GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:27.11.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi tarafımıza 19 Kasım Salı günü iletilmiş, bir gün sonra yani 20 Kasım Çarşamba günü bilgilendirme toplantısıyla gündeme alınmıştır. 21 Kasımda Komisyonda tartışmaya açılarak Genel Kurulda görüşmelere başlamış olduk. Bir milletvekili olarak böylesine kısa bir sürede kapsamlı bir yasa teklifini değerlendirmek için yeterli zaman ve imkân bulamadığımızı açıkça ifade etmek istiyorum. Bu acelecilik yalnızca teklifin içeriğini anlamayı değil aynı zamanda sahadaki yansımalarını analiz etmeyi ve muhalefet olarak yapıcı eleştirileri geliştirmeyi de imkânsız kılmaktadır. Komisyon toplantılarımızda AK PARTİ'li milletvekillerinin uzlaşmadan uzak yaklaşımları yasama faaliyetlerinin önünü tıkamaktadır. Toplantı sırasında iktidar kanadı tarafından kullanılan dil ve söylemler ne yazık ki eleştiriye kapalı, ötekileştirici ve muhalefeti dışlayıcı bir yaklaşımı yansıtmıştır. Yapıcı bir diyalog ortamı yerine, dile getirdiğimiz haklı çekinceler ve öneriler dikkate alınmamış, eleştiriler ise polemikle karşılanmıştır. Bu tutum yasama faaliyetlerinde uzlaşı kültürünü zayıflatmakta ve millet iradesinin tam anlamıyla yansımasını engellemektedir. Kanun tekliflerinin vatandaşlarımızın yararına olması adına iktidarın ve muhalefetin görüşlerini dikkate alarak bir dil kullanması sürecin daha sağlıklı işlemesi açısından elzemdir.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz teklif aslında birçok açıdan eksik ve yetersizdir. Bu nedenle, bugün, bu teklifin sadece köyleri değil, ülke genelinde planlama, mülkiyet hakları, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet konularını nasıl etkilediğini tartışmamız gerekmektedir. Çünkü bu kanun teklifi, köylerimizde yaşanan sorunlara gerçekçi çözümler sunmak bir yana, kırsal kalkınmanın önündeki engelleri daha da büyütme potansiyeline sahiptir. Bununla birlikte, teklifin hazırlanış sürecinde ciddi bir katılımcılık eksikliği göze çarpmaktadır. Vatandaşlarımızın, muhtarların, yerel yönetimlerin ve ilgili paydaşların sürece dâhil edilmediği, merkeziyetçi bir anlayışla hazırlanan bu yasa, sadece uygulamada karşılaşılan sorunları artıracaktır.

Muhtarlarımız, mahallelerimiz ve köylerimizin sesi, vatandaşlarımızın devlete olan ilk eli, halkımızın doğrudan temsilcileridirler ancak bu kutsal görevi yerine getirirken, birçok sorunla mücadele ettiklerini hepimiz biliyoruz. Özellikle özlük haklarının yetersizliği ve yetki alanlarındaki belirsizlikler muhtarlarımızın işlerini layıkıyla yapmalarını zorlaştırmaktadır. Bu sorunlar, yalnızca muhtarlarımızı değil, aynı zamanda hizmet götürdükleri vatandaşlarımızı da doğrudan etkilemektedir. Muhtarlarımızın ekonomik güvencelerini sağlamadan ve çalışma koşullarını iyileştirmeden yerel demokrasimizi güçlendirmemiz mümkün değildir. Milletin temsilcileri olan muhtarlarımızın bu haklı taleplerine kayıtsız kalamayız. Muhtarların hak ettiği değeri görmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve görevlerinin netleştirilmesi yalnızca bir idari düzenleme değil aynı zamanda bir hak meselesidir. Bu sebeple vatandaşlarımızın doğrudan yaşam alanlarını ilgilendiren böylesine kritik bir düzenlemede muhtarlarımızın ve diğer paydaşların görüşlerinin alınmaması demokratik katılım ilkesine aykırıdır. Bir muhtar evladı olarak belirtmek isterim ki muhtarlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm bulmak zorundasınız.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Çevre Ajansı ülkemizin çevre politikalarını geliştirmek ve çevreye duyarlı projeleri desteklemek amacıyla kurulan önemli bir yapıdır. Ancak bu teklifin içeriğinde Türkiye Çevre Ajansına verilen yeni yetkiler ve bunların kullanım alanları ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir. Kanun teklifinde Türkiye Çevre Ajansına şirketlere ortak olma yetkisi tanınmıştır ancak bu düzenlemede yerli şirketler kavramı açıkça belirtilmemiştir. Yabancı şirketlere yapılacak ortaklıkların çevre politikalarını uluslararası aktörlerin etkisine açabileceğinden endişeliyiz. Bu durum ulusal çevre politikalarımızın geleceği açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Bu teklifin mevcut hâliyle yasalaşması Türkiye Çevre Ajansının kamu yararından sapmasına neden olabilir. Bu endişelerimizi bir kez daha dile getirerek yanlış bir adımın atılmasının hep beraber önüne geçmeliyiz.

