Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 23 |
Tarih: | 26.11.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MEHMET ATMACA (Bursa) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, torba kanun teklifi olması hasebiyle çok farklı konular içermektedir. Bir kısım maddeleri olumlu olsa da birçok maddesinde ciddi problemlerin olduğunu görmekteyiz. Köy Kanunu'yla ilgili, köylerde ikamet etmekte olan ve ev sahibi olmayan vatandaşlara gösterilen kolaylığı biz destekliyoruz. Yani mevcut, yaşanan ekonomik sıkıntılar içerisinde bu insanlar borçlarını ödeyemedikleri için, daha evvel elde ettikleri hakların ellerinden kaybedilmesini engelleme adına bu düzenlemeyi gerekli ve faydalı görüyoruz.
Gecekondu Kanunu'nda yapılan değişiklik de kamu arazileri üzerinde olması koşuluyla tebligat yapıldıktan sonra yıkılmasına serbestlik veren bir değişiklik. Burada bir kısım sıkıntılar var; kamu arazisi göründüğü hâlde uzun yıllardan beri kullanılan yayla ve mera alanları gibi alanlarda birçok belirsiz olan alanlar var. Örneğin, yaylaların bulunduğu bölgelerde iki yüz üç yüz yıldan beri evi ve bahçesi olan insanların evleri de acaba bu kanuna istinaden yıkılacak mı? Çok net değil, zaten onların devam eden hukuki süreçleri vardır.
Yine, kentsel dönüşümle ilgili katmadeğer muafiyeti. Bu kentsel dönüşümle ilgili kanunu burada çok tartıştık. Bu zaten tamamen rantı amaçlayan bir kanun ama öyle anlaşılıyor ki her türlü engel ortadan kaldırılarak, her türlü teşvik de verilerek kentsel dönüşüm kurumunun ülkemizde istediği alanı elde etmesine ve istediği gibi tasarrufta bulunmasına imkân sağlayan bir kanun. Bu gerçekten üzücü bir durumdur çünkü deprem korkusu istismar edilerek çıkarılan bir kanundur. İnsanlar depremden korktuğu için depremde hasarı azaltıcı ya da can kaybını azaltıcı bir kanun olduğunu zannediyor ama biz kanunu incelediğimizde net bir şekilde görmekteyiz ki rant amaçlı, mevcut yasa ve yönetmeliklerle imara açılamayan veya istenildiği gibi ranta çevrilemeyen yerlerin daha rahat ranta çevrilmesi adına çıkarılan bir kanun. Maalesef depremde can kaybına sebebiyet verecek riskli yapıların tespitine yönelik bir zorlama yoktur. O yüzden bu kanunu, bu kentsel dönüşümle ilgili KDV muafiyetini de kesinlikle doğru bulmuyoruz.
Yine, İmar Kanunu'nda "imar hakkı transferi" diye bir madde var. Şimdi, imar parsellerinde yapılan imar değişikliğiyle meydana gelen değer artışının tahsili konusu var. Bu maddelerde de ciddi belirsizlikler ve sıkıntılar var. Öncelikle bu plan değişikliği talepleri hepsi rant amaçlı ya da keyfî olmuyor, efendim, bir kısmı zoraki oluyor çünkü mevcut imar planı uygulanamaz olduğu için parsel sahipleri tarafından plan değişikliği talep edilebiliyor. Bu tür durumlarda da değer artışından farkın talep edilmesi kesinlikle adil değildir.
Yine, plan hazırlanması sırasında DOP payının yüzde 45'ten fazla olması durumunda bu parsellerin bu değer artışına maruz bırakılması da doğru değil. Eğer değer artışına maruz bırakılacaksa da bu yüzde 45'ten fazla alınan yerin değeri de hesap edilerek mahsup edilmesi gerekmektedir. Tabii, yine, bu değer artışının yüzde 90'ının talep edilmesi. Zaten yüzde 100'ü vardı ve bunu Anayasa Mahkemesi iptal etti. Şimdi yüzde 90'a indirildi bu oran. Yüzde 90 da kesinlikle kabul edilemez, çok yüksek bir orandır çünkü bu imar değişikliğini yapan vatandaşın zaten ciddi masrafları olacak, plan hazırlama masrafları, ilgili idareye ödenecek harçlar, zorunlu bağışlar gibi. Bu da ciddi bir sıkıntı oluşturacaktır. Yine, bu artış, değer artışı hesaplamasında şehir dışından firmalar da tayin edilebiliyor. Şehrin özelliğini ve değer dağılımını bilmeyen bir firmanın doğru bir değer artışı hesaplaması mümkün değil. Bunun çok enteresan örnekleri de vardır. Örneğin, gerçekte 100 lira değer artışı olan yerde 10 lira hesaplama gibi 1.000 lira bile hesaplayanlar maalesef vardır.
