Konu: | Birleşimi yöneten Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca'ya, Dünya Diyabet Günü'ne, konser tartışmalarına, dün bütçesi görüşülürken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sorulan sorulara ve verilen cevaplara ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 19 |
Tarih: | 14.11.2024 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, sözlerime size teşekkür ederek başlamak isterim. Dünya Diyabet Günü dolayısıyla duyarlılık gösterdiniz, Divanınızla birlikte bu mavi kurdelelerden taktınız. Gerçekten, Tip 1 diyabet hem Türkiye'de hem dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olarak çocuklarımızın başına gelen bir hastalık, çözülebilir bir hastalık, tedavisi yok ama çocukların kan şekerinin mutlaka düzenli seyrediyor olması gerekiyor. Eğer çocukların kan şekeri düzenli regüle edilemezse önemli hastalıklara yol açıyor ve ömür boyu çekmek zorunda oldukları göz, karaciğer, böbrek ve kalp hastalıkları yapıyor ama bu çocukların düzenli olarak kan şekerlerini ölçmek gerekiyor. Bugüne kadar geleneksel yöntem çocukların o minicik parmaklarına lansetlerle dokunarak, batırarak oradan kan alıp "stick"lerle ölçmekti ama çağdaş dünya bundan vazgeçti. Bütün dünyada artık diyabet sensörleri var ve bu diyabet sensörleri sayesinde, "stick"le, normal yöntemle 6-8 kere ölçülebiliyorken günde 288 ölçüm yapılabiliyor. Son derece çağdaş bir şey ve bizim çocuklarımız da bunu hak ediyorlar ama maalesef bugüne kadar diyabet sensörleri ve diyabet pompalarıyla ilgili, söz verilmiş olmasına rağmen hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Sayın Cumhurbaşkanı iki yıl önce "Geri ödeme kapsamına alacağız." dedi, alınmadı; geçen yıl Bakan "Mutlaka geri ödeme kapsamına alacağız." dedi, alınmadı; dün Bütçede soruldu özellikle "Çalışmalarımız devam ediyor." denildi. Buradan sesleniyoruz: Bu öyle uzatılacak, zamana yayılacak, üstünde uzun çalışılacak, çok düşünülecek bir şey değil; 30 bin çocuğumuz var, ödeyeceğiniz para 2 milyar lira. Sadece kur korumalı mevduata 833 milyar lira ödediniz. Bu ülkenin bütçesi büyüktür, yavrularımıza böylesine hayati, böylesine hassas ve önemli bir konuda ayıracak 2 milyar liramız tabii ki vardır. Bu çocuklarımızın iki gün bile beklemesi yanlış olur, bir an evvel bu sorun çözülmelidir. Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bu önemli sorunu Meclisimizin gündemine ve artık duymayanların duyması için konuşma gündemine almakta yarar görüyoruz Sayın Başkanım.
Türkiye'de maalesef bir konser tartışması başladı. Elbette ki bütün kamuda tasarruf önemli, buna büyükşehir belediyeleri de diğer belediyeler de dâhil. Belediyelerin kimi verdikleri ücretlerin olağan dışı olabileceği, bazı vatandaşlarımızı düşündürdüğü ortadadır ama burada dikkat edilmesi gereken, kime, nasıl harcandığıdır? Bizim belediye başkanlarımızın veremeyeceği hiçbir hesap yoktur ama bulanık suda balık avlamak, bu fırsatı bizim belediye başkanlarımızı itibarsızlaştırmak, onlar hakkında şaibeli bir algı yaratmak, olmayan delillerle savcılık soruşturması başlatıp bir cadı avı başlatmak ve onları yargı sopasıyla tehdit etmek asla kabul edilemez. Bizim belediyelerimiz zaten sürekli müfettiş denetimi altındalar, sürekli denetleniyorlar; veremeyecekleri kör kuruşun hesabı yok, hesap vermeye evet ama bunun üzerinden bir algı yaratmaya, itibar suikastı yapmaya asla izin vermeyeceğimizi belirtmek isterim.
Bu işin bir tarafı da bu konserlere milyonların gittiğidir; normalde gidemeyen, izlemek isteyen ama ulaşamayan vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin gidebilecekleri, sosyalleşebilecekleri maalesef tek zamanlar, tek alanlar bunlar oldu. Ayrıca, bu konserlerin Cumhuriyet Bayramı'nda, 19 Mayısta, 23 Nisanda yapıldığını, millî bayramlarımızda özellikle yapıldığını da Meclisimizin dikkatine sunarım çünkü bayramlarımızı bayram gibi kutlamalıyız. Elbette ki israf varsa, bir yanlış varsa denetlenir, gereği yapılır ama bunun üzerinden böylesine bir karalama kampanyasını asla kabul etmiyoruz.
