| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 18.12.2024 |
AK PARTİ GRUBU ADINA SENA NUR ÇELİK KANAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyamız, günlerin ve saatlerin bile kritik olduğu olağanüstü bir dönemden geçiyor. Ukrayna gibi çözülemeyen jeopolitik krizler çatışmaya dönüşürken insani dramlara sahne olan iç savaşlar Sudan'dan Yemen'e yeni bir yükseliş gösteriyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası bir daha yaşanmaması için ahitler verilen soykırım ve savaş suçları Gazze'de işlenirken uluslararası kurumların işlevsizliği uluslararası sistemin temellerini derinden sarsıyor. İki dünya savaşı arası dönemi hatırlatırcasına ideolojik radikalizm, yabancı düşmanlığı ve aşırı sağ gibi akımlar birçok ülkede hızla yayılıyor. Otuz yıl önce "tarihin sonu" tezini ortaya atarak liberal demokrasinin zaferini ilan edenler, bugün bu sistemin gölgesinde büyüyen çatışmalar ve yeni bir küresel savaş tehlikesiyle yüzleşmek zorunda kalıyor.
Sayın milletvekilleri, Türkiye bu çalkantılı dönemde üstlendiği tarihî misyonla dünya sahnesinde barışın ve istikrarın sembolü olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürütülen bağımsız ve millî dış politikamız, stratejik çıkarlarımızı korumanın ötesinde, jeopolitik hamleleri ve ara buluculuk başarılarıyla bölgesel güvenliğin garantörü ve oyun kurucu bir güç olmuştur. Şanlı tarihimizin mirasını yansıtan dış politikamız dünyanın ilham alabileceği, referans gösterebileceği ve en önemlisi insanı temel alan bir yapıya sahiptir. Yıllardır Ukrayna'dan Suriye'ye, Gazze'den Somali'ye kadar geniş bir coğrafyada insanlık onurunu ve hayatın kutsallığını popülist gündemlere feda etmeden dış politikasını sürdüren ülkemizin hiçbir propagandaya ihtiyaç duymayan bir itibara kavuştuğu bir hakikattir. Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya 5’ten büyüktür." diyerek dünya barışı için yaptığı Birleşmiş Milletler reformu çağrısı her geçen gün önemini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün, Gazze'de yaşananlar insanlık tarihinin en utanç verici anlarından biri olarak kayda geçiyor. Sanmayın ki kayda geçen sadece İsrail ve onun soykırımcı zihniyeti; en vahşi suçların karanlık tasvirlerini bile geride bırakan, böylesi bir acımasızlığa müsaade eden, finanse eden, meşru zemine çeken her ülke tarihin derin hafızasında yerini aldı. Türkiye, uluslararası toplumu harekete geçirmek amacıyla tüm diplomatik kanallarını Gazze için seferber ederek ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması, İsrail'e silah satışının durdurulması, Filistin'in devlet olarak tanınması ve başta Lübnan ve Suriye olmak üzere savaşın coğrafi yayılımının engellenmesi için en yoğun çaba sarf eden aktör olmuştur. Ülkemiz bir yandan İsrail'le ticaretin kesilmesi gibi ekonomik yaptırımlar uygularken diğer yandan sorumluların hukuk önünde hesap vermesi için Uluslararası Adalet Divanındaki tarihî soykırım davasına müdahil olmuştur. Oğuz Atay'ın dediği gibi "Kendini insanlığın bir parçası olarak görmek dünyayı anlamanın ilk şartıdır." Zira, insan odaklı olmayan hiçbir politika dünyayı kavrayamaz, kalıcı ve tesirli olamaz. Bizler yıllardır çatışmalarla, savaşlarla ve korkunç trajedilerle kuşatılmış bu coğrafyanın içinde, kulağımızı, sayılardan ve istatistiklerden ibaret hâle getirilen insanların hikâyelerine verdik. Milletimiz mazlumların derdiyle dertlendikçe milletin iktidarı da mazlumları kollayan politikalar üretti.
Bugün gelinen noktada gerek komşumuz Suriye gerek binlerce kilometre uzaklıkta yer alan Somali ve Etiyopya ve diğer birçok kriz bölgesi için çözüm reçetesi beklenen tek ülke Türkiye'dir çünkü coğrafyaya haritalar üzerinden değil kalpler üzerinden sirayet eden, karşılıklı onurlu bir ilişki kuran, stratejik ve vicdanlı bir dış politika geleneğimiz var artık. Geçmişe ait bir şuur, geleceğe dair sabır ve bugüne has bir kararlılık ülkemizin coğrafyasında benimsediği ana davranış biçimidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, gönül coğrafyamızın küresel hesapların görüldüğü bir arena olmasına asla göz yummayacaktır. İkinci Dünya Savaşı'nın yıkım öykülerini izler ve okurken, benzer bir çıkar çatışmasında, bu kez savaş alanı olarak başkasının evini seçen zihniyetin, bizi büyük trajedilerle komşu kıldığı hakikatini bilerek adımlarımızı atıyoruz.
