GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:10.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, saygıdeğer halkımızı, eski Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ'ı ve Selahattin Demirtaş'ı ve zindanda direnen bütün siyasi tutsak arkadaşlarımızı buradan saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Van'da trafik kazasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Evet, Türkiye insan hak ve özgürlükleri konusunda zerreyimiskal ilerleme kaydetmeden bir yılı daha geride bırakıyor ama bilinsin ki ezilen, sömürülen, yok sayılan, her türlü haksızlığa uğrayan halklar ve kesimler için insan hak ve özgürlükleri konusunda yeni yılda da mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu vesileyle, her hafta Galatasaray'da direnen Cumartesi Annelerimize de saygılarımı iletiyorum. Galatasaray Meydanı'ndaki kotanın bir an önce kaldırılmasını temenni ediyorum. Yıllardır akıbetini sordukları faili belli cinayetlerin aydınlatılması dileğiyle...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada yargı kurumlarına ilişkin bütçe görüşmelerimizi yaparken sadece rakamlara değil bu rakamların temsil ettiği değerlere de odaklanmalıyız. Zira, Yargıtay ve Danıştay gibi yargı sisteminin en önemli unsurlarının bütçelerini konuşmak, aynı zamanda adalete, hukukun üstünlüğüne ve toplumsal güvene dair bir muhasebe yapmayı gerektirir. Yargının içine düştüğü derin krizden bahsetmeden geçmek yalnızca bir görev ihmali değil aynı zamanda bir vicdan ihlali olacaktır çünkü yargının temel işlevi olan adalet dağıtımı bugün bizzat kendi yapısal çürümüşlüğü altında ezilmektedir. Maalesef, Türkiye'nin yargı sistemine dair kamuoyunda oluşan algı adaletin bağımsız dağıtıldığı bir mekanizmadan ziyade, yolsuzluk, çeteleşme ve siyasi kadrolaşmanın batağına saplanmış bir yapı olduğudur. Bu algının kaynağı da ne yazık ki sadece dedikodular ya da spekülasyonlar değil bizzat yargı içinden yükselen itiraflar ve raporlardır.

Sayın milletvekilleri, İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar'ın Hâkimler ve Savcılar Kuruluna gönderdiği raporu hatırlatmak isterim. Bu raporda yargı sistemindeki rüşvet ağları, çeteler ve usulsüzlükler tüm çıplaklığıyla ifşa edilmiştir. Başsavcı, rüşvet tarifelerinin dahi belirlenmiş olduğunu, sulh ceza hâkimliklerinden erişim engeli kararlarına, usulsüz tahliyelere kadar adaletin bir alım satım konusu hâline geldiğini açıkça ifade etmiştir. Yargının yozlaşmasıyla ilgili bu tespitler yalnızca hukuki değil aynı zamanda ahlaki bir çöküşün işaretleridir. Öyle bir noktaya geldik ki FETÖ'cü yargı mensuplarını aratır hâle geldiklerini yine kendi içlerinden işitiyoruz. Bu, sadece bireysel bir yozlaşma değil aynı zamanda yargının kurumsal yapısının ne denli zedelendiğini gösteriyor. Çürük elmalarla açıklanamayacak kadar sistematik bir sorunla karşı karşıyayız. Bugün hâkim cübbesini taşıyan bazı isimlerin düne kadar bir partinin ilçe teşkilatlarında görev aldığını bilmeyen yok. 2017 yılında avukatlıktan hâkimliğe geçen 900 kişinin 800'ünün iktidar partisi üyesi olduğu iddiaları aslında bu düzenin bir fotoğrafıdır. 15 Temmuzun ardından yargıda gerçekleştirilen tasfiyeler sonrası yeni cemaat mensuplarının atanması bu çöküşün zeminini hazırladı. Liyakat esasından vazgeçilerek siyasi sadakate dayalı atamalarla doldurulan yargı kadroları adalet sisteminin altını oymaya devam etmektedir. Yargıdaki bu durum sadece bir idari eksiklik değil aynı zamanda toplumsal barış ve güvenliği tehdit eden bir krizdir.

Değerli milletvekilleri, bu krizden kurtulmak için radikal bir reform gerekmektedir. Arnavutluk modelinden esinlenerek tüm yargı mensuplarının liyakat esasına göre yeniden incelenmesi elzemdir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyeleri dâhil olmak üzere bütün hâkim ve savcıların mesleki yeterliliklerinin bağımsız bir komisyon tarafından değerlendirilmesini talep ediyoruz. Böyle bir sistem, adalete güveni yeniden tesis etmek için önemlidir. Unutmayalım ki adalet her şeyin temelidir. Adalet yoksa ne hukuk kalır ne de demokrasi. Yargı, çetelerin, yolsuzluk ağlarının ya da siyasi güçlerin elinde oyuncak hâline gelirse toplumun hiçbir kesimi kendini güvende hissedemez. Yargı, herkesin eşit muamele gördüğü bir alan olmak zorundadır; aksi hâlde devletin meşruiyeti de tartışılır hâle gelecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Düşünmez.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Burada onaylayacağımız bütçe yalnızca yargının fiziksel işleyişine değil aynı zamanda onun ahlaki ve kurumsal bağımsızlığına da bir katkı sunmalıdır; aksi hâlde halklarımızın yargıya, adalete olan inancı daha da zayıflayacaktır.

Son olarak, adaletin gerçek anlamda tecelli edebilmesi için yargı çalışanlarından stajyer avukatlara kadar herkesin emeği karşılık bulmalıdır. Yetkililere hatırlatırız ki özlük hakları ve çalışma koşullarındaki eksiklikler sadece çalışanların değil adalet sisteminin de yarasıdır.

Bu bütçe görüşmeleri vesilesiyle sizleri adaleti gerçek anlamda tesis edecek reformlara destek vermeye davet ediyorum. Türkiye'nin adaletin sadece güçlüler için değil herkes için olduğu, halkların adalete olan inancının yüksek olduğu bir ülke olması için birlikte hareket etmeliyiz.

Saygılar sunuyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)