GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:07.02.2012

MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Günümüzün tartışmalarına bakın: İç Tüzük'ü değiştireceğiz; Gençliğe Hitabe ayet değildir, onu değiştireceğiz; Andımız nereden çıktı, zaten bu ilkel, faşist bir şey? Böyle bir tartışmaya ne gerek var, doğrusu anlayabilmiş değilim.

"Televizyonu susturacağız, TRT3'te yayınlar olmayacak." E, şunu unutuyorsunuz: Elektrik faturalarındaki o TRT payında Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin de parası var. Onlar bizi seyretmek istiyor. Siz bunu ne hakla yasaklıyorsunuz?

Bir başka konu, ben Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerini kutluyorum. Demek ki korkutmuşsunuz, demek ki yayınları milletten gizlemek istediklerine göre siz görevinizi yapmışsınız, demek ki muhalefetin çalışmalarını engellemek istiyorlar, göstermek istemiyorlar.

Benim gözlerim, tabii, 2001'deki muhalefet milletvekili Sayın Arınç'ı arıyor. Bu, Arınç'ın konuşma tutanaklarını burada arkadaşlarımız anlattı. Ne yazık ki bugün Sayın Arınç bu konuşmalarını unutmuş gibi.

Bugün Sayın Başbakan yine talimat veriyor, "O İç Tüzük'ü çıkarın, çalışın, muhalefeti susturun." diyor.

Bakın, ben size Meclisi neye benzetmek istiyorsunuz onu anlatayım:

"Sayın Muharrem İnce, Sayın Grup Başkan Vekilim, Sevgili Dostum;

Öncelikle son dönemdeki ilginiz için çok teşekkür ediyorum. Meclis çatısı altında ülke sorunlarına çözüm arayacağımız, yoğun gündemin bir ucundan da benim tartışabileceğim günlerin heyecanı ve özlemiyle yeni yılınızı kutluyorum.

Özgürlükte buluşmak dileğiyle?

                                                                                                      Mustafa Balbay

                                                                                              1 no.lu Cezaevi/Silivri"

Şimdi, Mustafa Balbay Arkadaşımız'ın mektubunu okudum bu kürsüden, onun adına okudum. Siz Meclisi de Silivri'ye döndürmek istiyorsunuz, burayı da bir hapishane yapmak istiyorsunuz.

Neymiş? Meclis verimli çalışmıyormuş. Bunun sorumlusu biz miyiz? Karar yeter sayısı bulamayan sizlersiniz, toplantı yeter sayısı bulamayan sizlersiniz. 184 milletvekilini bu salonda tutamıyorsanız bunun suçlusu muhalefet mi? 23'üncü Dönemde 137 kez toplantı yeter sayısı bulunamamış, 412 kez karar yeter sayısı bulunamamış.

Bakın, ben sizi uyarıyorum, peşin peşin uyarayım? Tecrübeli milletvekilleri bilirler, bu Mecliste en çok oylama kasım ayında, aralık ayında bütçe görüşülürken Millî Eğitim bütçesinde üniversitelerin bütçesi oylanırken yapılır. O üniversitelerin bütçeleri tek tek oylanır. Ben 2012 bütçesine baktım yani 2011 yılındaki oylamalara baktım bir günde 1.258 oylama yapılmış. Eğer siz bu İç Tüzük'ü daraltarak, muhalefetin sesini kısarak burada faşizan bir yönetim uygulamaya çalışırsanız, baştan uyarıyorum, bu 1.258 oylamada 20 Cumhuriyet Halk Partili milletvekili olarak ayakta bekleriz, siz aylarca bu oylamayı yapamazsınız, bize bunu yaptırmayın.

Bir başkası, bize dayatma yaparsanız yeni yollar buluruz. Güvenlik için özgürlüğü kısmak bir gün ikisinden de eder insanı. Muhalefetin sesini kısmak isterseniz yeni gedikler buluruz ama pazartesi günleri bir daha bizi aramayın. Grup başkan vekillerine sesleniyorum: Bir daha bizi arayıp işte "Anlaşalım arkadaşlar." falan, bunları demeyin.

Uluslararası anlaşmalar? Bakın, uluslararası anlaşmalarda muhalefet genelde konuşmuyor, ne tümü üstünde konuşuyoruz ne maddelerde konuşuyoruz ve ben on yıldır uluslararası anlaşmalarda soru-cevap yöntemini hemen hemen hiç görmedim.

