| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 30.11.2011 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bilgiç'in bıraktığı yerden devam edelim. Gerçekten?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Hepsini anlattı.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - "Hepsini anlattı, konuşacak bir şey kalmadı." diyor Sayın Baştopçu ama şimdi efendim, kabul etmek lazım ki iyi niyetle, samimiyetle, iyi olsun diye bir kanun tasarısı hazırlandı. Bunun iradesini ortaya koyan Sayın Meclis Başkanına ben de teşekkür ediyorum. Emeği geçen tüm personelimize, Komisyonda, alt komisyonda bunun mükemmelleşmesi için gayret gösteren tüm milletvekillerimize, Komisyon üyelerimize de teşekkür ediyorum.
Daha iyi olabilir miydi? Mutlaka. Eksikleri var mı? Doğrudur, vardır. Yanlışları var mı? Doğru, olabilir. Ama bir iyi niyetle, uzun müddetten bu yana tartışılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin teşkilat yasası hazırlandı, önümüze geldi.
Değerli arkadaşlar, gerekçeyi okursanız -ben bununla birlikte, bununla ilişkilendirerek aslında geneli konuşmak istiyorum- genel gerekçeye bakarsanız çok önemli bir husus söylüyor, diyor ki: "Yürütmeden bağımsız bir idari teşkilat kurmak." Buna dayalı bir hukuk kurmak.
Değerli milletvekilleri, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada yasama yapıyoruz. Türkiye'yi yönetmek üzere hukuk kuruyoruz, toplumun taleplerini, sorunlarına çözüm için bize yüklenilen görevin gereği bir hukuk kuruyoruz. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, sistemin üç ayağından, bana göre en önemli ayağından, birinci ayağından biri olan yasamanın kendi hukukunu kuruyoruz. Bunun yürütmeden bağımsız olması bir zorunluluk, bir mecburiyet ama Sayın Kalaycı'nın biraz önce, çok acı acı tenkit ettiği 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle yasamanın, Teşkilat Yasası'nın yürütmeden bağımsız olmadığı hukuken tescil edildi. Böyle bir müdahale oldu. Bunu, alt komisyonda, üst komisyonda, işte burada Genel Kurulda ısrarla söylememize rağmen yok sayarak geçiştiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, demin de arz ettiğim gibi, burası hukuk kurma müessesesi. Burada hukuk kuruyoruz, kurduğumuz hukuk, burada kabul ettiğimiz kanun -gerek tartışarak gerek teklif gerekse tasarı, uzlaşarak- burada çıkan tüm kanunlar Meclisin kanunlarıdır, millet adına görev yapan, hepimizin, bazen uzlaşarak bazen muhalif kalarak ama hükmi şahsiyet olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanunları. Bu kanunların bir ortak özelliği olması lazım o da adalet duygusunu güçlendirmesi lazım. Adalet duygusunu güçlendirmeyen hukuk, hukuk değildir; kanun, kanun değildir. Bizim görevimiz, burada, toplum arasında... Çünkü en büyük ortak paydamız bu, hukuk devleti olmak, hukukun üstünlüğünün güvencesinde birlikte yaşamak.
Şimdi, değerli konuşmacılar, muhalefete ait konuşmacılar bana göre çok önemli şeyler söylediler, ağır şeyler de söylediler. Bazı notlar aldım. Yani Sayın Hasip Kaplan "Bu zulümdür, bu zulme nasıl razı oluyorsunuz?" dedi. Gerçekten 4/C'liler konusunda "Zulüm değildir." diyen varsa içinizde öne çıksın.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Zulüm, zulüm.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'üncü maddesinin (c) fıkrasındaki tanım geçici işçilerle, geçici çalışanlarla ilgili. Yirmi senedir, on senedir aynı görevi yapan, diğerleriyle birlikte aynı görevi yapan insanlara hâlâ "Sen 4/C'lisin, ayrı statüdesin ve şu maaşı alacaksın." demek Sayın Kaplan'ın ifadesiyle zulüm değil mi? Ben de katılıyorum. Gelin, bunu düzeltelim.
Şimdi, arkada, sayın grup başkan vekilleri çalışıyorlar. Israrla söylüyoruz, gelin, bunu değiştirelim. Burası hukuk kuruyor. Kendisinin hukukunu kuramayan, kurduğu hukukla adaleti temin etmeyen bir Meclis, bir Meclis üyesi, milletvekilleri olarak vicdanınız sızlamıyor mu?
