| Konu: | MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUBU ADINA GRUP BAŞKANVEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR?IN; VAN İLİNDE MEYDANA GELEN DEPREMLERDE, ARAMA VE KURTARMA ÇALIŞMALARI, YARDIMLARIN ULAŞTIRILMASI, HASAR TESPİTİ VE SÜREÇTEKİ DİĞER HİZMETLERİN YERİNE GETİRİLMESİNDE ETKİN KOORDİNASYON SAĞLAYAMADIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 01.12.2011 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ama bu duruma Meclis olarak itiraz etmemiz lazım. İç Tüzük'ün gereği bir denetim görevi yerine getiriliyor, denetimin muhatabı olan ilgili bakan salonda yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Salondaydı, buradaydı şimdi.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama bir özel hassasiyet göstermesi lazım. Şimdi, bu gensorunun görüşüleceği belli, bu saatte görüşüleceği belli ama hangi özel sebepse Sayın Bakan salonda yok. Sayın Başbakan hakkında gensoru veriliyor, Sayın Başbakan salonda yok. Yani siz bu Meclisi, bu İç Tüzük'ü, bu sistemi yok mu sayıyorsunuz? İtibarsızlaştırarak bir başka şey mi ikame etmek istiyorsunuz? Bunu milletimin huzurunda dikkatinize sunuyorum ve sizi milletime şikâyet ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bulunan Bakan da dinlemiyor zaten.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, tabii böyle bir cümleyle başlamak istemezdim sözüme çünkü biz Sayın Beşir Atalay'ı, burada çok ağır bir suçlama getirerek, bunu ispata çalışarak toplumun gündemine getirmeye çalışıyorduk. Meselenin muhatabı Sayın Hükûmet değil, Hükûmet ama Hükûmetin ilgili Bakanı olarak Sayın Beşir Atalay, Sayın Mehdi Eker değil.
OKTAY VURAL (İzmir) - Tarım Bakanı değil.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Tarım Bakanı değil. Gerekiyorsa, onunla da ilgili bir iddiamız olursa? Ama gerçekten biraz önce burada Bakan, demek ki bu işi önemsemiyor. Ama ben burada çok iddia ederek, çok ağır bir itham ortaya koyuyorum. 40 kişi hayatını kaybetmiştir, 40 insan ölmüştür. Diyoruz ki bu 40 insanın ölümünün siyasi sorumlusu Beşir Atalay'dır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hukuki sorumlusu da Beşir Atalay, sadece siyasi değil.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu suçlamaya cevap vermesi lazım. Dolayısıyla burada olması lazım.
Değerli milletvekilleri, bakın, gensoruyla ilgili Sayın Bekir Bozdağ'ın bir tanımlaması var, diyor ki: "Anayasa'nın 98 ve 99'uncu maddelerine göre gensoru çok önemli bir denetim aracıdır ve muhalefet hükûmetin bir icraatının yanlışlığını Meclise getirerek bu yanlışlığın muhatabı, sahibi olan bakanın veya başbakanın veya hükûmetin güvensizlik oyuyla düşürülmesini talep eder. Bunun için de iddiasını ispat edecek delili ortaya kor." Sayın Bekir Bozdağ'ın geçen gensoruda yaptığı tanım budur. Evet, doğrudur. Bir iddia vardır, bu iddianın ispatı iddia edene aittir.
Tekrar ediyorum, iddiamız şudur: Deprem yaşanmıştır. 23 Ekimde Van'da bir deprem yaşanmış, 604 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu depremden sonra, on beş gün sonra hasarlı binalar doğru tespit edilemediği için, bu binalarda oturan insanlar tahliye edilemediği için, zamanında tahliye edilemediği için, doğru tespit yapılamadığı için -on beş gün sonra ikinci bir deprem olmuş- iş iyi koordine edilemediği için, bu konuyla görevlendirilen bakan, bu bakanın koordinesindeki tüm görevliler görevlerini doğru yapamadıkları için 40 insanımız hayatını kaybetmiştir. Bunun hesabı sorulmalı değil midir?
Sayın Başbakan diyor ki, ikinci depremin sonuçlarını görünce Sayın Başbakan bir infial olarak, bir üzüntü ifadesi olarak diyor ki: "Bu sonucun idari ve cezai sorumluları kim olursa olsun gerek üniversiteler gerekse AFAD yöneticileri soruşturulacaktır, yargı süreci başlayacaktır." Gerçekten de yargı süreci başlamıştır ama biz de buradan soruyoruz: Bu sonucun siyasi sorumlusu kim? Bu ülkeyi on yıldır yöneten siyasi iktidar ve Van depremi gibi gerçekten Marmara depremiyle mukayese edildiğinde ölçülemeyecek kadar lokal, küçük bir depremin sonuçlarını yönetemeyecek kadar acze düşen bir hükûmetin siyasi sorumluluğu yok mu? Millet adına soruyorum.
