GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 15 Ekim 1927 Nutuk’un okunmaya başlanılmasının yıl dönümüne, TRT Genel Müdürünün İran’la ilgili açıklamasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının Anayasa’nın 3’üncü maddesiyle ilgili beyanına, Nobel Ekonomi Ödülü alan Profesör Doktor Daron Acemoğlu’na ve limiti 100 bin liranın üzerindeki kredi kartlarından Savunma Sanayii Destekleme Fonu için alınması düşünülen ücretin bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışılacağına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:15.10.2024

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bugün 15 Ekim 1927'nin yıl dönümü. 15 Ekim 1927, Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk’unu okumaya başladığı tarih ki bu Nutuk’ta bugün hatırlatmak istediğim, hepimizin bildiği bazı ifadeler var; yinelemekte, tekrar etmekte fayda var. Nutuk’unda “Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanların gaflet ve dalalet içinde bulunabilmeleri ihtimal dâhilindedir." diyor. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, öyle bir süreçten geçiyoruz ki devlet ciddiyetsizliğinin, devlette ciddiyetsizliğin, sorumsuzluğun artık zirve yaptığı bir noktadayız. Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun (TRT) Genel Müdürünün, bir yayın kuruluşunun Genel Müdürünün İran’a, dış işleri politikasına âdeta kafa tutar, meydan okur bir şekilde hareket ettiğini görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkanının -her ne kadar AK PARTİ sıralarından arkadaşlarımız ısrarla Anayasa’nın ilk 4 maddesini tekrar etse de- bize göre, taşıdığı sorumluluğa, taşıdığı makama, taşıdığı yetkilere uymayacak talihsiz bir beyanı olmuştur; son derece özensiz ve sorumsuz bir beyandır bu. Neden böyle söylüyorum? Çünkü biz anayasal demokrasiyi çok önemsiyoruz. Bizim Anayasa’mız uluslararası hukukta genel kabul gören “devlet” tanımı niteliğindeki şartlara atıfta bulunan bir Anayasa ve devlet-millet ilişkisini ifade ediş şekli itibarıyla dünyada yaygın olarak benimsenen bir hukuka sahip Anayasa’mız. Yani uluslararası hukukun bir kişisi olarak devlet şu niteliklere sahip olmalıdır: Kalıcı bir nüfus, tanımlanmış bir bölge, hükûmet ve diğer devletlerle ilişki kurabilme kapasitesi. Devlet ve millet; biri politik, diğeri sosyolojik varoluşsal temel olgulardır; birini önemsemiş gibi görünerek diğerinin gücünü kısıtlamaya kalkışmak her bakımdan yanlıştır ve kasıtlı bir tavırdır. Milletin devletinin olmadığı veya etkisinin bulunmadığı zaman nelerin olduğunu kendi tarihimizden biliyor, örneklerini günümüzde de yaşıyoruz. Bakın, Doğu Türkistan’da 30 milyon Uygur Türkü var ama devlet konusunda gösterdikleri zafiyetten dolayı bugün yaşadıkları sıkıntıları burada hep beraber görüyoruz. Onlarla ilgili sıkıntıları da müteaddit defalar gündeme getirdik. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Batı Türklüğünün Osmanlı Devleti bünyesinde özgür ve bağımsız yaşamasının hikmetini de siyasal İslam düşüncesine sahip olan arkadaşlar bir an olsun düşünsünler. Kaldı ki bizler, “millet” olgusunu zikrederken bunu sosyolojik anlamıyla “Türk milleti” olarak değil “kozmopolit ümmet kavramı” tarzında tasarruf ettiklerini de gayet iyi biliyoruz. Nobel Ödülü aldı Daron Acemoğlu. Daron Acemoğlu, bu kurumsal yapının yani “devlet” ve “millet” kavramlarının ne kadar önemli olduğunu bu kitabında çok net açılıyor, bu kitabı hararetle okumanızı tavsiye ediyorum. Bu vesileyle de Daron Acemoğlu’nu almış olduğu ödülden dolayı tebrik ediyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, bitirelim Sayın Kavuncu. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Tamamlayacağım Başkanım. Limiti 100 bin lira olan kredi kartlarından Savunma Sanayii Destekleme Fonu için alınması talep edilen veya düşünülen ücret bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda da tartışılacak. Şimdi, bununla ilgili söz söylendiğinde deniliyor ki: “Vay efendim ihanet! Vatan hainleri, şuursuzlar! Savunma sanayisine gidecek, verilecek paradan imtina ediyorlar.” Bakın, asıl şuursuzluk ülke ekonomisini buraya getirmiş olmaktır. Siz kimseyi şuursuzlukla itham edemezsiniz. Bu millet Kurtuluş Savaşı’nda ayağındaki yırtık çoraplarla o Kurtuluş Savaşı’nı vermiştir, savunma sanayisine gidecek parada kimsenin edecek bir imtinası yok ama daha yeni Maliye Bakanı “Biz hiçbir şekilde ilave, ek vergi getirmeyeceğiz.” deyip gözümüzün içine baka baka Sayın Grup Başkanı şunu söylüyor, diyor ki: “Hizmet desteği.” (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Bitiriyorum Başkanım. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Motosikletten alıyor, kol saatinden alıyor. Ya arkadaş getirdiğiniz önerinin bir karşılığı da yok, insanlar dalga geçiyorlar. WhatsApp gruplarına girin, öyle hesaplar yapılıyor ki saat almak isteyen “O yüzde 20’lik vergiyi ödemek yerine 400 dolar veririm, 400 dolarla da giderim dönüş uçağına bilet alırım, otelde kalırım, saatimi de alırım, Türkiye'de alacağım saat maliyetinden daha ucuza gelir.” diyor. Asıl şuursuzluk, asıl plansızlık, asıl öngörüsüzlük ekonomiyi bu hâle getirmektir. Getirdiğiniz abuk sabuk çözüm önerileriyle, getirdiğiniz tekliflerle muhalefetin sesini de iftira atarak kısabilmenin imkânı yoktur, mümkünatı da yoktur diyoruz. Borçtan -ki kredi kartı bir borçtur- harç alan, vergi alan tek Hükûmetsiniz ya, tek Hükûmetsiniz! Dünya da başka örneğiniz yok sizin, kredi kartından böyle bir parayı alan tek Hükûmetsiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Bitiriyorum Başkanım, selamlıyorum. BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) – Dolayısıyla alınmış olan bu kararlarla, bunları eleştirenleri, bunlara söz söyleyenleri bundan önce de yaptığınız gibi atacağınız iftiralarla susturabilme imkân ve ihtimali yoktur. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum.