Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 34 |
Tarih: | 14.12.2024 |
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Birazdan bahsedeceğimiz bütçede aslında sistematik bir şekilde adaletsizliğin nasıl yaygınlaştırıldığını, eşitsizliğin nasıl derinleştirildiğini göreceğiz ve övündüğünüz rakamların aslında bunun içerisinde kaybolanın insan olduğunu, çalışanın emeği, emeklinin yaşamı, gençlerin geleceği, kadınların hakkı velhasıl toplumun refahı olduğunu göreceğiz. O nedenle, bu bütçe basit bir mali plan değil, iktidarın vicdan terazisine ayna tutan bir ibret belgesidir.
Sayın Bakan, "Türkiye Yüzyılı emeğin yüzyılı." diyorsunuz. Tam da asgari ücret tespit ayındayız. Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 50. Siz her ne kadar bu rakamın abartıldığını söyleseniz de Cumhurbaşkanı Yardımcınız bile size inanmıyor olacak ki bu rakamın yüzde 42 olduğunu söylüyor. Türkiye, Cumhurbaşkanı Yardımcısının söylediği doğrultuda -Avrupa genelinde yüzde 9, Almanya'da yüzde 6 oranında- Avrupa'nın en büyük asgari ücret ülkesi. Asgari ücreti genel ücrete dönüştürdünüz, diğer maaşları da yanına çekerek milyonları sefalette eşitlediniz. Bu yüzden bir ay boyunca herkes asgari ücreti konuşacak ama asgari ücreti belirlemekle görevli olan tespit komisyonu bu rakamı konuşmayacak çünkü komisyon antidemokratik; iktidarın tahakkümü altında ve cümle âlem biliyor ki asgari ücreti Genel Başkanınız belirleyecek. Malum Türkiye'de bahis yasak ama iki kurum var ki Merkez Bankası ve TÜİK ülkenin en büyük bahis kurumu. Merkez Bankası, on üç yıldır enflasyon üzerine âdeta yazı tura atıyor, muhtemelen her seferinde para dik geliyor ki bir türlü enflasyon hesabını tutturamadı. TÜİK ise makyajlı verilerle halkın cebinden çalıyor ama kimsenin yargılandığını görmedik. Siz ısrarla tüm paydaşları memnun edecek bir asgari ücret belirleneceğini söylüyorsunuz; orta vadeli plandaki yüzde 17'lik TÜİK enflasyonuna göre mi, Merkez Bankasının yüzde 44 hedef enflasyonuna göre mi, yüzde 104 olan hane halkı enflasyonuna göre mi, yüzde 67 olan emeklinin enflasyonuna göre mi yoksa anlayış bekleyen Genel Başkanınızı mutlu edecek bir enflasyona göre mi asgari ücreti hesaplayacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, milleti kuru ekmeğe muhtaç ettiniz. 1 Ocaktan bugüne tam üç yüz kırk dokuz gün geçti, asgari ücretlinin alım gücü en az 5 bin lira eridi ve bu nedenle mutfaktan 31 kilo dana eti, 92 kilo tavuk eti, 930 adet ekmek, çocukların kursağından 3.009 yumurta, 620 litre süt eksildi. Sonuç ortada, vatandaşın mutfağında et değil, dert kaynıyor.