Pek çok bakan, Sayın Cumhurbaşkanı -Sayın Elitaş iyi bilir- "Bu uluslararası anlaşmanın geçmesi lazım?" "Hay hay, ne demek, bu, milletin işidir, devletin işidir." dedik, muhalefet yapmayı bir kenara bıraktık, dakikalar içinde o uluslararası anlaşmaları geçirdik. Bütün bunları, uzlaşma yöntemlerini yok etmiş olursunuz, bunu yapmayın. Biz burada ne konuşuyoruz ne de oylama istiyoruz.

Dünyanın bütün parlamentolarında engelleme vardır, buna katlanacaksınız, bunu hazmedeceksiniz. Kurtuluş Savaşı'nın müzakereleri yapılırken bile bu Mecliste engelleme vardı. Onlar hep oldu, güllük gülistanlık değildi, savaş ortamında bile bu Meclis güllük gülistanlık değildi.

Temel yasaya karşıydınız. Sayın Arınç buradaymış, Sayın Arınç tutanaklara baktığımızda görürüz, temel yasaya karşıymışsınız ama bugün Meclis İçtüzüğü'nü temel yasayla değiştirmeye çalışıyorsunuz. 21'inci Dönemde sadece 7 kez temel yasa varken 22'nci Dönemde 29, 23'üncü Dönemde 40 kez yapmışsınız. Neye oy kullandığını bilmeyen vekiller, içeriye hızla girecek, bizim sesimizi kesecek! Mazlumu değil zalimi oynamaya başladınız ve ben size diyorum ki: İşçi konuşursa cop, öğrenci konuşursa biber gazı, çiftçi konuşursa azar, gazeteci konuşursa hapis, işadamı konuşursa vergici, milletvekili konuşursa İç Tüzük dayatması! Bundan vazgeçmenizi istiyorum sizden. Bu Meclisi dikensiz bir gül bahçesi yapmaya kalkmayın. Biz diyoruz ki, umudun ve özgürlüğün ülkesi, herkesin Türkiyesi olsun.

Yine size diyoruz ki, ortak değerlerimizle uğraşmayın. Andımız'la uğraşmayın. Amerika Birleşik Devletleri'nde her sabah öğrenciler, Amerika Birleşik Devletleri bayrağına bağlılığını bildirir, o cumhuriyetin sonsuza kadar Tanrı'nın altında yaşayacağını anlatır. İngiliz İşçi Marşı'yla uğraşmak hiçbir İngiliz'in aklına gelmez ama siz her şeyi değiştirmek, hesaplaşmak istiyorsunuz.

Ben de size bir hitabe yazdım, yeni hitabeyi okuyorum: "Ey Müslüman Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Pomak, Abaza ve Zaza gençliği! Birinci vazifen dinini, diyanetini, etnik kimliğini mahşere kadar muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetimin ve istikbalimin yegâne temeli budur. Bu temel banka hesaplarım kadar kıymetli hazinemdir. İstikbalde dahi beni bu hazinemden mahrum etmek isteyecek dahilî ve haricî münafıklar olacaktır.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ne diyor bu ya?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kendi grubuna hitap ediyor!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir gün beni ve iktidarımı müdafaa mecburiyetine düşersen, senin Anayasa Mahkemen var, Yargıtayın, Danıştayın, HSYK'n, özel yetkili mahkemelerin, koskoca koruma ordun var. Dolayısıyla `Bana ne gerek var?' demeyeceksin, nankörlük etmeyecek, zamanında sana yaptığım kıyakları düşünerek, vazifeye atılacaksın. Bana kastedecek düşmanlar, dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Bütün bu şeraitten daha elim ve vahim olmak üzere memleketin haricinde bizi koltuktan indirmek için planlar hazırlayabilirler. Stratejik ortağım bile gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilir. Hatta bazı eski dava arkadaşlarımız sırf koltuklarını korumak uğruna şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ben, naçar, harap ve bitap düşmüş olabilirim. Ey Müslüman Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Pomak, Abaza, Zaza gençliği! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen ne yapıp edip beni kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret sana zamanında dağıttığım ihalelerde, avantalarda mevcuttur." İşte, yeni hitabe de bu olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnce.