GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:15.10.2024

EDNAN ARSLAN (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin tam adı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, ismi böyle ama tüketiciyle pek alakası yok çünkü tüketici koruyan hiçbir madde yok bu teklifte. Bu teklif tamamen sipariş bir kanun teklifi, burada iki yıl önce çıkarılmış olan bir kanunu revize ediyoruz; 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’u birilerine uydurmak için revize ediyoruz. Bakın, bizim burada yapmış olduğumuz şey, tam anlamıyla, iki yıl önce burada Genel Kurulun oy birliğiyle çıkarmış olduğu kanunun arkasından dolanarak “E-ticaret platformlarında büyük oyuncular daha az nasıl lisans ücreti öder?” bunu formüle etmek. Nasıl formüle ediyoruz bunu? Şimdi, bu kanun çıktığında burada bir eşik değer belirlenmiş, bir tablo oluşturulmuş ve bir skala oluşturulmuş. Bu skalaya göre diyorlar ki: “2024 yılında 33 milyara kadar olan işlem hacminden herhangi bir lisans ücreti alınmaz ama 66 milyar olursa on binde 3, 99 milyara kadar binde 5, 132 milyara kadar yüzde 1...” Bu şekliyle geliyor ve 214 milyar üzeri yüzde 25 şeklinde giden bir eşik değer skalamız var bizim. Peki, burada sorun nerede başlıyor? Sorun, birileri tekelleşip piyasayı ele geçirdiği zaman başlıyor. Neden? Çünkü onlar yüzde 20'nin yani bu piyasanın yüzde 20'sinin üzerine çıktıklarında kanun koyucu, kartelleşmesin, tekelleşmesin, küçük oyuncuyu yutmasın diye lisans ücretinde bir artış öngörmüş ve bu artış nedeniyle bu şirketlerin küçük şirketleri yutmaması murat edilmiş. Tabii, bu kanunu kim yaptı, kim getirdi buraya? Dönemin Bakanı Sayın Mehmet Muş getirdi. Biz Komisyonda da sorduk arkadaşlara “Ya, bu kanunu buraya Sayın Mehmet Muş getirdi, oy birliğiyle geçti ve buna iki yıllık bir süre tanındı.” dedik. Yani bu oyuncular kendilerini bu eşik değerlere göre hazırlasın, tekel olmasın diye bir şekliyle kendilerine iki yıllık süre tanınmış. 2024 yılındaki net işlem hacmi üzerinden bunlardan lisans ücreti alınacak ve ilk ödeme de 2025 Mart ayında olacak. Şimdi daha gelir oluşmamış ama biz üç aşağı beş yukarı buradaki hacmi bildiğimiz için oluşacak geliri de tahmin ediyoruz. Gelir oluşmamış, arkadaşlarımız maç devam ederken kuralları değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl değiştiriyorlar? Net işlem hacmiyle ilgili olarak “Eğer bu şirketlerden bir tanesi ihracat yaparsa yaptığı ihracatın 4 katını 2024 yılı için net işlem hacminden düşer.” diyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Siz 1 liralık ihracat yaparsanız 1 liralık düşersiniz; neden 4 katı düşüyoruz? Niye? Kanuna uyduracağız, birilerinin daha az lisans bedeli vermesini sağlayacağız. Başka ne var? Sanayi Bakanlığı bir teşvik vermişse bunun da 4 katını yatırıma dönüştürüyoruz, bunun da 4 katını düşeceğiz. Ya, bu ülkede AR-GE gelirlerinde bile 2 katı düşerken siz Sanayi Bakanlığından alınmış bir teşvikin niye 4 katını düşüyorsunuz? İşte buradaki eşik bedellere uydurma. Yaptığımız işin adı, kanunun etrafından dolanarak birilerinin cebinde para kalmasını sağlamak. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bakın, Komisyonda biz bunu uzun uzun konuştuk, uzun uzun tartıştık -ilgili bürokratlar, Bakan Yardımcımız da burada- bürokratın birine sorduk, dedik ki: Kaç para; 1 numaralı, en iyi oyuncu, en çok net işlem hacmi olan şirketin ödeyeceği para ne kadar olur? “27-28 milyar.” dedi arkadaşlar, 27-28 milyar. E, peki, bunu bu şekliyle revize edersek ne olur bu iş dedik; “1-1,5 milyar.” Ya, bundan Mehmet Şimşek’in haberi var mı? Adam harıl harıl para bulmaya çalışıyor, harıl harıl vergi icat ediyor, milletin anasından emdiği sütü burnundan getiriyor, KDV'yi artırıyorsunuz, kredi kartına yeni yeni vergiler, haraçlar, harçlar ihdas etmeye çalışıyorsunuz ama bundan Hazine ve Maliye Bakanının haberi yok. Peki, etki analizinde var mı, ne kadar bir gelirden vazgeçeceğimiz konusu, etki analizinde var mı? Burada da yok. Savunma ne? “İhracatı artıracağız.” Artırın arkadaşlar. İhracatın artmasını istemeyen var mı bu ülkede? Hepimiz istiyoruz ihracatın artmasını. Peki, ihracatın niye 4 katını düşüyorsunuz? E, neymiş? “Bu şirketler bu parayı ödeyemez.” Size ne, muhasebecisi misiniz bu şirketlerin siz? Öder, ödemez… Bu şirketler bu net kârı bu işlem hacmi üzerinden bu kanun çıktıktan sonra, daha oluşmamış muhasebeleşmemiş bir şey üzerinden… Biz “Ya bu kadar vergi oluşacak.” ya da “Bu kadar gelir oluşacak.” “Bu kadar lisans ücreti oluşacak.” dediğimizde itiraz ediyorsunuz ama bir şekliyle de düzeltmeye çalışıyorsunuz. Bakın, bu yaptığınız tam anlamıyla şudur: Bir zengini, bir ya da birkaç şirketi, çok uluslu bir şirketi koruyorsunuz, kolluyorsunuz; iki-üç yıl içerisinde bu şirketin cebinde kalacak olan para 70 milyardır, 80 milyardır; yazıktır, günahtır diyorum ben burada! (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Tabii, biz birtakım hesaplamalar yaptık, dedik ki bunu somut olarak gösterelim, belki söylüyoruz anlamıyorlar çünkü 2024 yılında 4 katını, 2025 yılında ihracatın ve teşvikin üçer katını, 2026 yılında da ikişer katını bu şekilde düşecekler. Ve dediğim gibi şu, tabloya uydurma işi; başka bir şey değil. Şimdi, 350 milyar net hacmi olan bir şirket, hiç ihracatı, bir kuruşluk teşviki olmasa bu eşik değerlere göre, bu Bakanlığın verdiği eşik değerlere göre bu yıl ödeyeceği lisans ücreti yaklaşık 43,5 milyardır, hiçbir ihracat ve teşvik olmasa. Peki, şu anki mevcut kanuna göre, diyelim ki bu şirket 50 milyarlık ihracat yaptı, net işlem hacmi 350 milyar ve bunu bundan düştüğümüz zaman, 31 milyar lira civarında bir lisans ücreti ödeyecek bize; devletimize, hazinemize, arayıp da bulamadığımız, emekliye kıskanıp da vermediğimiz parayı verecek. E, peki, bu teklife göre, eğer kanunlaşırsa şirket gene aynı, bakın net işlem 350 milyar, 50 milyar ihracat yaptı, ihracatının 4 katıyla çarptınız, geriye ne kaldı biliyor musunuz? 1,4 milyar. Yahu nerede 31 milyar, nerede 43,5 milyar, nerede 1,5 milyar? Allah'tan korkun, Allah'tan! Başka bir şey demem ben. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, “Allah'tan korkun!”dan başka bir şey denecek bir durum değil. Peki, başka bir şey söyleyeyim: Ben yerli bir firmayım, benim işlem hacmim, net işlem hacmim 175 milyar; çok uluslu şirketin net işlem hacmi 350 milyar. Yani ne demek bu? Benim 2 katımdan daha büyük bir şirketten bahsediyorum; bu 350 milyar, ben 175 milyar. Ben ihracat yapamamışım, ben Sanayi Bakanlığında teşvik alamamışım ama bu şirket 50 milyarlık ihracat yapmış, bakın, bu şirket 1,4 milyar verecek -350 milyar net işlem hacmi olan- ben kaç para ödeyeceğim? 3,154 milyar. Benim işlem hacmim yarısı ama ödediğim lisans ücreti 2 katı. Ya, bunun mantığı nerede? YUNUS EMRE (İstanbul) – Yazıkları olsun! EDNAN ARSLAN (Devamla) – Nerede bir mantık ya? Yani burada bir mantık var mı arkadaşlar? Bu, bir çok uluslu şirketi kayırmaktan, kollamaktan, onun daha çok, fazla kazanç elde etmesinden başka ne anlam ifade edebilir bizim için? YUNUS EMRE (İstanbul) – Ortaklık anlamına gelir, ortaklık. EDNAN ARSLAN (Devamla) – Tüketiciyi koruma… Tüketici nerede ya? Nerede korunuyor bu tüketici? Bu tüketiciyi koruyan kim, söylesin. Zaten tüketiciyi korusak buralar dolar, burası da boş; tüketiciyi de ilgilendirmiyor bu iş yani bu teklife “evet” demek garibanın, yoksulun sofrasından daha fazla vergi almak demek. Mehmet Şimşek, seni buradan uyarıyorum: Kapı kapı dolanma, kapı kapı dilenme, para burada, burada; çek bu yasayı! (CHP sıralarından alkışlar) Çek bu yasayı, üç yılda 70, 80, 90, belki de 100 milyar bu milletin kesesinde kalacak; yazıktır, günahtır. Komisyonda da sorduk: Ya, bu yasayı sizin Bakanınız getirdi, Sayın Mehmet Muş getirdi; Mehmet Muş’a sordunuz mu “Ne mantıkla geldi bu buraya, niye geldi bu yasa buraya, neden böyle hesaplandı?” diye. O zaman bu Bakanlık bürokratları hesap bilmiyor muydu, kitap bilmiyor muydu; kimse bu rakamların buralara geleceğini öngörmedi mi? “Fikri olan gelir, söyler.” dediler yani siz, bu kanunu çıkarmış Bakanınızı dahi çağırıp da Komisyonda bilgi vermesi için… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür ederiz. EDNAN ARSLAN (Devamla) – Bitti mi Başkanım? BAŞKAN – Bitti. EDNAN ARSLAN (Devamla) – Peki, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)