Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 8 |
Tarih: | 16.10.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN OLAN (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 16 Ekim Dünya Gıda, Beslenme ve Tarım Günü. Bugün vesilesiyle gıda güvencesi, gıda güvenliği ve gıda egemenliğinin önemi bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Gıda, yalnızca karın doyurmak değildir. Gıda, kaliteli ve sağlıklı yaşam için temel besin öğeleridir. Dünyadaki herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için besleyici gıdalara düzenli olarak yeterli ve güvenilir şekilde erişebilmesi gerekmektedir. Bu, aynı zamanda bir insan hakkıdır. Türkiye'de ise yüksek enflasyon ve reel ücretlerin erimesiyle birlikte emekçilerin yaşam maliyeti bir krize dönüşmekte, sağlıklı gıdaya ulaşmaları giderek zorlaşmaktadır. Beslenmek artık âdeta sınıfsal bir ayrıcalık hâline gelmiştir. Tarım sektörüne verilmeyen her desteğin gıda güvenliğimizi de tehlikeye attığını unutmamalıyız. Birçok stratejik tarım ürününde dışa bağımlı hâle gelen ülkemiz, tarım kesiminin desteksiz kalmasıyla gıda güvencesini daha da riske etmiş olmaktadır. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için acil önlemler alınmalı ve çiftçilerimize verilen destekler artırılmalıdır. AKP iktidarı, son yirmi iki yılda bir avuç yerli-yabancı sermayedarın iktidarı olarak işlev görmüştür. Tarımda dışa bağımlılık, üretimin tasfiyesini doğurmuş, tarım toprakları boş kalırken hayvancılık da çöküş yaşamaya başlamıştır. İktidar, gıda egemenliği noktasında endüstriyel kâr amaçlı, petrole dayalı küresel gıda ve tarım şirketlerinin daha fazla kâr elde etmesi yönünde politikaları hayata geçirerek çiftçimizi yalnızlaştırmış; yalnızlaştırılmış çiftçi AKP eliyle tarla bekçisine, hayvan bakıcısına dönüştürülmüştür. Yurttaşlar ekonomik sıkıntılar sebebiyle sağlıklı ve besleyici gıdalara ulaşmakta zorlanırken diğer yandan da sağlıksız gıdalar sebebiyle çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bugün bu tehlikelerin en önemlilerinden biri taklit ve tağşiş edilen ürünlerdir. Taklit ve tağşiş, bir gıdanın içine gerçek içeriğinden farklı bir madde katılması ya da gıdanın daha düşük kaliteli malzemelerle değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu, sadece tüketicinin aldatılması değil aynı zamanda halk sağlığına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı, kanunlar ve yönetmeliklere rağmen, son iki yılda yayımladığı taklit ve tağşiş listesini Ekim 2024 tarihinde yayımlamıştır. Her türlü yasal düzenlemeye rağmen taklit ve tağşişin azaltılamamış olması, mevcut kanunların yetersizliğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenlerle, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından taklit ve tağşiş yapan firmalar hakkında atılacak caydırıcı adımların belirlenmesi, tüketici sağlığının korunması ve gıda güvenliğinin artırılması yönünde doğru politikaların belirlenmesi, denetim mekanizmalarının etkinliği ve şeffaflığının sağlanması, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bir şekilde bilgilendirilmesini sağlayacak bir yöntemin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ancak Türkiye'de taklit, tağşiş yapan firmalara bir şey olmamakta, firmalar üretimlerine devam etmektedirler. Geçtiğimiz yıllardan çarpıcı bir örnek vermek gerekirse 2016, 2018 ve 2019 yıllarında denetlenmiş olan taklit ve tağşiş yapan firmaların, olduğu gibi üretime devam ettiklerine ilişkin veriler elimizde mevcuttur. 2016'da bir firma, bu üçkâğıtçılığı yapıp yakalanmış, bunlar kayıtlara geçmiş; aynı firma 2018 ve 2019 yıllarında da işlerine hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştir. Burada görülen şey, bu konudaki denetim ve kontrol hizmetlerinin çöktüğü ya da en azından işlemediğidir. 2014 yılından bu yana Tarım ve Orman Bakanlığı görevini yürüten Mehdi Eker, rahmetli Kutbettin Arzu, Faruk Çelik, Ahmet Eşref Fakıbaba ve Bekir Pakdermirli sorunun çözümü için her ne kadar bazı öneriler getirmişseler bile bu öneriler hayata geçirilememiştir. Mevcut mevzuattan yakınmanın dışında herhangi ciddi bir adım atılmamıştır. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)