Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 04.12.2024 |
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm Türkiye halklarını ve cezaevinde haksız hukuksuz bir şekilde rehin tutulan tüm siyasi tutsakları saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Söz almış bulunduğum madde teklifinde, iktidar, yapı projelerinde görev alan mimar, mühendis, tekniker, teknisyen ve yapı denetim görevlilerine altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilebileceğini düzenlemektedir. AKP iktidarının, inşaat ve müteahhit sevdasını, Türkiye ekonomisinde inşaata dayalı bir büyüme modelini düstur edindiğini, hatta kalbinin bunun için çarptığını dünya âlem biliyor. Ülkeyi bir şantiyeye çevirmekle sürekli övündüler, müteahhitlerden milyarderler yarattılar, yandaş inşaat şirketleri onların deyimiyle "sektör devi" oldu. Peki, sonuç ne oldu? Depremde yıkılan binlerce bina, yaşamını yitiren on binlerce yurttaşımız ve yardım çığlıklarını görmezden gelen bir devlet, bir iktidar.
Sayın milletvekilleri, bu iktidar cezanın ne olduğunu çok iyi biliyor, cezasızlığın nasıl uygulanacağını da çok iyi biliyor, kime ne ceza verileceğini de. İki çarpıcı örneği size burada aktarmak istiyorum: İlki, geçtiğimiz günlerde, Hatay'da 169 kişinin hayatını kaybettiği, 15 kişinin yaralandığı Emlakbank 1'inci Etap Konutları davasının görülmesi. Bilinçli taksirle insanların ölümüne sebep olmak suçundan tutuklu bulunan müteahhit Mehmet Özat sağlık sorunları ve kaçma tehlikesi olmadığı gerekçesiyle ev hapsi kararıyla maalesef serbest bırakıldı. İkincisi, Maraş depreminde 35 kişinin yaşamını yitirdiği Manolya Sitesi'nin yıkımından sorumlu olan MADO'nun sahibi Mehmet Sait Kanbur; o da bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçuyla yargılanıyor ve bir gün bile cezaevinde kalmadı. Cumhurbaşkanının Maraş ziyareti dönüşünde Sayın Erdoğan'ı havaalanından uğurladı; hangi sıfatla, niçin orada bulundu, hakikaten, biz de -gerçekten- merak ediyoruz. Birisi bir gün bile cezaevinde kalmıyor; diğeri hemencecik, maalesef, salıveriliyor.
Sizlere sunabileceğim birçok örnek, maalesef, var ancak şunu da belirtmek gerekir: Aileler adalet bekliyor. Kimine ceza, kimine, maalesef, cezasızlık işliyor. Daha yıkılan binaların sorumlularını yargılamayan, yandaş müteahhitleri kanatları altına alıp korumaya alan bu iktidar hapis cezası düzenlemesi getiriyor. Peki, kime getiriyor? Mühendise, mimara, teknik personele. Peki, müteahhite, esas sorumluya hangi yaptırım var? Hiçbir şey yok. Müteahhit ısmarlamalı kanun teklifleriyle esas hedef görünmez kılınıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, günlerdir Kürt halkı ve Türkiye halkları ayakta ve eylemde. Peki, neden? Halkın iradesine, halkın seçilmişlerine "Beni sen yönet." dedikleri için; "Belediyem size emanet." dedikleri eş başkanlara kayyum atandığı için. Bir değil, iki değil, tam üç seferdir kayyum atıyorsunuz. Nasıl mı oluyor? Bakınız, cübbe giymiş cellatlar hüküm veriyor; eli silahlı polis ordusu belediyelere hücum ediyor; kendisine "vali" denen, "kaymakam" denen kayyum koşa koşa belediyenin koltuğuna oturuyor. Adına "hukuk" denilen şey hüküm vermek için sizden talimat bekleyen hâkimler ve savcıların verdiği kararlar değil; bizzat hakkı için, iradesi için günlerdir ayakta olan halkın talepleridir. Hukuk devleti olmak güçle, iktidarla Kürtleri, Alevileri, solcuları yani bu ülkenin kurucu ötekilerini belediyelerinden uzaklaştırmak değil, eşit yurttaşlık temelinde; diliyle, kimliğiyle, kayrılmadan, ötekileştirilmeden herkese aynı adaleti sağlamaktır. Her yerde halkımızla dile getirdik, burada masalara vura vura haykırdık, İçişleri Bakanlığının önüne giderek de söyledik, bu kürsüde buradan da dile getiriyorum: Kayyım uygulaması talana, yolsuzluğa zemin hazırlamaktır. Kayyım, kimliği için yıllardır mücadele eden Kürt halkına barışın yüzü değil, savaşın diliyle yaklaşmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Milletvekili, lütfen.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Devamla) - Kayyım politikası, hukuk kılıfıyla "Benim iktidarım dışında var olamazsınız." demektir ama bunu duyacak olanlar ve duyması gerekenler iyi bilsin ve dinlesin; bizler, bu mücadele geleneğimiz, değerlerinden ve ideolojisinden ödün vermeden, şartlar ve koşullar ne olursa olsun direnişinden bir adım olsun geri adım atmayacaktır. Çağrımız, talebimiz, açık ve nettir: Kayyımlarınızı gasbettikleri belediyelerden geri çağırın, demokrasinin gereklerini uygulayın, diyalog ve müzakere zemininin altını boşaltmayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)