Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 33 |
Tarih: | 13.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ HUN (Iğdır) - Sayın Başkan, sayın vekiller ve ekranları başında bizi izleyen değerli halklar; sizleri ve cezaevlerinde rehin tutulan yoldaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber "tek dil, tek millet, tek kültür" anlayışı hâkim kılındı; ülkede var olan diğer kültürler, kimlikler, inançlar reddedilerek varlıkları yok sayıldı. Homojen bir toplum oluşturmak amacıyla Kürtlerin, Çerkezlerin, Lazların ve diğer birçok halkın kültürleri, varlıkları ve dilleri Anayasa'yla yok sayıldı. Hâlen bu yok sayılma hukuksal olarak devam ettirilmektedir. Türkiye, ana dili haklarına dair Birleşmiş Milletler bildirisini kabul etmiş olmasına rağmen BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi'ndeki ana diliyle ilgili çekincelerini kaldırmamakta ısrar etmektedir. Ayrıca, hem bilimsel bir gereklilik hem de toplumsal bir hak ve talep olmasına rağmen Anayasa’nın 42'nci maddesinde yer alan "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez." ifadesinde bir değişiklik yapılmamaktadır. Bundan dolayı Türkiye'de de konuşulan 39 dilden eğitim dili sadece Türkçe olarak görülmektedir. Türkiye'de yüzyıllardır süren tekçi politikalar, farklı halkların ve inançların kültürel soykırıma ve asimilasyona uğramasına neden olmuştur. Bu tekçi, retçi anlayışıyla amaçlanan şudur: Kişinin kendi öz varlığına, değerlerine, ait olduğu topluma, kendi diline, kültürüne ve sanatına yabancılaştırma hedeflenmektedir. Kültürel soykırım ve asimilasyon politikalarıyla toplumun hafızası zamanla yok edilerek istenildiği gibi dizayn edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla, cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra özel komisyonlar kurularak Türkçe olmayan il, ilçe, köy, dağ gibi coğrafi yerlerin isimleri bir bir değiştirilmiştir. Yaklaşık 28 bin yerin ismi değiştirilerek farklı halkların ve inançların kimliği, hafızası ve kültürü unutturulmaya çalışıldı. Günümüzde de bu politikalar aynen devam etmektedir.
İktidar ve atadığı kayyumlar 2016'dan bu yana Kürt dili ve kurumlarını, Kürtçe yayın organlarını bir bir kapatmıştır. Kayyumlar eliyle Kürtçe tabelalar, kreşler, Kürtçe park, bahçe ve cadde isimleri değiştirildi. Milyonlarca Kürt'ün yaşadığı Türkiye'de kurumlarda farklı dillere yer verilirken Kürtçe bunların içinde yer almadı. Sağlık Bakanlığının e-reçete sisteminde ve Diyanet Başkanlığının hutbelerinde farklı dillere yer verilirken Kürtçe gene yer almadı. Belediyelerimiz tarafından yaya yoluna yazılan Kürtçe "Önce Yaya" "..."(*) uyarı yazıları valilikler, Karayolları ve kaymakamlıklar tarafından bir bir silindi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı "..."(*) uyarı yazılarının silinmesine dair soru önergesine verdiği cevapta Kürtçenin standartlara uygun olmadığını savundu. Bu, iktidarın Kürt halkına karşı yaklaşımını göstermektedir. Bu anlayış, Kürtçenin ve Türkçe dışında farklı dillerin konuşulmasına tahammül etmeyen bir anlayıştır. Tam da bu yüzden, Türkiye'de konuşulan 39 dilden 18 tanesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Bugün Türkiye'de hâlen devam ettirilen tekçi, yasakçı, retçi politikalar Kürtçe dili üzerinde her gün yenilerini ekleyerek devam etmektedir. Sürekli olarak, dili Kürtçe olduğu için konserler, tiyatrolar, festivaller, gazeteler ve dergiler yasaklanmaktadır. Sadece birkaç tane örnek verecek olursam, Kürtçe tiyatro oyunu "Qral û Travis" Ağrı Patnos, Antep, İstanbul Şişli'de sahneleneceği saatten birkaç saat önce kaymakamlıklar tarafından silindi. Mezopotamya Kültür Merkezi 30'uncu Yıl Etkinliği kapsamında konser düzenlemek istemiş ancak İstanbul Valiliğinin izin verdiği etkinliği Kadıköy Kaymakamlığı millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesi ihtimali, başkalarının hak ve özgürlüklerini tehlikeye sokacağı gerekçeleriyle yasaklamıştır. Kadıköy Kaymakamlığının kararının hukuka aykırı olduğu tespit edildiği hâlde Mezopotamya Kültür Merkezi'nin Küçükçekmece'de yapmak istediği konser tekrardan aynı gerekçeyle yasaklandı. Kürt sanatçı Xece'nin Muş, Ağrı, Erzurum, Aydın, Iğdır konserlerinin ardından Kars'ta yapacağı konser de Valilik kararıyla aynı gerekçelerle yasaklandı. JINNEWS sosyal medya hesabına erişim Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi. Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi. engeli getirildi. Diyarbakır'da Kürtçe hizmet veren kafeye baskın düzenlendi, sahibi gözaltına alınarak ev hapsi verildi. Birçok yerde Kürtçe müzik eşliğinde halay çeken Kürtler gözaltına alındı, tutuklandı; halay çekmek yasaklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YILMAZ HUN (Devamla) - Bu örnekler uzadıkça uzuyor ancak Bakan Bey, Komisyonda soru sorduğumuzda Kürtçe dilinde herhangi bir yasağın olmadığını iddia etmektedir. Bakanlığın, Kürtçe üzerine herhangi bir yasak olmadığı iddiası tamamen gerçek dışıdır; ne bizi ne de tarihi asla aldatamazsınız. Bu Meclisin Kürtçe, Türkçe ve Türkiye'de konuşulan bütün diğer dilleri kültürel zenginlik olarak görmesi ve bu dillerin korunması ve konuşulması için çalışmaların yapılması gerektiğini belirtmek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)