GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:11.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın vekiller ve bizleri izleyen değerli halkımızı, herkesi saygıyla selamlıyorum.

Halkların çoğunun yararlanamadığı ama halkın refahı adına yürütüldüğü iddia edilen bütçelerin bir kez daha halkların yararına değil, AKP ve yandaşları ve sermayedarların yararına göre oluşturulmuş bütçeler olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum.

Kamu anlayışından uzak, neoliberal politikalarla enerji sektörü tamamen özelleştirilmiş, enerji üretimi ve dağıtımı sadece kâr ve zarar hesabına indirgenerek halkın ucuz, kaliteli doğal gaz ve elektrik gibi temel enerjiye ulaşımı bile sağlanamamıştır. "İstihdam sağlama, kalkınma ve dışa bağımlılığı azaltma." denilerek enerji politikası doğanın talanıyla ya insanların göç etmesine ya da bulunduğu yerde "iş yaratma" adı altında bütün geleceği yok eden politikalara mahkûm edilmek istenmektedir.

Artan HES'ler, RES'ler, başta madenler olmak üzere yenilenebilir enerji olarak öne sürülen RES ve GES projeleri, bölgenin ekolojik yapısını dikkate almadan tarihsel hafızayı yok etme üzerine inşa edilmektedir. Hasankeyf, Kaz Dağları, Murat Dağları, Karadeniz Bölgesi, İliç ve Munzur havzası ve yine Şırnak, Ağrı dâhil olmak üzere pek çok yerde yapılmak istenen maden projeleri bunların en somut örnekleridir.

Değerli vekiller, coğrafyanın yüzde 60'ının maden sahası olarak ilan edildiği bilinmektedir. AKP-MHP iktidarının maden yasalarında defalarca yaptığı yasal değişiklikler yerel ve uluslararası madencilik tekellerine daha rahat faaliyet gösterme imkânı sağlamakta ve yaşam alanları giderek yaşanmaz hâle getirilmek istenmektedir. Özellikle altın, bakır, kurşun gibi madenler köyleri ortadan kaldırmakta, siyanürlü ağır metallerle yapılan çalışmalar yaşamın bütününe geri dönülmez hastalık ve ölüm bırakmakla birlikte, ekoloji ve insana dair tarihsel hafızayı yok eden bir yaklaşımla ilerlemektedir. İliç altın madeninde patlayan siyanür borusu ve para cezasıyla üstü örtülen doğa katliamı pek çok oda, sendika ve ekolojistler tarafından "Bu liç yıkılacak." denilmesine ve uyarılmasına rağmen dikkate alınmamış ve tonlarca liç yığılarak iş güvenliğinin alınmamasıyla 9 işçinin yaşamını yitirmesine yol açmıştır. Bu ekokırım faciasıyla yaşanan felaketin sorumluları sorumluluğu üstlenmediği gibi, Bakanlığınız dahi sorumluluğu üstlenmemiştir.

Bu ekokırım zihniyeti, sömürü düzeniyle Soma başta olmak üzere yüzlerce emekçi madenlerde can vermiştir. İşte, bu yüzden, özelleştirmeye karşı çıkan Çayırhan işçileri ve Polonez işçileri dâhil yerin altında, üstünde, her yerde emekçiler mücadelesini yürütmeye devam etmektedir. Balıkesir İvrindi, Uşak Eşme ve Munzur havzasında yayılarak ilerleyen, Murat Dağları ve altın madenleri dâhil olmak üzere, uluslararası büyük şirketler korkunç kârlar sağlayarak, topraklara zehir bırakarak ilerlemekteler. Bu ülkede madencilik, getirisi büyük gelirlerden bahsederek gerçekleşiyor. Bu kocaman bir yalandır. Altın kullanımı ihtiyaç için değil, spekülasyon ve yatırım aracı olarak kullanılırken madenler, teknolojide ihtiyaç dışı büyük şirketleri daha çok zengin etme amacı olarak kullanılmaktadır. Erzincan İliç örneği gibi, birçok maden işletmesinin ekolojik bir suç olduğu hâlde hâlâ nadir topraklar elementi konusunda uluslararası şirketlere çağrı yapılıyor olması coğrafyanın binlerce İliç olması demektir. Munzur Üniversitesinde yine Nadir Toprak Elementleri Araştırma Bölümü'nün kurulması Dersim'de gerçekleştirilmek istenen maden politikalarından da bağımsız değildir.

Bakın, bu ülkede kayyumlar Dersim'de olduğu gibi maden şirketlerinin önünün daha fazla açılması için yürütülüyor. Kayyumlar belediye binasına atanmadı; halkın bütçesine, halkın yerel hizmetlerine, diline, inancına ve varlıklarına atanmış kayyumlardır. Dersim Belediyesi Eş Başkanı ve Ovacık Belediye Başkanı madenlere karşı çıktığı için on yıl sonra iktidar ve yargının eliyle birlikte suç gösterilerek kayyum atanması İliç'ten Geyiksuyu ve Ovacık hattına kadar Munzur havzasında gerçekleştirilmek istenen maden çalışmalarından bağımsız bir yaklaşım değildir. Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyum gerçekleştirildiğinde görüldüğü üzere, buna karşı direnen belediyelerin bölgenin kutsalları olan doğayı korudukları için maden işletmelerinin çıkarları uğruna cezalandırılmışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kordu, lütfen tamamlayın.

AYTEN KORDU (Devamla) - İşte bu gerçekle şu çok iyi bilinsin ki Dersim halkının toprağını sermayeye peşkeş çekmek uğruna yüzlerce de kayyum atasanız köklerini "..."(*) topraklarından, halkı değerlerinden koparamayacaksınız.

Enerji politikası, bütçesi halkın ihtiyaçlarını önceleyen, yaşam alanlarını, habitatını ve ekolojisini koruyan bir anlayışla ele alınmalıdır. Kalkınma, büyüme, istihdam, cari açıkları kapatma yalanlarıyla tekelci, sömürücü, sermayedarları önceleyen bütçeler, halkın bütçesi olamaz.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)