Konu: | Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 20 |
Tarih: | 19.11.2024 |
EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmelerine başladığımız kanun teklifinin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulumuzu ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
17 kanun ve 1 KHK'yi ilgilendiren toplam 48 maddelik bir torba yasayla karşı karşıyayız. Teklifte bulunan pek çok madde, öncesinde tarafımızdan Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve Mahkemece iptal kararları verilmişti. Ancak bu torba yasa teklifindeki pek çok maddenin yine Anayasa Mahkemesi kararlarının iptal gerekçelerini karşılamadığı ve Anayasa'ya aykırı hususlar içerdiği de ortadadır. Birazdan maddeler üzerinde görüşmeye başladığımızda bu husus açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Teklifin özellikle 1'inci, 2'nci, 3'üncü, 31'inci 40'ıncı ve 42'nci maddelerinde ciddi sıkıntılar ve Anayasa'ya aykırı hususlar bulunmaktadır.
Kanun teklifi öylesine hızlı ve kanun yapım tekniğinden uzak hazırlanmıştır ki Komisyon çalışmaları esnasında AKP Grubu kendi hazırladığı kanun teklifinde düzeltme yapılması için pek çok değişiklik önergesi vermiş ve yeni maddeler eklenmiştir. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye Büyük Millet Meclisini ne kadar işlevsiz hâle getirdiğinin ve yasa yapma sürecini olumsuz etkilediğinin bir göstergesidir.
Söz konusu teklifin çeşitli hükümleri Anayasa'ya aykırı olduğu için teklif metninden çıkarılmasına ya da Anayasa'ya uygun hâle getirilmesine yönelik önergelerimiz Komisyon görüşmeleri esnasında AKP'li ve MHP'li üyeler tarafından reddedilmiştir.
Bu kanun teklifi Komisyonda görüşülürken teklifin geneli ve maddeleri üzerinde AKP Grubunun Komisyon üyesi olan milletvekilleri değil Bakanlık görevlileri ve Komisyon Başkanı açıklama yapmıştır. Teklifin sahibi yasama organı değil yürütme organıdır ve her zaman olduğu gibi yürütme, yasama üzerinde tahakküm kurmuştur. (CHP sıralarından alkışlar)
Emniyet ve Jandarmamızın büyük fedakârlıklarla çalıştığını hepimiz biliyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi, Emniyet personellerimizin ciddi sıkıntıları var. Örneğin, polislerimizin baskı, mobbing ve aşırı mesai yükünden, mali zorluklardan dolayı mesleği bıraktığını hatta intihar ettiğini hepimiz biliyoruz. Kamuoyunun ve emniyet güçlerinin bu yöndeki yoğun beklentisine rağmen ne emniyet güçlerimizin ve jandarmamızın özlük hakları, mali durumları konusunda olumlu bir ilerleme kaydedilmemiş, sıkıntılar ve sorunlar yine iktidar tarafından görmezden gelinmiştir.
İktidar her fırsatta mülakatı kaldırmaktan bahsetmektedir ancak bu teklifte de görüldüğü üzere mülakat uygulaması tüm hızıyla devam etmektedir.
Maddeler görüşülmeye başlandığında açıkça görülecektir ki yine kervan yolda düzülür mantığıyla yapılmış bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Örneğin, teklifin 3'üncü maddesi, mülkiye müfettişlerinin denetim esnasında sahip olacakları yetkileri düzenlemektedir. Mülkiye müfettişlerine pek çok kurumu denetleme yetkisi verilmiştir ancak özellikle son on yılda en çok belediyeler ve özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyeler denetlenmiştir. Elbette bir hukuk devletinde bir idarenin her türlü iş ve işlemi denetlenmelidir ancak bu husus iktidar tarafından kötüye kullanılmıştır ve kötüye kullanılmaya da devam edilmektedir. Örneğin, 2017 yılına gittiğimizde muhalif belediyelere o dönemde müfettiş üzerine müfettiş gönderilirken ve muhalif belediye başkanları hakkında yüzlerce dava açılırken AKP belediyeleri denetlenmemiş, suça karışan, suçlu olduğu iddia edilen belediye başkanları istifa ettirilmiştir. Örneğin, İstanbul Büyükşehir, Ankara Büyükşehir, Bursa Büyükşehir, Balıkesir Büyükşehir, Düzce ve Niğde'de belediye başkanları istifa ettirilmiştir. Muhalif belediyelerin a'dan z'ye tüm iş ve işlemleri denetlenirken iktidar belediyeleri denetlenmemiştir.
