GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2024

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; esasen, saraydan gönderilen, bütün toplumsal muhalefete, sararmamış samimi sendikaların itirazlarına, öğretmenlerin bütün itirazlarına, akademinin ve bilimin bütün itirazlarına rağmen belli ki bu kanunu geçireceksiniz. Ben buradan meslektaşlarıma, öğretmenlere seslenmek istiyorum: Affet bizi öğretmenim, bu iktidarın sana layık olmayan bir meslek kanunu yapmasına engel olamadık. Affet bizi öğretmenim, saygınlığına bir büyük gölge daha düşüren bu gizli ajandalı iktidarın sana yaptığı bu kötülüğe engel olamadık. Affet bizi öğretmenim, insan onuruna yakışır bir hayat sürebilmen için gerekli olan medeni çalışma koşullarını sağlayamadık. Affet bizi öğretmenim, seni uyduruk mülakat çilesi çekmekten, atama işkencesi görmekten, sözde liyakat gerekçeleri duymaktan kurtaramadık. Yüz binlerce eğitim emekçisi öğretmenimize buradan, milletin Meclisinden tüm samimiyetimle sesleniyorum: Ne olur bizi affedin. Sizi esaret altına almayı amaçlayan, bu ucube tek adam sisteminin eğitimdeki tutsak emekçisi olmaya mahkûm etmeyi hedefleyen, cezai yaptırımlarla dolu, antidemokratik ve de acımasız bir meslek kanununa mecbur bıraktığımız için ne olur bizi affedin. Kıymetli milletvekilleri, bu yüce Meclisten Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü hatırlatıyorum: “Öğretmen bir kandile benzer. Kendisi tükenirken başkalarına ışık verir.” Ne hazindir ki içinde bulunduğumuz bu dönemde öğretmenin kendini tüketmesine hiç gerek kalmadı. Zira bu iktidar öğretmenlerimizi ruhen de manen de bedenen de kısacası her açıdan bitirip tüketti. Gönül isterdi ki Öğretmenlik Meslek Kanunu her şeyden önce eğitim emekçilerimizin açlık sınırında ve yoksulluk sınırının çok altında çalışıyor olmalarına çözüm getirseydi. Yine, aynı şekilde, özel okullardaki meslektaşlarımızı âdeta kürek mahkûmu şartlardan kurtaracak çareler üretseydi. Keşke yirmi iki yıl önce, o beğenmediğiniz eski Türkiye'de bir aylık maaşıyla tam 23 adet çeyrek altın alabilen bir öğretmenin bugün sadece 7 çeyrek altın alabilmesine çözüm üretseydi. EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Altının ons fiyatı ne kadardı o zaman? YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Keşke bu yasa öğretmeni geçimini doğru dürüst temin edebilmek için ek işlerde çalışmak zorunda bırakmasaydı. Efendim, öğretmenlerin en temel sorunu her yıl daha da büyüyen yoksullaşmadır. Önü alınamayan ekonomik kriz de bu sorunu iyice derinleştirmiştir. Bu kanun teklifi, keşke, yıllardır atanamadığı için işsizliğin pençesinde kıvranan yüz binlerce öğretmen adayının derdine derman olacak çözümler üretebilseydi. Ezcümle, yirmi iki yılda tam 9 Bakan değişikliğiyle yamalı bohçaya dönüp harap ettiğiniz cumhuriyet eğitim sistemimizi tamamıyla yıkmak için yarattığınız, içinde öğretmen ve eğitim olmayan bu -tırnak içindeki- eseriniz az sonra kabul gördüğünde muhtemelen övüneceksiniz ancak inanın, çok geçmeyecek, öğretmenin o eğilmeyen başını eğdiğiniz, o bükülmeyen boynunu büktüğünüz için mutlaka mahcup olacak, belki de dövüneceksiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Tamamlayacağım. BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Türkoğlu. YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Son söz: Sayın Yusuf Tekin’i müsteşarlığından yani cemaziyelevvelini tanırız. Bütün öğretmenler bilir ki Yusuf Tekin öğretmen sevmez; o, paralel yapıları sever; o, Cihannümayı sever. Onun bütün gayreti Türk gençliğinin eğitimi, çağdaş eğitim ve Türk öğretmeni değildir. İnşallah en kısa zamanda çağdaş bir eğitime, bilime, millî, manevi değerleri savunan gerçek bir millî eğitime kavuşmak temennisiyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)