GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'ne, TBMM Destek Hizmetleri Başkanlığının dün yayımlanan kararına, aile hekimlerine ve hastanelerde tedavi sırasında kullanılan bazı implantların, malzemelerin, materyallerin yeterli kalitede olmadığı yönünde kamuoyunda algılar olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:04.12.2024

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Bugün Madenciler Günü'nün kutlandığı bu topraklarda ne yazık ki madenciler, maden işçilerimiz korunaksız ve para hırsı uğruna sömürülmeye devam ediyor. İktidar madencilerimizin ne canını ne de hakkını korumakta ve bunun için de herhangi bir adım atmamaktadır. Madenlere baktığımızda maden işçilerimizin son derece ağır koşullarda çalıştığını ve maden cinayetlerinin, dünyanın unuttuğu, 1970'li yıllardan beri Almanya'nın, İngiltere'nin, İtalya'nın tanık olmadığı, hiç yaşamadığı madenci ölümlerinin Türkiye'de son derece yakıcı rakamlara ulaştığı açık bir gerçekken siyasi iktidar sahipleri bu ölümleri "fıtrat" olarak tanımlıyorlar ve ne iş güvenliği ne de işçi sağlığı açısından gerekli adımları atmıyorlar.

Bu arada, tabii, Sayın Erkan Akçay'ı madencilerle ilgili dinleyince, kendisinin iktidar partisinin bir Grup Başkan Vekili olabileceği kanısına kapıldım çünkü en olması gereken şeyleri bile bir başarı gibi söyledi, hatta 800 maden işçisi işten çıkarılınca kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini söyledi, sanki bunların aksi olabilirmiş gibi.

Bu ülkede, maalesef, işçilerimizin iş hukukundan kaynaklanan hakları bile yenmektedir, sömürülmektedir. Sadece AKP iktidarları döneminde 2.188 maden cinayeti işlenmiştir ve özellikle, bu cinayetlerin aslında önlenebilir cinayetler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle, bu 4 Aralık gününde kaybettiğimiz madencilerimizin, alnının terini kömüre, madene akıtarak tertemiz ekmeklerini kazanan madencilerimizin ve koruyamadığımız, maden kazalarında kaybettiğimiz madencilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Meclis Destek Hizmetleri Başkanlığı tarafından bir karar yayınlandı. Bu karar hepimizin dikkatini çekmiştir, bunu Meclisin gündemine getirmek istiyorum. Bu kararda bizim açımızdan son derece rahatsız edici kimi hükümler var. Özellikle, milletvekilinin içinde bulunduğu araç Meclis yerleşkesine girerken eğer başka ziyaretçiler o araçtaysa o ziyaretçilerin araçtan indirilmesi, Meclis otoparkına bir araçtan fazla aracın alınmamasındaki gaye nedir, ihtiyaç nedir, hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır? Bu son derece önemli bir durum çünkü biz, burada, elbette ki yasama Meclisimizin bir parçası olarak bir görev yapıyoruz. Seçilmiş milletvekilleri olarak bizim burada kendi haklarımızı koruyor olmamız son derece önemli. Bu nedenle, bu uygulamanın hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı ve hangi sonucu doğuracağı bir tartışma konusudur ve izaha muhtaçtır. Bize göre, bu, milletvekillerimiz ve danışmanlarımız açısından Meclis içi çalışmaları zorlaştıracak gereksiz bir denetimdir ve özellikle de milletvekilinin olduğu aracın durdurulması, yanındaki misafirlerinin tekrar ziyaretçi kartı almaya zorlanması, Mecliste dahi bu yapılıyorsa bunun Türkiye sathında da yapılabilecek olması bizim açımızdan vahim bir tutumdur, mutlaka tekrar değerlendirilmesi gerekir.

Değerli arkadaşlar, aile hekimleri iş bıraktılar. Günlerdir konuşuyoruz. Geçen kasım ayının başında da yine iş bırakma eylemi yapmışlardı. Elbette ki aile hekimleri ve sağlık camiası içinde bulunduğu sorunları dile getirmek konusunda çaresiz kalıyorlar, seslerini duyuramıyorlar, Bakandan randevu alamıyorlar ve çaresiz bir biçimde iş bırakıyorlar. Onların iş bırakması sırasında hastaların, hasta yakınlarının, özellikle aciliyet içeren hastalıkların, hastaların sağlık hizmetine, nitelikli bir sağlık hizmetine kavuşmakta zorlanabileceklerini görüyoruz, biliyoruz, bu noktada da hem aile hekimlerinin hem eczacıların sorumlu davrandığını biliyoruz ama aile hekimlerinin sesine kulak vermeliyiz. Aile hekimleri horlanmaktan, "Zaten ne işe yarıyorsunuz ki?" denilmesinden ve özellikle de yaptıkları işlerin değersizleştirilmesinden son derece rahatsızlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, tamamlayın lütfen.

