GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:30.11.2011

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle en sonda konuşacağım şeyi konuşacağım çünkü birazdan zaman dolup yedide yayın kesileceği için sürem de bitmezse yetişmediği zaman onları söyleyememiş olacağım.

Birincisi, o madde geldiği zaman önergemiz var ama oraya geldiği zaman?

BAŞKAN - Yarım saat var, yarım saat?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yok Sayın Başkanım, ilgili maddede söyleyeceklerim var ama şimdi onun bir kısmını burada söylemek istiyorum. Orada önergemiz de var. Öncelikle, en son söyleyeceğimi söyleyeyim diye onun için dedim.

Meclis Başkanlığına ve TRT Genel Müdürlüğüne buradan sitemlerimi göndererek başlıyorum.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Hep beraber gönderiyoruz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yetkilisine, Hükûmetimizin bir üyesi de buradaymış, Sayın Bakanımız da burada. Bu nasıl bir anlayıştır, ben anlamıyorum. Zaten muhalefetin sesini kestiniz "Yediden sonra yayın olmasın." güzel. E peki "Sabaha kadar çalışalım." O ne demek? Yani bugün de aynı şekilde, hani iki güne yayıyordunuz? Üç bölümü olan, 60'a yakın maddesi olan bir kanun teklifini, tasarısını bu şekliyle görüşmek, bizim imzaladığımız bütün sözleşmelere, ILO sözleşmelerine, insan haklarına? Dilekçe Komisyonumuz var, İnsan Hakları Komisyonumuz var. Az önce Sayın Şandır söyledi, kendi hukukumuzu koruyamıyoruz, özlük haklarından vazgeçtik, biz çalışma şartlarımızı düzenleyemiyoruz. Bunu dile getirdiğimiz zaman vatandaşa duyuramıyoruz. "Grup toplantıları yayınlanmasın." güzel. Başbakan zaten her yerde konuşuyor, bakanlar her yerde konuşuyor.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Namazdan, camiden bile naklen yayın yapıyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ee, muhalefet zaten bir tek Mecliste sesini duyuruyor, onu da kestik maşallah. Onun için, baştan bunu söyleyerek başladım. Az sonra söyleyeceklerimi değerli vatandaşlarımız duymayacaklar çünkü TBMM TV yayını kesmiş olacak sağ olsun. Yani bir genel müdürün?

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Size yetiyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yok, bana şu anda yetiyor, yalnız birazdan 15'inci madde geldiği zaman TBMM yayını bitmiş olacak, TBMM TV'den yayın kesilmiş olacak. Onun için o maddenin cümlesini burada söylemiş oldum.

Değerli arkadaşlar, Meclis yetkisini kullanamıyor dedim. Burada çalışanlarla ilgili bir Teşkilat Kanunu Teklifi'ni görüşüyoruz. Yukarıda komisyonda, alt komisyonda görüştük ve dedik ki bir kanun hükmünde kararname çalışması varmış, Meclis bütçesi görüşülürken Sayın Çiçek oradaydı ve dedim ki: "Sayın Başkanım, bunun duyumunu alıyoruz. Bir iki gün içerisinde böyle bir şey çıkacakmış, bunun içerisinde Meclisin ve Cumhurbaşkanlığının olmaması lazım."

