Konu: | (2/1917) esas numaralı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/81) münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 17 |
Tarih: | 12.11.2024 |
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sayın Başkan saygıdeğer milletvekilleri; Meclis İçtüzüğü'nün 37'nci maddesi gereğince infaz ve koruma memurlarının güvenlik hizmetleri sınıfına alınmasına dair verdiğim kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak büyük bir risk altında çalışan infaz ve koruma memurlarına bu haklarını vermemiz gerektiğini düşünüyorum. 87 bin kişilik bir camiadan bahsediyoruz, aileleriyle beraber 350 bin vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren bir kanun teklifi.
Arkadaşlar, bu resimde gördüğünüz gibi, infaz koruma memurları silah taşıyor, cop taşıyor, gerektiğinde kask takıp çelik yelek giyiyor, gerektiği zaman zor kullanma yetkileri var, her türden mahkûmla günde yedi sekiz saat geçiriyorlar, kapalı alanda görev yapıyorlar. Pandemide on beş yirmi gün evlerine gidemeyen bu arkadaşlarımız görev alanlarında telefon dahi kullanamıyorlar, çoğu zaman tehdit ediliyorlar, bazen mahkûmlar tarafından jiletleniyorlar. Bu saydıklarıma bakınca, infaz ve koruma memurlarının zaten güvenlik hizmetleri sınıfında yer aldığını düşünebilirsiniz ama böyle değil. Riskli bir ortamda görev yapan infaz ve koruma memurları büro memurları gibi genel idari hizmetler sınıfındalar, masabaşı iş yapmıyorlar ancak masabaşı memur muamelesi görüyorlar, özlük hakları konusunda ciddi sıkıntıları var; genel idari hizmetler sınıfında olduklarından dolayı herhangi bir tazminatları yok oysa kapalı alan tazminatı, iletişim kısıtlılığı tazminatı gibi tazminatlar almaları gerekiyor ama maalesef o haklardan da mahrumlar. Yine, genel idari hizmetler sınıfında sadece ceza infaz kurumunda çalışanlar için sendika hakkı tanınmadı yani hem genel idari hizmetler sınıfına dâhiller hem de o sınıfa dâhil olan diğer büro personelleri gibi sendikal hakları yok, birçok hakları yok; gelin, biz de onları yok saymayalım.
Sayın milletvekilleri, bu Mecliste 9 yargı paketi görüşüldü ve kanunlaştı. İnfaz ve koruma memurları haklı olarak ilk görüşülen yargı paketinden bu tarafa her yargı paketinde kendileriyle alakalı bir düzenleme beklediler ancak iktidar 87 bin kişilik bu camiayı ne gördü ne duydu ne de onların sorunlarını çözdü. Yedinci yargı paketine infaz ve koruma memurlarıyla ilgili düzenlemeler eklenmişti fakat her ne hikmetse bu yargı paketinden de gerekçesi belli olmadan ceza infaz kurumu memurları çıkartıldı.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olan Sayın Bekir Bozdağ 3 kez Adalet Bakanlığı yaptı. Bekir Bozdağ 2022 Haziran ayında Adalet Bakanı olarak katıldığı bir televizyon programında aynen şu cümleleri kurdu: "İnfaz ve koruma memurlarının haklı taleplerini biliyorum, gerçekten çok zor şartlar altında çalışıyorlar, büyük fedakârlık altında görev yapıyorlar; onların durumlarını iyileştirmek benim borcum." Gelinen noktada, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bu sözünü yerine getiremeden maalesef Bakanlıktan ayrıldı. Sayın Bekir Bozdağ'a bu borcunu hatırlatıyor, vebal altında kalmaması için borcunu ödemeye davet ediyorum. Aslında bu borç sadece Sayın Bekir Bozdağ'ın değil, tüm iktidar milletvekillerinin ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un da boynunun borcudur. 87 bin infaz ve koruma memuru adına sesleniyorum: Borcunuzu ödeyin. (CHP sıralarından alkışlar) Ya bu kanun teklifini kabul edin ya da bu konuyla ilgili siz bir kanun teklifi getirin, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanun teklifine "evet" diyeceğiz. Özlük haklarını iyileştirelim.
Bu kanun teklifinin görüşülmesine "evet" diyeceğinizi ümit ediyor, tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)