GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:03.10.2024

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yirmi üç sene içerisinde 8 Bakan, 17 defa sistem değiştirilmiş fakat Millî Eğitimde ne öğretmenlerin meselesi halledilmiş ne Millî Eğitimde çalışanların ne öğrencilerin meseleleri halledilmiş ve her geçen gün problemler büyüye büyüye bir yumak gibi bugünlere kadar gelmiş.

Değerli milletvekilleri, huzura getirilen yasa teklifinden bahsetmeden önce bir şeyi öğrenmek istiyoruz: Yalap şalap, aceleyle getirdiğiniz her düzenleme gibi bu yasa düzenlemesi hakkında insanca yaşamaktan mahrum ettiğiniz öğretmenlerimizle, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikaların, üniversitelerin ilgili birimleriyle ve bu konu hakkında sözü olan kimlerle, hangi sıklıkla görüşme yaptınız? Görüştüyseniz ne gibi değerlendirmeler, tavsiyeler ve raporlar dile getirildi? Bunların hangilerini dikkate aldınız? Söz konusu yasa teklifi kamuoyunun gündemine geldiğinden beri bu konu hakkında hiçbir bilgi edinemedik. Madem Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna geldi, milletimiz adına buradan soruyor ve öğrenmek istiyoruz. Zamanında Maarif Vekili olan kişinin "Okullar ve öğretmenler olmasa bu Bakanlığı ne güzel idare ederdim." dediği gibi, sizin millî eğitim sistemine yönelik her yeni düzenlemeniz de bu sözü gerçekleştirme adına attığınız bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.

Esasen sayenizde millî eğitim sistemimiz iki büyük sorunla karşı karşıyadır: Birincisi millî olmaması, ikinci ise bir sisteminin olmaması. Zaten Sayın Erdoğan şöyle söylüyordu: "Biz iki konuda başarısızız: Bir, Kültür ve Turizm Bakanlığında; iki, Millî Eğitim Bakanlığında başarısızız." Önce Millî Eğitimi söylemişti oysa önce Kültürü söylemesi gerekiyordu ama siz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında da başarılı değilsiniz, siz Gençlik ve Spor Bakanlığında da başarılı değilsiniz. Kültürün olmadığı bir yerde gençlik olur mu? Kültürün olmadığı bir yerde spor olur mu? Kültürün olmadığı bir yerde aile olur mu? Kültürün olmadığı yerde millî eğitim olur mu ve kültürün olmadığı yerde adalet olur mu? Olmaz ki ve sonuçta da bugünkü bu problemle karşı karşıya geliriz. Zaten yasa teklifinin içeriği incelendiğinde bu yasanın adının "Öğretmenlik Meslek Kanunu" değil -daha önce de söylemiştim- "öğretmenlik ceza muhakemeleri usulü kanunu" olması daha uygun olurdu. Hep ceza ve yaptırımlardan bahseden ancak öğretmenlere bir hak iyileştirmesi yapmayan düzenlemeden bahsediyorum, bir başka ifadeyle buna "öğretmen köstek kanunu" denir. Birileri tarafından planlanmış ve hazırlanmış olan bir kanunla karşı karşıyayız. Bu yasa teklifiyle amaçlanan o kadar açık ve net ki, cafcaflı kelimeler ve mevzuat hazretlerinin tumturaklı ifadeleriyle gizlenmeye çalışılan bir gerçeklikle karşı karşıyayız.

1) İktidar bugüne kadar 1 milyonun üzerindeki devasa eğitim camiasını kendi istediği şekilde bir yola sokamamıştı, bu kadar geniş bir kadroyu, hele ki öğretmen açığı da varken gözden çıkaramamıştı. Sanırım artık aceleleri olmalı ki bu konuları umursamadan geniş çaplı bir tasfiyeye başlayacaklar, bunun için de adına Millî Eğitim Akademisi denen paralel millî eğitim bakanlığı ihdas ediyorlar.

