GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:19.12.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, bütçe hakkı bir milletin kendi geleceği üzerindeki söz hakkıdır. Bütçe hakkı, halkın iradesinin tecelli ettiği, vergilerle toplanan kaynakların halkın refahına harcanmasını sağlayan en temel demokratik mekanizmadır, bir devletin halkına hesap verme yükümlülüğünü icra ettiği yegâne araçtır. Bu hak, demokratik sistemlerde halkın temsilcileri olan yasama organına aittir ancak 2018'de getirilen bir ucube sistemle yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bu hak milletin elinden alınmış, Parlamentonun etkisi ortadan kaldırılarak tüm yetki tek bir kişinin eline bırakılmıştır. Normal şartlarda, bütçe, ülkemizin kaynaklarını nasıl kullandığımızı, halkımıza nasıl bir gelecek sunduğumuzu gösteren en önemli belgedir. Ancak özellikle bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hazırladığı bütçenin temelinde ne adaletli bir gelir dağılımı ne de sürdürülebilir kalkınmaya yönelik bir irade görüyoruz. Bütçe rakamlarına baktığımızda, sosyal adaleti göz ardı eden, yoksuldan alıp zengine veren bir anlayışla karşı karşıyayız. Dar gelirli vatandaşlarımız, çiftçilerimiz, emeklilerimiz, öğrencilerimiz için bu bütçede yeterli kaynak ayrılmamıştır. Enflasyon altında ezilen milyonlarca vatandaşımız hayat pahalılığına karşı ayakta kalmaya çalışırken bu bütçe onların sesine kulak tıkamaktadır.

Tarımda, sanayide, eğitimde ve sağlıkta yapısal sorunlar her geçen gün derinleşiyor sayın milletvekilleri. Tarıma ayrılan pay çiftçimizin artan maliyetleri karşısında yetersiz kalırken sanayiye dönük yatırımlar geleceği değil günü kurtarmayı hedefliyor. Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerde ise maalesef kaynaklar çok kısıtlı sayın milletvekilleri. Bu, ülkemizin yarınını çalmak demektir.

Bu bütçe, vergi yükünü adaletsiz bir şekilde halk kitlelerinin sırtına yüklemekte, gelir eşitsizliğini büyütmektedir. Bütçe açıklarını kapatmak adına yapılan dolaylı vergiler, vatandaşımızın sofrasındaki ekmeği her geçen gün iyice küçültmektedir. Oysa sorumluluk sahibi bir yönetimin, bütçe açığını emekçinin cebinden değil lüks tüketimden veya büyük sermayeden alacağı vergilerle kapatması gerekir. Yani değerli milletvekilleri, bu bütçe zulüm bütçesidir.

Evet, bu bütçede ne yeni istihdam yaratmaya dönük politikalar ne de gençlerimizin geleceğini inşa edecek projelere yeterli kaynak ayrılmıştır. Bilakis, yüksek faiz ödemeleri ve yandaş projeleriyle israf politikalarına devam edilmektedir.

Evet, sayın milletvekilleri, kim güçlüyse hak onunla, zayıfın başında yıkılır koca dünya. Mazlumun sesi bir kuş kanadı; dokunmaz kalplere, ulaşmaz saraya. Ekmek, su, umut paylaşılamaz oldu; kimi tok kimi suya hasret doğdu. Adalet terazisi kırık ve kırık terazide hak tartılmaz oldu. Sayın milletvekilleri, ne diyor Mehmet Emin Yurdakul: "Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et/Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet/Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir." (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Onun için, konuşmamız ve haykırmamız gerekiyor.

