Konu: | TUSAŞ’ta yaşanan hain terör saldırısına, Türkiye’nin eczacılıkla ilgili karnesine ve bu konularla ilgili olarak Sağlık Bakanına yönelttiği soru önergesine, terör saldırısı gerçekleştirmek amacıyla Balat’taki sinagogda keşif yapan IŞİD militanına kimlik verilip Kızılaydan her ay düzenli ödeme yapıldığına ve konuyla ilgili olarak Kızılay yetkililerinin açıklamalarına; Türkiye’nin sınır güvenliği konusundaki, sığınmacı konusundaki politikalarını mutlaka gözden geçirmesi gerektiğine, GATA’da yaşananlara ve GATA’nın birçok binasının güçlendirilmesi ya da yıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 12 |
Tarih: | 24.10.2024 |
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Saygıdeğer milletvekilleri, dün yaşanan hain terör saldırısını, TUSAŞ’a Ankara'nın kalbinde yöneltilmiş bu hain terör saldırısını şiddetle, nefretle ve lanetle kınıyorum. Bu korkunç faaliyeti, bu terör saldırısını gerçekleştiren, onlara yol veren, destek olan, onları kurgulayan, planlayan, onların ipini elinde tutan ve bu gelişmelerden medet uman her kim varsa hepsini lanetliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin birliği, bütünlüğü bozulmayacak. Biz bu ülkede dostluk, barış, kardeşlik içerisinde istikbale doğru yürüyeceğiz ve Allah, birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın diyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, dün ilaçlara yüzde 25 civarında bir zam yapıldı. Bakın, Türkiye'de 62 eczacılık fakültesi var ve bu 62 eczacılık fakültesinden mezun olan eczacıların neredeyse yüzde 30'u istihdam fazlası fakat ilginç olan bir şey daha var, sadece İstanbul'da… Dün, evvelsi gün yine buna benzer tartışmalar, konuşmalar yapıldı bu Mecliste; diploması onaylanmış ama hiçbir sınava girmemiş 250 Suriyeli eczacı var ve bunlar sınavsız lisanslarını almışlar, diplomalarını onaylatmışlar. Eczacılıkla ilgili Türkiye'nin karnesi ne yazık ki son derece zayıf. Geçen yıl itibarıyla tüketilen ilaç miktarının 175 milyar lira olduğu tahmin ediliyor. Bunun yüzde 40'ı ithal, yüzde 60'ı ise yerli fakat bu yüzde 60 yerlinin de ham maddesinin yüzde 95'i yani etken maddesinin yüzde 95'i ithal ve yurt dışından geliyor. Tabiatıyla, bu yapılmış olan zam burada kalmayacak ve ne yazık ki euroya endekslenmiş ilaç fiyatları artmaya devam edecek. Bakın, 62 eczacılık fakültemiz var. Tükettiğimiz 175 milyar liralık ilacın neredeyse tamamına yakını ithal veya ithalata bağlı, en azından etken maddesinin önemli bir kısmı ithalata bağlı ve maalesef, bununla ilgili Türkiye bir AR-GE çalışması yapmadı, yapamadı. Bir örnek vereceğim: İrlanda’da 3 tane eczacılık fakültesi var, yıllık ilaç ihracatı 65 milyar dolar. Tabiatıyla, Türkiye’nin, bu politikasını gözden geçirmesi; sadece binalardan ibaret çok sayıda eczacılık fakültesi açmak değil aynı zamanda AR-GE çalışmalarına, “know-how” çalışmalarına, bu faaliyetlere yatırım yapması, bunları önemsemesi son derece kıymetli. Tabii, her zaman olduğu gibi ben bununla ilgili de yine Sayın Sağlık Bakanına bir soru önergesi verdim, soru önergem de burada. Kendisine Türkiye’de yapılan, üretilen ilaçların