Anayasa'mız açıktır; kanunlar karşısında herkes eşittir ve kanunlar herkesi bağlar. Bugün ise geldiğimiz noktada hukuka, demokrasiye, millî iradeye aykırı olarak belediyelere kayyum atıyorsunuz, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırıyor, görevden uzaklaştırma kararı olmamasına rağmen belediye meclislerinin de çalışmasını engelliyorsunuz. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." anlayışına aykırı işler yapıyorsunuz. Sandıkta kazanamayınca hukuku eğip büküyorsunuz, milletin iradesine ve demokrasiye asla ve asla saygı duymuyorsunuz. İktidar ülkeyi öyle bir duruma getirdi ki mevcut mahkeme kararlarına uyulmadığı gibi haricî mahkemeler de kurulmaya başlandı. Nasıl mı? Biz daha önce bu filmi izlemiştik, daha önce de bu olayları hep birlikte yaşamıştık.
Sayın milletvekilleri, AKP iktidarının davaların savcısı olduğu, beraber maklubeye kaşık salladığı ortaklarıyla daha mahkeme kararları açıklanmadan hükümler verildiği, insanların haksız ve hukuksuz bir şekilde hapsedildiği, mahkeme kararlarının henüz mahkemeler karar vermeden ve kararlarını açıklamadan yayınlandığı günleri unutmadık, hatırlıyoruz, hatırlamaya ve hatırlatmaya devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi de bugünlerde maalesef aynı durumu yaşıyoruz; daha mahkemede yargılama yapılıp hüküm vermeyi bırakın, savcılık soruşturma başlatmadan insanları suçlu ilan ediyor, hükümler veriyorsunuz. Sözcüleriniz ve medyanız Emniyet mensubu olup yakalıyor, savcı olup iddianame düzenliyor, mahkeme olup karar veriyor, hatta yüksek yargı organı olup verilen kararları onaylıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Delil yoksa çarpıtıyor ya da eskiden olduğu gibi gizli tanıklarla iş yürütüyor. Lekelenmeme hakkı, hukuk devleti, adil yargılanma hakkı sizin iktidarınızda rafa kalkmış durumda. Ne hak tanıyorsunuz ne hukuk tanıyorsunuz ne Anayasa tanıyorsunuz. Bu teklifte "Muhalefeti yargı yoluyla nasıl engelleriz, nasıl baskı altına alırız?" çaba ve gayretini görüyoruz. Örneğin, soruşturma yetkisi, mevzuatta tartışmasız bir şekilde belirtildiği gibi cumhuriyet savcılarınındır fakat bu düzenlemeyle mülkiye müfettişlerine neredeyse cumhuriyet savcılarının da sahibi olduğu yetkilerin üzerinde, herhangi bir izne ya da mahkeme kararına dayanmaksızın el koyma yetkisi veriyorsunuz, muhafaza yetkisi veriyorsunuz. Örneğin, dijital materyallere de el koyma yetkisi veriyorsunuz. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134'üncü maddesi çok açık: "Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma." Bir, madde şöyle diyor: "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısı tarafından bu işlemler yapılır. Acil durumlarda cumhuriyet savcısı karar verir, daha sonra cumhuriyet savcısı yaptığı işlemi yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunar." Ancak, teklif bu hâliyle kabul edilirse müfettiş tarafından el koyma ve muhafaza işlemleri neticesinde belediyeler hizmet göremez hâle getirilebilecektir. Hâkime, savcıya yasayla bir sınır çiziyoruz ancak bu teklifte bu maddeyle müfettişe "Ne istersen yap." diyoruz. Müfettiş sahip olduğu bu olağan dışı ve Anayasa'ya aykırı yetkileriyle soruşturma yürütecek; örneğin, tanık dinleyecek, bilirkişi incelemesi yapacak, arama ve el koyma yapacak ancak müfettişin topladığı tüm bu deliller idareye tebliğ edilmeksizin silahların eşitliği ilkesine ve hukuk devleti ilkesine aykırı bu durumla idare hakkındaki tespit ve iddiaları daha idare bilmeden, idareye tebliğ edilmeden basından öğrenilecek. 31 Mart seçimleri sonrasında ilk genel seçimde iktidarı kaybedeceğini anlayan AKP'nin bu kanun teklifinde amacı çok açık; sürekli olarak muhaliflere dönük soruşturma yapmak, muhalif belediyeleri baskı altına almak, belediye başkanlarına dava açtırmak, görevden uzaklaştırmak ve hatta gerekirse kayyum atamak. İşte bu yüzden diyoruz ki: Bu teklifteki Anayasa'ya aykırı düzenlemeleri geri çekin, hukuka ve Anayasa'ya uygun davranın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
EVRİM KARAKOZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, iktidarın tüm bu baskı, yıldırma ve yargıyı sopa gibi kullanma çabalarına rağmen CHP'li belediyeler halkın yararına, hukuka bağlı olarak hizmet etmeye, vatandaşlarımızın yüzünü güldürmeye, vatandaşlarımızın dertlerine derman olmaya devam edecek ve Cumhuriyet Halk Partisi ilk genel seçimde iktidara gelecek, herkesin hukuk karşısında eşit olduğu, hukuk devleti ilkesinin tam uygulandığı, hakkın, hukukun ve adaletin egemen olduğu bir ülkeyi hepimize ulaştıracaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)