GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:15.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, kıymetli halklarımızı, emekçileri, eşitlik ve özgürlük mücadelesi verirken tutsak ve sürgün edilmiş yoldaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Emekçilerden toplanan paralarla oluşturulan bütçenin planlanmasına baktığımızda, kimin hangi tarafta olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Siz zengini daha zengin etmeye, yandaşı büyütmeye ant içmişsiniz. Toplumun büyük çoğunluğunu açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiniz. Ülkeyi getirdiğiniz noktayı eğitim alanında çok net bir şekilde görüyoruz. Neoliberal politikaları hızla uygulayarak kamu hizmetlerini büyük oranda özelleştirdiniz. Büyük soygununuz meşrulaşsın diye her alanı yenidoğan çetesi gibi insanların, bebeklerin canına kasteden büyük küçük çetelerle doldurdunuz. Devlet okullarının niteliğini düşürerek eğitimde özelleştirmeyi yaygınlaştırdınız. Eğitimi tamamen ideolojik, politik tercihlerinize göre şekillendirmeye çalışıyorsunuz. 2012 yılında 4+4+4 modeline geçerek süreci başlattınız. Günümüze geldiğimizde, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli diye cafcaflı sıfatlarla sunduğunuz müfredat tam bir facia. Bilimden uzak, laiklik karşıtı, tekçiliğe ve erkek egemenliğine dayanan bir müfredat. Eğitim, özellikle neoliberal politikaların uygulanmasında dikiş tutturulamadığı için yapboz tahtasına dönüştürülmüştür ancak hiç bu kadar rezil bir hâl almamıştı.

Yusuf Tekin, siz kimseye benzemiyorsunuz, affınızı ne zaman isteyeceksiniz, çok merak ediyoruz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Sizden önceki Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer zamanında yoğun toplumsal baskı sonucu verilen ücretsiz yemek hakkını bile geri aldınız. Bir öğün yemeği okullarda açlıktan bayılan "Kendimi geliştiriyorum, acıkmamak için su içiyorum." diyen çocuklara çok gördünüz ama sizin çocuklarınızın yediği önünde, yemediği arkasında; bu devran böyle dönmez. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye'de şiddetli yoksulluk içinde 6,5 milyon çocuk var. Türkiye'de her 4 çocuktan 1'i okula aç gidiyor. Türk Aile Hekimleri Derneğinde yayınlanan bir çalışmada, her 4 çocuktan 1'inin kilosunun çok düşük olduğu, Avrupa'da yalnızca yüzde 18 olan kansızlık oranının Türkiye'de kız çocuklarında yüzde 85, erkek çocuklarında ise yüzde 68 olduğu rapor edildi.

Türkiye'de eğitim dönemi başlarken çocuklara bir öğün ücretsiz yemek sağlamak için yıllık maliyet 165 milyar lira olarak hesaplandı. Bu miktar, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin sadece yüzde 13'üne denk geliyor. "Bütçe yok." denilmektedir, bakalım var mı yok mu?

Devlet, sermayeye verilen teşvikler kapsamında vergi gelirlerinden vazgeçiyor. 2024 yılında sermayedarlar ve patronlara uygulanan vergi muafiyeti ve istisnalar 1,8 trilyon liradır. Yap-işlet-devret projeleri kapsamında köprülerden kara yollarına taahhüt edilen garanti bedelleri âdeta bir soyguna dönüşmüştür. Önümüzdeki üç yıl ödenmesi planlanan bedel 328,7 milyar TL'ye ulaşmıştır.

Bir mühendislik çalışmasıyla toplumun yeniden şekillendirilmesinin eğitimdeki birbirini tamamlayan iki önemli projesi MESEM'ler ve ÇEDES'lerdir. MESEM'lerde çocuklar "ucuz iş gücü" olarak sömürülüyor, bu durumu sorgulamasınlar diye de ÇEDES'lerle itaatkâr bir nesil yetiştirilmeye çalışılıyor. MESEM'ler aracılığıyla piyasanın ucuz iş gücü ihtiyacını gidermeyi kendine görev edinen Millî Eğitim Bakanlığı yoksullaştırılan çocukları işçileştirmekte, çocukların çalıştırıldığı iş yerlerinde katledilmesine göz yummaktadır. Öte yandan, mevsimlik tarımda çalışan çocukların eğitimden uzaklaşmalarını engellemeye dönük herhangi bir tedbir almayan Millî Eğitim Bakanlığı çalışmak zorunda bırakıldığı için eğitimden kopan çocukların sayısını ısrarla açıklamamaktadır MESEM'lerde meslek edindirme değil çocuk katliamı yapılmaktadır. Geçtiğimiz eğitim öğretim döneminde 5'i inşaatta, 4'ü sanayide olmak üzere 9 MESEM'li çocuk; yine bu dönemde, sipariş yetiştirme baskısı altında çalışan 5 motokurye çocuk katledildi. Katledilen çocukların resmi burada, bu resme iyi bakın, sizde vicdan yok ama ben vicdanı olan halklarımıza buradan seslenmek istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

2023 Eylül-2024 Ağustos döneminde en az 66 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Mesleki eğitimde Avrupa örnek veriliyor ama oralarda çocuklar eğitim alarak meslek sahibi oluyorlar, ölmüyorlar, bizde ise ucuz iş gücü olarak değerlendiriliyor ve denetimsiz iş yerlerinde kâr uğruna katlediliyorlar.

