GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:07.02.2012

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.

Bir önergenin lehinde veya aleyhinde konuşulur, kanun tasarı ve teklifinin üzerinde konuşulur. Şu anda Danışma Kurulumuzun bir önergesi var, bu önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Biz Danışma Kurulunun kararı üzerinde söz aldığımız zaman müdahale ediyorsunuz. Siz niye konuşuyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Danışma Kurulu toplantısına değerli grup başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00'te başladılar. Ne zaman ki geçen hafta cuma günü Meclis Başkanımızın girişimleri doğrultusunda İç Tüzük değişikliğiyle ilgili siyasi parti grup başkan vekillerimizin Başkanımızla telefonla veya başka şekilde ya da yüz yüze görüşmeleri bizi de Sayın Başkanın cuma günü toplantıya çağırması münasebetiyle saat dokuz buçukta toplantı yaptık. Arkasından cuma günü saat 13.30'da tekrar yine Meclis Başkanımızın başkanlığında bir toplantıya oturduk. Biz bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını belirleyen "Anayasamız" dediğimiz bu İç Tüzük'ü Türkiye Büyük Millet Meclisini kanun yapma konusunda daha etkin bir çalışma hâline getirebilmek ve muhalefet partilerinin de çeşitli şekillerde bize sitem ettikleri başka zamanlarda "Bizim esas işimiz denetimdir." diye ifade ettikleri, eleştirdikleri konuyu, ki Sayın Vural bu konuyu genellikle gündeme getirir, haklı olduğu da kanaatindeyim, "Salı günlerini denetim günü yapalım." şeklindeki ifadesini İç Tüzük değişikliğimizde Sayın Başkanımız ifade etmişti, uygun gördük. Bugün yine Sayın Başkanın başkanlığındaki yaptığımız toplantıda pazartesi ya da salı günü grup başkan vekillerinin toplanması konusunda bir ön görüşme yapmıştık. Nitekim siyasi parti grup başkan vekilleriyle, Sayın İnce gerçi "Konuşmayın, bizi artık telefonla aramayın." dedi ama biz yine telefonla aramaya devam edeceğiz. Sayın Kaplan'ı, Sayın Vural'ı Sayın Hamzaçebi'yle konuştuk dün için bir araya gelebilir miyiz diye, bir arkadaşımızın mazereti olduğundan dolayı "Bugün ya sabah dokuzda ya da saat 14.00'te buluşalım." dedik. Tüm siyasi parti grup başkan vekillerinin mutabakatı çerçevesinde grup başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00'te toplandılar. Telefon açtılar dediler ki:"Biz 6111 sayılı Kanun Teklifinin yani Van'da depremde zarar görmüş vatandaşlarımızın sıkıntılarını erteleyecek ve yurt dışında siyasal sebeplerden dolayı çeşitli problemleri bulunan ülkelerde Libya gibi, Mısır gibi, Tunus gibi ülkelerde iş âleminden olan, iş yapan vatandaşlarımızın vergiyle ilgili, devlet alacaklarıyla ilgili sıkıntıları varsa onu ertelemesini düşündüğümüz ve komisyonlarda da kabul ettikleri bir tasarıyı görüşeceğiz." dediler. Grup Başkan Vekili arkadaşımızın istemi doğrultusunda nitekim Danışma Kurulu imzalandı ve burada okutuldu. Okutulmadan önce, Sayın Meclis Başkanımızın sözlü sorulara Sayın Eroğlu'nun cevap vereceğini ifade ederken gruplardan grup başkan vekillerinin uyarısı üzerine Danışma Kurulunda eksik olduğu ifade edildi ve bunu ben paraf ettim. Arkasından Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural dedi ki: "Niye bunları okutuyoruz? Zamandan kaybediyoruz. 2'nci, 3'üncü, 4'üncü sıradaki uluslararası sözleşmeleri 1'inci sıradaki İç Tüzük değişikliğiyle ilgili kısmın önüne geçirelim. Şu anda hukuken mümkün değil ama prensip kararı almıştık." dedi Sayın Vural. "Prensip kararımız çerçevesinde, biz, 156 sıra sayılı AK PARTİ grup başkan vekili milletvekillerinin verdiği İç Tüzük değişikliğinin de önüne geçirebiliriz." dedi. "Uygunsa imzalayalım." dedik ama -Kanunlar Kararlar- uygun olmadığından dolayı imzalayamadık. Hatta Sayın Vural kendi kalemiyle gündemin 5'inci sırasında olan kısmı 2'ye düşürdü, paraf ettik birlikte. Niye? Uzlaşmanın ürünü diye bunu yaptık. Aslında, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi açık ve net ama teamül hâline geldiğinden dolayı bizim İç Tüzük değişikliğimizde dedik ki 19'uncu maddeyi eğer Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırma amaçlı okursanız, Danışma Kurulu önerileri tavsiye niteliğinde karar alır. O tavsiye niteliğindeki alınan kararlar çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna sunulur. Eğer Danışma Kurulunda bir anlaşma olmazsa, siyasi partiler Danışma Kurulundaki teklif ettikleri konuları grup önerisi hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden istemde bulunurlar. O zaman ne oluyor? 63'üncü maddeye göre usul tartışması açılıyor. Usul tartışması 63'üncü maddeye göre işleyen bir husus. Ama Danışma Kurulu, 19'uncu maddede, zaten Danışma Kurulu tavsiye niteliğinde karar aldıktan sonra burada konuşma yapılmadan, lehte ve aleyhte konuşma yapılmadan oya sunulur. Nitekim Meclis Başkanımızın kasım ayındaki yaptığı toplantıda bizim aldığımız prensip kararları çerçevesinde, imza altına koymadığımız "Danışma Kurulu önerilerinde konuşulmayacak" ilkesi doğrultusunda bu işi yaptık ama bugün hakikaten şaşırdım?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ne diye konuşuyorsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ?yani Danışma Kurulu önerisinde arkadaşımızın yaptığı konuşma? Belki haberdar olmayabilir, ben grup başkan vekilimize, burada imzası olan grup başkan vekilimize sormadan, üç muhalefet partisinin grup başkan vekillerine "Ne karar aldıysanız o." dedim, öyle mi? Aldığınız karara "Şunu ilave edelim." İmza attım. "Beşi iki yapalım." İmza attım. Niye? Ben size güvendiğim için imza attım, öyle konuştuğunuz için imza attım.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz İç Tüzük değişikliğini niye getiriyoruz? Şimdi, bazı milletvekili arkadaşlarımız burada kalkıyorlar, konuşuyorlar ki "Siz ne yaparsanız yapın, bütçede bin tane evet-hayır var, eğer öyle olursa ben 20 tane arkadaşımı burada tutarım, sabahlara kadar bunu yaparım, bütçeyi çıkarmam." E, yapmazsan yapmazsın, 20 tane arkadaşın nöbet değiştirir gelir. E, biz de bütçe görüşmeleriyle ilgili on beş gün değil de otuz günlük, kırk günlük yaparız. Anayasa'da zaten belirli bir süre var, Anayasa'daki süre içerisinde yetmiş beş gün önce Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek ve elli beş gün içerisinde de Plan ve Bütçe Komisyonu şunları, şunları, şunları yapacak diye Anayasa net açıklamış. Burada biz sabahlara kadar otururuz, milletvekili arkadaşlarımız okunan kararlara "evet" veya "hayır" derler iş biter. Yani, bu İç Tüzük'teki bazı şeyleri tehdit unsuru olarak kullanılmaması amacına bu işi yaptık, şantaj unsuru olarak kullanılmaması amacına bu işi yaptık.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen susturmak için kullanıyorsun da tehdit için mi kullanmayacaksın? Susturmak için kullanıyorsun İç Tüzük'ü.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, burada gelip de "Ben seni sabah namazına kadar bekleteceğim." demek Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını aktif hâle getirmek demek değildir.