Değerli milletvekilleri, kendi beyanlarını burada tek tek okuyabilirim. "Yapılacak müdahaleye kendi gücümüzü görmek için engel olduk." diyen bir koordinatör, yıkım koordinatörü bir bakanla karşı karşıyayız. Kendi potansiyelimizi görmek için yardımları kabul etmedik diyerek insanların o enkazın altında ölmesini seyreden bir sayın bakanla muhatabız.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu bile istifayı gerektirir başka ülkede olsa.
İBRAHİM HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) - Bakan Bey burada Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Artık kıymeti harbiyesi yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani bu konuya gösterdiğiniz hassasiyetin ölçüsü olarak Sayın Bakan, bu işin başlangıcında burada olmayışınızı? Evet.
Değerli milletvekilleri, tekrar ediyorum efendim, 23 Ekimde bir deprem yaşanmıştır. Deprem Allah'tan gelmiştir, bir şey söylemiyoruz ama depremde bu yıkılan binaların sorumlusu bu ülkeyi on yıldır yöneten siyasi iktidardır. On yıldan bu yana Türkiye'de sağlıklı binaların yapılmasını sağlayamayan? "Kentsel dönüşüm" diyorlar. Günaydın! Elinizi tutan mı vardı? Van'da bu kentsel dönüşümü niye yapmadınız? Yapı denetim sistemini 2000 yılında 57'nci Cumhuriyet Hükûmeti hukuklaştırdı, on dokuz ilde uyguladı ama siz 2011'in Ocak ayına kadar bu konuyu sümen altı ettiniz. Sonuçta birçok kamu binası dâhil sağlıksız binalar yapıldı ve deprem gerçeğiyle Türkiye her yıl yüzleşirken bunu siz kendi iktidar döneminizde 6 defa yaşadınız, buna rağmen gereken tedbirleri almadınız, Van'da insanlarımız göz göre göre sizin ihmalinizin sonucu hayatını kaybetti.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Düzce depreminin ihmali de size mi ait?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Onu anlatacağım şimdi size, onu size anlatacağım şimdi.
Değerli milletvekilleri, birinci depremi yaşadınız ama ikinci deprem on beş gün sonra? İkinci depremde çok net, kendi ifadeleriyle -burada okuyabilirim- diyebiliyor ki Hükûmet yöneticileri: "Artık burada bir deprem olmaz. Binalar sağlam, herkes evinde otursun." Sizin bu sözünüze inanan o insanlar çaresiz gidip o çürük evlerde, o hasarlı evlerde oturdular ve sonuçta on beş gün sonra daha küçük şiddetteki bir depremde 40 insanımız hayatını kaybetti. Buna "ihmal" denmez, buna "cinayet" denir ve bu cinayetin adli, cezai sorumluları olduğu kadar siyasi sorumluları da vardır.
Değerli Milletvekilim, değerli milletvekilleri; ülkemiz 1999'da gerçekten "asrın depremi" denen, üç yüz yetmiş altı bin binanın yıkıldığı, yaklaşık 20 bine yakın insanımızın hayatını kaybettiği, yedi vilayeti kapsayan devasa bir deprem yaşadı. Sayın Bakan burada oturuyor, Türk milleti adına onlara şükranlarımı sunuyorum; sabahın beşinde Düzce'deydi. Eğer hakkı teslim edecekseniz buna teşekkür etmeniz lazım. Saat üçte deprem olmuş, sayın bakanlar saat beşte Düzce'deydi, iki saat sonra Bolu'da. Sonra Sakarya'ya ulaştıklarında İçişleri Bakanı da oradaydı. Başbakan Yardımcısıyla birlikte biz de öğleden önce Sakarya'daydık. O depremin büyüklüğüyle Van depreminin büyüklüğü mukayese kabul etmez.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Mukayese bile edilmez.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bizim iddiamız şudur, söz sınırlı?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Sizin valiniz insanları evine soktu, çadırları topladı.
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri, Sayın Grup ve Hükûmet cevap verecekler, söz atmayalım lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Efendim, bakın, Düzce depremi Marmara depreminden üç ay sonra oldu. Şimdi, bakın, burada, önerge üzerinde MHP Grubu adına konuşacak arkadaşımız, Marmara depremi ve Düzce depreminden sonraki sonuçları basının nasıl algıladığını size kupürleriyle göstereceğiz. Yetmiş beş gün içerisinde kırk dört bin geçici konutu tüm altyapı ve sosyal donatılarıyla kurup insanımızın hizmetine sunan, o depremin yöneticisi 57'nci Cumhuriyet Hükûmetidir. Biz bunu devletimizin başarısı olarak sunuyoruz, bundan bir övünç çıkartmıyoruz.
Benim ısrarla söylediğim şey şu: 40 insanımız ölmüştür. Burada bir koordinesizlik vardır, bir beceriksizlik vardır. Sayın Başbakanın ifadesiyle? "Başarısız olduk." diyor. Bunu reddedemezsiniz. Bunun cezai sorumluları olduğu kadar siyasi sorumluları vardır. Siyasi sorumlusu Beşir Atalay'dır. Mutlaka burada cezalandırılması, gelip milletten özür dilemesi, istifa etmesi gerekir.
Bunun için bu önergeyi verdik.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Nerede onda o yürek!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.