Peki, emekliler; emekliler için diyorsunuz ki: "Yirmi iki yılda aylıklarına rekor artış yaptık." Sayın Bakan, 2002'de asgari ücretin yüzde 30 üzerinde olan en düşük emekli aylığı bugün yüzde 27 altında. Emeklileri yoksulluğun yanına bile yanaşamaz hâle getirdiniz, en düşük emekli aylığı yoksulluk sınırının yüzde 81 altında kaldı; yetmedi, 2024'ü de dalga geçer gibi "Emekli yılı" ilan ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Yurtlarda bedava tatil, şehirler arası otobüs biletiyle emeklilere dilenci muamelesi yaptırdınız. Oysa emekli aylıklarını bugünkü sefalet düzeyine getiren sizsiniz. 5510 sayılı Kanun'u İsrail Hükûmeti çıkarmadı, aylık bağlama oranını yüzde 35'e Esat rejimi getirmedi, büyümeden verilen refah payını bizi kıskanan Alman Hans yüzde 30'a düşürmedi. (CHP sıralarından alkışlar) Hepsinin altında iktidarınızın imzası var. Memur emeklilerini kronik yoksulluk seviyesine getirdiniz. Ne demişti Erdoğan Mayıs 2023'te "Seyyanen artış talimatı verdim." On dokuz ay geçti, o gün bugündür emekli her ay 14.500 lira eksik maaş alıyor.
Hakkınızı yemeyelim; çok da yaratıcısınız, ne yaptınız? Herkesin yıllardır bildiği ama 31 Mart yerel seçimlerine kadar aklına gelmediği SGK prim borçlarını bir anda hatırlayıverdiniz. Oysa, Sayıştay 2023'te tüm belediyelerin kuruma olan borçlarının 72 milyar yani bütçenin gelirinin sadece yüzde 3'ü olduğunu ifade etti. Siz, geriye kalan yüzde 97'yi bıraktınız, kamu hizmeti gören belediyelerin peşine düştünüz. Bir konuyu da merak ediyorum Sayın Bakan. Sosyal güvenlik sistemimizin mali açıdan sürdürülebilir olduğunu, gelirlerin giderleri karşılama oranının yüzde 95 olduğunu söyleyen sizsiniz. Ne oldu da SGK yandı, bitti, kül oldu? Cevabı SGK'nin Sayıştay raporlarında. Ne diyor raporda? SGK bir yıllık kira sözleşmesi yapmış, rayiç bedeline bakmadan kırk beş yıl kullanım hakkı vermiş. İcra dosya sayısı 4 milyonu aşmış, sadece üçte 1'i, yüzde 36'sı tahsil edilmiş. 4 milyar liralık borca karşılık 1.636 taşınmaz alınmış, sadece yüzde 8'i satılabilmiş. Hani, Sayın Cumhurbaşkanı diyor ya: "Muhalefet belediyelerini silkele." Önce sizden ve sizin Bakanlığınızdan silkelemeye başlamanız lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
Öte taraftan, keşke prim borçları kadar affedilen vergileri de dert etseydiniz. Vazgeçtiğiniz 3 trilyon lirayla 8 milyon 300 bin emekliye 30 bin lira aylık bağlayabilirdiniz. SGK demişken, tabii, EYT'yi de unutmamak lazım. Ekonomist Erdoğan'ın kendisi gibi ekonomist olduğunu öğrendiğimiz oğlu Bilal Erdoğan demişti ki: "EYT'de kandırıldık." Bilal Erdoğan'ı kim kandırdı? Sayın Bakan geçen bütçe sunumunda dedi ki: "Uzun yıllardır talep edilen EYT'yi karşıladık." Sayın Bakan, Bilal Erdoğan'ı niye kandırdınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Kuraldır, dört yanlış bir doğruyu götürür ama o kadar çok yanlışınız var ki götürecek doğru kalmadı. Emeklilikte kademeye takılanları yarattınız. Hatanızı telafi edeceğinize "Almanya'da kırk yıl çalışıyorlar, yirmi yıl emekli kalıyorlar; nimet-külfet olayı." diyerek yıllarca çalışıp prim borcunu ödeyen milyonlarca emekçiyi deyim yerindeyse bedavacı yaptınız. Bir bedavacılıktan bahsedeceksek Düsseldorf'a çalışma ataşesi olarak atadığınız sınıf arkadaşınızın aşçı oğlundan bahsetmeniz lazım. Dolayısıyla milletin sırtındaki yükü artıranlar