Değerli arkadaşlar, şimdi, koridorlara çıktığınızda bu Mecliste çalışan insanlar, işte, şu Genel Kurulda çalışan insanlar farklı statülerde, farklı maaşlar alarak hizmet üretiyorlarsa bunun adı adalet midir? Böyle bir hukuk olur mu? Gelin, bunu düzeltelim, başkası yapmayacak bunu, biz yapacağız. İşte, Teşkilat Yasası'nı çıkartıyoruz, buyurun düzeltelim. Önce kendi yasamızda adaleti temin edelim. Türkiye Büyük Millet Meclisi öncü olmak mecburiyetinde, -burada yapalım ki, başka yerlerde de yapılsın- emsal olmak mecburiyetinde. Elimizi tutan mı var?
Toplam 1.500 tane 4/C'li varmış. Bunun bir miktarını da göndereceğinizi söylüyorsunuz. Bu mudur Türkiye'nin belini büken? Yani bu 1.500 kişiye ödenecek fazla ücret midir Türkiye'nin belini bükecek? Hani büyüdük, kalkındık, gayrisafi millî hasılamız 10 bin doları geçmişti? Bu insanların rızkından keserek büyüdüğümüzü iddia etmek yakışıyor mu Türkiye'ye, Türkiye'yi yöneten siyasi iktidara? Burada adalet yok.
Ee, bir başka arkadaşımız dedi ki: "Burası AKP'nin çiftliği mi?" Yani şimdi 29'uncu maddeye bir husus eklediniz, dediniz ki: "Fazlasını Ankara içinde diğer kurumlara göndereceğiz." Ankara, Beypazarı da Ankara, Güdül de Ankara, nereye göndereceksiniz Allah aşkına? Sayın Bilgiç diyor ki: "Kimseyi mağdur etmeyeceğiz." Ee, kanuna yazıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, ben, tabii, kızgınlık, öfkeyle söylemiyorum, milletin önünde konuşuyoruz. Yani bu bizim ayıbımız arkadaşlar. Kusura bakmayın ya! Lütfen kusura bakmayın!
Yıllardır burada konuşuyoruz değerli milletvekilleri. Burada üç dönem, dört dönemdir milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var. Kendi hukukumuzu kuramamışız. Anayasa 86'ya göre özlük haklarımızı yasayla belirleyeceğiz. Nerede yasamız?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Yok! Yasamız yok!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yasamız yok.
Şu milletvekillerinin içerisinde, şu genç arkadaşlarımızın içerisinde, ben diyebilirim ki 150 tane, 200 tanesi emekli olamayacak. Emekli olamayacaksınız. Gelin, şunu düzeltelim. Ya, gelin düzeltelim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tamam.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Haluk İpek, Genel Başkan Yardımcısı olarak, Mehmet Şandır, Grup Başkan Vekili olarak, işte irademizi ortaya koyuyoruz, gelin, düzeltelim. Allah aşkına ya!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yapalım!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ayıp oluyor Sayın Salih Kapusuz!
Değerli arkadaşlar, bakın, bir şey söyleyeyim. Meclis başkanları bile eşit statüde değil. Sayın Mehmet Ali Şahin ile Sayın Bülent Arınç farklı statüde maaş alıyor. Ya, buna nasıl diyeceğiz? Ne diyelim? Ayıp değil mi bu ya? Yani millete umut olabilir miyiz böyle? Kendi hukukunu düzeltemeyen, kendi kurduğu hukukta adaleti sağlayamayan bir Meclis kimin yarasını saracak? Yapmayalım arkadaşlar, böyle bir şey olmaz! Çalışalım, biraz daha çalışalım. Bak, alt komisyonda düzeltmeler yapıldı, üst komisyonda geri sildiniz. Nerede Sayın Bilgiç? Geri sildiniz. Üst komisyonda kararlaştırdıklarımızı da burada önerge vererek tekrar geri silecekmişsiniz. Yapmayın bunu değerli arkadaşlar. Bu Meclis bu milletin son umududur. Burayı da itibarsızlaştırırsak, burayı da böyle çözüm üretemeyen, kendi derdine çözüm üretemeyen bir kurum hâline getirirsek yazık ederiz ülkemize. Bir fırsattır, kendi hukukumuzu kurmadık ama personelimizin hukukunu kurarken adaletsizlik yapıyoruz, bunu düzeltelim ama gelin bunu fırsat bilerek kendi hukukumuzu düzeltelim.
En büyük ayıbımız da şu: İçeride 7 tane, 8 tane milletvekili tutuklu.
Değerli arkadaşlar, milletin seçtiği milletvekilleri şu anda içeride tutuklu, bin gündür tutuklu. Bunu düzeltelim, bu yakışmıyor. Böyle bir şey olmaz. Milletin iradesinden daha üstün bir başka gücü tanımıyorsak, buna müdahale edenleri Ergenekon'a tıkmakla övünüyorsak gelin bu milletvekillerinin, bir hukuk geliştirelim, o tutukluluklarını bitirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ben bunların dikkate alınacağını ümit ederek hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.