| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 28.11.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde ülkemizde ihraç edilen tarım ürünlerinin zehirli madde içerdiği gerekçesiyle Türkiye'ye geri gönderildiği haberlerinin basına ve uluslararası raporlara yansıdığını hep birlikte görüyoruz. Hâliyle vatandaşlarımız da sağlığını tehdit eden gıda güvenliği konusunda kendisini korumasız ve güvensiz hissediyor. "İhraç edilen ürünlerin görece kaliteli ve sağlıklı olduğu düşünülen, sıkı denetimden geçen, analiz edilen tarım ve gıda ürünlerinde bile zehirli madde çıkıyorsa bizim tükettiğimiz ürünlerde kim bilir neler vardır?" diye endişe ediyor vatandaş. Raporda ürünlerde yasal sınırların kat kat üzerinde kimyasal madde tespit edildiği için geri gönderildiği ifade ediliyor. Maalesef, ülkemiz menşeli ürünler güvensizlikte 1'inci sırada yer alıyor. Ardımızdan kim geliyor dersiniz? Mısır ve Hindistan. Toksin oranı bu derece yüksek tarım ilaçlarını kullanan bir az gelişmiş ülkeler kaldı, bir de Türkiye maalesef. Uyarı yapılan ürünlerin yüzde 10'u ülkemizden giden ürünlerden oluşması ülkemizin itibarını fazlasıyla zedeliyor. Elbette hiçbir ihracatçı gönderdiği ürünün geri dönmesini istemez. Bu, kendisi açısından da bir prestij kaybıdır, hem de mali açıdan büyük bir risktir ama bir gerçek var ki Kuru Meyve, Yenilebilir Sert Kabuklu Meyveler, İşlenmiş Gıdalar, Baharatlar ve Bal Benzeri Gıdalar Ticareti Avrupa Federasyonu (FRUCOM) tarafından hazırlanan haftalık duyurularda ve Avrupa Birliği Hızlı Alarm (RASFF) bildirimlerinde Türkiye'nin yazık ki hep ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz.
Son birkaç ayda tarım ürünleri karnemizde neler var, hep birlikte bakalım. İtalya'ya giden Antep fıstığında 9 kat aflatoksin, Hırvatistan'a giden armutlarda 5, Letonya'ya giden narlarda 10 kat pestisit, Hollanda marketlerindeki dutlarımızda 7 kat okratoksin, İtalya'ya giden kuru incirlerde 23 kat okratoksin, Almanya'ya ihraç edilmek istenen mandalinalarda 6 kat "chlorpyrifos", Avrupa'ya ihraç edilmek istenen biberlerde tam 85 kat zehir tespit edildi. Avrupa'dan dönen bu ürünlerde tespit edilen "chlorpyrifos" kimyasalının Türkiye'de yasaklı ürünler listesinde olduğunu da unutmayalım. Demek ki Avrupa'da yasaklanan kimi zirai ilaçların bilinçli ya da bilinçsiz şekilde Türkiye'de kullanılması söz konusu. Çiftçi, tedarik ettiği ilacın etkisine bakar arkadaşlar, zararlıyı yok edip ürünü koruması, onun için en öncelikli konudur. Burada sorumluluk, denetimleri layıkınca yapmayan Bakanlıktadır.
Peki, bu ilaçlar bu kadar rahat nasıl kullanılıyor? Bunu kullanan üreticiler tespit edilip herhangi bir cezai yaptırım uygulanıyor mu? Bakın, mesele, sadece yurt dışına giden ürünlerin geri gönderilmesi meselesi de değil, bu endişeyi de aşmış durumda. Eğer halk sağlığı öncelenmiş olsaydı, Alanya'da meyve, sebze ticareti yapan bir vatandaşımızın 73 kalem üründe yaptırdığı analizlerin sonucunda AB limitlerinin çok üzerinde sonuçlar çıkar mıydı? Raporlarda tespit edilen 3 farklı pestisitin 2'si güvenilir limitlerin altında kalırken yasaklı ilaç "chlormequat" kabul edilebilir oranların tam 29 kat üzerinde.
Tarım Bakanı sınırdan dönen pestisitli ürünler hakkında bir gazeteye verdiği röportajında "İade edilen ürünler imha ediliyor." diyor ama konunun uzmanları "Yaş ürünler imha ediliyor olabilir ama kuru meyve grubu Türkiye'ye geri getiriliyor, tekrar elden geçiriliyor, aflatoksinli olanlar ayıklanıyor, sonra tekrar ya satılıyor ya da başka bir ürüne dönüştürülerek satışa sunuluyor." diyor. Tüm bu açıklamaları dinleyen vatandaş, şu güvensizlik ortamında imhaya yönelik bir video, bir tutanak görmediği sürece, bir program arasında söylenmiş bu söze inanmakta hâliyle güçlük çekiyor. Kamuoyunu tatmin etmekten uzak bir inandırıcılıkta olduğu için şüpheler maalesef devam ediyor. Sadece geri iade edilen değil, iç piyasadaki tarım ürünleriyle ilgili meseleyi de az önce anlattım; Bakanlık yaptığı denetlemelerin sonucunu açıklamadığı ve bu sonuçları kamuoyuyla paylaşmadığı için gerçekten nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu aslında bilmiyoruz.
Son yıllarda kanser vakalarında yaşanan artışın nedenlerinden biri olarak, uzmanlar, tarım ilaçlarını öne sürüyorlar. Bu maddeler aynı zamanda gen yapımıza da etki ediyor. Bakanlık gıda denetiminde taklit ve tağşiş yapanları, sağlığı tehlikeye düşürecek gıda üretenleri nasıl teşhir ediyorsa pestisit için de gıda zehirleri için de yaptığı denetimleri açıklamak zorunda. Türkiye bu sorunu gerçekten çözmek istiyorsa Bakanlık mutlaka tarladan manava, pazardan markete bu denetimleri yapmak durumunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Silkin Ün, lütfen tamamlayın.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Denetim sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmak zorunda. İhracattan dönen zehirli tarım ürünlerinin iç piyasada hiçbir surette kullanılmadığının, satışa sunulmadığının ispat edilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımızın bu konudaki hassasiyetinin, şüphelerinin en üst yetkili organlarca giderilmesi gerekiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, önergemize desteklerinizi rica ediyorum.
Teşekkürler. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ, İYİ Parti sıralarından alkışlar)