GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:11.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başlarında bizleri izleyen cezaevindeki siyasi tutsak arkadaşlar ve değerli halkımız; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye'de yurttaşların sağlığıyla gerçek anlamda ilgilenen bir sistem olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu iktidarın bildiği bir tek şey vardır, o da "yurttaşın cebindeki parayı nasıl alabilirim"in hesabını yapmaktır. Sosyal güvenlik kapsamında olan bir hasta, bugün eczaneden içeri girdiği andan itibaren elindeki mevcut reçetesinin yaklaşık yüzde 30'unu fark olarak ödemektedir. Peki, nedir bunlar:

1) Muayene katılım payı

2) Reçete katılım payı

3) İlaç katılım payı

4) Fiyat farkı

5) SUT kapsamından çıkarılan ilaçlara ödenen pay.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bütçe görüşmeleri sonrası Meclise gelecek olan Genel Sağlık Sigortası Yasası'ndaki değişiklikle 2 TL olan katılım payı 10 kat artırılarak 20 TL'ye çıkarılacaktır. Ayrıca, bu 20 TL'nin de tekrar 10 kat artırılıp 200 TL'ye çıkarılması Bakanlığın yetkisine verilecektir. Dolayısıyla hastanın reçetedeki payı en az yüzde 50'lere çıkacaktır.

Sayın Bakan, bu durumda yatan hastalardan da katılım payı almayı düşünüyor musunuz?

EROL KELEŞ (Elazığ) - Yüzde 50 az alınacağını niye söylemiyorsun?

HÜSEYİN OLAN (Devamla) - Eczacıları tahsildar yaparak toplattığınız katılım paylarıyla toplumu her alanda sömürmeye devam ederek sağlığı ticarileştirdiniz. İktidar, koruyucu sağlığı bitirirken tedavi odaklı sağlık politikasını önceledi fakat tedavinin ana ögesi olan ilaç yokluğu hakkında hiçbir şey yapmadı. Her ne kadar "İlaç kuyruğunu kaldırdık." deseniz de bugün piyasada olmayan ilaçlar yüzünden hasta, elindeki reçeteyle eczane eczane dolaşmaktadır. Oysa ilaç bulunabilir, erişilebilir ve güvenilir olmalıdır. Hâlihazırda tedarik sıkıntısı ve stok miktarı çok düşük olan ürün sayısı 469 çeşittir, hatta bazı ilaçlar aynı gün bitmektedir. "Biz ucuz ilaç veriyoruz." propagandası yapmak gerçeği yansıtmıyor. Gerçek şudur: En pahalı ilaç, bulunamayan ilaçtır. Vatandaş karaborsaya düşen ilaca internetten kaçak yolla getiren çantacılardan ulaşmaya çalışıyor. Bugün, erişilemeyen ilaç yokluğunun oranı yüzde 15'i aşmıştır.

İlaca erişememenin 2 tane nedeni vardır: Birincisi, ilaç fiyat kararnamesindeki euro kurunun 21,67'yle sabitlenmesidir. Bu, çok kolay aşılabilir. İlaç fiyatlarını enflasyona endekslersiniz bu sorun çözülür. Diğer bir neden de hasta bazlı yenilikçi ilaçların Türkiye'de üretilmemesi.

Sayın Bakanım, 2018 yılında Avrupa'da 168 tane yenilikçi ilaç üretiliyor, Türkiye'de ise 33'tür; bugün geldiğimiz 2023 yılında Avrupa'da yine sabit kalmış -170 civarı- ama Türkiye'de bu 6 adete düşmüş. Peki, bu tablodan hiç rahatsızlık duymuyor musunuz Sayın Bakanım?

Bütçeden insan yaşamını sonlandıran uçaklara, SİHA'lara, toplara, tanklara pay ayırıp övüneceğinize SMA'lı, DMD'li ve kişi bazlı birçok hastalığı tedavi eden yenilikçi ilaçlara pay ayırıp kendi yurttaşını yaşatmak daha insani, daha vicdanidir; aynı zamanda sorumluluk gereğidir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de karşımızda sık sık değiştirilen Sağlık Uygulama Tebliği var. Bu tebliğ, aslında sağlığı sabote eden bir tebliğdir. Neden mi? Birkaç örnek vereyim:

Birçok sarf malzemesi MEDULA'da gerçek fiyatının çok çok altındadır ve hasta bu farkı cebinden ödeyerek alıyor.

İkinci bir neden: İnsan immünglobulinlerinin kronik inflamatuvar demiyelinizan polinöropati hastalığında kullanım dozu kilogram başına 2 gram olmasına rağmen SUT bunu 400 miligrama düşürüyor. Şimdi, hangisi doğru; doktorun verdiği reçetedeki, rapordaki doz mu doğru, SUT'un kendisine göre biçimlendirdiği mi doğru?

SUT'ta 28 tabletlik ambalajlar ilk kullanımda 28 güne tekabül etmiş, SUT ikinci paketi vermemek için bunu 28'e uygulamış. En sonunda bir ayı 28 güne de indirdiniz, tebrik ediyorum sizleri(!) (DEM parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Olan, lütfen tamamlayın.

HÜSEYİN OLAN (Devamla) - Tamam Sayın Başkan.

En önemli husus: SUT'ta endikasyonu tanımlı olmayan hastalıkların ilacı ödenmiyor, vatandaşa mahkeme kapısını gösteriyorlar. Hasta vatandaş mahkemeye gidiyor, kazanıyor, geliyor eğer sağ kalmışsa, hayatını kaybetmemişse ilacını alabiliyor. Bunun gibi binlerce mağdur hasta var, onlarca endikasyon bu şekilde; bunun derhâl düzeltilmesi lazım.

Yıllardır parmak uçlarını delik deşik ettiğimiz Tip 1 diyabet hastası çocukların sensör bedelini ısrarlarımız sonucunda nihayet yılbaşında vermeyi kabul ettiniz, onun da üçte 1'ini veriyorsunuz. Peki, ilacın ve sarf malzemelerinin hastaya ulaşmaması için SUT'u zapturapt altına almaya çalışan SGK'nin kendisi ne yapıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN OLAN (Devamla) - Kısacası bu bütçenin şifresi 3S'tir: Savaş, saray ve soygun bütçesidir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)