GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:04.12.2024

MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Köy Kanunu'nu konuşuyoruz. Tabii, Köy Kanunu'nu konuşurken tarımda çalışan insanlarımızın dertlerini değil de aslında bir anlamda bürokratik prosesleri tamamlayıcı tarzda kanunu burada tartışıyoruz.

Konuştuğum madde üzerinde de çokça değerlendirmeler yapıldı ama ben bugün sizin zihninizi farklı bir noktaya odaklamak istiyorum. 1918'de İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. 1943 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesinden 1'incilikle mezun oldu. Yine, aynı üniversitede biyokimya doktoru payesini aldı. Millî Savunma Bakanlığı onu "ordu beslenmesinde son gelişmeler ve ABD ordusunda beslenme çalışmaları" konusunda inceleme yapmak üzere Amerika'ya gönderdi. 1946-1953 yılları arasında Missouri Üniversitesinde beslenme kürsüsünde çalışmalar yaptı. O dönem meşhur Marshall Planı çerçevesinde ABD'nin Türkiye'ye yardımda sözüm ona cömert davrandığı yıllardı; aslında yapılanlara yardım demek mümkün de değildi çünkü gelen ürünlerin paraları ABD'nin Türkiye'deki hesaplarına ödeniyor, para ülke dışına çıkmıyor diye bu yaklaşım bir nevi Amerika'nın fedakârlığı olarak takdim ediliyordu. Gıda alanında öne çıkan üç ana kalem vardı; birincisi süt tozu, ikincisi buğday, diğeri ise soya fasulyesiydi. Madalyonun arka yüzünü ve büyük oyunu gören biraz sonra ismini zikredeceğim kişi, bu ürünlerin insanımıza yedirilmesine, içirilmesine karşı çıkmaya başlamıştı. Süt tozları kendi üreticimizi tam anlamıyla bitiriyor, baltalıyordu. Hadi onu geçtik, bu süt tozları ABD'nin üretim artığı, elinde kalan stoklardan oluşuyordu. Bir de ABD'den geldiği için sağlıklı denetimler yapılamıyor, körpecik bedenlere, gelişme çağındaki ilkokul çocuklarına zorunlu olarak bu süt tozları içiriliyordu. Süt tozlarıyla birlikte çocuk felci hastalığında belirgin bir artış olmaya başlamıştı. Bu sefer de yine Amerika "çocuk felciyle mücadele" adı altında Türkiye'ye aşı satarak kazancını 2'ye katlıyordu. Ayrıca, süt tozlarındaki kanserojen madde olan aflotoksin gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor, sonra buğday ithalatının önü açılıyordu. Gerekçe çok açıktı: Amerika, bol ürün veren buğday geliştirmişti; Türkiye, emek yoğun çalışan bir ülkeydi ve teknolojiyi de kullanamadığı için hak ettiği bollukta hasat yapamıyordu ve Amerikan türü buğdayla beraber ek bir yatırıma ihtiyaç olmadan aynı emekle daha fazla ürün alacaktı. Oysa o, Amerika'nın bunu kimyasal gübrelerle elde ettiğini, tohumun kısır olduğunu hatta Amerikan buğdaylarının topraklarımızı zehirleyeceğini büyük cesaretle konuşmaya başlamıştı çünkü ABD, Hitler'in insan genetiği üzerinde yaptığı çalışmalardan esinlenerek buğdayın genetiğiyle oynuyor ve bu yolla daha fazla ürün elde ediyordu. Ardından, dünyada soya üretiminde 1'inci olan Amerika, kendi ürününü satabilmek için Türkiye'ye soya üretimini yasaklattı. Soya yağıyla üretilmiş margarinler bir nevi statü atlamak gibi takdim edilir oldu. Tereyağı ve zeytinyağı margarinle kıyaslandığında çok daha pahalı ürünlerdi. Bunun yanında, insanlar oluşturulan algılara teslim oluyor, tereyağı ve zeytinyağının sözüm ona zararlarını tartışıyorlardı. Oysa margarinlerle beraber damar hastalıklarındaki artış da iyiden iyiye hissedilir olmuştu. Yani aslında Marshall yardımları tarımda etkileri hâlâ devam eden yanlışların başlangıç noktasıydı. Uyarıları yapan bu kişi Osman Nuri Koçtürk idi; bunlarla mücadele etti, insanları uyarmaya çalıştı. Halkını bilinçlendirmek için verdiği mücadelesini taçlandıran gelişme ise 1966 yılında yaşandı: CIA onu istenmeyen adam ilan etmişti. Verdiği seminerlerde, radyo programlarında halka özellikle tarhana yemelerini öneriyordu. "Tarhana" diye diye sonunda lakabı halk arasında "Tarhana Osman"a çıkmıştı. "Gıda Emperyalizmi" en bilinen kitabıydı. Bedel ödedi, buna rağmen durmadı, öldürülmek istendi, 12 Eylülde hapis yattı, yılmadı uyarmaya devam etti ve 1994 yılında vefat ettiğinde geride böylesine önemli bir mücadele bıraktı. Allah rahmet eylesin.

Şimdi bu kişiyi, Osman Nuri Koçtürk'ü, namıdiğer Tarhana Osman'ı niçin burada dile getirdim?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Şu anda tarımla ilgili, özellikle hani tağşiş vesaire tartışmalarıyla muhatap oluyoruz ve insanlarımız üretirken, aynı zamanda fazla üretirken sağlıklı üretim noktasında sıkıntılar yaşıyorlar. Tarhana Osman yani Osman Nuri Koçtürk gibi isimlerimiz aslında bizim bir Vecihi Hürkuş'umuz gibi, bir Nuri Demirağ'ımız gibi toplumda yetiştirdiğimiz bir değerimizdir. Köy akla geldiğinde, tarım akla geldiğinde bu tip isimler tekrar milletimizin, insanımızın önüne gelsin, bu isimler neler yaptı, hangi hizmetlerde bulundu, hangi değerli çalışmaları bu millet için yaptılar, bunları bir kere daha hatırlayalım diye bu değerli isim üzerinde konuşmamı gerçekleştirdim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)