GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE MERSİN MİLLETVEKİLİ ALİ RIZA ÖZTÜRK'ÜN; AVUKATLIK KANUNU İLE HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, SİVAS MİLLETVEKİLİ HİLMİ BİLGİN VE ÇANKIRI MİLLETVEKİLİ İDRİS ŞAHİN İLE 8 MİLLETVEKİLİNİN; 1136 SAYILI AVUKATLIK KANUNU, HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU VE 3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ, ERZURUM MİLLETVEKİLİ OKTAY ÖZTÜRK'ÜN; HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE AVUKATLIK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ SS444
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:17.04.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, öncelikle, bugün memleketimden belediyede çalışan geçici işçi statüsündeki teknik elemanlar geldiler. Bakanlığın gündeminde taşeron işçilerle ve özellikle sözleşmeli personelle ilgili bazı çalışmaların olduğunu biliyorlar ancak on beş on altı yıldır çalışan, Türkiye'de 16 bin civarında olan, geçici işçi statüsünde çalışan teknik elemanlar, mimarlar, harita mühendisleri ve pek çok konudaki teknik eleman ne yazık ki kadroya alınamamıştır şimdiye kadar. Eğer bu konuyla ilgilenen arkadaşlarımız, komisyondaki arkadaşlarımız varsa lütfen bu konunun üzerine de gidilebilirse? 16 bin insanın şu anda gözü kulağı buradadır, bu haklı taleplerine de cevap vermek gereklidir diye düşünüyorum.

Tasarıyla ilgili, 1'inci maddeyle ilgili görüşlerimize gelince: 1'inci maddede yapılmak istenen şey, Yargıtay bozmalarıyla ilgili aslında çok ciddi bir değişiklik yapılıyor. Normal koşullarda, şimdiye kadar yapılan uygulamalarda, temyiz edilen karar Yargıtay tarafından esastan bozulur ya da esastan onanırsa eğer, bu konu yerel mahkeme tarafından aynen kabul edilirse, bir daha gittiğinde, o şekilde, Yargıtay önceki kararına aykırı bir şekilde karar veremezdi. Arkadaşlar, bu bizim hukuk sistemimize 1959 yılında çıkartılmış olan içtihadı birleştirme kararı ile girmiş ve "usuli müktesep hak" dediğimiz bir kavramdır. Bunun anlamı, aslında, hukuk güvenliğini sağlamak, hukuka olan güveni daha da perçinlemek ve mahkemelerin ya da Yargıtay dairelerinin sürekli aynı konuda, aynı dosya üzerinde birbirine çelişik kararlar vermemesini sağlamaya dönüktür. Ancak, şimdi yapılmak istenen değişiklikle, Yargıtay dairelerinin aynı dosya üzerinde daha önce onadığını bozabilme hakkı tanınmaktadır. Yani, Yargıtay daireleri, artık, öncekinde olduğu gibi, daha önce vermiş olduğu kararına aykırı bir şekilde karar verme gibi bir durumla karşı karşıya kalacaktır. Oysaki bu, tamamen, bu ülkenin güvenlik sistemine, bu ülkenin hukuk sistemine, hukukun güvenilirliğine yapılacak bir darbedir. Böylesi bir şeyin yapılmaması gereklidir çünkü yıllardır bizim hukuk sistemimizde ve hukuk mantığımızda oturmuş bir yapı varken Yargıtay dairesine önceki verdiği kararın tam aksi bir şekilde karar verebilme yetkisini tanımak gerçekten de insanların hukuka olan güvenlerini ortadan kaldıracaktır. Siz diyorsunuz ki: "Yargıtay dairesi önceki verdiği karara aykırı bir şekilde karar verebilir. Bu sefer, üçüncü temyizinde de Hukuk Genel Kuruluna gitsin." Hukuk Genel Kuruluna gittiğinde Hukuk Genel Kurulu hangi konudaki kararı kazanılmış bir hak olarak görecektir, neye göre karar verecektir? Yani, bir konuda, aynı davada çelişik o kadar çok karar çıkabilecektir ki. Bu neyin sonucunda getirilmiştir, inanın, biz bunu anlayamadık. Ben Yargıtaydan da pek çok uygulayıcı arkadaşla görüştüm "Böyle bir uygulama zaten yok. Şimdiye kadar bu konuda ciddi anlamda bir sorun da yoktu, kazanılmış müktesep hakka bütün Yargıtay daireleri uyardı. Bunun bir tek istisnası vardır, önceki kararını yeniden bozabilmesinin bir tek istisnası vardır; maddi hatalardır, kamu düzeniyle ilişkili değişikliklerdir." dediler ama inanın, bunun neden olabildiğini ne Yargıtaydaki yargıç arkadaşlarımız ne de biz anlayabilmiş değiliz. Aklımıza şöyle bir şey geliyor: İhtimal vermek istemiyoruz ama, sanki özel bir dava için mi, bu "kazanılmış müktesep hak" kavramıyla sınırlanan bir konuda özel bir dava için mi geliyor diye, aklımıza bunların hepsi de geldi sevgili arkadaşlar.

Bir de bunun yanında, özellikle tasarının 6'ncı ve 7'nci maddelerinde, yargıçların terfilerinde, derece ilerlemelerinde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri yani ara buluculuk gibi sistemlerin de, o sistemlere vatandaşları yönlendirmelerin de önemli olduğunu belirten bir düzenleme yapılıyor. Yargıç arkadaşlarımız aynen şunu söylüyorlar: "Biz, o zaman, neden yıllardır hukuk fakültesinde okuduk, neden yıllarca bu eğitimleri aldık? Bu eğitimleri almasaydık! Eğer bu şekilde ara buluculara bizi mahkûm edeceklerse, bizim vatandaşı ara buluculara yönlendirmemizi istiyorlarsa bu mahkemeleri kapatsınlar. Yüzyıllardır yapılan mücadelenin sonucunda kararların bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından verilmesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti'nde ve bütün evrensel hukuk kurallarına göre böylesi bir düzenleme varken, şimdi mahkemeleri bertaraf edecek şekilde özel hukuk yöntemleri ön plana çıkartılmaktadır. Bunu asla kabul etmiyoruz." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Biz de tasarıdaki bu konudaki değişikliğin uygun olmadığını düşünüyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)