fiyat olarak, maliyet olarak miktarını sordum; ithal edilen ilaçları sordum, ham maddelerini sordum; yine, her zaman olduğu gibi bu rakamların hiçbirine Sayın Sağlık Bakanı cevap vermedi. Hâlbuki, bunlara samimiyetle cevap verse neyin ne olduğunu bilsek; bu Mecliste çok tecrübeli arkadaşlarımız var, onlara, bizlere danışılsa hepimizin katkısı olur. Derdimiz sadece eleştirmek değil aynı zamanda katkı da sağlamak ama maalesef, dün, evveli gün bu Meclis kürsüsünden yaptığımız konuşmalarda da defalarca eleştirdik, belge koyduk ama bir örneğini bugün bir daha sizlerle paylaştım, paylaşmak istedim. Dünkü terör saldırısı ve bundan önce yaşanan pek çok vahim olay aslında Türkiye’de sınırların ne kadar sıkıntılı olduğunu bir kez daha gündeme getiriyor. Bakın, geçtiğimiz günlerde önemli bir konu gündeme geldi ve şu anda dava süreci devam ediyor. Bunlardan biri Balıkesir’i ilgilendirdiği için ve çok önemli olduğu için sizlerle paylaşmak istiyorum. 2 IŞİD militanı geçtiğimiz yıl geliyor ve bunlar Balat’taki sinagogda bir keşif yapıyorlar, oraya bir terör saldırısı gerçekleştirecekler. Allah’tan Emniyet birimleri bunu zamanında fark ediyor ve bununla ilgili işlemler yapılıyor ve bunlar yakalanıyor -buraya kadar her şey mükemmel ve şu anda olay dava sürecinde- ancak olayın öncesinde çok vahim bir gelişme yaşanıyor. Bakın, bunlardan bir tanesi, şüphelilerden bir tanesi yüzde 70 görme engelli, IŞİD adına faaliyet gösterirken bir mayına basmış ve orada gözlerini kaybetmiş. Mahkeme tutanaklarından kendi ifadesinde diyor ki: “Ben Irak’tan İran'a geçtim. İran'dan, doğu sınırından Türkiye’ye geldim.” Ve bu IŞİD üyesi olduğu bilinmesine rağmen, rağmen, maalesef, Türkiye’ye geliyor ve burada kimlik alıyor; o da yetmiyor, o da yetmiyor, Kızılaya müracaat ediyor “Bana yardım yapın.” diyor ve Kızılaydan buna bir kart veriliyor. Bu IŞİD teröristine, bu militana Kızılaydan her ay düzenli ödeme yapılıyor, her ay düzenli ödeme yapılıyor. Bu, kendi ifadesinde var, rastgele bir şey söylemiyorum yani mahkeme tutanaklarındaki ifadesinde var. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Şimdi bu konuyu gündeme taşıyan saygıdeğer gazeteci Timur Soykan, Kızılay yetkilileriyle görüşüyor ve Kızılay yetkilileri Timur Bey’e çok önemli bir bilgi aktarıyorlar, diyor ki Kızılay yetkilileri: “Sadece bu değil aslında bizim yardım yaptığımız Türkiye'de 62 milletten insan var.” Şimdi rakamı vereceğim -bu, Kızılayın yazdığı resmî yazı- bütün Türkiye dehşete düşecek. “1,8 milyon yabancıya yardım yapıyoruz.” diyor Kızılay. Çadır satan Kızılay, hâlâ insanların konteynerde yaşadığı yere yardım götüremeyen Kızılay, onların gıdalarını özel şirketlere satan Kızılay, kendisine verilmiş parayı Amerika'daki vakıflara aktaran Kızılay tam 1,8 milyon kişiye -bunların hepsi yabancı- yardım yapıyor. Kızılay bir kart veriyor ve kendisine niye bu yardımı yaptığını sorunca da şu cevabı veriyor: “Sorun bakalım, niye yapıyoruz? Çünkü parasını Avrupa veriyor bize.” Meğer bunların parasını Avrupa veriyormuş değerli arkadaşlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bakın, “1,8 milyon