Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 39 |
Tarih: | 19.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 14'üncü maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Gelecek-Saadet Grubu adına herkesi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta başından beri Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı gerek kürsüden gerekse de Komisyon sıralarından vekâlet ettiği Cumhurbaşkanı adına mevzu bütçeyi savunuyor. 2021 senesinin Eylül ayında nas varken "Sana, bana ne oluyor?" diyerek gittikleri faiz indirimiyle her şey altüst olmuştu. Saygın ekonomistlerin söylediğine göre eğer bunu yapmasalardı dolar şimdilerde 17-18 TL arası, akaryakıt fiyatları da 18-20 TL arasında olacaktı. Eylül 2021 öncesi yirmi sekiz ayın tüketici fiyatları toplam olarak yüzde 35 artmıştı yani iki yıl dört aylık enflasyon toplamı buydu, bir başka ifadeyle yıllık yüzde 15-16 civarındaydı.
Peki, nas ekonomisinden sonra ne kadar oldu, biliyor musunuz? Bırakın 2021 yılından beri toplam enflasyonu, sadece bu sene ortalaması yüzde 52; bu da TÜİK'in makyajlı rakamları, yoksa gerçek enflasyon rakamları yüzde 100'lerin üzerindedir değerli milletvekilleri. Sayın Erdoğan, uyguladığı nas politikasıyla doların fiyatını yüzde 300'den fazla artırdı ama suç kimde, biliyor musunuz? Dış güçlerde, iç mihraklarda, vatan hainlerinde, faiz-dolar lobilerinde, Netanyahu falan derken, döndük dolaştık, vatandaşların hesapsız alışverişlerine getirildik.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkanım, üst aklı unuttunuz, üst aklı!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - İktidar, ne olursa olsun asla siyasi bir fatura ödemiyor. Popülist politikalarla narkozladığı halk kesimlerinden aldığı oyla seçilmiş olmasını ise ödemek istemediği bu faturaya gerekçe yapıyor. Muhalefetin dile getirdiği lüks harcama ve iktidarın hesapsız kitapsız işlerine getirdiği eleştirilerine geçen sene bütçe görüşmeleri sırasında "Paramız var ki alıyoruz, paramız var ki harcıyoruz." diyerek karşılık vermiştiniz. O zaman "Para ve kredi bulmak için yurt dışından fırsat bulup ülkeye bile gelemiyordunuz." denildiği zaman ise "Paramız var, paramız var, para aramıyoruz." diyordunuz.
Peki, paranız vardı, madem para vardı, EYT'lileri niçin inim inim inlettiniz yıllar boyunca? Bu EYT'liler için ne söylüyordunuz? "İskandinav ülkeleri bundan dolayı battı. İktidarımıza mal olsa bile bu EYT'yi çıkarmayacağız." diyordunuz; çıkardınız, çıkardıktan sonra bu EYT'lilerle ilgili de bugünkü enflasyon sonuçlarını, bugünkü Türkiye'nin ekonomik sıkıntılarını EYT'yi çıkartmaya bağlayan Sayın Cumhurbaşkanının evladı vardı. Peki, soruyorum: EYT'yi çıkarmadan bir yıl önce enflasyon çok mu iyiydi? Bir yıl önce faizler çok mu düşüktü? Bir yıl önce cari açık azalmış mıydı?
