Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 04.12.2024 |
BURAK AKBURAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine söz aldım fakat ben bu konuyla alakalı konuşmayacağım. Bugün milletimizin geleceğini doğrudan etkileyen, çocukları ve aile yapımızı hedef alan dijital tehditlere dikkat çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bir yapı, bir el özellikle sistematik bir şekilde aile yapımıza, bizim için çok önemli olan, bizi biz yapan, birlik ve beraberliğimizi sağlayan, her türlü ekonomik zorluklarda, savaş hâlinde bile bizi birbirimize sıkı sıkı bağlayan aile kurumumuzla ve çocuklarımızla maalesef uğraşan ve onların geleceğini etkilemeye çalışan bazı sistematik yapılarla mücadele etmemiz gerekiyor. Dijital platformlar günümüzde eğlence aracı olmaktan öteye çıkmış artık, çocuklarımızın kimliklerini, değerlerini ve kültürel mirasımızı hedef alan birer araç hâline gelmiş. "Instagram" gibi, "X" gibi, "TikTok" gibi, özellikle "Netflix" gibi medya devleri masum görünen içeriklerle çocuklarımızın zihnine işliyor ve aile yapımızı tehdit ediyor. LGBT'yi sıradanlaştırarak cinsiyetsiz bir toplum yaratma projesini adım adım hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu içerikler çocuklarımızın masum zihinlerine birer zehir gibi işliyor, aile yapımızı tehdit ediyor, kültürel değerlerimizi yıkmayı hedefliyor. Ne yazık ki bu tehlike yalnızca dizi ve filmlerle sınırlı kalmıyor. Bakın, "Duolingo" diye, İngilizce veya diğer dillerde eğitim veren bir platform var. Bu platformda bir tane diyalog benim çok dikkatimi çekti, bunu sizlere bahsetmek istiyorum. Bir tane diyalogda bir taksiye bir kadın müşteri biniyor. Adam "Nereye?" diye soruyor. Kadın "Havalimanı." diyor. Taksici "Nereye gidiyorsunuz, tatile mi?" diyor. Kadın "Hayır, balayına gidiyorum." diyor. Taksici "Kocanız nerede?" diyor. "Benim kocam yok, karım var." diyor. Şimdi, 6 yaşında, 7 yaşında, 8 yaşında, 10 yaşında çocuklar buradan eğitim görmeye çalışıyor ve ister istemez, bilinçli bir şekilde çocuklarımızı LGBT propagandasıyla etkilemeye çalışıyorlar. Bunları sorgulamalıyız. Bu, masum bir öğrenme süreci değil toplum mühendisliği operasyonudur. Çocuklarımız kimliksiz, köksüz ve değerlerinden kopmuş bireyler hâline getirilmek isteniyor. Ebeveynlerin dijital okuryazarlık konusunda eksiklikleri olduğu için çocuklarımızı takip edemiyorlar, onları daha fazla denetleyemiyorlar. Dolayısıyla, bizim bu konuda önlemler almamız gerekiyor. Devlet olarak bu eksikliği gidermek zorundayız.
Türk aile yapısı toplumumuzun en güçlü kalesidir ancak bu kale dijital platformların bombardımanına karşı savunmasız bırakılmıştır. Çocuklarımız ekran başında saatlerce vakit geçirirken yalnızca vakitlerini değil değerlerini ve kimliklerini de kaybediyorlar. Ailelerimize, çocuklarımıza yani topluma yönelik bu saldırıya hep beraber "Dur!" demek zorundayız.
Değerli milletvekilleri, dünya bu konuda birçok çalışma yapmış. Avrupa ülkeleri, özellikle Fransa, Avusturya, Amerika'da kısıtlamalar var. Avusturya'da zararlı içeriklerin filtrelenmesi için sert yasalar yürürlüğe girmiş, İngiltere'de yaş doğrulama zorunluluğu getirilmiş, Japonya okullarında dijital güvenlik müfredatını zorunlu hâle getirmişler, Güney Kore sosyal medya bağımlılığına karşı programları hayata geçirmiş. Ülkeler çocuklarını korumak için bu kadar uğraşırken, biz ne yapıyoruz? Biz bir şey yapmıyoruz. Çocuklarımızı korumak için daha neyi bekliyoruz, niye sessiz kalıyoruz? Buradan yetkililere çağrıda bulunuyorum: Çocuklarımızı ve değerlerimizi korumak için Türkiye'de 13 yaşına kadar sosyal medyanın yasaklanması, 16 yaşına kadar ebeveyn izninin zorunlu hâle getirilmesi ve dijital platformlarda yaş sınırlamaları ile içerik denetimleri derhâl hayata geçirilmelidir. Ayrıca, ebeveynlerimizin dijital okuryazarlığını artıracak devlet destekli programlar başlatılmalıdır. Bu, sadece bir gereklilik değil, aciliyettir. Çocuklarımızı ve değerlerimizi koruyamazsak geleceğimizi de kaybederiz. Türk aile yapısını ve toplumsal değerlerimizi savunmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Gençlerimiz, çocuklarımız dijital platformlardaki kontrolsüzlüğün kurbanı olmasın, olmamalı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)