Tekçi bir anlayışla itaatkâr nesiller yetiştirmek için ÇEDES Projesi hayata geçiriliyor. Tarikatlara bu projeyle para aktarıyorsunuz, öğretmenler atanmazken imamlar atanıyor. Bu imamlar ne işe yarar diye çok düşündüm, sonra anladım, öldürdüğünüz eğitimin ruhuna Fatiha okusun diye herhâlde bu imamları atadınız diye düşünüyorum, başka bir açıklaması yok çünkü. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca, bu yolla, ÇEDES'ler, MESEM'ler yoluyla devlet okullarının niteliğini düşürüyorsunuz, özel okulların önünü açıyorsunuz. Milyonlarca Alevi yurttaşın eşitlik talebi, kültürü, inancı yok sayılıyor.

Değerli milletvekilleri, üniversite öğrencilerinin sorunlarından da bahsetmek isterim. Üniversite öğrencileri barınamıyor, beslenemiyor, üniversiteyi kazansalar da kayıtlarını dondurmak zorunda kalıyor, ülkede bir gelecek görmedikleri için yurt dışına çıkıyor. Bu ekonomik koşullarda, utanmadan, KYK bursu günlük 100 lira yapıldı; bununla öğrenciler nasıl geçinsin? Öğrenciler yoksullukla, geleceksizlikle mücadele ederken sıra size gelmez sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Gençler geçinebilecekleri burs hakkını alacaklar hem de söke söke alacaklar, kendilerinden çalınanları tek tek geri alacaklar.

Peki, biz eğitimde nasıl bir model öngörüyoruz, bizim iktidarımızda eğitimde neler olacak? Çocuklar toplumsal özneler olarak görülerek parasız, bilimsel, demokratik ve ana dilinde eğitim hayata geçirilecek. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamaları sonlandırılacak, tüm öğretmenler kadrolu ve güvenceli olarak istihdam edilecek. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bizler bu coğrafyada yaşayan Alevilerin, Süryanilerin, Ermenilerin, Keldanilerin ve diğer inanç gruplarının da sesiyiz, halkların ve inançların özgür bir şekilde yaşamalarını esas alıyoruz; bu bağlamda, din dersi zorunlu olmaktan çıkarılacak. Her eğitim kademesinde çocuklara bir öğün ücretsiz yemek verilecek. MESEM'ler kapatılacak ve çocukların işçileştirilmesine son verilecek. Sermayenin ihtiyaçlarını değil toplumsal ihtiyaçları merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilecek. Öğrenciler ve eğitim emekçileri açısından ciddi riskler barındıran kalıcı yaz saati uygulamasına son verilecek. Üniversite öğrencileri için eğitim, barınma, ulaşım ve yemek hizmetleri tamamen ücretsiz olacak. Her öğrencinin kalabileceği şekilde yurtlar yapılacak, öğrencilere verilen burs karşılıksız olacak, burs miktarına ulaşım, kitap ve kira bedelleri de ayrıca eklenecek. Bütün bunların hayata geçirilmesi için hep birlikte mücadele edeceğiz, öğrenci örgütleriyle, eğitim emekçilerinin örgütleriyle bir araya geleceğiz.

Ben buradan, sözlerime son verirken, özellikle, şu anda direnen bütün işçileri selamlamak istiyorum, emekçileri selamlamak istiyorum. Bugün, Ankara'da sesini duyurmak için bir araya gelen Hakkımı Ver Platformuna, buraya gelen, Ankara'ya gelen ve Kızılay'da saldırıya uğrayan, içinde tanıdığımız, bildiğimiz sendikacı arkadaşların, öğretmen arkadaşların, emekçilerin olduğu gruba olan bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. İşte, insanların bütçe görüşmelerinde sesini duyurmasının engellenmesine karşı da mutlaka bir araya gelmeliyiz.

Şimdi, buradan özellikle dile getirmek istediğim bir nokta daha var, söylemeden edemeyeceğim vaktim de kalmışken. Yüz küsur gündür Polonez işçileri soğukta direniyorlar. Hep yanlarında olduk, destek verdik. Ankara'ya yürümek istediler, yolları kapandı. Ürdün menşeli bir sermayedar bu Polonez ve ne hikmetse, ne oluyorsa, Ankara'ya herkes yürüyebiliyor, Polonez işçileri yürüyemiyor; bunu protesto etmek için Çatalca Adliyesinin önünde bekliyorlar. Günlerdir açlık grevi yapıyorlar, bir lokma bile yemiyorlar bu soğukta, bu kışta. Bu yolun açılmasını istiyoruz; haklarının verilmesi, işlerine iade edilmeleri ve sendikal haklarıyla birlikte iade edilmeleri gerektiğini düşünüyoruz. İşte, biz mücadeleyi her alanda yükselterek bütün bu söylediklerimizi hayata geçireceğiz, halklarla, emekçilerle birlikte örgütlenerek hayata geçireceğiz.

Siz gideceksiniz, emekten, halktan yana bir toplumsal düzen mutlaka kurulacak, mutlaka kazanacağız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)