Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 38 |
Tarih: | 18.12.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2025 yılı bütçe teklifi üzerinde konuşuyoruz. 5'inci maddeyle, bütçe uygulaması sırasında ortaya çıkacak acil ve öncelikli hizmetlerin yürütülmesi amacıyla yedek ödenek konulması öngörülüyor. İlave personel giderlerini karşılama, yatırımları hızlandırma ve doğal afet giderlerini karşılama ödeneği gibi kalemlerden oluşan bu maddenin doğal afetlerle ilgili kaleminin sadece 9 milyar lira olduğunu görüyoruz. Kahramanmaraş depremlerinin getirdiği büyük yıkımın Türkiye ekonomisine yüklediği yaklaşık 2 trilyon liralık maliyeti düşündüğümüzde 2025 yılında doğal afet olmaması için şimdiden duaya başlamalıyız. 2023 yılı bütçesinde 41,4 milyar lira olan bu ödeneğe yıl içinde 39,8 milyar lira daha ilave edilmiştir. Cumhurbaşkanına verilen yetkiler dâhilinde yapılan aktarımlarla yedek ödenek tutarının bir yıl sonu itibarıyla 95 milyara ulaştığını Sayıştay raporlarından anlıyoruz. Bu tutar başlangıç ödeneğinin yaklaşık 2,3 katındadır. Sayıştay 2023 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi'ni incelediğimizde ise ödenek konusunda Sayıştay sadece tespitte bulunmakla kalmış, herhangi bir araştırmaya girmemiştir. Bu durum da gösteriyor ki Sayıştaya geniş bir denetleme alanı sağlandığı izlenimi verilmiş olsa da gerçekte Sayıştay, fonksiyonlarını yerine getiremez hâle konulmuştur. Burada Sayıştayın denetleme hakkını kullanmadığını görüyor, bu durumun araştırılıp sorgulanması gerektiği kanaatini taşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın yirmi iki yıldır sunduğu bütçelerle ülkemiz bugün ekonomik, siyasi, sosyal, hukuki ve ahlaki olarak tam bir çöküşün eşiğine gelmiştir. Bu bütçede, maalesef, bu çöküşü ortadan kaldıracak, ülkenin kalkınmasını sağlayacak, istihdamı ve yatırımları artıracak, millî geliri büyütecek, emek ve sermaye arasındaki dengeyi kuracak, adil bir dağılımı sağlayacak hiçbir şey bulunmamaktadır. Aslında böyle ciddi bir ekonomik kriz ortamında bu bütçenin de öncekilerden bir farkı yok. Sosyal ayağı kuvvetli, kapsamlı bir kalkınma planı uygulanmadan, Türkiye'nin ithalata bağımlı olan yapısı ortadan kaldırılmadan, ciddi bir vergi reformu yapılmadan, gerçek manada israftan kaçınılmadan, Türkiye'de sanayi etkin kılınmadan 2024-2025 yıllarının kaybedeni yine halkımız olacaktır. Ülkemizin istihdam yaratmaya ve büyümeye devam ettiğini söylüyorsunuz fakat Türkiye hiçbir zaman olması gerektiği gibi büyüyemedi, belli bir oranda büyüme olduğunda bile adil şekilde bir paylaşım yapılmadı. Bakın, TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla bile gelir dağılımı istatistiklerinde en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 49,8 oldu, en düşük yüzde 20'si ise gelirin sadece yüzde 6'sını alıyor. En zengin yüzde 20'nin toplam gelirden aldığı pay son on yılın zirvesinde yer alıyor.