Konu: | (2/1224) esas numaralı Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/73) münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 4 |
Tarih: | 08.10.2024 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, ekranları başında bizleri izleyen -gerçi bu saatte artık televizyon da kapalı- değerli yurttaşlarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Günün yirmi dört saatinin taksimine dair bir kanun değişikliği yani diğer bir adıyla yaz saati uygulamasının kalıcı hâlden çıkarılıp değişikliği hakkındaki bir kanun teklifini vermiş oluyorum değerli arkadaşlar. Malum, teşbihte hata olmaz, atalarımız boşa da laf konuşmaz; bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı eder eder, uğraşır çıkaramaz; bu uygulama tam da böyle. Bu uygulama yürürlüğe girdiği andan itibaren ben ve birçok sayıda arkadaşımız bu konuyla ilgili kanun teklifleri verdik, soru önergeleri verdik, araştırma önergeleri verdik, basın açıklamaları yaptık. Maalesef, bu ucube uygulamayı bir türlü değiştirme fırsatımız olmadı. Yüce Mecliste ısrarla bu itirazlarımızı yükselttik ama hiç oralı olmadı AKP iktidarı. Eminim, aslında iktidar partisinin milletvekilleri de içinden bu kanunun değişmesini istiyor ama iş uygulamaya gelince değişiklik lehine maalesef "evet" oyu kullanmıyorlar. Ben değerli arkadaşlarıma, değerli milletvekillerime diyorum ki: Elimizde bir fırsat var. Gelin, bu kanun teklifine "evet" diyelim, tüm toplum kesimlerinin üzerine titrediği ve üzerinde hassasiyetle durduğu bu kanunu değiştirelim ve kış saati uygulamasına geçelim. Bu uygulamadan, kalıcı yaz saati uygulamasından toplumun tüm kesimleri rahatsız, herkes rahatsız. İnanın ki şu anda çok çeşitli kampanyalar düzenlenmiş ve önümüzdeki günlerde uygulama tam başladığı anda, havalar daha da karardığında bu şikâyetler daha da artacaktır, tarafınıza gelecektir. Bakın, şöyle uygulamalar var, "hashtag"ler açılmış, kampanyalar açılmış, deniliyor ki: "Karanlıkta okula ve işe giden, karanlıkta işten ve okuldan dönen kızlarımız ve çocuklarımız sapıkların açık hedefidir. Kış saati uygulamasına acilen dönülmelidir." Değerli arkadaşlar, evet, biraz önce de söylediğim gibi, lütfen bu uygulamayı, kalıcı yaz saati uygulamasını artık kaldıralım ve kış saati uygulamasına geçelim.
Peki, bu niye çıktı? Bir zamanlar bir bakanımız vardı -şu anda mumla arasan bulamadığımız bir bakan- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanıydı, onun dayatmasıyla bu kanun Bakanlar Kurulunun kararıyla çıktı, daha sonra bir velinin itirazı nedeniyle bunun yasaya aykırı olduğu tespit edildi. Danıştay veliyi haklı buldu, karar iptal edildi. 28 Kasım 2017 tarihinde bir torba yasayla tekrar kabul edildi. Peki, tasarruf sağlandı mı? Bu uygulama ne zaten kriz içerisindeki ekonomimize ne psikolojimize ne ticaretimize ne de prestijimize bir katkı koydu hatta tam tersine büyük zararlar verdi, özellikle psikolojimizi bozdu. Şunun için: Bu düzenlemeyle birlikte birçok şehirde okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri ve erken saatte işe gitmek zorunda olan emekçilerimiz zorluk yaşıyor ve bunların gerçekten psikolojileri şu anda bozuluyor.
Yine, bununla birlikte, prestijimiz sarsılıyor, ülke prestiji sarsılıyor. Ülkemiz aslında bu uygulamayla Avrupa'dan uzaklaşarak Somali, Tanzanya, Sudan, Uganda, Cibuti, Etiyopya gibi ülkelerle aynı saat dilimine yani bir başka deyişle, Arap ülkeleri kategorisine giriyor. Ülkemiz saat tanımlamasında ise elektronik ortamlarda artık Orta Doğu ülkesi olarak görünüyor.
Yine, öte yandan, değerli arkadaşlar, ekonomimize ve ticaretimize çok büyük zararı var. Batı'dan hızla uzaklaştık, İngiltere'yle olan zaman dilimi farkımız üç saate çıktı; Almanya, İspanya, Fransa gibi ülkelerle iki saat zaman dilimi farkına çıktı. Bu durumdan bir örnek vermek istiyorum: Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımızın 21 milyar dolar olduğunu düşünürsek, bunun da yüzde 75'ini Avrupa ülkelerine yaptığımız düşünüldüğünde bu zaman farkının, ticari zaman farkının uyuşmadığını, burada ticaretin saat 14.00'te başladığını, Avrupa ülkeleriyle ticarette büyük zorluklar yaşandığını da belirtmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Barut.
AYHAN BARUT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, peki, neden ısrar? Çünkü ülkemizde enerjinin yüzde 80'den fazlasını özel sektör üretiyor, dağıtımının da yüzde 100'ünü yine özel sektör yapıyor. Alışık mıyız bu konuya? Evet çünkü bu işte rant var, talan var, çıkar var ve çıkar peşindeler. Madem iktidar bu konuda ısrarcı, bu yasa enerji tasarrufu sağlamıyor, Elektrik Mühendisleri Odası bunu açık açık söylüyor, "Bu tüketim israftır." diyor, "2 katına çıkmıştır." diyor, "6 ve 9 milyardan 15 milyara çıkmış yani yaklaşık 7 milyar kilovatsaat artmıştır." diyor, "Niye bunda bu kadar ısrar ediyorsunuz?" diyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Selamlayın lütfen.
AYHAN BARUT (Devamla) - Eğer Elektrik Mühendisleri Odasının raporlarına dayanmıyorsanız, sizin söylediğiniz akademik kurulların raporları varsa da onu lütfen açıklayın; tüm Türkiye toplumu, tüm kamuoyu bu raporu bilsin. Neden bu uygulamayı yapıyorsunuz? Neden bu uygulamada ısrar ediyorsunuz? Hangi akademik kurulsa bu raporu bir kamuoyuyla paylaşın. Altı senedir bu raporun ne olduğunu bilmiyoruz, hepimiz kulaktan duyuyoruz "Akademik kurulların raporları var." diye. Nedir arkadaşlar? TMMOB'a bağlı bir oda diyor ki: "Bu uygulamadan enerji tasarrufu yapılmıyor, net." "2 kat üzerinde de israf oluyor." deniyor, hâlâ bilimsel verilere ve bilimsel açıklamalara güvenmiyoruz, inanmıyoruz.
Artık toplumun sesini duyun, bu yanlıştan vazgeçin; bu kanun teklifine "evet" deyin diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)