kişiye yapılan yardımın parası Avrupa’dan geliyor.” diyor Kızılay ve hepsine kart verilmiş; bunların içerisinde IŞİD militanları var, şu anda bir tanesinin örneğini ortaya koydum ve bu IŞİD militanı diyor ki: “Bana kimlik verildi, sonra ‘Git, güvenli bir yerde kal.’ dendi ve beni Balıkesir’e gönderdiler.” Şu anda Balıkesir’de yaşıyor bu eylemin, bu faaliyetin hazırlığını yapan kişi. Yine, geçtiğimiz günlerde Balıkesir’de -yine, buradan Balıkesir Emniyet teşkilatına teşekkür ediyorum- bu tür 6 kişilik bir çeteyi hassas bölgelerin fotoğraflarını çekerken yakaladıklarını biliyoruz ve bunların üstüne gidildiğinde bunların da aynı şekilde PKK uzantısı olduğu, Suriyeli olduğu, güney sınırımızdan geçtiği ve PYD/YPG’ye oradan bilgi aktarmak üzere terör faaliyetleri yürüttüğü ortaya çıktı. Tabii, daha ileriye gitmeyeceğim. Bakın, bunlardan bir tanesi, bu davada yargılananlardan bir tanesi Yunanistan’a geçmiş Türkiye’den. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, devam edin. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Yunanistan bunu yakalamış ve orada beş yıl hapse mahkûm olmuş, hapisten çıktıktan sonra Yunanistan bunu sınır dışı etmiş, Türkiye de bağrına basmış. O da yememiş, içmemiş, IŞİD’e katılmış; bu davada şu anda yargılanan birisi. Yine, aynı davada… Vatandaşlık vermişiz, IŞİD militanlarına ev sağlayan, onların konut ve barınma imkânlarını sağlayan bir teröriste biz maalesef kimlik vermişiz ve adını da değiştirerek Umut Albarzancı adını almış. Şimdi, bütün bunlar son derece önemli. Tabiatıyla Türkiye’nin sınır güvenliği konusundaki, sığınmacı konusundaki politikalarını mutlaka gözden geçirmesi lazım. Bir konuyu daha müsaadenizle paylaşmak istiyorum Saygıdeğer Başkanım. Evveli gün yine bu kürsüde konuşurken FETÖ terör örgütünün GATA’da nasıl örgütlendiğini, kendi yandaşlarına sınavlarda soruları verip nasıl alan açtığını; alnının akıyla çalışarak, emek harcayarak, sınavları geçerek… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim. BAŞKAN – Buyurun, toparlayın. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – …askerî okullara girmeye hak kazanan öğrencileri orada sağlık kurullarında, sağlık heyetlerinde nasıl engellediklerini anlatmıştım. Şimdi tarihe not düşmek için söylüyorum: Bakın, buna benzer bir gelişme şu anda GATA’da devam ediyor. GATA bir referans hastanesi ve hâlen askerî okullara veya o tarzdaki bütün okullara sağlıkla ilgili yapılacak olan muayenelere referans bir hastane. Orada asker kökenli birçok doktor şu anda buradan ayrılıyor. Bunlara ciddi manada mobbing uygulanıyor ve tabiatıyla korkarım ki -sağlığın içerisindeki çeteleri gördük hep beraber- yarın buralara başka bir yapı nüfuz edip Türkiye’nin altını oyacak başka gelişmelere sebep olacak. Tabiatıyla buna mani olmak lazım. Bir son not daha: Bakın, GATA’nın -elimde Sağlık Bakanlığının raporu var- birçok binasının ya güçlendirilmesi ya da yıkılması lazım. Bu, şu anda Sağlık Bakanlığının kendi kayıtlarında olan bir belge. Tabiatıyla bunlara devletimizin hassasiyetle önem vermesi gerektiğini söylüyor hepinize çok teşekkür ediyorum. Sağ olunuz.