GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:15
Tarih:06.11.2024

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk devletinde belirli kurumlar, bazı sözcükler vardır, çok önemlidir. Bunların en önemlilerinden biri, masumiyet karinesidir. Masumiyet karinesi, Mecelle’de “Beraatizimmet asıldır.” der. Masumiyet karinesi, “Beyyine, hilafızahirî ispat içindir.” der yani ispat, iddia edene düşer. Buradan yola çıkarak masumiyet karinesinin bir özelliği daha var, evrensel bir yargı doktrini olarak da İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yer alır, 11’inci madde, masumiyet karinesi: “Hiç kimse, işlendiği sırada ulusal veya uluslararası hukuka göre cezai bir suç oluşturmayan herhangi bir fiil, ihmalden dolayı herhangi bir cezai suçtan suçlu sayılamaz.” der. Bir de Anayasa’mız var yani rafa kaldırılan bir Anayasa’mız var, Anayasa’mızın 38’inci maddesinde de “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” der. Buradan yola çıkıyoruz, güncelimiz ortada. Güncelimiz ne? Suçluluğu kanıtlanmamış yani hüküm giymemiş birisinin seçilme hakkı gasbedildi. Kim? Esenyurt, Mardin, Urfa, Batman. Bunun dışında da halkın seçme hakkı gasbedildi. Düşünebiliyor musunuz, İstanbul’da -1 milyon nüfuslu bir şehrimiz- Esenyurt’ta Belediye Başkanının görevine son veriliyor, tutuklama kararı veriliyor ve Belediye Meclisi üyeleri ise aynı şekilde görevlerinden azlediliyor? 1 milyon nüfuslu, İstanbul’un göbeğinde, Esenyurt'ta belediye Meclisi üyeleri Belediyeye giremiyor, düşünebiliyor musunuz? Mecliste ikinci parti bulunan Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekili belediyeye sokulmuyor, düşünebiliyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat belediyeye sokulmuyor. Milletvekilinin belediyeye giremediği, grup başkan vekilinin belediyeye giremediği bir ülkede hukuk devleti yok, demokrasi yok, özgürlükler yok. Bu Anayasa ise açıkça, tam anlamıyla rafa kalkmış oluyor. Bakınız arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yargı Reformu Strateji Belgesi adı altında 2019'da, daha sonra İnsan Hakları Eylem Planı adı altında ise 9 amaç ve birçok hedef ortaya koydu. Bu hedeflerden, amaçlardan en önemlisi şuydu; tutuklama konusunda, geceleyin evlere yapılan baskınlar ve gözaltına alınmalar konusunda yani kişi hak ve özgürlükleri konusunda… İnsan Hakları Eylem Planı'nın birinci cümlesi şuydu: "Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye." Daha demokratik bir Türkiye'yi görüyorsunuz arkadaşlar; belediye başkanlarını görüyorsunuz, belediye meclisi üyelerini görüyorsunuz ve milletvekillerinin belediyeye girmediği görüntüleri görüyorsunuz ama en önemlisi şu: Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını barışçıl bir şekilde kullanmak isteyen Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul il örgütünün kendi ilçe binasına girilmesine engel olunuyor arkadaşlar, kendi ilçe binasına. (CHP sıralarından alkışlar) İlçe binası kuşatılıyor. İlçe binasına girilmesine engel olucu, 2911 sayılı Yasa'yı ihlal edici, Anayasa’nın 34'üncü maddesini ihlal edici bir çalışma içerisindeler. Amaç ne? Daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi. Nerede? Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde. Amaç ne? 9 tane yargı paketi. Bugün 9'uncusu. İnsan haklarının en iyi şekilde kullanılması, hak ve özgürlüklerin, anayasal hak ve özgürlüklerin toplumda etkin bir şekilde kullanılması. Nerede? Türkiye'de. Nerede yaşıyoruz? Bugün yaşıyoruz. Yaşıyor muyuz? Yaşamıyoruz. Neler oluyor? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, açıkça, ifade özgürlüğünde en fazla dava açılan bir ülke durumuna geldik. Nerede? Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkında, açıkça, yüz binlere ulaştık. Nerede? Avrupa Konseyine üye ülkeler arasında 350 bin kişi olan cezaevi mevcudu, şu anda, bugün itibarıyla 362 bin kişiye çıktı. Nerede? OECD ülkeleri arasında ifade özgürlüğü bakımından 149 ülke arasında, açıkça, 129’uncu sırada yer aldık. AİHM’e giden her 100 başvurunun 35’i Türkiye'den gidiyor. 124 emsal dava var arkadaşlar Türkiye kararı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde. Nereden nereye geldik! Hukuk devleti mi? Hukuk devletinde mi yaşıyoruz? Demokrasi ve özgürlüklerin yaşandığı bir ülke mi? Anayasa’nın hak ve özgürlüklerinin kullanıldığı bir ülke mi? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Buyurun. SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Milletvekilinin giremediği bir belediyede, Grup Başkan Vekilinin giremediği bir belediyede, bir parti örgütünün kendi ilçe başkanı ve il başkanının giremediği bir ilçe binasında Türkiye’de hak ve özgürlüklerden bahsedilemez, açık ve net budur. (CHP sıralarından alkışlar) Bir de yargıdan bahsediyoruz; yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı! Nerede yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı? Yargı siyasallaşmış, saraydan talimatlı hâkimlerin verdiği kararlar, tepeden hâkim ve savcıların “Acaba ne karar versem ne olurum?” diye düşündüğü davalar; sonra çıkıyoruz “Yargıya müdahale etmeyin.” “Yargıya güvenin.” Hangi yargıya güveneceğiz? OECD ülkelerinde yapılan araştırmada -2023’te- “Bir Bakışta Hükûmet” araştırmasında Türkiye 38 ülkenin 36’ncısı yargıya güvende. Bakınız, geldiğimiz noktada yargıya güven 2022'de yüzde 33. Demokrasi diyoruz, özgürlükler diyoruz, hukuk devleti diyoruz, çare CHP diyoruz. Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)