GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:19.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkese iyi akşamlar, merhabalar.

Öncelikle, ağır tecrit koşullarına rağmen tarihî bir direniş sergileyenler şahsında cezaevlerindeki tüm siyasi tutsakları saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bir selam da "..."(*) diyerek toprağı, vatanı, kimliği ve varlığı için Rojava'da direnenlere, mücadele edenlere. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli halkımız, 19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerinde "Hayata Dönüş" adı altında yapılan operasyonda katledilen siyasi tutsakları ve 19 Aralık 1978 tarihinde Maraş'ta başlayan ve bir hafta süren katliamda yaşamını yitiren Alevi canlarımızı saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyorum.

Değerli halkımız, tarih 19 Aralık 2015; Taybet ana Silopi'de sokak ortasında öldürüldü. Cenazesi yedi gün sokak ortasında bekletildi Taybet ananın. Taybet anayı saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyorum. Bakın, Taybet ananın eşi ne diyor: "Bu yaşatılan vahşet unutulmaz, torunumun torunu da bunu unutmayacak. 38 sivili şehrin içinde katlettiler, bu kadar vahşet yaşattılar ama Kürtlerin davası hâlâ devam ediyor. Kürtler mücadelesine kaldığı yerden devam ediyor ve devam edecek, iğneyle kuyu kazar gibi olacak ama olacak. Kürt halkının çocukları kendi iradeleriyle kazanacak, bütün Kürtler birliğini sağladığı zaman kazanmak daha da kolay olacaktır." diyor ve birlik çağrısı yapıyor Kürtlere.

Bir kez daha Taybet anayı rahmetle anarken Gazi Muhammed'in vasiyetinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum: "Kürt halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarısının sembolü birliktir, iş birliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlayamayan, ittifakı olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır ve ezilir. Kürtlerin yeryüzünde yaşayan diğer halklardan hiçbir eksiği yoktur hatta siz yiğitliğinizle, fedakârlığınızla baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz." diyerek birlik ve beraberlik çağrısı yapıyor Gazi Muhammed vasiyetinde.

Değerli halkımız, yine bir bütçe görüşmelerinin sonuna geldik. Halk ne diyor? Halk ne yiyor ne içiyor; aç mı tok mu, maalesef bu bütçenin dışında kaldı.

Asgari ücret görüşmeleri başladı; toplantılar yapıldı, her toplantı sonrasında deniyor ki: "Rakamlar konuşulmadı." Ya, el insaf! Rakamları konuşmayacaksanız niye toplanıyorsunuz? Milyonlarca asgari ücretlinin gözü kulağı o toplantılarda açıklanacak rakamlarda yani olan biten âdeta bir şaka. Milyonlarca emekli bir yıldır ayda 10 bin liraya, 12.500 liraya mahkûm edildi; günlerdir burada bütçe görüşmeleri yapılıyor ama ne bir iktidar vekilinden ne bir iktidar sözcüsünden emekli maaşlarına dair elle tutulur tek bir sözcük duymadık.

Biz, halkın kira derdini getirdik buraya, onlar "ret" oyu verdiler. Halkın kira derdinin yerine yandaşa rant sağlayacak yeni imar alanları getirdiler. Biz "Halkın ekmeği kalmadı, vergilerini kaldıralım, zengin-fakir arasında vergide adaleti sağlayalım." dedik, onlar adaleti yanlış yorumladılar; yandaşa fayda sağladılar, halkın vergisini artırıp yandaşın vergisini sildirdiler.

Biz "Cezaevleri ülkenin kanayan yarası. Gelin, hep birlikte yeni bir infaz düzenlemesi yapalım." dedik. Onlar yeni yeni, içi boş yargı paketleriyle umut tacirliği yapmaya devam ettiler.

Değerli halkımız, şimdi, size biraz Meclisin işleyişinden ve kanunların nasıl çıkarıldığından bahsetmek istiyorum. Öncelikle, kanun teklifleri sarayda hazırlanıyor, iktidar vekillerine geliyor, iktidar vekilleri imzalıyor, komisyona gönderiliyor; komisyonda çoğunlukla komisyon üyelerinin o yasa teklifini incelemek için en fazla iki günlük süresi var. Bu şekilde, bu yolla muhalefetin etkin bir muhalefet yapmasının önüne geçiliyor. İktidar vekillerinin zaten kanun tekliflerini incelemelerine, araştırmalarına gerek yok çünkü hem komisyonda hem Genel Kurulda yaptıkları tek iş el kaldırıp el indirmek.

Ben, bugüne kadar defalarca "retgiller" dedim ya, öylesine demedim, boşu boşuna demedim, altı dolu bir şekilde ben "retgiller" dedim. Yine, aynı şekilde iktidar grubuna "retgiller" diyorum. Açın, bakın, Meclis görüşmelerine bakın. Muhalefetin bugüne kadar gündeme getirdiği, halkın yararına olan hangi teklife, hangi önergeye "evet" dediniz? Halkın yararına olan hiçbir önerge, hiçbir teklif maalesef burada kabul edilmedi. Gelelim kanun tekliflerinin Genel Kurul kısmına. Her torba kanuna, muhalefetin ve kamuoyunun tepki gösterdiği iki üç tane madde ekliyor iktidar. Daha sonra Genel Kuruldaki görüşmeler esnasında o iki üç maddeyi geri çekiyor ve kısa süre içerisinde diğer kanun maddelerinin tamamını Meclisten geçiriyor; tam bir cingözlük. Bu arada, o kanun teklifiyle getirip tepki toplayan ve geri çektikleri maddeleri iki üç ay sonra başka bir teklif içerisinde tekrar gündeme getiriyorlar. İşte, değerli halkımız, 85 milyon yurttaşın hayatını ilgilendiren kanunlar bu Mecliste bu şekilde çıkarılıyor.

