| Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 04.12.2024 |
CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen bütün halklarımızı sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
İstanbul Arnavutköy İmrahor Mahallesi’nin yaklaşık otuz beş senedir imar sorunları var, bu sorunlar olduğu gibi devam ediyor. Yıllar boyunca, özellikle her belediye seçimleri öncesinde kaçak yapılaşmaya göz yumulmuş; giderek artan nüfus, çarpık yapılaşma sorunlar yumağı haline dönüşmüştür. Türkiye'de yetmiş yılda 21 kez imar barışı ve imar affı gibi kanun değişikliğine gidilmiş, bu durum İstanbul'un -özellikle Arnavutköy’de, Çatalca’da- ilçelerinde… İmrahor Mahallesi’nin nüfusu neredeyse 30 bine yaklaşmış vaziyettedir.
Arnavutköy'de AKP Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu İmrahor ve Yavuz Selim Mahallelerindeki halkın barınma hakkına açık açık çökmeye başlamıştır. İstanbul Havalimanı, üçüncü köprü ve Kanal İstanbul Projesi’ne çok yakın konumda bulunan Arnavutköy’e bağlı İmrahor ve Suatlar Mahallelerinde vatandaşların arazileri kendilerine haber verilmeden arsa statüsüne çevrilmiştir. Uygulamayla vatandaşların arsalarının yüzde 45’ine devlet tarafından el konulmuş, bir kısım ev kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılmış, 2022 yılında ise söz konusu alanlar rezerv yapı alanı ilan edilmiştir. Bu rant projeleri, emekçi halkı İstanbul'un daha uzağına veya başka kentlere sürgün etme politikasıdır. Buna karşı sözümüzü her ortamda söylemekten geri durmayacağız.
Değerli milletvekilleri, gerek Orta Doğu’da gerekse ülkemizde çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Bu çözülmeyen sorunlar nedeniyle bu ülkede yaşayan bütün insanlarımız için yaşam çekilmez hâle gelmiştir. Bakınız, iki ay içerisinde özellikle Esenyurt Belediyesinde başlayıp Ardahan Burmadere Muhtarına kadar gelen kayyum uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Aleviler için çok önemli bir merkez olan, kutsal ziyaretlerin yapıldığı Dersim ve Ovacık olmak üzere, Munzur Babaların, Düzgün Babaların, Baba Mansur Ocağı’nın, Ana Fatma’nın, Ağuçan Ocağı’nın olduğu yerlere kayyum atandı. Maalesef bununla da durulmadı, muhtarlıklara el koymaya başladınız. Ardahan Damal ilçesine bağlı köyler büyük bir oranda Türkmen Alevi köyleri. Burada yaşayan insanlarımızın birçok sorunu var. Yakın zamanda Ardahan Valisi, İçişleri Bakanlığı Müşaviri Esma Ersin ve diğer yetkililerin de olduğu bir toplantıya 28 Alevi köy muhtarı, cemevi başkanı ile Alevi dedeler toplantıya çağrılıyor. Gündemlerinde ne var acaba? Biz tabii düşündüğümüzde... Kış geliyor, yolların sorunlarını ve altyapıları düşünür insan ama öyle mi? Maalesef değil, yine asimilasyon ve yozlaşma çalışmaları. Toplantının amacı oradaki cemevlerinin Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına biat etmelerini sağlamak. Valinin ve İçişleri Bakanlığı Müşavirinin Cemevi Başkanlığına biat zorlamasına Burmadere Köy Muhtarı Şahismail Göyük karşı çıkarak “Biz cemevlerimizin giderlerini kendimiz karşılayabiliriz, siz bizim inanç şeylerimizi tanımlayamazsınız.” der. Bunun üzerine muhtar önce gözaltına alınır, kısa bir süre içerisinde Ardahan İl Özel İdare Müdürü kayyum olarak atanır, gelen tepkiler üzerine buraya aza atanır. Buradan da tekrar sormak istiyorum: İçişleri Bakanlığı biz Alevileri bir güvenlik sorunu olarak mı görüyor? İçişleri Bakanlığının cemeviyle, cemevlerinin sorunlarıyla, dedelerle ne işi var?
Değerli milletvekilleri, özellikle Suriye’de HTŞ liderliğindeki cihatçı gruplar Halep’i ele geçirmiş ve anlaşılan Hama’yı da Şam’ı da hedeflemektedirler. İdlip’ten yola çıkıp Halep merkezine doğru sert ve katliamcı bir tarzda ilerlerken, bu güzergâh üzerinde yaşayan Aleviler, Kürtler, Ezidiler, o bölgedeki Hristiyanlar olmak üzere insanları katletmekte olduğu haberlerini sosyal medyada acı bir şekilde görüyoruz. Bölgede çok sayıda şeriatçı, selefi örgüt bulunmaktadır. Hızını alamayan bu gruplar özellikle HTŞ’yi Samandağ’ına sokarak ülkemizdeki Alevileri de katletmekten bahsediyorlar. Savaş, ölüm demektir; savaş, göç demektir; savaş, cinayet demektir; savaş, tecavüz demektir; savaş, yetim kalan çocuk demektir; savaş, insanlık suçudur sevgili dostlar. “Analar ağıt yakmasın evlatlarına, karşı yayladan karşı yaylaya barış türküleri söylesin evlatlarına analar.” diyoruz. Barış, ötekisi olmayan ulu bir bahçedir. Dolayısıyla halkımızı, tüm siyasi partileri, emek ve meslek örgütlerini, demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Fırat.
CELAL FIRAT (Devamla) - Boz Atlı Hızır darda, zorda olan bütün canlarımızın yardımcısı olsun diyorum.
Son bir konu da sevgili dostlar, geçmişten bugüne kadar asimilasyon politikalarınız hızından hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor. 1924 yılında çıkarılan 442 sayılı Köy Kanunu yerleşim yerlerinin köy olabilmesi için caminin de olması gerektiğini belirtiyor. Bu durum Alevilerin ve diğer tüm inançların yok sayılması anlamına gelmektedir. Hâlbuki bir yerleşim yerinde hangi ibadet mekânı olması gerektiğine o bölgede yaşayan o inancın sahipleri karar vermelidir. Devletin bu işlere karışmadan gerekli düzenlemeyi yapması gerekmektedir.
Ayrıca, asimilasyon programının bir parçası olarak isimleri değiştirilen yerleşim yerlerimizin de isimlerinin tekrar verilmesi gerektiğini söylüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)