GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:8
Tarih:16.10.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şimdi, gazeteci Deniz Yücel var, bir de Rahip Brunson var. Kesinlikle yargıya kimsenin nüfuzu olmadığı için, etkileşme olmadığı için ve bu şahıslar hak ettikleri için Türk yargısının beraat kararıyla kendi ülkelerine iade edildiler. Hatırlıyorsunuz değil mi? Ne demişti Sayın Cumhurbaşkanı? “Bu can bu bedende olduğu müddetçe Rahip Brunson asla ülkesine gidemez." demişti. Ne oldu? Can bedende duruyor mu hâlâ? Sizce canlı mı değerli arkadaşlar? Yüzünü çeviriyorsunuz başka yerlere ama cevap veremiyorsunuz. Sayın 7’nci Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki zorla getirilme kararı adil yargı kararı değildir. Hak, hukuk, adalet için kilometrelerce koşuşturduk, yürüdük, terimizi akıttık ama adalet mefhumunu -ne anlama geldiğini- adınızda var ama en çok siz kirlettiniz. Bu kısma girmemesi gerekiyordu belki bu Meclisin ama o can o bedende duruyor ve Brunson da Amerika’da; o kadar, başka bir şey söylememize gerek var mı? Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. Şimdi gelelim bu kanun teklifine. Bakın, değerli arkadaşlar, burada hani 3 maaş, 5 maaş vesaire verilmeyecekti; bu kanun teklifiyle -TENMAK’le ilgili, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumuyla ilgili- birkaç maaş verilmesine yine yol açıyorsunuz. Neyle? Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yine bazı şeylere yol açıyorsunuz. Artı, birilerine yine 3 maaş, 4 maaş kadar, 4 asgari ücret kadar maaş ilavesi yapılabilen yollar açıyorsunuz. Neye yol açıyorsunuz? Seçim vaatlerinde “Asla bu ülkede mülakat olmayacaktır.” diyen Sayın Cumhurbaşkanının söylediklerine hilaf olarak bu kanun teklifini Cumhurbaşkanından habersiz nasıl getirdiniz siz ya? Tayyip Erdoğan’ın haberi yok galiba ya da bizzat o gönderdi. O tutarsızlığı sizde de görüyorum, burada da var. Bakın, diyor ki orada: “Özel sınavlara tabi tutulacak.” Yani ne demek? Bu işten anlayacak olan, elit şekilde yetişmiş ve bu konuda yeterli olduğu sabit olan insanlar mutlaka var ama bu kurumlara alırken, proje yarışmaları yapılırken siz diyorsunuz ki: “Biz sınava tabi tutacağız.” Neymiş adı? Özel sınav. Burada da yine ödüllendirmelerle, teşviklerle ilgili sıkıntılar var. Gelelim e-ticaret firmalarıyla ilgili kısmına. Bakın, değerli arkadaşlar -isim kısmını kapatıyorum- Türkiye şu anda Çin’in o Çin Seddi’ni tersine aşmış oluyor sizin bu getirdiğiniz kanun teklifi vasıtasıyla. Ne diyeceksiniz? Bakın, bu saatin bedeli 58 lira. Türkiye'ye değişik yollarla bu saat geliyor ve adı geçen ticaret sayfalarında, bakın, 35 liraya telefon kılıfı. Aynısı -ismini yine saklayarak göstereceğim- Türkiye'de sizin de şu anda peşkeş çekmiş olduğunuz e-ticaret sayfasında 372 liraya satılıyor. Peki, size başka bir şeyi daha göstermek istiyorum: Buradaki şey yani adı geçen e-ticaret sayfalarının son satıcıdan çoğu kalemde -ki Türkiye'de üretilmeyen çoğu kalemde- aldığı kâr marjı -komisyon diyeyim- yüzde 20 ile yüzde 28 arasında değişiyor. Bakın, Çin’de 1 dolar olan yani 35 lira olan bir malzemenin Türkiye'ye geldiğinde getiren şahıslardan sonraki çıkış fiyatı 100, 110 lira. Bu 110 lira olan mal o sayfada 450 liraya satılıyor ve yüzde 28’ini o e-ticaret kurumu alıyor, yüzde 28-25 bandında satıcıda kalıyor ve büyük bir kısmını da o e-ticaret sayfası alıyor. “19 milyar liralık e-ticaret ihracatımız var.” deniliyor -Ticaret Bakanlığına o konuda soru önergesi de verdik- acaba bu 19 milyar liralık ihracat kaleminin ne kadarı yerli üretim? Değil. Çin ürünlerinin, Uzak Doğu ürünlerinin pazarlandığı bir geçiş ülkesi hâline getirildik. Bu şirketlerin normalde e-ticarette Türkiye'deki ticareti koruyucu mahiyette içerikleri olması