GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:18.12.2024

MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL GAZİ KONAL (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin Genel Kurul görüşmeleri kapsamında 6'ncı madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, bütçe yönetimi salt rakamlardan ibaret bir denklem değildir; toplumsal refahı gözeten, stratejik öncelikleri belirleyen, istikrarlı büyümeyi hedefleyen ve ulusal menfaatlerimizin uzun vadeli korunmasına katkı sunan bir süreçtir. Bu süreçte esneklik, öngörü ve uyum kabiliyeti ne kadar güçlüyse ülkemizin önüne çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirme ve beklenmeyen zorluklara karşı dirayetli durma şansı da o derecede yükselmektedir. Gelir gider dengesi içerisinde kamu kaynaklarının yönetimi hızla değişen ekonomik, sosyal ve jeopolitik gelişmeler karşısında katı bir yapıya hapsolamaz; aksine, bu kaynakların hedeflerimize uygun, gerektiğinde yeniden şekillendirilebilen, iyileştirip dönüştürebilen bir yapıda olması elzemdir. Kanun teklifinin 6'ncı maddesindeki aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleriyle de işte tam bu gereksinimi karşılamak amaçlanmıştır. Üstelik bunu yaparken bir yandan kamu idaresi kaynaklarını daha verimli kullanmayı, diğer yandan da oluşabilecek mali risklerin zamanında bertaraf etmeyi mümkün kılmaktadır. Esneklik sadece idari bir tercih değil, küresel ekonomik mimarın gerektirdiği çağdaş bir zorunluluktur. Öte yandan, kamu harcamalarında sağlanan bu esnekliğin sorumlu ve adil kullanımını temin etmek de son derece önemlidir.

Değerli milletvekilleri, eğitim, sağlık, altyapı, savunma, enerji, çevre ve dijital dönüşüm gibi kritik alanlarda sürpriz gelişmeler veya proje revizyonları kaçınılmazdır. Bu maddenin sağladığı bu esnek çerçeve, bu faktörlerin bütçe yönetimi üzerindeki baskısını azaltarak ekonomimizin farklı dinamiklerini bir arada ve uyumlu biçimde yönetme kapasitemizi artıracaktır. Elbette esneklik ne kadar kıymetliyse bunun koşulları ve sınırları da net bir biçimde belirlenmelidir. Etkin denetim, hesap verilebilirlik ve raporlama standartları, 6'ncı maddenin uygulamadaki başarısını tayin edecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kamuoyunun düzenli bilgilendirilmesi, bağımsız denetim organlarının saygın ve etkin rolü, bu maddenin bir güvence mekanizma niteliğine bürünmesini sağlayacaktır. Bu vesileyle, 2025 yılı bütçesini Milliyetçi Hareket Partisi adına desteklediğimizi belirtiyor; yüce milletimize ve devletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bana ayrılan sürenin son kısmında vatanımızın, vatandaşımızın, milletimizin, Anadolu'nun aslı olan, büyük şehirler arasında kalmış seçim bölgem Giresun gibi küçük illerimizde geçimini sürdüren küçük esnaflarımızla; dolmuş, servis şoförlerimizle ve taksicilerimizle ilgili bizlere iletilen problemlerle alakalı birkaç cümle kurmak istiyorum: Onlar yalnızca geçimini kazanan ticaretçiler değil, mahallelerimizin ağabeyleri, yeri geldiğinde komiserleri, acil servisleri ve en kötü günümüzde ailelerimizi emanet edeceğimiz canlarımızdır. Bugün mantar gibi her köşeye türemiş zincir marketlerin arasında kaybolmaya yüz tutmuş, bünyesi küçük olsa da maneviyatı asırlara bedel çınar ağaçlarımızdır. "Askıda ekmek, veresiye defteri, üstü kalsın, bu da bizden olsun." anlayışını yaşayan ve yaşatan Anadolu kültürümüzün yegâne temsilcileridir. Cenazemizde kepenklerini kapatan, ihtiyaç duyduğumuzda gece gündüz demeden fedakârlıkla hizmetimizde olan ailelerimizden birer bireydir. Hâl böyleyken, maalesef, günden güne sayıları azalmakta, yeni nesil ise kapılarını dahi çalmamaktadır. Gıdadan sebze meyveye, kırtasiyeden züccaciye, tuhafiyeye, beyaz eşyadan elektronik eşyaya, hatta artık motorlu taşıtlara kadar bugün izin verilse ilaç bile satmaya teşebbüs eden zengin zincir marketlerle ve kampanyalı indirimleriyle orantısız mücadele eden, hayli yorulan küçük esnafımız kira bedeli, BAĞ-KUR ve SGK ödemeleriyle nefes almakta zorlanmaktadır.