Niye dedik? Çünkü bu tasarı, kanun hükmünde kararnamenin yetki tasarısı görüşülürken Sayın Çiçek'e soruldu ve kendisi de aynen bu şekliyle eleştiriler yapılınca dedi ki: "Arkadaşlar, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle Cumhurbaşkanlığı konusu var. Ayrıca ona ihtiyaç var mı? Varsa önergeyle aşağıda da düzeltebiliriz. Ama burada şunu demişiz: `Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımını yeniden belirlemek.' İlgili kanuna atıfta bulunuyoruz. Şimdi, bakanlıklar arasında düzenlediğimiz için biz kendi kanaatimize göre -bakın, Sayın Çiçek söylüyor, ben söylemiyorum- Cumhurbaşkanlığı ile Meclis Başkanlığına bağlanacak?" "?Meclis Başkanlığına bağlanacak değil. Cumhurbaşkanının yapacağı iş Meclisin hizmetleri. Onun için, biz onu yazmaya gerek duymadık ama hakikaten bu izahattan sonra ihtiyaç varsa, en azından burada tutanaklara geçiyor konuşmamız." diyor. Geçmiş; yeniden, ben bir defa daha söyleyerek geçirdim. Peki, iki gün geçti, üç gün geçti; bir de baktık ki kanun hükmünde kararname çıkmış.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada hiçbir şekilde hiçbirimiz, 550 milletvekilinin tamamı hakkımızı koruyamıyoruz. Sizlerin sadece parmak kaldırma yetkiniz vardı, kanun hükmünde kararname ile o da gitti, yok öyle bir şey. Bütün Türkiye'nin yönetimini ilgilendiren, bakanlıkların kadrolarını ilgilendiren, personel rejimini ilgilendiren konular imzayla alelacele geçiyor. Bazı bakanların kendisinin bile yapılan düzenlemenin ayrıntısından haberi yok, Komisyonda tartışırken öğreniyoruz. Yapılan düzenlemeyi, çıkan kanun hükmünde kararnamenin içinde bile yedi-sekiz tane ayrı alt madde olduğu için arayarak bile zor buluyoruz. Öyle bir hâle gelmiş ki yetkimiz gasbedilmiş durumda.

Aynı şeyi, daha önceki Meclis Başkanımız Sayın Mehmet Ali Şahin kanun teklifinin Komisyondaki görüşmeleri sırasında geldi, bizlere konuştu ve aynen az önce söylediğim gibi "Burada böyle bir düzenlemenin içindeki hükümler yürütmenin yasamaya tahakkümüdür." dedi. Tabii o sağlık işiyle ilgili, TBMM Baştabipliğinin Sağlık Bakanlığına devredilmesiyle ilgili konuyu anlatırken söyledi ama söylediğine, esas itibarıyla, tamamıyla katılıyoruz. Burada diyor ki: "Burası yasama organı; millet iradesinin tecelli ettiği, yasama faaliyetlerini yürüten ayrı bir erk." Aynen böyle bir diyor Sayın Başkanım, "Ayrı bir kuvvet." "Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve sorumluluklarıyla ilgili düzenleme yaparken kuvvetler ayrılığı ilkesine uymakta titizlik göstermek durumundayız." diyor. Eski Meclis Başkanımız diyor.

Peki, biz ne yapıyoruz? Biz yine, her bir şekliyle KHK'da zaten düzenlenmiş şeylerin bir kısmını burada düzeltmeye çalışıyoruz. Biz kendisine destek verdik. Diyor ki: "Öncelikle, burada Meclisin sorumluluk alanının içine yürütme organından birini sokuyorsunuz, görev veriyorsunuz. Sonucunda da -yine en son söylediği cümleyi size tekrar ediyorum- ben, tüm Komisyon üyelerimizin, gerek iktidar partisine mensup Komisyon üyelerimizin gerekse muhalefet partilerimize mensup Komisyon üyelerimizin Meclisin bu konudaki görev alanına yapılacak olan iyi niyetli de olsa tecavüzleri önleyici titizliği göstermelerini diliyorum." Ben de sizden Sayın Mehmet Ali Şahin'in dileklerini yerine getirmenizi ve bu titizliğe uymanızı istiyorum.

Peki, ne dedik? "O zaman, gelin, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi baştan burada görüşelim." Bu yetki kanunu görüşülürken -sizler de buralardaydınız, ilgili Bakanımız da buradaydı, Meclis Başkan Vekilimiz de buradaydı- yine söyledik: "Gelin, buradan başlatalım. Meclisin ilgili hakkını, yetkisini nasıl KHK'yla düzenliyorsunuz?"

Değerli arkadaşlar -burada olmayan arkadaşlarımız var- geçen sene kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine ilişkin tasarı görüşülürken söyledik. Meclisin öncelikle bunları düzenlemesi gerekiyor değerli arkadaşlarım. "İvedilikle, aynı gün Meclis Başkanlığına gönderilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu KHK'ları görüşür, aynen kabul edebilir, değiştirebilir, reddedebilir." Bunlar gelmiyor, bizim yetkimiz gasbediliyor. "Bizimle ilgili konuda en azından, 666 örnek olsun, birincisini bundan başlatalım." dedik. Bu sizin yetkinizde sayın başkan vekilleri. Meclis Başkanlığı o KHK'yı gündeme alır, biz de tartışırız, onun içerisinden de Meclisi çıkarırız.