2) Getirecekleri kıstas ve yaptırımlarla mevcut kadroları bu şekilde tasfiye ederken atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin yasa teklifi içindeki saçma sapan kısıtlamalarla şevkini ve umutlarını yok ederek güya yığılmaları elimine edecekler.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi metninde özellikle paralel millî eğitim bakanlığına yol verecek söz konusu Akademi mevcut öğretmenlerin mağduriyetlerini daha da artıracağı gibi, öğretmen adaylarını da mesleği tercih etmekten soğutacak birçok düzenlemeyi içerisinde barındırmaktadır. Hep ceza ve yaptırım üzerine tasarlanan bu düzenlemeye boşuna biz "öğretmenlik ceza muhakemeleri usulü kanunu" demiyoruz.

1) Söz konusu Akademiyle öğretmen adaylarına dört yıl süreyle üniversitelerde öğretilemeyen ne öğretilecektir? Bir yandan "Her yere üniversite açtık." diye övünüyorsunuz, diğer taraftan buralardan mezun olanların aldığı eğitime, diplomalarına siz çöp muamelesi yapıyorsunuz. Bu işte bir yanlışlık yok mu?

2) Aslında, Millî Eğitim Bakanlığı kurum olarak öğretmen ataması ve istihdam edilmesiyle kaimdir. "Akademi" adı altında kurulan paralel millî eğitim bakanlığının ana konusu bu olacaksa bir süre sonra diyeceksiniz ki "Millî Eğitim Bakanlığına ne gerek var?"

3) Devlet okullarında öğretmenlik yapanlar altı yıl eğitim alacak ama özel okullarda öğretmenlik yapanlar ise dört yıllık eğitimle aynı işi yapıyor olacak. Bunun gerekçesi nedir? Burada bilinçli bir gri alan bırakılmasının sebebi, aslında bu yasayı hazırlayan gerçek odağın çıkarlarını mı korumak? Elbette inkâr edeceksin ama biz öyle olduğunu çok iyi biliyoruz.

4) Akademi için sürenin neden iki yıl olduğu da çok nettir, adayları yıldırmak ve soğutmak.

5) Yüz binlerce öğretmen adayı önce üniversiteyi bitiriyor, sonra KPSS'yi kazanıyor, ardından mülakata giriyor, sonra iki yıllık Akademi eğitimine alınıyor, burada çeşitli sınav ve değerlendirmelerden geçiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - ...eğer tüm bu süreci başarıyla bitirirse güvencesiz bir şekilde üç yıl aday öğretmen olarak bekletiliyor. Yahu, siz gerçekten öğretmen mi istihdam edeceksiniz, yoksa derdiniz başka bir şey mi? Eğer Akademi kurmak iyi niyetli bir adım ise ve amaç öğretmen adaylarının liyakat ve yeterliliklerini sağlamak ise bunu iyileştirmek için devasa bütçeler ayırarak yeni ve sıfırdan paralel bir millî eğitim bakanlığı mı kurmak olmalıdır? Bu konu YÖK ve üniversitelerin ilgili uzman birimleriyle yapılacak bir iş birliğiyle yapılamaz mıydı? Eğitim seviyesi ve başarısı herkesçe kabul edilmiş ülkelerde öğretmenlik mesleği ağırlıklı olarak lisansüstü eğitimini tamamlamış eğitimcilerden oluşmaktadır. Bu konuda benzer bir yol takip etmek varken niçin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ayrı bir kurumla bu yapılmaya çalışılmaktadır?

Değerli milletvekilleri, bir de proje okulları var. Bakın, hepinize sesleniyorum: Bu Anayasa Mahkemesinden dönecek, göreceksiniz; proje okullara "nitelikli okullar" diyerek bazı yerlere "nitelikli" adını vermişsiniz, bazı yerlere de defakto olarak "niteliksiz" olarak söylüyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - ...ve burada diyorsunuz ki: "Proje okullarının öğretmenlerini, müdürlerini ve müdür yardımcılarını ben atarım." Yani Bakan atayacak, diğerleri de sınava girecekler, öyle mi? Bunun neresi adalet?

O nedenle, bu kanuna "hayır" diyeceğimizi bilmenizi ister, hepinizi saygıyla selamlarım. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)