Sayın Başkan, dün Çalışma Bakanlığının bütçesi görüşüldü, Çalışma Bakanına bu sensörler için hâlâ niye 2 milyar lira verilmediği soruldu; çalışmaları devam ediyormuş, yıllardır çalışıyorlar. Sonrasında asgari ücretle ilgili sorular soruldu, onlara da cevap vermedi ama maalesef kendisi belediye borçları söz konusu olduğunda, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin borçları söz konusu olduğunda hemen söyledi ama verdiği bilgiler yanlıştı, kamuoyunu aldatmaya dönük bilgilerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Ben buradan sizinle sadece bir veriyi paylaşmak isterim: 2019'da kazandığımız 5 büyükşehir belediyemizin SGK borçları 5.3 milyar dolardan 2.6 milyar dolara düşmüştür yani yarısından fazlası bu beş yılda ödenmiştir. İşte, bu somut gerçek, bu somut rakam Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin nasıl bir enkaz devraldıklarını ve borçlarını ödeme konusunda nasıl başarılı olduklarını apaçık ortaya koyan bir gerçekliktir.
Bakınız, yine bir rakam paylaşayım sizinle: İstanbul Büyükşehir Belediyemize savcılık soruşturma başlatıyor, "Astronomik fiyatlar ödemişsiniz sanatçılara." deniyor ama 2015 ile 2019 arasında, elli dört ayda sanatçılar için ödedikleri, konserler için ödedikleri para 467 milyon lira. Bunlar belediyenin resmî rakamı yani bugün itibarıyla baktığınızda 16 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Dolayısıyla hesap vermeye hazırız ama gerçekten, herkesin artık bu konuya yaklaşması, bütün hesapların ortaya konulması ve eğer yapılacaksa buradan ciddi bir tasarruf genelgesinin çıkması şarttır.
Yine, Ankara'yla ilgili bir bilgi vermek isterim. Yine, Sayın Bakan yanlış bir bilgi verdi ve "Ankara Büyükşehir Belediyesinin 8,4 milyar lira SGK borcu var." dedi ama başka bilgiler de var benim buradan paylaşmak istediğim. Bakınız, 6183 sayılı Kanun’un 48'inci maddesine göre belediye başvuruyor, "Faizleri silin." diyor ama silmiyorlar; "Taksitlendirme yapın." diyor, taksitlendirme yapılıyor; sonrasında yüzde 10 peşinat olan 651 milyon lira ödeniyor; sonrasında teminat vermek gerekiyor, belediye kimi arsalarını teminat göstermek istiyor, bu reddediliyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - ...sadece 80 milyon liralık bölüm kabul ediliyor, gerisi reddediliyor ama sonuçta 250 milyon liralık bedel için rızaen karşılıklı ödeme konusunda anlaşılıyor ve ödeme yapılıyor; işte, bizim gerçeğimiz bu. Dolayısıyla, burada Sayın Bakan asgari ücretin durumu, emeklilerin durumu, yoksulların durumu, Sosyal Güvenlik Kurumunun çökmüş olduğu durum, Sosyal Güvenlik Kurumunun geri ödeme kapsamına almadığı diyabet sensörü dâhil en yaşamsal ilaçların durumu, özellikle bunlarla ilgilenmesi gerekirken Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri nasıl karalarımın derdine düşmüş. Onun hesap vermesi gereken 12.500 lira emekli maaşı, temmuz ayında artırdık diye övünüyorlar ama 4 milyon emeklimiz alıyor. 4 milyon emeklimiz bu ülkede ayda 12.500 lirayla yaşamak zorunda kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Emir lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) - Daha geçen gün haberlerde gördük, yüreğimiz yandı. 78 yaşındaki Cengizhan Kabak isimli vatandaşımız emekli olmasına rağmen inşaat bekçiliği yaparken bir iş kazası sonucunda yaşamını yitirdi. 18 milyon yoksul var, açlık sınırı 22 bin lira ve emekliler yılı ilan ettikleri yılda emeklileri bu hâle getirdiler. Bu sorulara cevap vermesi gerekirken ve özellikle de herkesin sorduğu "2025 yılına sarkarsa emekli alacağım yüzde 30 oranında azalıyormuş; bu gerçek mi, bu doğru mu?" sorusunu biz soruyoruz, "Bu soruya yazılı cevap vereceğim." diyen sorumsuz, vurdumduymaz bir Bakanla karşı karşıyayız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)