"Bir milletin gücü ne silah ne de para, hakikate olan bağlılığıdır." der Kemal Tahir. Türkiye her zaman hakikate bağlı kalmayı tercih etti. Evet, bu coğrafyanın bir hakikati var; propagandayla, kurguyla değişmeyecek bir hakikat. İnsanlara dedelerinden, ninelerinden miras kalan, masallarının içinde geçtiği, türkülerinin topraklarından doğduğu, hatıraların kök saldığı şehirlere başka bir gerçeklik giydiremezsiniz. Gün gelir şartlar olgunlaşır ve herkes evine döner. Aslolan bütün bunlar olurken ortaya koyduğumuz tavırdır. Bölgesel barış ve istikrar için hem kendi hakikatine hem komşularının hakikatine bağlı bir Türkiye, bugün dünyada umudun bayraktarlığını yapmaktadır. Ülkemiz, on üç yıl boyunca Suriye halkının meşru taleplerinin karşılandığı kalıcı bir siyasi çözüm arayışını kararlılıkla desteklemiş ve muhacirlere yuva olmayı sürdürmüştür. Yıllarca politik ve söylem üstünlüğünü elinde tutan haksız ve zalim oyuncuların yerine, babasız kalmış çocukların, evi başına yıkılmış ihtiyarların, ailesinin hayatta kalan son ferdi olan mazlumların yanında olduk. Gün gelir devran döner, çocuklar büyür, aileler birleşir, umutlar yeşerir derken bu coğrafya için şafak söker. Nitekim varil bombalarının yağmur gibi sivillerin üzerine yağdığı şehirlerden çıkan ve bize misafir olan Suriye'nin güzel çocukları büyüdü ve kendilerinden gasbedileni geri aldılar. Türkiye'nin kimsesizlerin kimsesi olmayı zorbalıkla çıkar elde etmeye yeğ tutan anlayışı hem tarih nezdinde hem de insanların kalbinde daimî bir saygınlık kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın savunma sanayisi alanındaki özverisi ve vizyonu sayesinde yerli ve millî üretim ekseninde gerçekleştirilen atılımlar savunma sanayimizi çok az ülkenin erişebildiği bir kapasiteye taşımış, Türkiye'yi geleceğin güvenlik mimarisinde vazgeçilmez bir aktör hâline getirirken dış politikada elimizi daha da güçlendirmiştir. İşte, böylece, bir gece ansızın Libya'da darbecilerin karşısında, Suriye'de teröristlerin ensesinde, "Artık umut kesildi." denildiğinde Karabağ'ın özgürlüğünde biz varız. Kilometrelerce karaya mavi vatan inşa ettiğimiz Doğu Akdeniz'de mavinin her tonunda mührümüz var. Denizin dibindeki zenginliğimizden gökyüzünde uçan SİHA'larımıza kadar Türkiye'nin iradesi, bizsiz kurulan bütün masalara yumruk gibi iniyor.
Değerli milletvekilleri, tarihin doğru tarafında durmak ile rasyonel bir dış politika izlemek bizim için aynı anlama gelir. Çünkü "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturu, sadece bizim için değil her millet ve devlet için geçerlidir. Soykırım politikalarına karşı durmayı kimliklerinin bir parçası olarak gören Avrupa ülkelerinin, mesele Filistin olduğunda yaşadığı derin kimlik krizini ibretle izledik. Aynı çifte standart Batı'nın Ukraynalı ve Suriyeli mültecilere yönelik farklı tutumlarında da kendini göstermiş, bilinçaltlarındaki ırkçılık ve İslam düşmanlığı açıkça ortaya çıkmıştır. Batı'nın içini boşaltıp işlevsiz hâle getirdiği "barış, adalet, demokrasi" gibi kavramların yok edilen anlamlarını yeniden inşa etmek de Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye'ye düşmüştür. "Barış" denildiğinde gerçekten barışın kastedildiği tek söylem bu ülkeye aittir. "İnsan hakları" denildiği zaman gerçekten insanın merkeze konulduğu politikalar bu ülkeye aittir. İleride, barışın ve esenliğin hâkim olduğu günler geldiğinde insanlar Türkiye'nin kavramlarıyla konuşacaklar, buna yürekten inanıyorum. Türkiye, bugün daha adil bir dünya için insanlığın tutunduğu tek umut hâline gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ilmek ilmek dokuduğu bu gurur verici manzara, gelecek kuşaklarımız için de bir teminattır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çelik Kanat, lütfen tamamlayın.
SENA NUR ÇELİK KANAT (Devamla) - Zira, onurlu bir ülkenin, tarihin doğru tarafında yer almış bir milletin çocukları olarak yarınlarımızı inşa edecekler.
Sözlerime son verirken bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan olmak üzere tüm bakanlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)