Değerli milletvekilleri, peki, 5000 prim gününü niye yapmadınız? Hâlâ emekli yapmıyorsunuz. 3600 kısmi emekliliği niye sağlamıyorsunuz? Para varsa taşeron belediye işçilerini ve KİT'lerdeki taşeronları kadroya niçin almadınız? Para varsa yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımını niçin yapamadınız? Ekonomik ve hukuki sorunları niçin gideremediniz? "Sözleşmeli", "ücretli", "kadrolu" diye öğretmen olur mu? Hepsini KPSS'yle alarak niçin kadrolu yapmıyorsunuz? "1'inci dereceye düşmüş olan her memura 3600 ek göstergeyi vereceğiz." diyordunuz, hem de seçim öncesi vaatleriniz arasındaydı. Para varsa şimdiye kadar niye yapmadınız? Para varsa tıbbi cihaz tedarikçilerinin alacaklarını niçin zamanında ödemediniz? Para varsa SMA hastaları, kas hastalıkları veya Duchenne hastalıklarının ilaçlarının paralarını niçin ödemiyorsunuz? Para varsa emeklilere niçin 8.077 lira seyyanen zam vermediniz? Para varsa... Kur'an kursu öğreticileri -ki bunlar fahri Kur'an kursu öğreticileri- otuz gün çalışıyorlar, sekiz dokuz gün kadar bunlara sigorta yatırıyorsunuz. Vallahi billahi "Çalışanların alın teri kurumadan onların emeğinin karşılığı verin." diyen Hazreti Muhammed'in sözünü de tutmuyorsunuz. 100 bin öğretmen ataması yapacaktınız. Ben söylemedim, bu muhalefetin bir vaadi değildi, iktidarın vaadiydi. Niye 100 bin öğretmen yerine 20 bin öğretmen atayabildiniz? Para varsa aynı mesleklerden olan kamu mühendisleri, avukatlar, mimarlar, şehir plancılarına, diğer kesimlere yapmış olduğunuz gibi -yani yargı mensuplarına, doktorlara- niye zam yapmadınız? Para varsa bu faizler nedir Allah aşkına? Yüzde 50 ila 52. Bu zamlar nedir? Evlerimize dolu gibi yağıyor, yağmur gibi yağıyor. Para varsa bu enflasyon nedir? Ortalamasını alıyorum, yüzde 64 civarında bir enflasyon. OECD ülkelerinin toplamından daha fazla, Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde yok. Beğenmediğiniz Macaristan'da bile enflasyon eksilerde. Ve para varsa önce kur korumalı mevduat, şimdi de yüzde 50-52 faizlerle paradan para kazanmak nedir Allah aşkına? Para varsa bu konuttaki, araba fiyatlarındaki fahiş artışların sebebi nedir, nasıl izah edeceğiz? Para varsa bu kadar dış borç, bu kadar cari açık nedir Allah aşkına? Para varsa yatırımcılar niçin gelmiyor, gelenler niçin gidiyor? Yerli sermaye birikimlerini niye Türkiye'de tekrar yatırıma tahsis etmiyor? Para varsa Türkiye niye zengin değil, özgür değil, mutlu değil?
Bakınız, 2002'de asgari ücret ne kadardı? 184 liraydı. Peki, en düşük emekli maaşı ne kadardı? 257 TL'ydi. Şimdi, asgari ücret kaç para? 17 bin lira. 2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 40 kadar fazlasıydı, şimdi ise en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 50 civarında düşüğüdür. Peki, şimdi ne kadar maaş alıyorlar? 10 bin lira ile 12 bin lira arasında. Mesela 31 Aralık 2024 tarihinde emekli olan 30-35 bin TL alırken 1 Ocak 2025 tarihinde emekli olacaklara 21 bin lira ile 23 bin lira maaş bağlanacağı iddiası doğru mudur? Ki doğru olduğunu duyuyoruz, bunu nasıl izah edeceğiz? Siz bu emeklilerden niye elinizi çekmiyorsunuz? Bu emeklilerin maaşlarını her yıl yüzde 1, yüzde 2, yüzde 3, yüzde 4 civarında niye aşağı doğru çekiyorsunuz? Kök maaş saçmalığına ne zaman son vereceksiniz? BAĞ-KUR/SSK ayrımı nedir Allah aşkına? Bu BAĞ-KUR'luların ihyasına ve tesciline söz vermiştiniz, bakanlar söz vermişti, Sayın Cumhurbaşkanı söz vermişti; niye düzeltmediniz? BAĞ-KUR ve SSK emeklilerinin intibaklarını niçin yıllardır yapmıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin en büyük sorunlarının başında da işsizlik geliyor. Evine götüreceği bir tas sıcak çorbanın, çocuklar için kazanacağı helal paranın hayaliyle iş bulmak için yıllardır çırpınan insanların ne acılar çektiğini bilir misiniz? Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Çalışma Bakanı ve Maliye Bakanı işsizlik oranlarının düştüğünü ve bu konuda ciddi bir sıkıntının yaşanmadığını söylüyor. Ben herkes zaten bunu bildiği için geniş kapsamlı işsizlik oranlarının yüzde 30'lara dayandığından bahsetmeyeceğim ama "İşsizlik nedir, bilir misiniz?" diye soracağım. Çalışırken bir ay otuz gündür ama işsiz kalınca o bir ay üç, dört, bilemedin beş gündür, çalışırken ayda bir gelen faturalar işsizken sanki yağmur olur, yağar; bunu yaşadınız mı hiç?
Değerli milletvekilleri, bu ülkede işsizlik statüsü elde etmek inanın iş bulmaktan daha zordur. İşsizlik makamı öyle ali, öyle yüce bir makamdır ki bunu elde etmek için deveyi iğne deliğinden geçirmeniz gerekir. Makyajlı TÜİK rakamlarına göre bile ülkemiz 104 ülke içerisinde maalesef, en yüksek işsizliğe sahip ilk 20 ülke arasında ve daha acı olanı ise çalışanların büyük bir çoğunluğu asgari ücret almakta, asgari ücret de açlık ve yoksulluk sınırının çok çok altındadır.