önce kendi icraatlarının hesabını vermeli. Bakın, üç büyük konfederasyon aylardır meydandalar, "Gelirde, vergide, yaşamda adalet." diyorlar. Sayın Bakanın tek bir cümlesi yok. Oysa vergi meselesi milyonlarca ücretliyi ilgilendiren bir memleket meselesidir. Gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2000 yılında brüt asgari ücretin 20 katı iken bugün 5,5 katına geriledi. Hadi kuldan utanmıyorsunuz, Allah'tan da mı korkmuyorsunuz? Yüzsüzlerden alamadığınız vergiyi geliri olmayan yoksuldan alıyorsunuz. Hangi ara adınızdaki adalete bu kadar yabancılaştınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Çalışma yaşamının en kötü olduğu ülkeler arasındayız. ILO'nun kara listesindeyiz çünkü iktidarınız darbe hukukuyla gelen yasakları ve kısıtlamaları sürdürüyor. Daha dün BİRLEŞİK METAL-İŞ sendikasının anayasal hakkını kullanmasını engellediniz. Aldıkları grev kararını bir kişinin keyfî tutumuyla yasakladınız, gerekçe olarak da millî güvenlik dediniz. 2003'ten beri grev hakkını yasakladığınız 200 bin işçi kamu güvenliği sorunu değildir ancak kendini Anayasa'dan üstün gören tek adam rejimi millî güvenlik sorunudur. (CHP sıralarından alkışlar) Biz bu düzenin karşısında işçinin, emekçinin yanında durmaya devam edeceğiz. 12 Eylülden sonra bir ilk yaşattınız, DİSK GENEL-İŞ Başkanı Remzi Çalışkan'ı sudan sebeplerle tutukladınız. İş ihlalleri, hak gaspları aldı başını gidiyor, sizi Twitter'da duyurduğunuz müjdeler dışında hiçbir yerde göremiyoruz Sayın Bakan. FERNAS'ta yoktunuz, Nallıhan'da yoktunuz, Polonez işçileri Çatalca'da donuyor, açlık grevinden kırılıyor, yine yoksunuz. Haklarını aramak için Ankara'ya yürümek istiyorlar. Altı gün oldu, Sayın İçişleri Bakanına ulaşamıyorum; ulaşmaz, dönmez telefonuma. Neden? Verdiği emrin hukuksuz olduğunu, Anayasa'ya aykırı olduğunu kendisi de biliyor. İdeolojik tercihlerle kural hâline getirdiğiniz güvencesiz çalışmayla Küresel Kölelik Endeksi'nde Avrupa 1'incisi, dünya 5'incisi sırasındayız. 833 lira cep harçlığı vererek okul temizlettiğiniz emekçilere bakın, köleliğin ne olduğunu göreceksiniz.
Sayın Bakan, çalışanların yüzde 28'i hâlâ kayıt dışıyken geçen gün "İstihdam rekoru kırdık." diye bir "tweet" paylaştınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Taşcıer, lütfen tamamlayın.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Araştırınca işin aslını öğrendik: İktidarınız, stajyer ve çırakları işsizliği düşürmek için veri olarak kullanmış ama iş, özlük haklarına ve emeklilik haklarına gelince kulağınızın üstüne yatıyorsunuz.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Takip eder bunlar...
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Yerinizden konuşmayın, gelip cevap verirsiniz.
"Taşeron işçiliği bitirdik." dediniz, kamuda mutfağa alınan patates ile yemekhanede çalışan işçiyi bir tutan yeni bir taşeron cumhuriyeti yarattınız. Size göre ülke büyüyor, özgürlükler artıyor; büyüyen tek bir şey var Sayın Bakan: "Geçinemiyoruz!" diye haykıran işçilerin, emekçilerin, memurların, herkesin direnişi ve mücadelesi.
Sonuç olarak, uyguladığınız politikalar akıl, vicdan ve adaletle aynı yolda yürümüyor. Biz bunu düzelteceğiz, Türkiye ittifakını milletin Meclisinde kuracağız, halkın sorunlarına gerçek çözüm üreteceğiz.
Genel Kurulu selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)