GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:2
Tarih:02.10.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) -

Sayın Başkan, değerli Genel Kurul, ekranları başında Genel Kurulu takip eden sevgili halklarımız; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, benden sonra yine bu önerge üzerinde konuşacak olan her bir hatibe öncelikle aitlik eki kullanmadan, "geleceğimiz"miş "yuvamız"mış "bizim de çocuğumuz var"mış gibi klişe cümleler kurmadan bu önerge üzerine konuşmaları ricamı buraya bırakıyorum. İkincisi, yine konuşmama başlamadan önce, bu önergenin oylaması gerçekleştiğinde "hayır" oyu için eli kalkan her bir kişi bu cinayetin faillerini gizlemek için elini kaldırıyordur diyorum, bunu da yine buraya bırakıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Böyle bir şey diyemezsin.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Yine, konuşmama başlamadan önce -yakın zamanda Dünya Çocuk Günü olacak- bütün çocukların kendi güvenliklerini sağlayabilecekleri, kendi kendilerine öz güçlerine güvenebilecekleri koşulların sağlanabileceği bir dünya için, onlar için mücadele edeceğimizi söylüyorum, Dünya Çocuk Günü'nü kutluyorum.

Narin'i, Ceylan'ı, Uğur'u, Leyla'yı saygıyla anıyorum ama ölenleri, artık aramızda olmayanları anarken Abdulkadir Kuday'ı da bu siyasetin öldürdüğü bir kişi olarak yine burada hatırlatmak ve onu saygıyla anmak istiyorum.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Yasin Börü'yü de hatırlat! Yasin Börü'yü de sayın! Yasin Börü'yü de söyle!

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Sakin olun. Size öfke yönetimi öneriyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Ölümleri karşılaştırmayalım ya! Yarış yapmayalım.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Aynı zamanda, hâlâ akıbeti bilinmeyen, 27 Eylülden bu yana kayıp olan Rojin Kabaiş'in bulunması için de yetkililerden aktif bir şekilde hamle yapmalarını, adım atmalarını bekliyoruz. Bugün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Meclisteymiş, keşke gelip de ne anlattığımızı dinlese.

Yine, dinî nikâhla evli olduğu eşi tarafından katledilen Hilal Kar'ın dört buçuk aydır kayıp olan 5 yaşındaki oğlunu da hatırlatmak istiyorum. Dicle'de dört yıl önce kaybolan Miraç Çiçek'i de hatırlatmak istiyorum. Aramak için artık herhangi bir girişimin olmadığı bütün çocukları hatırlatmak istiyorum. Depremde kaybolan, ailelerinin hâlâ aradığı çocukları hatırlatmak istiyorum.

Narin cinayetine gelirken, Narin'in kaybolmasından önce, onun cinayeti daha cinayete kurban gitmeden önce tasarlandı. Ablasının cinayeti araştırılmadığı için Narin katledildi ve Narin katledildikten, kaybolduktan sonra o köyün elektrikleri kesildi ve o karanlık içinde kim kimi, hangi faili nasıl kolladı belli olmadı. Narin'in cenazesi kalktığında herkes gelip o mezar başında fotoğraf çekti ama "O köyde hâlâ o erkek aklın ettiği sessizlik yemini altında boğulmaya çalışan kadın ve çocuklar ne yapıyor? Korkuyor mu? Ürküyor mu? Desteğe ihtiyaçları var mı?" diye hiçbir görüşme yapmadı. Bugün burada, bu Mecliste olan Bakan o köye gitti, o köyün ne kadınları ne de çocuklarıyla görüştü. Narin için kentte yürüyüş yapan insanlara biber gazı sıkıldı, TOMA'yla su sıkıldı, uyarılar yapıldı. Bir çocuğun cinayetinin aydınlatılması için yürüyen kitleye biber gazı sıkmanın nasıl bir mantığı olabilir? Bunun mantığını biz yalnızca özel savaşla açıklarız. Hoşunuza gitmiyor özel savaş ama Narin cinayeti Türkiye'nin yeni Susurluk dosyasıdır. Nedir bu Susurluk dosyası? Devletin Kürtlerin muhalif sesini kısmak için kontrollü bir şekilde illegal yapılara kucak açması, onlara yatak olması, onların büyüyebileceği zemini sağlaması sebebiyle böyle olmuştur.

Narin cinayetinin bizde uyandırdığı bazı sorular vardır, bu sorulara hâlâ cevap verilmemiştir. Adalet Bakanı çıkıyor "En ağır şekilde cezayı alacaklar." diyor. Leyla Aydemir'i öldüren, ona cinsel tacizde bulunan, ağırlaştırılmış müebbet alıp tahliye edilen amcası gibi ağır ceza mı alacak? Yine aramıza mı salacaksınız bu adamları? Bunu kabul etmiyoruz; böyle uyduruk, üstten, her zamanki ezber cümlelerle hazırlanmış basın açıklamalarınızı kabul etmiyoruz. Öfkeliyiz çünkü çocuklar artık annelerine babalarına "Amcamın yanında durmak istemiyorum." "Dayımı görmek istemiyorum." diyor. Eğitim öğretim başladı, bu çocuklar için nasıl psikososyal bir destek verildi, kendilerini güvende hissetmeleri için ihtiyaç duydukları destek nasıl verildi? Verilmedi, bu yüzden öfkeliyiz.

Ve sorularımız var. Soruşturmayı saniye saniye faillerin, şüphelilerin kulağına neredeyse ne söyleyeceklerini üfler şekilde kim sızdırdı? Neredeler? Hesap verecekler mi? Kur'an kursu hocasının taciz geçmişi olduğu söyleniyor; o adam çocukların arasına tekrar nasıl dönebilmiş, nasıl Kur'an kursunda ders verebilmiştir; bunu açıklamanızı istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akça Cupolo, lütfen tamamlayın.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - O köyde son kırk yıl, elli yıl boyunca yaşanmış bütün şüpheli ölümlere dair bir araştırmanız var mı? Bakıyor musunuz, Narin'in engelli kız kardeşi nasıl oldu da şüpheli bir şekilde öldü?

Cephaneliklerden bahsediliyor, Hizbullah'ın toplu mezarlarından bahsediliyor; bir kişi de çıkıp "Ya, yoktur böyle bir şey." demedi. Demek ki var. Niye incelemiyorsunuz, niye araştırmıyorsunuz; cevabını merak ediyoruz.

Yine, canlı yayında çocuklar -dedim ya- takip ettiler, endişeliler; bu noktadan sonra bu çocuklara bir destek verecek misiniz? Çocuklar için, çocukları koruyucu genel, bütüncül bir hamleniz, bir politikanız olacak mı? Bu soruları soruyoruz ve tekrar söylüyorum bitirirken: Bu öneriye "hayır" oyu veren her el bu cinayetin ortağıdır.

Bütün çocukları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)