Muhterem milletvekilleri, ekonomik açıdan baktığımızda kırsal kalkınmanın temel unsurlarından biri olan tarım ve hayvancılık bu teklifin kapsamı dışında bırakılmıştır. Tarımsal üretimin artan maliyetler nedeniyle sürdürülemez hâle geldiği bir dönemde bu konuda hiçbir düzenleme getirilmemesi düşündürücüdür. Kırsal ekonomiyi canlandıracak tedbirlerin alınmaması köylerdeki ekonomik durumu daha da kötüleştirecektir.

Teklifin bir diğer eksikliği de yerel yönetimlerin sorun çözme kapasitelerinin artırılmasına yönelik herhangi bir düzenleme içermemesidir. Yerel yönetimler, özellikle kırsal bölgelerde vatandaşların günlük sorunlarına en hızlı yanıt verebilecek mekanizmalardır ancak bu teklif yerel yönetimleri güçlendirmek yerine onların yetki alanlarını daha da daraltmaktadır. Muhtarlıklar ve il özel idareleri köylerin ve kırsal bölgelerin sorunlarını çözmek için yeterli kaynağa sahip değildir. Bu durumda, merkezî Hükûmetin yerel sorunlara çözüm üretmesi ise hem mali hem de lojistik açıdan imkânsızdır. Kaynak yetersizliği sorunu yalnızca yerel yönetimlerle sınırlı değildir, bu teklifin içerdiği düzenlemelerin uygulanması için gerekli finansman kaynakları net bir şekilde belirtilmemiştir; bu durum düzenlemelerin hayata geçirilmesinde ciddi sorunlara yol açacaktır. Oysa kırsal kalkınma projesinin başarılı olması yerel yönetimlere yeterli kaynak tahsis edilmesine bağlıdır.

İYİ Parti olarak bu tekliflerin eksiklerini gidermek ve vatandaşlarımızın yararına bir düzenleme yapılmasını sağlamak için önerilerimizi sunmak istiyorum. Kanun yapım süreçlerine konuyla alakalı vatandaşlarımızın, muhtarlarımızın ve yerel yönetimlerin doğrudan katılımı sağlanmalıdır; özellikle komisyon toplantılarında çok sesliliğin önü açılmalıdır. Bu şekilde alınan kararların sahada karşılık bulması kolaylaşacaktır.

Muhtarlıklara ve il özel idarelerine daha fazla yetki ve kaynak sağlanmalı, yerel yönetimlerin kırsal bölgelerde daha etkin çalışabilmesi için destek mekanizmaları geliştirilmelidir. Mülkiyet haklarını koruyacak ve vatandaşların mağduriyetlerini önleyecek düzenlemeler yapılmalı, yargı süreçlerine erişimin kolaylaştırılması için destekler sağlanmalıdır. Bahsettiğimiz gibi, düzenlenmiş teklifin uygulamaya geçebilmesi için gerekli finansmanın merkezî bütçeden sağlanması gerekmektedir. Yerel yönetimlerin kaynaklarının artırılması kırsal kalkınmanın temelidir.

Sayın milletvekilleri, sonuç olarak, bu yasa teklifi sadece köylerimizin değil kırsal kalkınmanın genel çerçevesine yönelik büyük eksiklikler taşımaktadır. Merkeziyetçi bir anlayışla hazırlanan bu teklif, vatandaşlarımızın gerçek ihtiyaçlarına yanıt vermemekte ve sorunları daha da karmaşık hâle getirme riski taşımaktadır. Köylülerimizin ve kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Buradan iktidara çağrıda bulunuyorum: Gelin, bu yasayı vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde yeniden ele alalım; daha katılımcı, daha adil ve daha sürdürülebilir bir düzenleme yapalım.

Köylerimiz ve kırsal alanlarımız yalnızca geçmişimizin değil geleceğimizin de teminatıdır. Bu geleceği hep birlikte inşa etmek zorundayız. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddelerin düzeltilmesi torba kanunla geçiştirilemeyecek kadar önemli ve detaylı çalışmayı gerektiren bir meseledir.

Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)