Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 8 |
Tarih: | 16.10.2024 |
CHP GRUBU ADINA ŞEREF ARPACI (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri takip eden değerli yurttaşlarım, hemşehrilerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlarken Malatya'da meydana gelen ve birçok ilde hissedilen depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak tüm yurtta yıkılma tehlikesi olabilecek başta kamu binaları ve hastaneler olmak üzere tüm binalarda denetlemelerin artırılması ve kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Özellikle seçim bölgem olan Denizli’de -daha önce de dile getirdiğim- Denizli Devlet Hastanesinin çürük olması sebebiyle orada hizmet veren ve hizmet alan tüm vatandaşlarımız olası bir depremde çok büyük kayıplar yaşayacaktır, yetkilileri bu konuda bir kez daha acil önlem almaya davet ediyorum. Denizli’de sağlık hizmetlerinde çok büyük problemler yaşanmaktadır, modern sağlık hizmetinin verileceği hastaneler derhâl yapılmalıdır. Sayın milletvekilleri, 28'inci Dönem milletvekilleri olarak bu yüce Meclis çatısı altında bizler ne yapıyoruz? Vatanımızın, milletimizin faydasına ama en çok da bizden umudu olan halkımızın yararına yasama faaliyetleri yürütüyoruz. Bu ucube başkanlık sistemi sebebiyle yüce Meclisimizin yetkisi ve etkisi bu kadar sınırlanmışken, Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarı bu kadar sorgulanırken yapabildiğimiz tek şey, yeni kanun ve bazı düzenlemeler; onu da getirdiğiniz torba kanun sistemiyle ne kadar doğru yapabildiğimizi de ayrıca bir tartışma konusu olarak buraya bırakıyorum. Daha önce, 27'nci Dönemde de yüce Meclis tüketiciyi korumak adına, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Yasa’yı düzenlemeye yönelik çok doğru bir çalışma yapmış. Şu anda burada bizimle birlikte aynı çatı altında milletvekilliği ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı yapan Sayın Bakan Mehmet Muş ve Bakanlık yetkilileri o dönem hiç tanık olmadığımız bir şekilde tüm siyasi partileri ziyaret ederek yasayı anlatmış; sivil toplum kuruluşları, odalar, sektör temsilcileriyle müzakere ederek yasayı son hâline getirip oy birliğiyle yüce Meclisimizde yasalaştırmışlar. Meclisimizde yapılan yasalar bazen geçmişe yönelik, bazen yasalaştığı gün, bazen de bir süre tanınarak yürürlüğe girer. Evet, bugün Meclisimize getirilen bu torba kanunun 11'inci ve 12'nci maddelerine konu olan, 2022 yılında e-ticaret firmalarına getirilen lisans ücreti de yasalaşmasına rağmen firmalara makul bir süre verilmiş, firmaların 2024 yılındaki ciroları baz alınarak hesaplanan lisans ücretlerinin ilk tahsilatının 2025 yılında olması planlanmış. Bu iki senelik süreçte görüyoruz ki firmalar bu konuda önlemlerini almış ve özellikle ihracata ağırlık vererek lisans ücretinin düşmesi noktasında adımlar atmışlardır. Buraya kadar her şey normal ve makul iken, tam da geçmiş dönemde çıkan yasaya uygun ilerlerken ve tahsilat zamanı tam da ülkenin ihtiyacı olan bir döneme gelmiş iken bu kapitülasyon niteliğindeki kıyak değişiklik nereden çıktı arkadaşlar? Biz bu yasayla kime hizmet ediyoruz, kılavuzumuz neresi? Kanunun adı tüketiciyi koruma. Bu kanunun neresinde tüketici var? Bizler, halkın bize verdiği yetkiyi halkımızın faydasına kullanmak yerine neden uluslararası büyük şirketlerin işine yarayacak şekilde kullanıyoruz? Bu yasa teklifini buradan geçirirsek kime hizmet etmiş olacağız? Vekil olduğumuzdan beri bu Meclisin çatısı altında vergi, kısıtlama ve ceza tutarlarını artırmaktan başka ne yaptık? Şimdi, bu yasa teklifiyle birlikte ihracatı artıracağımızı mı düşünüyorsunuz? Geçmişte “ihracat” “üretim” “istihdam” “yatırım” diyerek uyguladığınız ekonomi modeli başarılı oldu mu? Bakın, göstereyim size, buyurun, söylediklerinizin tam tersi oldu. Siz gerçekten ihracatı artırmak istiyorsanız, gelin, sanayiciye, üreticiye