TÜİK son aylarda işsizliği hep yüzde 10'ların altında açıklıyor ama size bir şey söyleyeyim mi? TÜİK'in bu yüzdelik dilimine girmek için işsiz vatandaşların resmen sihirbaz olması gerekiyor. Nasıl mı? Birkaç örnek vermek istiyorum: Mevsim etkisinden arındırılmış olacaksınız, iş ararken gidip çarşı pazar dolaşmayacaksınız, İŞKUR'a dilekçe verip kayıt olacaksınız. Son bir ayda iş arayan ve on beş gün içinde istihdam edilebilecek durumda değilseniz işsiz sayılmıyorsunuz, evde oturup iş aramaktan vazgeçmiş iseniz, öyle evde oturup iş aramayan birisiyseniz işçi sayılmıyorsunuz, ücretsiz ve mecburi izinde iseniz, asker, öğrenci, ev kadını iseniz işsiz sayılmıyorsunuz, eğer kazayla bir iki gün yevmiyeli bir işte çalışıp bütün bir ay boşta iseniz yine işsiz sayılmıyorsunuz yani TÜİK'e göre işsiz sayılabilmek için iğne deliğinden deveyi geçirmek gerekiyor. Ya, oldu olacak bir sınav yapın, geçebilen işsiz sayılsın.
Verilerle oynamak için her yolu deniyorsunuz. Nihayet, bütün bunlardan sonra eğer ki işsizlik statüsünü elde ettiyseniz yüzde 10'luk dilimin içine girmeye hak kazanıyorsunuz. Ne büyük bir paye değil mi? Yahu, TÜİK'e göre bu ülkede işsiz sayılabilmek iş bulmaktan daha zor.
İşsizlik bir insan için büyük bir yıkım ama çalışanlar da lale devri yaşamıyor ki milletin hali perperişan; iktidar, vatandaşları "40 satır mı, 40 katır mı?" çaresizliğine düçar etti. Kafdağı'nın ardından getirdikleri paketi açılmamış muştularla millete biraz umut pompalayıp halkımızın "Belki bu sefer düzelir." diye bir umutla oy vermesini sağladılar hep.
Değerli milletvekilleri, bir de Ulaştırma Bakanlığında bazı problemler var. Bu Bakanlığın bazı davetiyeleri, 1 liralık yeri, 1 lira yerine 5 liraya, 10 liraya; 10 katına verdiği söyleniyor ve buranın para transfer merkezine dönüştürüldüğü söyleniyor, buna rağmen müteahhitlerin paraları zamanında ödenemiyor. Eski Türkiye'de ülke kaynaklarıyla yapılan yol ve yatırımlar vardı, insanlar kullandıkları bu yollara çok cüzi paralar ödüyorlardı, şimdi ise geçenden 5 akçe, geçmeyenden 15 akçe alıyorlar. Bakınız, bizi kıskanan Almanya'da 5 bin kilometre otoyollardan geçip 17 köprü, 28 tünel geçtiğiniz zaman ne kadar ücret ödüyorsunuz, biliyor musunuz? 10 euro mu, 20 euro mu? Sıfır euro, sıfır, "zero" yani "nothing" hiç para ödemiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Peki, bu mu uçan Türkiye? Bu mu bizi kıskanan Almanya? Tüm bu zam furyası devam ederken bir de "Enflasyon düşmeye başladı, halkımız mutlu ve huzurlu, ekonomimiz uçuyor, Almanya bizi kıskanıyor." masalları anlatmıyor musunuz Allah aşkına!
Evet, nereden tutarsanız tutun tel tel dökülen bu garabet sistemsizliğine yeni bir absürtlük eklemek için yangından mal kaçırır gibi bir düzenlemeyi daha araya sıkıştırdınız. Nedir o? Mevzu kanunda yani bu gelen bütçe kanununda, diğer kanunlarda Cumhurbaşkanına veya Cumhurbaşkanlığına bütçenin uygulanmasına yönelik verilen yetkilerin kullanımı ve devrine ilişkin hususlar "Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir." diye yazdınız, tıpkı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığına Recep, Tayyip, Erdoğan'ın oy birliğiyle verdiği bir kararla Recep Tayyip Erdoğan'ın atanması gibi değil mi? Allah bu millete yardım etsin, sizlere de akıl, vicdan ve izan versin diyor, saygılar sunuyorum.
Bu bütçeye de red oyu vereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)