GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) esas numaralı Bazı Özel Sağlık Kuruluşlarında Yaşanan Bebek Ölümlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılması, Özel Sağlık Kuruluşlarının Yenidoğan, Çocuk, Engelli ve Yaşlılarla İlgili Bakım Servislerindeki Uygulamalarının ve Mevzuatın İncelenerek Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Genel Görüşme Açılması İlişkin Önergelerin Ön Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:22.10.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İşini özveriyle yapan, profesyonelce yaklaşan, hastaları için kanını, terini karıştıran tüm sağlık çalışanlarını, meslektaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Mesleğe saygının azaltıldığı, mesleğe güvenin azaltıldığı bugünlerde onların çok ciddi morale ihtiyacı var ve gerçekten sıkıntılı bir durum yarattı İstanbul'daki durum. Bu arada, Sayın Savcımız Yavuz Engin’e de buradan selamlarımı gönderiyorum. Hekimlere, malumunuz olduğu üzere, şirket kurduruluyor İstanbul'da. 19 tane hastanedeki yoğun bakım üniteleri birilerine kiralanıyor, birilerine ihale usulüyle veriliyor. Tüm Türkiye'de bu Sağlıkta Dönüşüm Programı ve özellikle özel hastanelerden sonra hekim arkadaşlarımıza şirket kurduruluyor vergiden kaçınma ve bazı sebeplerden dolayı. İllegal yollarla burada sağlam hasta da yatıyor, hastalar da yönlendiriliyor, birtakım simsarlar kullanılıyor ve sağlık ranta dönüştürülüyor. 19 tane hastanede yoğun bakım ünitesini bu şirket, hani o sizin “Terörist.” dediğiniz, eskiden “şu, bu.” dediğiniz… Ve bu hastanelerin içinden bir tanesi de eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun hastanesi. Şimdi, Sağlık İl Müdürlüğü burada, beş yıl boyunca ve daha önceki dönemlerde… Bakın, iki hekim var, bunlardan biri Recep Akdağ ve diğeri Fahrettin Koca; çocuk sağlığı hastalıkları uzmanı. Sonra, Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanı, kendisinin hastanesi var ve hastanesi bu illegal çetenin ihalesini aldığı bir hastane. Mehmet Müezzinoğlu kendisi de hekim, böyle bir olayın farkına varmaması, yıllarca devam eden bir olayın farkına varmaması mümkün değil. İki Sağlık Bakanı, çocuk sağlığı hastalıkları uzmanı, benim de branşım, yıllarca, otuz yıl boyunca binlerce çocuk elimizden geçti. 2024 Türkiyesinde böyle bir olayın konuşulması gerçekten içler acısıdır ve yanlıştır. 4 bakan geçti, 4 bakan döneminde bu işler yapıldı, toplumda güveni sarstınız ve bu, şu andaki Sağlık Bakanı, beş yıl boyunca İstanbul'da Sağlık İl Müdürlüğü yapıyor ve İstanbul'da, sorumluluğu bölgesinde bu olaylar cereyan ederken, binlerce şikâyet olurken Sağlık Bakanı olan Sayın Kemal Memişoğlu’nun bu olayın farkına varmaması mümkün değil. O pirincin içindeki beyaz taşların farkına varmaması, tarladaki ayrık otlarının farkına varmaması mümkün değil, varmıyorsa da zaten görevi ihmaldir. Bu şahısların, hastanesi olan şahısların -büyük bir ihtimalle ki nüfuzlarından biri eski Bakan- hastanesinde ne düzeyde denetim yapıldı, merak ediyorum, ki mümkün değil. Burada bir güvensizlik ortamı oluştu ve ahlaksızlığı kurumsallaştırdınız, ahlaksızlık kurumsallaştı burada. Bu hastanelerin hiçbirinde -bakın, Bakanlığın ruhsat verdiği- yirmi dört saat görevli çocuk hekimi “staff” dediğimiz kadrolu hekim yok. Üçüncü basamak yoğun bakım birimlerinde yenidoğan uzmanı olması gerekiyor, kadrolu olarak çalışan yok. Raporlarınızda, denetimlerde var ve bunlarla ilgili işlem yapılmamış. Şimdi, Recep Akdağ Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı oluştururken “Planlamaya tabi.” demişti, planlamaya bağlı olarak özel hastane açılacaktı. Peki, Bakanlık bünyesinde 4.700 -çok sayısal değerleri boğmayacağım- özelde ise şu anda 7.200 adet yenidoğan yoğun bakım yatağı var. Peki, ihtiyaç ne kadar? Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre 1.000 doğumda 5 tane yenidoğan yoğun bakım ünitesi yatağına ihtiyaç oluyor. Peki, bizdeki sayı kaç? Maalesef bunun neredeyse 3 katı. Hani nerede planlanma? Planlama yok. Gelene gidene, isteyen herkese kapasitesi ve kriterleri yetmemesine rağmen şu anda Sağlık Bakanı olan Kemal Bey ve daha önceki Bakan Fahrettin Koca zamanında bu ruhsatlar verilmiş; yersiz ruhsatlar verilmiş, planlama dışı. Neden? Bakanın da hastanesi var, vermeyecek mi? Verecek tabii ki nüfuz siyaseti var Türkiye'de. Peki, bu olaya giren SGK… Daha önceki dönemde Vedat Bilgin, Derya Yanık -şu anda vekil olarak burada- ve ondan önceki Zehra Zümrüt zamanında dedik ki: “SGK'de siz prim veren mensuplarınızı yolduruyorsunuz, soyguna sebep oluyorsunuz. SGK soyuluyor, yersiz ödeme yapıyorsunuz; cezalarınız caydırıcı değil, usulsüzlük yapanlara ceza vermiyorsunuz.” Bakın, değerli arkadaşlar, SGK'nin Sayıştay verilerine düşmüş olan bir şeyi var: Bir yılda verilmiş olan tüm idari cezaların toplamı yani usulsüzlük yapan, SGK'ye usulsüz fatura kesen kurumlara verilen idari para cezası 6 milyon TL; inanın 6 milyon TL'yi bu özel sağlık kuruluşları bir saatte tahsil ediyor ama “Cezalarınız caydırıcı değil, cezbettirici.” dedik Vedat Bilgin’e “Düzelteceğiz.” dendi. Değişen bir şey oldu mu arkadaşlar? 6 milyon TL. Bakın, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisine 100 metre, 200 metre kuş uçuşu mesafede hastaneler var, sizin de gittiğiniz hastaneler. Katılım payı olarak en fazla alabileceği para sadece 250 lira ayaktan tedavide. Bugün telefon açtım o hastanelere, 2.600 lira alıyor, alması gerekenin 10 katını alıyor. Peki, cezası var mı? Yaptırımı ne? Yılda çok cüzi cezalar. Bir yılda tüm hastanelere verilen idari cezanız sadece ve sadece 6 milyon TL. Olayı konuştuğumuz Çalışma Bakanları… SGK'nin soyulmasına sebep olan… 34 milyar lira, SGK'nin şu anda özel hastanelere ödediği -2023 yılında- para, emin olun bunun 10 katı da o mağdur hastalardan, randevu alamayan hastalardan alınıyor. O yetersiz bakanlardan bir kısmı şu anda milletvekili. İstanbul'da beş yıl boyunca bu sömürüye, bu çürümüşlüğe izin veren.. Bakın, bu, buz dağının sadece ve sadece görünen yüzüdür; hasta olmayan çocukların yatırıldığı, gereksiz yere yatırıldığı… Ve olay sadece ölen 12 hasta değildir. Bunun benzeri, aynı şekilde ihale usulüyle İstanbul'da, büyük metropollerde ve Anadolu'daki birçok şehirde hekimlere şirket kurduruluyor, simsarlık usulüyle çalışıyor ve bu şekilde hem SGK soyuluyor hem de yersiz yatışlardan ve yersiz ödemelerden dolayı vatandaşın cebinden, hastaların cebinden çıkan para var ve iddia ediyorum bu, verilen 34.034 milyar TL'nin çok çok üzerindedir, belki en az 10 katı. Türkiye'de onkoloji hastalarından, yenidoğan bakım ünitelerinden, yoğun bakım ünitelerinden, kardiyovasküler cerrahiden hiçbir özel hastanenin ek ücret almaması gerekiyor, ek ücret almayan hastane çok azdır. Görevini layıkıyla yapan hastaneleri töhmet altında bırakmak istemiyorum ama büyük bir çoğunluğunda bu hastalardan ücret alınıyor. Bu taşeronun taşeronu, özel hastanenin de taşeronluk sistemiyle dönmesi, yatakların şişirme bir şekilde doldurulması, şebekelerin kurulması; bunların hepsi şu anda Sağlık Bakanı olan Kemal Memişoğlu’nun döneminde gerçekleşti. Beş yıl boyunca bir sağlık müdürü ayakta uyuyabilir mi? Bunların farkına varmaması mümkün müdür? Farkına varmıyorsa da yetersizdir. Bakan olması da kimin emridir? Seçimle mi geldi? Kimin emri ise onun da sorumluluğu vardır. Peki, bu olayların çözümü ne olmalı değerli milletvekilleri? Sizce ne olmalı? Bakın, sağlıkta hekim ile hasta arasına para ilişkisini koyan, performans sisteminin –performansınız batsın diyorum- kalkması gerekiyor. Aile hekimi bugün için çalıştığı birimin, binanın çatısıyla, binanın suyuyla, binanın elektriğiyle, tüm her şeyiyle ilgileniyor ve bunlar cari ödeme altında yapılıyor. Akşama kadar tek dertleri var: Bu giderleri karşılayabilir miyiz, buranın tamiratını yapabilir miyiz, tadilatını yapabilir miyiz ve yersiz yapılan görevlendirmelerle uğraşıyorlar. Bir türlü birinci basamağı aktif hâle, koruyucu hekimliği aktif hâle getiremediniz. En en önemlisi de şu: Özel hastanelerdeki soygunu ve özel hastanelerdeki hekim ile hasta ilişkisini, taşeronlar ile hasta ilişkisini sıfırlamak için diyorum ki bataklığı kurutmak gerekiyor. Siz burada sadece 22 kişinin ceza almasıyla, 19 hastaneyle bağlantısı olan bir şirketi yok etmekle bu sistemin düzeleceğini zannediyorsanız düzelmeyecek. Ortalıkta çok ciddi bir bataklık var, çok ciddi bir soygun, sömürü düzeni var, çok ciddi bir birilerine peşkeş çekme olayı var. Bu olaya son vermenin tek yolu vardır: SGK'nin geri ödeme kapsamından tüm özel hastanelerin çıkarılması gerekiyor. Bu soyguna “Dur!” diyelim. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)