Az önce belirttiğim gibi, mahalle bakkalını mahallenin ağabeyi, manavı polis, çaycıyı haberci, taksiciyi de mahallenin acil servisi olarak görmekte fayda olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden, bu değerlerimizi kaybetmemek, kaybettirmemek geleceğimiz için önem arz etmektedir. İlgili bakanlıklarımızdan ve yetkililerden bu konuda teşvik ve düzenleme beklenmektedir.

Örneğin, bir kırtasiye-kitabevi bir yıl boyunca eğitim öğretim yılı başlangıç haftasını beklemektedir. En yoğun kazancının olacağı dönem iki haftalık o süreçtir ancak görüyor ve yaşıyoruz ki eğitim öğretim haftasına iki üç hafta kala söz konusu zincir marketlerde kırtasiye ürünleri gıda reyonlarının önüne geçmiş, maliyetinin altında kampanyalarla satışa sunulmuş olmaktadır. Elbette vatandaşımız özgürdür, istediği yerden alışverişini yapacaktır ama indirimlerin de bir alt-üst seviyesinin olması gerektiğini düşünüyorum. Marketlerin bir kalemden, bir defterden almadığı, kaybettiği kâr oranını yan reyonda sattığı bir çikolatadan, şekerden, meyveden fazlasıyla kazanacak alternatifleri vardır ancak yılda bir kez yoğun satış yapmayı bekleyen ve alternatifi olmayan kırtasiyecilerimiz bu drama ne kadar dayanabilecektir? Dolayısıyla bu dengenin ve rekabetin objektif olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Yine, gördüğüm başka bir tezat durum da şehrim Giresun gibi insan ve trafik sirkülasyonu az olan Bayburt, Şırnak, Siirt, Ardahan, Aksaray, Niğde gibi birçok küçük şehrimizde geçimini sağlamaya çalışan şoför ve taksi esnaflarımızın karşı karşıya kaldığı durumdur. Bizim gibi, trafik ve insan sirkülasyonu büyükşehirlere oranla oldukça düşük olan taksici esnaflarımızın zorunlu masrafları İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Antalya gibi yoğun çalışan meslektaşlarıyla neredeyse aynı, kazanç ve ticari değerleri ise oldukça düşük orandadır. Allah korusun, dolmuş ve taksicilerimizin 20 milyon sirkülasyonluk İstanbul trafiğinde kaza oranı yüzde 30 iken 300 bin, 500 bin nüfuslu bizim gibi şehirlerde kaza oranı yüzde 1'ler, 2'lerdir.

Yine, büyükşehirlerimizde ticari taksi ve dolmuş hatlarının ticari değeri bizim gibi il ve ilçelerin katbekat üstündedir. Kıymetli şoförlerimizin büyükşehirlerde günlük kazançları iyiyken, küçük illerimizde kontak çevirmeden günlerce bekleyen şoför esnafımız bulunmaktadır. Ancak ticari araçlarımızın zorunlu trafik sigortası ve kasko bedellerine baktığımızda ise neredeyse her yerde aynıdır. Yani İstanbul'da, Antalya'da, Ankara'da yılda birkaç defa kaza potansiyeli olan bir ticari aracın sigorta, kasko ödeme bedeli ile Siirt'te, Giresun'da, Bayburt'ta günlerce kontak çevirmeden bekleyen, kaza yapma oranı sıfıra yakın olan şehirlerimizdeki ticari araç ve dolmuşların sigorta bedelleri arasında çok cüzi farklar bulunmaktadır. Burada matematiksel ve mantıksal olarak oran-orantı hesabı ortadan kalkmaktadır. Yetkililerden bu tezat duruma bir düzen getirilmesini beklemekteyiz.

Yine, ayrıca, ülkemizde hususi araçlarda iki yılda yapılan muayeneler ticari araçlarda bir yılda yapılmaktadır. Elbette canlarımızı teslim ettiğimiz ticari araçların bakım, onarım ve muayenelerinin sık yapılması halk sağlığı açısından önem taşımaktadır ancak pandemi dönemiyle birlikte dünya da ve ülkemizde artan yedek parça ve bakım onarım maliyetinin artmasıyla zaten zor günler geçiren şoför esnafımız en azından yılda bir yaptırdığı muayene bedellerinin yarıya indirilmesini önemsiyoruz. Ayrıca, meslek belgelerinin edinilmesi ve eğitim teşrifleri yakıtta ÖTV indirimi şoför esnafımız için beklentimizdir.

Sözlerimi bitirmeden önce, sayıları bugün milyonları bulan, ölümlü kazaya sebep vermemiş ama ekmeğini direksiyondan kazandığı için büyük mağduriyet yaşayan şoförlerimize bir defaya mahsus ehliyet affını bir kez daha buradan dile getiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)