destek olun, ithalatçıya değil. Biz şimdi bu yasa teklifine neden “sipariş yasa teklifi” diyoruz? Bakın, yeni düzenlemeyle, piyasa büyüklüğü yüzde 20'den büyük olan firmaların lisans ücreti hesaplanırken ihracat ve teşvik tutarları 4’le çarpılmayacaktı. Ne yaptınız? Bu sınırı yüzde 15 esneterek yüzde 23 seviyesine yükselttiniz. Peki, piyasada bu büyüklükte kaç firma var? Sadece 1 tane. İşte bu yüzden, bu yasa teklifi adrese teslim, kıyak bir yasa teklifidir; hatalıdır, yanlıştır, haksız rekabet oluşturmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu düzenleme yapılırsa, piyasadaki tüm oyuncuların etkileneceği, büyük balığın bir süre sonra tüm küçük oyuncuları yok edeceği bir sistemin önünü açmış oluyoruz. Bakın, bizim iki sene önce çıkardığımız, rekabeti dengeleyen, tekelleşmeyi ve monopolleşmeyi önleyen yasanın bir benzerini bugün Amerika Amazon için çıkarmaya çalışıyor. Tam 15 eyalette Amazon aleyhine açılan davalarla Amazon’un pazarın tek hâkimi olmaması için düzenlemeler getiriliyor. Ulusal Ticaret Komisyonu Başkanı Lina Khan, pazar yeri ile firmaların ters düşmesi hâlinde pazar yerlerinin tek bir tuşa basarak bu üretici firmaların iflas etme ihtimallerine karşı önlemler almaya çalışıyor. İşte, tüketiciyi ve üreticiyi korumak budur arkadaşlar. Sizin yaptığınız ise uluslararası büyük firmalara kıyaktır. Komisyonumuzda bu kaygıları anlattık, birçok alternatif öneri getirdik ve bu teklif Meclise geldiğinde bu maddelerin düzeltilmiş olacağını ya da en azından bazı şartlara bağlanmasını istedik. Hani ihracatı artıracağız ya, mesela ihracatımız artmaz, yerine ithalat artarsa ne olur? Firma daha az lisans bedeli ödeyerek cebinde tuttuğu parayı tekelleşmeye, haksız rekabete, ithalata yatırır ve piyasadaki üreticileri kuvvetlendireceğine ucuz ve kalitesiz ithal ürünlerle piyasadaki üreticilere zarar verirse, bunu biz bir şarta bağlayamaz mıydık? İhracatı artırmak için verdiğimiz reeskont kredilerine örnek verelim. İhracatçılara, sanayicilere bir sürü şart uyguluyorsunuz ve uyulmadığında da büyük cezalar getiriyorsunuz. Maalesef, bu yasada bunu göremedik. Sayın milletvekilleri, burada hesaplama yöntemiyle ilgili teknik konulara girmeyeceğim ama bilin ki bu ülkenin hazinesine girecek yıllık yaklaşık 25 milyar TL'den feragat ediyoruz. Bu tutar katlanarak büyüyecek ve üç yılda belki 90-100 milyar TL'yi bulacak. Geçen sene yandaş firmalara uyguladığınız vergi istisnaları 660 milyar TL’ydi. Peki, bu sene emekli maaşları asgari ücrete eşit olsun dediğimizde bunun maliyeti ne kadar olacaktı? Sadece 66 milyar TL. Her zaman söylediğim gibi, tekrar söylemek istiyorum: Bu ülkenin kaynak problemi yok, kaynakları kullanma problemi var ve temelinde ise halka değil, yandaşa hizmet etme var arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Buradan Sayın Bakan Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Kapı kapı dolaşıp kaynak bulmaya çalışıyorsunuz, kaynak bulamadıkça halkımızın sırtına yeni vergi paketlere yüklüyorsunuz. Neyse ki dün bir yanlıştan döndünüz ve akıl almaz bir şekilde uygulamaya kalktığınız yeni harçları komisyondan geri çektiniz. Aradığınız kaynak burada Sayın Mehmet Şimşek. Gelin, bu işe de son dakikada müdahale edin. Bu yasayı düzelterek hazinemize ve dolayısıyla halkımızın cebine girecek bu gelirden feragat etmeyelim. Alacağınız kararları aklın, bilimin, hukukun, adaletin süzgecinden geçirin; siyasetin süzgecinden değil. Yoksa bu anlayış istikrar sağlayamaz, reform yapamaz. Son olarak sayın milletvekilleri, günlerce, aylarca çalışarak yüce Meclisin çatısından çıkmış bir yasayı daha uygulamadan değiştirmek, bu dönem burada alacağımız her kararın sorgulanması, milletvekilliğinin ve yüce Meclisin itibarını zedelemek demektir. Hepinizi bu yanlıştan dönmeye davet ediyor, saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)