Yani öyle garip bir şeyler var ki değerli arkadaşlar, burada örneğin personelle ilgili bazı şeyler konuşulurken ben söylemiştim, 62 tane mühendis, 25 tane mimar kadrosu var, siz biliyor muydunuz? 1 tane azaltmışlar 61'e düşmüş. Defalarca sordum "Dökümü gelecek mi?" diye, hâlâ gelmedi. Meclis ne yapar bu kadar mühendisle? Yani park bahçelerin dışındaki şeylerde 25 tane mimarla ne yapar? "Meclis TOKİ mi oldu?" demiştim. TOKİ'nin  böyle ihtiyaçları oluyor biliyorsunuz. Vallahi TOKİ bile Meclisle beraber olmaktan çekinmiş. Arkadaşlarımız kanun teklifi vermişler, diyorlar ki: "TOKİ, bu KHK'ya tabi olmasın."

Sayın Başkan Vekilim duyuyor musunuz? TOKİ bizimle aynı statüde olmak istemiyor. Meclis kendi hakkını koruyamıyor. 2 tane milletvekili arkadaşımız Meclisle ilgili şeyi getirmiyor ama Toplu Konut İdaresi Başkanlığının -bir, iki tane hüküm daha var ama- "TOKİ bu kanun hükmünde kararnameye tabi olmasın." diyorlar. Yani?

EMİN HALUK AYDAN (Denizli) - Millî Eğitim de?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Millî Eğitim de var, Emniyet de var, biliyorum, üç tane arada madde var. TOKİ bu kanuna tabi olmak istemiyor ama biz Meclis olarak kendi yetkimizi yürütmeye, her zaman olduğu gibi, devrediyoruz.

Değerli arkadaşlar, burada gerçekten de sağlık birimiyle ilgili biz de katıldık ve bu kadroların devredilmesi hâlinde bile şahsa bağlı kadrolar hâline getirilmesini ve bundan sonraki yapılacak çalışmalarda Sağlık Bakanlığının görevlendirmesini en azından talep ettik, olmadı.

"Eğitim Müdürlüğünü ayrı yapın, o ayrı bir faaliyettir." dedik ama kafalarına göre yapmışlar Araştırmayla birleştirmişler, o da olmadı.

Şimdi Kütüphane ve Arşivle ilgili çalışmalar vardı, yeniden ayrıştırıldığını duyuyoruz.

Yayınla ilgili "Yayınlar ve yayınlattırır." demiştik. En azından başka bir televizyona, TBMM TV yayınlamıyorsa TRT frekans vermiyorsa çıkarsınız, nasıl ki maç yayınlarını ihaleyle veriyorsanız, gelir, bir özel televizyon yayınlar. Bakmayın buna yani çok basit bir iştir. Meclisin gündemini izlemeye meraklı o kadar çok adam var ki en fazla reytingi kırmazsa -ben burada söz veriyorum- istifa ederim ertesi gün. Alın, özel bir televizyona verin bakalım yayın hakkını, kim daha çok izleniyor o zaman görürsünüz. Böylece yediden sonra da bizim sesimizi kesmek zorunda kalmazsınız. TRT de vermez, isteyen o özel kanaldan izler. Dolayısıyla bunların hepsini söyledik ama şimdi yeniden bazı önergelerle bunların iptal edilmeye çalışıldığını söylüyorlar. Maalesef bunlara katılamıyorum. Personel arasındaki adaletsizliği giderin, unvanlar arasındaki adaletsizliği giderin ve bu düzenlemeleri yapın, adınızdaki gibi adaletli olun. Hiç olmazsa "Adalet ve Kalkınma Partisi" demeye yüzünüz olsun. (MHP sıralarından alkışlar)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Biz öyleyiz, hiç kuşkunuz olmasın!  

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Adaletliyiz, adaletli?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.