MURAT EMİR (Ankara) - Son yönetmelikle aile hekimlerine ücretli bir biçimde rapor düzenlemeleri uygulaması getirildi ve böylelikle aile hekimleri hasta yakınlarıyla karşı karşıya getiriliyorlar.

Yine, bilimsel nitelikleri tanımlanmamış, bilimsel ölçütlerden geçmemiş, bilimselliği ispatlanmamış kimi tamamlayıcı tıp ve geleneksel tıp uygulamalarının birileri çok beğeniyor diye ama hiçbir şekilde bilimsel olarak ispat edilmemiş tedavilere zorlanmaları da son derece tehlikeli bir durumdur hem aile sağlığı merkezlerindeki o çalışma barışının korunması hem de toplum sağlığı açısından büyük bir tehlike arz ettiğini söylemek gerekir.

Yine, aynı şekilde, altı ayda hasta hekime başvurmuyorsa ASM'de çalışan aile hekiminin ödeneğinden kesinti yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, tamamlayın lütfen.

MURAT EMİR (Ankara) - Yine, bir hasta eğer 7'den fazla sevk almışsa ödeneğinden kesiliyor aile hekiminin. Aile hekimi reçetesini belirli kriterleri aşacak şekilde yazarsa, kimi ilaçları kendilerinin çizdiği kriterden daha fazla yazarsa yine ücreti kesiliyor. Dolayısıyla, böylesine hastaların müşterileştirildiği, puan, katsayı, ek ödemelerle karmaşık ve her defasında aile hekimlerinin sırtına binen bir sistemi asla kabul etmiyoruz ve aile hekimlerinin yanında olmaya devam edeceğiz.

Sözlerimin sonunda bir sağlık sorununu gündeme taşımak istiyorum. Özellikle hastanelerde yapılan tedavilerde tedavi sırasında kullanılan kimi implantların, kimi malzemelerin, materyallerin yeterli kalitede olmadığına dönük olarak bilgiler var, kamuoyunda böyle algılar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, tamamlayın lütfen.

MURAT EMİR (Ankara) - Bu, bu zaman zaman doğru da olabiliyor çünkü gerçekten de o ihale sistemlerinde, DMO'nun alımlarında büyük usulsüzlükler olduğunu biliyoruz ve gündeme getiriyoruz zaman zaman ama hastaneye başvuran hastalar ve hasta yakınları kendileri için, sağlıkları için en iyi uygulamanın yapılmasını istiyorlar ama bu arada kimi yolsuzluk yapanlar, kimi çeteler, kimi firmalar ve onlarla iş birliği içerisinde olan doktorlar ve bunlara göz yuman sağlık yöneticileri burada büyük bir suistimale de yol açıyorlar.

Bir örneğini vereceğim sadece, bu bir mahkeme dosyasından alındı, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturma. Hastaya bir damar ameliyatı yapılacağı ve ameliyatta bir greft konulacağı, hastanede olan greftin çok kalitesiz olduğu, dışarıdan getirirse daha iyi olacağı söyleniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, tamamlayın lütfen.

MURAT EMİR (Ankara) - Önce 70 bin liraya alıyor, sonradan hasta ek ödeme yapmak zorunda kalıyor, 20 bin lira daha ödüyor. Bu malzemenin bu hastaya uygulanıp uygulanmadığı belli değil, bu malzemenin olması gereken kriterlere sahip olup olmadığı belli değil ve bu ameliyat yapılırken o hastanın dosyasına işlenen, kullanıldığı gösterilen ve SGK'ye fatura edilen malzemenin ne olduğu belli değil çünkü orada da SGK'nin envanterinde olmayan, hastanenin envanterinde olmayan bir malzemenin kullanılması mümkün değil. Dolayısıyla, bu, sadece Mersin Hastanesiyle sınırlı bir durum değil, son derece yaygın bir durum. Hastalarımız son derece zor bir durumdalar, sağlık hizmeti almak istiyorlar ama sistem uygunsuz malzemelerle, zor koşullarla doktorlarımızla hastalarımızı karşı karşıya getirdiği için böylesine çeteler oluşuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Selamlayacağım Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, selamlayın Sayın Emir.

MURAT EMİR (Ankara) - Maalesef, Sağlık Bakanlığı, denetleyici otorite gerekeni yapmadığı için de buradaki bu yolsuzluklar alıp başını gidiyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)