neredeyse tamamı risk ve tehditlerle dolu ve etrafında ateş çemberi olan bir coğrafyada bulunan ülkemiz, askerî hastanelerin olmayışıyla büyük bir problemle ve riskle karşı karşıya. Uzun yıllar travma cerrahisi yapmış ve savaş cerrahisi alanında eğitim almış birisi olarak söylüyorum: Askerî hastanelerin yeniden açılması şarttır, ulusal güvenlik için şarttır. Özellikle Ankara GATA için bazı problemler rapor ediliyor. Bunu yüce Meclisin takdirlerine ve ilgililerin de dikkatlerine sunmak istiyorum. Özellikle Ankara GATA'da çok ciddi bir altyapı ve ekipman eksikliği var. Öte yandan, burada çalışan, eskiden askeri kimliği olan hekimlerin birçoğuna uygulanan birtakım mobbinglerle bunların buradan ayrılmasına dönük ciddi baskıların olduğuna dair önemli haberler geliyor. Buradan yeni Sayın Sağlık Bakanına açıkça bir çağrıda bulunuyorum, kendisi de benim gibi bir genel cerrahi uzmanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Son cümlem, tamamlayacağım.
Bu konuya temas etmesi ve bu konunun üzerinde durması gerektiğini özellikle vurguluyorum.
Son olarak, mavi vatana temas etmek istiyorum. Bakın, mavi vatan politikaya malzeme edilecek bir konu değildir; hepimizin ortak idealidir, ülküsüdür. Sadece bu Meclisin değil, bundan sonraki Meclislerin de gündeminde olacak çok önemli millî bir meseledir. Bir masal değildir, bir hikâye değildir; bir gerçektir. Evet, iktidarın yetersizlikleri vardır, eleştiriyoruz ama mavi vatan ülküsünden hiçbirimiz vazgeçmeyeceğiz çünkü bizim ulusal birliğimizin, bütünlüğümüzün önemli teminatlarından biridir.
Teşekkür ediyorum tahammülünüz için Sayın Başkanım, sağ olun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)