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 7'nci bütçesini görüşüyoruz. Cumhurbaşkanının "Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz." demişti. Bunun üzerinden tam altı yıl geçti, milletimiz verdi yetkiyi vermesine ama hep beraber görüyoruz tabii ki etkiyi. Türkiye'nin hiçbir makro göstergesi daha iyiye gitmedi, millî gelir düştü, oysa 2 trilyon dolar olacağı hesaplanıyordu. Ülkemiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecekti, şimdi ise Türkiye'nin 1,3 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılasıyla en büyük 20 ekonomi içinde sondan 3'üncü sırada yer aldığını görüyoruz. IMF projeksiyonlarına göre, 2029'da Türkiye'nin 1,8 trilyon dolarlık millî gelirle 17'nci sırada kalmaya devam edeceği görünüyor. Başka ne oldu? Enflasyon patladı, millet altında kaldı. Daha başından, bütçenin 2 trilyon lira açık vereceğini öngörüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kasım ayında bir ayda 939,5 milyar bütçe geliri elde edildi fakat bu gelirin 819,4 milyar lirası vergilerden oluşuyor yani vatandaş olarak bizler ödevlerimizi fazlasıyla yerine getiriyoruz fakat merkezî yönetim bütçesinde faiz ödemeleri yine rekorlar kırmaya devam ediyor. İlk on bir ayda bütçeden faize ödenen tutar 1,2 trilyon liraya ulaştı, oysa geçen yılın ocak-kasım dönemindeki faiz gideri toplamı 632,2 milyar liraydı; bunun anlamı, faize giden para bir önceki yıla göre ilk on bir ayda yüzde 89 oranında arttı. Hep birlikte gördük, yine göreceğiz; asgari ücrete yapılan zamlar daha vatandaşın cebine girmeden eriyecek, çalışanlar yine zararda. Hükûmet bir eliyle verdiğini diğer eliyle fazlasıyla almada pek mahir. Ayrıca, maalesef, bunlar daha başlangıç; turpun büyüğü heybede.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem İzmir'den bahsedeceğim. Talan ve rant iktidarıyla, İzmir'in en kıymetli koyları, tarım, orman ve zeytinlik alanları imar kararları nedeniyle ağır bir tehdit altındadır. İzmir'de bu sene çok sayıda orman yangını çıktı, küle dönen yerlerden biri de Urla'nın Yağcılar köyüydü. 30 Temmuzda meydana gelen orman yangınından sonra birinci derece sit alanı statüsünde olan Yağcılar, üçüncü derece sit alanına dönüştürüldü. Bu statü değişikliğiyle birlikte koy imara açıldı, şimdi de yangından zarar gören bölgede 650 lüks villa yapımı planlanıyor. Yangından kurtulan ağaçlık alanda bu proje kapsamında tam 45 bin ağacın kesileceği söyleniyor. Yağcılar rant projelerine kurban edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Bakın, yangında yok olan orman alanlarının ormanlaştırma maksadı dışında kullanılması doğaya ve bu ülkeye ihanettir. Anayasa'mızın 169'uncu maddesine göre "Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz." hükmü yer alıyor. İktidara geldiğiniz günden beri ülkenin ormanlarını, su kaynaklarını, madenlerini, kıyılarını, ülkenin tüm doğal zenginliklerini telafisi mümkün olmayacak şekilde yok ettiniz. Ben, bu iktidarın, cumhuriyet tarihinin görüp görebileceği en büyük doğa düşmanı olduğunu düşünüyorum. Ülkede satacak hiçbir şey bırakmadınız, kalanları da birilerine peşkeş çekmenizi asla kabul etmiyoruz. Sizler görevinizi kötüye kullanıyorsunuz. Dilediğiniz her şeyi dilediğiniz gibi yapamazsınız. Bu devlet sizin değil milletimizin devletidir. Sizler, millet adına milletin verdiği emanet olan bütçe hakkını yönettiğinizi anlamak zorundasınız. 21'inci yüzyılı Türk yüzyılı yapmaya yönelik hiçbir çözüm getiremeyen 2025 bütçesi, yanlıştan dönme, ortak akıl ve uzlaşmayla mevcut sorunlardan kurtulmak için fırsat olabilirdi fakat değerlendiremediniz.
Yine de bu bütçenin hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)kışlar)