TÜRK-İŞ verilerine göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 20.562 lira, yoksulluk sınırı 66.976 lira. Şu anda en düşük emekli maaşı açlık sınırının çok altında kalmıştır. Bir emekli aldığı maaşla temel ihtiyaçlarını karşılayamazken kira, fatura ve ilaç masraflarının altından nasıl kalkabilir? Emekliler âdeta kaderlerine terk edilmiştir sayın milletvekilleri. Bugün emeklilerimiz geçinebilmek için ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor hastalıkları olmasına rağmen; torunlarına bir harçlık vermeyi geçtik, kendi sağlık masraflarını dahi karşılamakta zorlanıyor emeklilerimiz. Pazara çıktıklarında filesini dolduramayan, faturalarını ödemek için kredi çekmek zorunda kalan milyonlarca emeklimiz var. Hükûmet ise sorunlara karşı ya sessiz ya da çözümden çok uzak. Emeklilerimize layık görülen bu yaşam vicdanlara sığmaz sayın milletvekilleri. Emeklisine hak ettiği refahı sağlamayan devlet, sosyal bir devlet olamaz. Emekli maaşlarının insanca yaşam seviyesine çekilmesi bir lütuf değil, bir haktır. Bütçeden yüksek faiz ödemelerine milyarlar aktarılırken, devasa projeler için kaynak yaratılırken "Kaynak yok." diyerek emeklinin hakkını görmezden gelmek kabul edilemez. Emeklilerimizin insanca yaşaması için en düşük emekli maaşı en az asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır. Sağlık hizmetlerinde katkı payları kaldırılmalı, ilaç ve tedavi masrafları ücretsiz olmalıdır. Emekli bayram ikramiyeleri enflasyon karşısında erimeyecek şekilde güncellenmelidir. Emeklilerimize gerekiyorsa kira desteği ve gıda yardımı gibi sosyal destek programları acilen başlatılmalıdır. Emeklilerimizi geçim sıkıntısıyla baş başa bırakmak sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda bir vicdan ve ahlak sorunudur.

Sayın milletvekilleri, diğer bir önemli konu staj ve çıraklık mağdurlarıdır. Stajyer ve çıraklık döneminde gençlerimiz yıllarca çalıştıkları hâlde, bu süreler emeklilik için sigortalı çalışma süresi olarak sayılmıyor. Çok sayıda vekilimiz bu konudan bahsetti ama bir kere daha buradan dile getirmek istiyorum, ben de dile getirdim birkaç kere. Yani bu vatandaşlarımız yıllar sonra emekli olmak istediklerinde bu çalışmaları yok sayılıyor ve emeklilik yaşları öteleniyor. Oysa, genç yaşta çalışarak, üreterek, meslek öğrenerek ekonomiye katkı sağlayan bu kardeşlerimiz bu hakları fazlasıyla hak etmektedir. Bu kişilerin staj ve çıraklık döneminde çalışmaları sadece bir eğitim faaliyeti değil, aynı zamanda iş gücüne katkı sağlama sürecidir. Fabrikalarda, atölyelerde, iş yerlerinde emek veren bu insanların emeğinin karşılığını yok saymak sosyal adaletsizliktir. Staj ve çıraklık döneminde sigorta girişinin bulunması, emeklilikte sigorta başlangıcı olarak mutlaka sayılmalıdır. Bu, haklı bir taleptir.

Öte yandan, iş kazaları konusu stajyerler ve çıraklık için önemli bir sorundur. Sigorta primleri tam yatırılmayan, güvence altında olmayan bu gençlerimiz, iş kazaları geçirdiklerinde büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Bu yıl kamuoyuna da yansıyan, 14-17 yaş arası 11 MESEM öğrencisi hayatını kaybetti sayın milletvekilleri. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalı ve gençlerimizin hakları güvence altına alınmalıdır. Buradan bir kez daha sesleniyorum: Gelin, staj ve çıraklık mağdurlarının sesine kulak verelim, mesleki ve teknik eğitimin gelişmesi ve önünün açılabilmesi için, aranan ara elemanların yetişmeleri için bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Sunat.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Evet, gençlerimizin emeğini ve hakkını teslim edelim, geleceğimiz için, gençlerimiz için adaleti sağlayalım.

Bu bütçeyi genel anlamda onaylamıyoruz, sadece Millî Savunma bütçesini onayladığımızı ifade etmiştik çünkü bu bütçe, milletimizin değil bir avuç ayrıcalıklının çıkarına hizmet eden bir bütçedir. Halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmeyen bir anlayışı reddettiğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)