| Konu: | Ağrı’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 16.10.2024 |
HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) – Teşekkürler Sayın Başkan. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şimdi, tüm Kürt coğrafyasında olduğu gibi temel sorunlar Ağrı için de geçerli. En büyük sorunumuz tabii ki demokrasi sorunu, bir Kürt halk gerçekliğinin tanınmama sorunu ve kimlik sorunu; aynı zamanda yoksulluk sorunu. Bir yanda ana dil diktası var tabii sürekli olarak, tabii ki bu da aynı zamanda otoriter bir düzen kuruyor. Ana dil diktası tüm kurumlarda; sağlık ocağına gittiğinizde -artık sağlık ocakları yok, aile sağlık merkezleri- bankaya gittiğinizde, hastaneye gittiğinizde, valilik kurumuna ulaşmaya çalıştığınızda, hepsinde soğuk bir duvar gibi ana dil diktasıyla karşılaşıyorsunuz oysa ana dilinde bu hizmetleri almak üzere bir Kürt halk gerçekliği var. Yöneticiler genelde yabancı; yereli bilen, tanıyan, sorunlarını bilen yöneticiler seçilmemekte ve çoğunlukla da bunlar liyakatsiz yöneticiler. Ağrı’nın en büyük sorunları bunlar aslında ama sosyoekonomik sorunlar olarak da birçok sorunu var, yoksulluk da bunun başında geliyor. 2001 yılına ait TÜİK verileri var, 2001 yılında TÜİK verilerine göre kişi başı gelirde en son il Ağrı. O günden bugüne ne değişti diye bakıyoruz, 2022 TÜİK verileri var elimde yine; Van’la birlikte Ağrı son sıralarda yerini korumaya devam ediyor. 5 yaş altı ölümler… Sağlık göstergeleri ve eğitim göstergeleri gelişmişlik düzeyi açısından çok önemli. 5 yaş altı ölümde Ağrı ilk sıraları çekmekte. Çocuk ölümleri Türkiye haritasına baktığınız zaman, bunun batı bölgelerinde 7 ile 9 arasında değiştiğini görürsünüz fakat doğu illerine baktığınızda, Kürt coğrafyasına baktığınız zaman ise bunun 12 ile 16 arasında değiştiğini görürsünüz. Bu da çok önemli bir veri, hem bölgesel eşitsizlikler açısından hem de bölgeye devletli otoriter yapının tavrı açısından, bu sorunları görmezden gelmesi üzerine önemli veriler. Kronik hastalıklar ve kanser… Şu dönemde çok hızlı miktarda artmakta kronik hastalıklar ve kanser oranları çok yüksek; yine TÜİK verileridir. Kanserden ölümlerle ilgili olarak en son TÜİK verisi Ağrı ilini en yüksek ölüm oranları olan il olarak göstermekte. Kanserden ölüm nedenini biliyoruz, kanser için risk faktörlerini biliyoruz; en sık, en önemli risk faktörlerinin de mesleki ve çevresel faktörler olduğunu da biliyoruz. Mesleki ve çevresel faktörler; demek ki beslenmeden gıdaya, barınma olanaklarına kadar; siyasetin, otoritenin yarattığı stres ve çatışma ortamına kadar birçok şey aynı zamanda bir sağlıksızlık ortamını doğurmakta. Tarım ve hayvancılık bakımından önemli illerden biriydi, sadece yurt içinin değil Orta Doğu’nun da özellikle küçükbaş hayvan ihtiyacını karşılayacak düzeyde bir imkânı ve üretim potansiyeli vardı ama bugün gelin görün ki yaylaları, meraları boş. Daha bu yaz çiftçiler ürünlerini maalesef ki tarlalardan toplayamadılar. Niye toplayamadılar? İklim koşulları iyi değildi. Peki, buna olanak sağlaması gereken tarım politikaları neredeydi? Hatta ben bunun aksi şeyler söyleyeyim: Doğubayazıt sınır köylüleri yasaklar yüzünden sadece belli zaman dilimleri içerisinde çalışmak zorunda kaldıkları için ürünlerini tarlada bırakmak zorunda kaldılar. Peki, bunun bedelini ödemekle, burada uğratılan zararı karşılamakla ilgili Ağrı Valiliği veya Ağrı Tarım İl Müdürlüğü herhangi bir şey yaptı mı? Yapmadı. Genel sağlıksızlık hâli tüm alanlardan maalesef ki kendisini dayatmakta. Enfeksiyon hastalıkları açısından size şunu söyleyeyim: Bruselloz ve şarbon hastalığı en sık görülen hastalıklar ve önlenebilen hastalıklar arasında ama maalesef ki bu bölgede endemik. Yine, şap hastalığı hayvanlarda çok sık görülüyor, maalesef ki bu bölgede endemik. Buna dair, “aşı” dediler, “hayvan hareketliliğinin sınırlandırılması” denildi fakat hiçbir zaman bir çözüm üretilemedi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) HEVAL BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. HEVAL BOZDAĞ (Devamla) – Teşekkürler. Ne yapılması gerekiyordu? Tarım, sağlık, eğitim bir arada çalışılması gerekiyordu. Bugün yerel otorite var, iktidarız orada ve belediyelerimiz var, birlikte çalışılması gerekiyor. Buna dair olarak iktidarın herhangi bir yönelimi var mı? Maalesef ki yok. Henüz, Valilik, İl Özel İdarede bulunan Meclis üyesi arkadaşlarımızla bir görüşmeyi dahi gerçekleştirmiş durumda değil, İl Genel Meclis Başkanıyla dahi herhangi bir iletişim kurmuş değil. Tüm bu sorunlarla uğraşmak zorunda kalan bir Ağrı var. Aynı zamanda sömürü düzeni, kapitalizm her yere girer de oraya girmez mi? Fernas madencilerini ben de buradan selamlıyorum. Bugün Koza İşletmecilik, Diyadin Mollakara köyündeki altın madeninde, orada -Türkiye'nin en büyük altın madeni olacağı da söyleniyor aynı zamanda- ve FERNAS Madenciliğe devredilmiş oranın işletilmesi. Doğa talan ediliyor, Murat Nehri kirletiliyor, Fırat Nehri kirletiliyor; bu düzen böyle gitmez. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Teşekkürler.