gerekiyordu. Var mı? Yok. E-ticaret şirketlerinden küçük olanların bir kısmı kapatıldı mı? İsimlerini vermeyeceğim, kapatıldı. Bir kısmı sistemde yok edildi mi? Edildi. Bir tek firmaya yol açıldı ve o firma satıldı. Türkiye'de e-ticaret firmalarının, yabancı sermayenin bu şekilde açılması yerine kısmi ortaklık olabilirdi, yatırım ortaklığı olabilirdi ama siz ne yaptınız? Bu firmaların burayı tamamen yolgeçen hanı yapmasını sağladınız, onlara birtakım teşvikler sağlıyorsunuz. Türkiye'de şu anda bu şekilde -zaten özelleştirmelerle yaptığınız şeyi de- ticareti tamamen yabancıların eline bırakarak bir kapitülasyon sağlıyorsunuz. Türkiye'nin her şeyini sattınız, yerli üreticinin üretmemesini getirdiniz. Bakın, bende yok gerçi ama bir telefonu, onların satmış olduğu bir telefonu bir kamyon karpuz satarak, bir kamyon domates satarak alamıyorsunuz. Çin’den gelen, Uzak Doğu’dan gelen o mamullerin Türkiye'de satılmasına, Azerbaycan'a ve Körfez ülkelerine satılmasına sebep oluyorsunuz; bir geçiş ülkesi. Avrupa'ya gidiyor mu? Gitmiyor. Ben, tekrar, Ticaret Bakanlığının bu konuda o soru önergesine cevap vermesini isterdim. Türkiye'den e-ticaret vasıtasıyla ihraç edilen malların ne kadarı yerli üretimdir? Bunun cevabını veremediler, veremiyorlar da. Sadece geçiş ülkesi olarak kullanılmasına izin veriyorsunuz ve gümrükte birtakım güvensizlikler de var. Bakın, Çin’den giren -ismini vereceğim- Alibaba, AliExpress vasıtasıyla giren ürünlerde -bunu sizler de biliyorsunuz, herkes, çoğu tüketici de biliyor- bin dolarlık malzeme için “hediye” yazdıklarında gümrükte elleçleme veya kontrolde baypas geçiyor ve gümrük vergisinden muaf olarak Türkiye'ye giriyor ya da daha düşük gümrük vergisi veriliyor. Burada, siz, yeterli gümrük güvenliğini sağlayamadığınız müddetçe bir Çin kapitülasyonuna maruz kalınıyor ve bu Türkiye soyuluyor. Buna mâni olmak yerine, tamamen, şahsın sadece yüzde 20, yüzde 23 oranında toplam e-ticaret kapasitesini aşmaması şartını koyuyorsunuz ama zaten yüzde 23'ün de üzerine çıkabiliyorlar çünkü yan kuruluşları var; Milla soyadlı ikinci “sister company” kardeş şirket dediğimiz şirketleri var ve o şirketler vasıtasıyla da siz aslında bunlara yol açıyorsunuz. Bunların farkına varmadan bu kanun teklifini nasıl getirdiniz, Uzak Doğu kökenli bu firmalara envanterde nasıl izin verdiniz bilemiyorum. Tabii, bu ürünlerle ilgili farklı bir şey daha var, onu da size şöyle söyleyeyim: Bu ürünleri getiren o kuryelerin -aynı şu yemek uygulamasındaki gibi- çoğunun sosyal güvencesi yok, kazayla ilgili bir şeyleri yok. Bunlar günde sadece 100-200 tane kargo taşıyorlar, özel şahıslar taşıyor ve hiçbir güvencesi yok. Sosyal devletin gerektirdiği o sistemin de kurulması gerekiyor ve ticaretimizde Çin ürünlerinin kölesi, onların pazarlamacısı olarak çalışıyoruz. Çin’den gönderilen o ürünlerin, dediğim gibi, Türkiye'deki gümrük geçişlerinin güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Bunun elleçleme yöntemiyle yani gümrüklerdeki rastgele örnek seçimiyle, örneklenmesiyle bu şekilde yapılması da yeterli değil ve onların Türkiye'de bu şekilde ticaretimize hâkim olmasına, yerli üreticinin mağdur olmasına sebep oluyorsunuz. İşçiliklerin çok çok düşük olduğu Çin gibi Uzak Doğu ülkelerindeki o mağduriyeti… Ki yevmiyenin 2-3 dolar olduğu Çin gibi, Vietnam gibi ülkelerin ürünlerinin burada pazarlanmasına da sebep oluyorsunuz. Yerli üreticiyi asla destekleyen bir oluşum değildir. Daha önce etmiş olduğunuz yeminlerin, verdiğiniz sözlerin hilafına, asgari ücretin 17.002 lira olduğu, emeklinin 10-15 bin lira bandında maaş aldığı ülkede siz hâlâ birkaç kişiye çok yüksek maaşlar verebiliyorsanız adınızdaki “adalet” ismini kaldırın diyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)