Küçük bir hesaplama yaptım. Bir kanun maddesinin komisyon ve Genel Kurul görüşmeleri hep birlikte ortalama bir saat sürüyor. Yani belki on yıl, yirmi yıl, otuz yıl, elli yıl, yüz yıl yürürlükte kalacak bir kanun maddesi bu Mecliste sadece bir saat görüşülüyor ve kanun hâline geliyor. Şimdi, Mecliste olan biteni anlattım. Kanunu yapanlar bu şekilde yapıyor.

Peki, kanunu uygulayanlar neler yapıyor? Mesele tam bir imam-cemaat meselesi. Neler yapıyorlar? Biliyorsunuz, Ergenekon davalarının yargılamaları AKP iktidarı döneminde yapıldı. İşte dün o dönemin Adalet Bakanı çıktı, dedi ki: "Ergenekon yargılamaları FETÖ'nün bir kumpasıydı." Tamam. Peki, aynı hâkim, savcılar KCK davalarını açmıştı, onlar kumpas değil mi? Onlara dair kuracağınız tek bir söz yok. Yine, aynı hâkim, savcıların hazırladığı fezlekelerle şu anda sevgili Selahattin Demirtaş, sevgili Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarımız Kobani davasında hâlen tutuklu. İktidar grubu içerisinde birçok kişi Kobani kumpas davasının Erdoğan'ın talimatıyla açıldığını biliyor, bir kumpas davası olduğunu biliyor ama kimse çıkıp bunun bir kumpas davası olduğunu söylemeye cesaret edemiyor, bu davayı eleştiremiyor dahi.

AKP yargısı başka neler yapıyor? Yargıtay 3. Ceza Dairesi, şu meşhur Can Atalay'la ilgili Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi bir hafta önce bir karar veriyor; Haziran 2016'da Atatürk Havalimanı'na IŞİD tarafından gerçekleştirilen, 45 yurttaşın yaşamını yitirdiği saldırıyla ilgili tutuklu 6 kişinin tahliyesine karar veriyor. Peki, İletişim Başkanlığı ne diyor bu tahliyelerle ilgili haberlere? Kendi açıklamalarından, olduğu gibi okuyorum: "Tahliye edilen söz konusu 6 sanık sekiz yıldır tutuklu olup saldırının failleri değillerdir. Bu kişiler örgüt üyeliği, örgütün finansı gibi suçlardan yargılanmaktadırlar. 6 sanığa isnat edilen suçlar yönünden tutuklu kaldıkları süreler verilecek cezaları karşılama ihtimali bulunduğundan tahliyelerine karar verilmiştir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz." Ya, asıl asılsız olan da sizsiniz, itibar edilmemesi gereken de sizsiniz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, şimdi, behey İletişim Başkanlığı, sormazlar mı sana "Örgüt üyeliği ve örgütün finansmanı suçundan yargılanan kişilere bugüne kadar ne zaman ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş?" diye. İletişim Başkanlığı ne yapıyor biliyor musunuz? Milletin vergisiyle millete yalan söylüyor, halkın vergisiyle kendisi dezenformasyon yapıyor. Aynı zamanda başka ne yapıyor bu açıklamasıyla? Yargıya talimat veriyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararı bozdu, gelecek yerel mahkemeye, yerel mahkemeye talimat vermiş, demiş ki: "Bu kişiler saldırının faili değildir." Sen hâkim misin, sen savcı mısın, sen mahkeme misin? İşte, iktidarın Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin yaptığı açıklama. Ondan sonra ne deniyor burada? Biz herhangi bir şeyi gündeme getirdiğimizde "Yargı bağımsızmış, mış, mış." Külahıma anlatın siz! Siz de biliyorsunuz ki yargı bağımsız değil.

Şimdi, değerli arkadaşlar, hatırlarsınız bundan tam beş ay önce Mersin'de sahilde 10 Kürt genci Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekmişlerdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bozan, tamamlayın lütfen.

ALİ BOZAN (Devamla) - Önce, ak troller tarafından bu Kürt gençleri hedef gösterildi, daha sonra İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya çıktı hesabından "Gereği Yapıldı-22" diye bir paylaşım yaptı ve gençleri hedef gösterdi. Gözaltına alınan gençler Antep'ten Mersin'e getirilirken araçta kendilerine "Ölürüm Türkiye'm" şarkısı dinletildi. O gençlerin bugün duruşması vardı biliyor musunuz? Bir buçuk saat önce o gençlerin tamamı tahliye edildi. O gün o gençlerle ilgili tutuklama kararı verenler, o gençlerin ilk duruşmada tahliye edileceklerini biliyorlardı ama ne oldu? O tarihte sizin Kürtler üzerinde bir korku iklimi yaratmanız gerekiyordu, Kürt diline saldırmanız gerekiyordu, Kürt halayına saldırmanız gerekiyordu; bunun için o gençleri tutuklattınız ve iktidarın siyasi hesaplarına kurban edildi Kürt gençlerinin beş ayı diyorum ve Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)