Kanunda yine Yapı Denetimi Kanunu'yla ilgili bir kısım değişiklikler var. Evet, Yapı Denetimi Kanunu'nda bir kısım sıkıntılar vardı, bir kısmının bu sıkıntıları çözme adına yapıldığını anlıyoruz ama yine içinde sıkıntılar var. Örneğin, 500 metrekarenin altındaki işlerde yapı denetim firmasının mal sahibini seçmesi hakkı getirilmiştir. Bunun sebebi şu: 500 metrekarenin altındaki küçük işleri yapı denetim firmaları almak istemiyordu çünkü çok düşük değer çıkıyordu ve bu değer bunların masraflarını karşılayamadığı için bu talep vardı ancak bu kanunla hem yapı denetim ücret oranı artırılmış oldu, 1,5'tan 3,75'e çıktı hem de vatandaşa seçme hakkı getirildi. Zaten yapı denetim firmalarının itirazı olan değer artışı yapıldığı hâlde seçme hakkının neden verildiğini anlamak mümkün değil. Bu, çok sayıda haksız rekabete sebebiyet verecek. Yine, daha evvel zaten vatandaşın her işi için yapı denetimi seçme hakkı vardı, bunun olumsuzlukları görüldüğü için bu kaldırıldı ama maalesef bu maddeyle tekrar geri geldi.
Yine, 500 metrekarenin üstündeki yapılarla ilgili 2 yapı denetim atanacak. Bu da kesinlikle doğru değil, yine bir pazarlık, yine denetim kalitesinde bir düşüklük ihtimali meydana getirdiği için bu da kabul edilebilir değil ve kesinlikle faydalı değil.
Tabii, yine, kanunda rüzgâr gülü projelerinin yapı denetimi kapsamı dışına alınması var. Bu, kısmen kabul edilebilir bir madde çünkü zaten profesyonel firmalar tarafından yapıldığı için iç denetim mekanizmaları bu hizmeti verebilir. Ancak güneş enerjisi panelleriyle ilgili aynı durum söz konusu değil; onlar son derece daha basit yapılar olduğu için daha amatör firmalar tarafından yapılma ihtimali var. Bu yüzden, güneş enerjisi santrallerinde yapı denetim kontrollerinin devam etmesi zaruridir diye düşünüyoruz.
Tabii, yine bir maddede Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un Kentsel Dönüşüm Başkanlığının görevleriyle ilgili bir kısmında değişiklikler var. Konuşmamın başında ifade ettiğim gibi, öyle bir hâle getirildi ki Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Türkiye'de kamu ya da özel olması hiçbir şekilde fark etmez, sit ya da orman olması da fark etmez, istediği yeri kentsel dönüşüm alanı gerekçesiyle işgal edip istediği rantı oluşturma fırsatı veriyor. Bu, biraz daha genişletilmiş oldu. Biz, bu nedenle, Kentsel Dönüşüm Başkanlığına verilen bu yetkinin doğru olmadığını düşünüyoruz; tam aksine, bu yetkilerin yerele devredilmesi önemli çünkü yerel idarecilerin yereldeki sıkıntıları daha doğru bilmesi mümkün. Yine, tabii, merak ettiğim konu şu: Acaba belediyeleri kaybetmemiş olsaydı AK PARTİ, böyle bir değişikliği yani yerel yetkilerin kentsel dönüşüm kurumuna devrini talep edecek miydi? Bu da son derece ilginç bir şey.
Bu münasebetle, önemine binaen, ben tekraren... Deprem riski taşıyan bir ülkeyiz ve her an büyük bir deprem olabilme ihtimali var, o yüzden yıkılma olasılığı yüksek olan ve can kaybına sebebiyet verecek yapıların kamu eliyle tespit edilip cebren bunların dönüştürülmesi esastır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atmaca, lütfen tamamlayın.
MEHMET ATMACA (Devamla) - Maalesef, bu yapıların riskli olup olmadığının tespitiyle ilgili kullanılan yönetmelik bu gerçeği yansıtmıyor. O yönetmeliğe göre sağlam olan yapıları da riskli gösterebiliyorlar. Birçok insanın bu kanunu istismar etme adına sağlam yapısına sakat raporu çıkarıp ek imar artışları, bir kısım avantajlardan istifade etme amaçlı binalarını yenilediklerine şahit olduk. Bu istismarın giderilmesi adına kamusal tespit olması önemli ve bu yönetmeliğin değiştirilmesi önemli.
Ben bu konuda hassasiyetlerimizi tekrar ifade ediyor ve bu kanun değişikliğine ret oyu vereceğimizi ifade ediyorum ve saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)