Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ’nin önergesi hakkında Gelecek-Saadet Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Her ne kadar Adalet Bakanlığımızın suç istatistikleri kadına yönelik şiddet, cinayet, yaralama suçlarında nüfus artışına oranla bir artış olmadığını hatta azalma olduğunu ifade etse de uzun zamandır suçlarla, insanlığın karanlık yüzüyle karşı karşıyayız, yüzleşiyoruz. Bazen suçlulara belli stereotipler üretme gayretinde oluyoruz, suçlu bir sosyolojiye, bir etnisiteye, bir coğrafyaya bağlanma ön yargısına fırsat veren bir işaret taşımadığındaysa lincimizi nereye yönelteceğimizi şaşırıyoruz. Oysa siyasi kutuplaşma içinde kaybedilmeyecek kadar önemli meselelerimiz var; şehirler eşitsiz, ekonomi bozuk, sosyal medya ilişkileri sağlıksız, dinler etkisiz, aileler işlevsiz; dünya da Türkiye de bu trendlerin etkisinde yaşıyor bozulmayı da güvensizleşmeyi de şiddet sarmalını da. Yine, bazı korkularımız vardı mesela, şimdi korkumuz olmayan. Allah korkusundan sekülerleşmeyle uzaklaştık, mahalle, toplum korkusundan kentleşmeyle uzaklaştık, devlet korkusundan da hukuk düzenindeki bozulma ve aflarla uzaklaştık; artık Allah'tan da toplumdan da devletten de eskisi kadar korkmuyoruz maalesef. Bu meseleler çerçevesinde kapsamlı bir yol haritası çıkarılmazsa hep yalpalayacağız ve 21'inci yüzyılda, kentlerin göbeğinde kadınlar öldürülmeye, tacize uğramaya devam edecek. İstanbul Sözleşmesi bir çerçeve metniydi, kadın intiharları haberleriyle sarsıldığımız günlerde belki çoğu bugün bile bu Mecliste olan milletvekillerinin mutabakatıyla hayata geçirildi. Bir çerçeve metnin melekleştirilmesi de şeytanlaştırılması da bu devasa meselenin çözümüne yetmiyor elbette. Bir gün geldi, sözleşme gerekçeleri açıklanmadan kaldırıldı. O zaman bu çekilmeden rahatsız olduklarını tahmin ettiğimiz arkadaşlar “Endişe etmeyin, çalışmaları başlattık, biz Ankara sözleşmemizi hazırlıyoruz.” dediler, aradan üç buçuk yıl geçti, İstanbul da gitti, Ankara da gelmedi. Değerli milletvekilleri, iktidarın bir çerçeve metninden çekilmekten daha büyük bir vebali var, sürekli yapılan infaz düzenlemeleri. Böyle söyleyince ifade çok da rahatsız edici olmuyor aslında, yaşadığımız örtülü af. Sekiz yılda çıkarılan 3 örtülü aftan 100 binden fazla mahkûm serbest bırakıldı. Geçtiğimiz yıl Adalet Bakanlığına bir soru önergesi vermiştim. “İnfaz düzenlemeleriyle erken salıverilerek özgürlük bahşedilen suçlulardan kaç tanesi kadına ve çocuğa yönelik şiddet suçlarından hüküm giymişti?” diyerek ancak cevabınızdan tatmin edici olmadım. Bakanlık her ne kadar rakamsal bir cevap vermese de biz cevabımızı yaşarken gördük milletvekilleri. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) – O tarihten sonra basına yansıyan, organize ya da bireysel olarak işlenen suçların faillerinin çoğunun şeceresinin, suç makinelerinin sicillerinin, kadına yönelik ve çocuğa yönelik şiddet suçlarıyla dolu olduğunu gördük. 19 yaşında 26 suç kaydı olan bir suçlunun açıklaması cezasızlık olgusudur, cezasızlık algısı değil. Bir kriminolog “Suçun önündeki en büyük engel cezaların acımasızlığı değil, yanılmazlığıdır.” der. Hafif bile olsa bir cezanın kesinliği cezasız kalma umuduyla birleşen daha korkunç bir başka cezanın korkusundan her zaman daha güçlü bir etki yaratır. Aslolan cezanın ağırlığı değil, cezanın caydırıcılığıdır. İktidar bugün bile hâlâ bu yanılgıya düşüyor, bu yanılgıdan çıkmazsa havanda su dövmekten öteye giden bir mücadeleden başkasını vermemiş olacak. DEM PARTİ’nin bu önergesini destekliyor, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için alınacak tüm tedbirlerin arkasında olduğumuzu ifade ediyorum. (Saadet Partisi ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)