MUHARREM İNCE (Yalova) - "Ben seni susturacağım." demek ne demek?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin aktif olarak çalışmalarının usulü, bir, denetimdir; iki, yasamadır.

Biz ne diyoruz İç Tüzük değişikliğimizde? "Salı günü denetim yapalım." diyoruz. Salı günü araştırma önergelerini konuşalım, kabul ederiz veya etmeyiz, grup önerileriyle ilgili konuları konuşalım ama "Şöyle şöyle yapalım." diye konuşabiliriz.

Bakın, değerli milletvekilleri, biz on yıllık süre içerisinde, dokuz buçuk yılı geçen süre içerisinde, milletvekilliği yaptığımız dönem içerisinde, hiçbir siyasi parti grubuna oyun oynamadık, hiçbir karanlık oyunlar peşinde de bulunmadık. "Öbür siyasi partileri nasıl alt edebiliriz?" diye de düşünmedik. Sadece tek hedefimiz vardı: Türkiye Büyük Millet Meclisini sağlıklı bir şekilde çalıştırabilmek hedefimiz vardı.

Nitekim diğer grup başkan vekili arkadaşlarımız burada konuşurlar, "İktidar sabırlı olmalı." derler. Biz, iktidar olarak, elimizden gelen sabrı bugüne kadar göstermeye gayret ettik. Sabırsız davranmadık çünkü muhalefet tepkilerini gösterebilir ama demokratik olgunluk içerisinde göstermeleri için gayret göstermeye çalıştık. Burada problemler çıktı, tartışmalar oluştu ama grup başkan vekilleriyle arka odada, Meclis Başkanının Başkanlığında toplandık "Şu işleri, bizim grup başkan vekili olarak, düzgün olarak yapmamız gerekir." diye ifade ettik.

Yani, grup başkan vekillerinin saat 14.00'te yaptığı iyi niyetli bir toplantı çerçevesinde, herhâlde bir daha görüşülmek üzere, yarın bir daha toplantı yapmak üzere, "İç Tüzük'le ilgili değişikliklerde muhalefetin sesine de kulak verelim." diye bugün İç Tüzük'le ilgili konuda ısrar etmeden, milletvekili arkadaşlarımızın, grup başkan vekillerinin söylediği, nitekim "Üç tane sözleşmeyi de görüşmeyeceğiz." demeleri ve bizim 6111 sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci sıraya alınmasında anlaştılar, uzlaştılar. "Yarına da bir örnek teşkil edecek." diye "evet" dedik. Ama burada yapılan konuşma ne gündemle alakalı ne İç Tüzük'le alakalı.

Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Sayın İnce buradan bir hitabe okudu. Eğer Atatürk'ün hitabesini değiştirdiysen Ulu Önder adına üzüldüm.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sizin adınıza yazdım onu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk'ün hitabesini...

MUHARREM İNCE (Yalova) - Değiştirmek isteyen sizsiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...değiştirebilmek hiçbir kişinin hakkı değildir, haddi değildir [CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar(!)] ama Atatürk'ün hitabesiyle alay etmek, Sayın İnce herhâlde size yakışıyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Çok güzel, çok güzel!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk'ün hitabesi veciz bir sözdür ama bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bir Genel Kurul tartışmaları var, Kurultayı. Herhâlde siz iktidar olursanız, Genel Başkan olursanız sizin takipçilerinize hitabe yapmışsınız gibi geliyor.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elitaş.