GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:20.12.2024

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyor, bütçenin milletimizin dirliğine, huzur ve refahına katkı sağlamasını temenni ediyorum.

Bütçenin hazırlanmasında emeği geçenlere, yoğun bütçe sürecinde gayretle çalışan tüm Meclis personeline teşekkür ediyorum.

Bir planlama ve yönetim aracı olan bütçeyle yürütmeye gelirlerin toplanması, giderlerin yapılması ve borçlanma için yetki ve izin verilmektedir. Meclis, bütçe kanunuyla bu yetkiyi verirken kamu idarelerinin gelir ve giderlerini de Sayıştay aracılığıyla denetlemekte ve kesin hükme bağlamaktadır. Bütçe; kalkınma planı, orta vadeli program ve yıllık programlarla birlikte uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların önemli bir aracıdır. İstikrar, icraat ve kalkınma bütçesi olarak takdim edilen 2025 bütçesinin, orta vadeli program ve On İkinci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığı görülmektedir. Önceki yıl bütçe teklifine göre, bütçe giderleri yüzde 32,8 artışla 14,7 trilyon liraya çıkarılırken bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 23,9 olması öngörülmektedir. Ekonomik sınıflandırmaya göre, bütçenin yaklaşık yüzde 66'sını personel giderleri ve cari transferler, yüzde 9,8'ini sermaye giderleri ve sermaye transferleri, yüzde 13,2'sini de faiz giderleri oluşturmaktadır. Bütçe gelirlerinin yüzde 51,7 artışla 12,8 trilyon liraya, vergi gelirlerinin ise yüzde 50,4 artışla 11,1 trilyon liraya ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bütçe açığının yüzde 27,2 azalışla 1,9 trilyon liraya gerilemesi, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının da yüzde 3,1 olması öngörülmektedir. Bütçe gelir gider tahminleri yapılırken 2025 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4 büyüyeceği, kişi başına millî gelirin 17.028 dolar, işsizlik oranının yüzde 9,6; enflasyon oranının yüzde 17,5 olacağı tahmin edilmiştir. Türkiye'nin büyüme ve kalkınma hedefleriyle millî ülkülerine erişme misyonu doğrultusunda hazırlanan Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın 2'nci bütçesi, milletimizin refahı, huzur ve güvenlik beyannamesi olarak öne çıkmaktadır. 68 program başlığında ödenek ayrılan 2025 yılı bütçesi, tüm kamu hizmet alanlarını içerecek şekilde tahsis edilen kaynaklarla toplumun her kesimine hitap etmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağdaş standartlarda kamu hizmetinin her vatandaşımız için erişilebilir olmasını, ekonomik ve sosyal politikaların dar ve sabit gelirlileri gözetecek şekilde ahenk içinde uygulanmasını öngörüyoruz. Ekonomik ve mali politikaların refahı artırma ve gelir dağılımını adaletli hâle getirme amacı kamu kaynaklarının büyütülmesi kadar mevcut kaynakların toplum kesimlerinin hizmetine adil şekilde sunulmasını da gerektirmektedir. Bütçe, bu amaçla kullanılan etkili araçlardan biridir. Bu doğrultuda, sürdürülebilir kalkınmanın lokomotifi, millî yükselişin teminatı olan eğitimin, milletimizin her ferdi bakımından erişilebilir olması ve kalitesinin artırılması için yaklaşık 2,2 trilyon lira ve yüzde 14,8 oranla bütçede en büyük pay eğitime ayrılmıştır. Son yıllarda okulların fiziki ve teknolojik altyapılarındaki iyileşme ve öğretmen sayısındaki artışla eğitime erişimde önemli mesafeler katedilmiş, öğretmenlerin kariyer imkânları genişletilerek mali ve sosyal imkânları iyileştirilmiştir. Bununla birlikte, çocuklarımızın millî ve çağın gereklerine uygun nitelikte eğitim alması için eğitimin kalitesinin artırılması sürekli bir hedef olmalıdır.

Eğitimle beraber bütçeden en önemli pay sağlık alanına ayrılmıştır. Sağlık harcamaları refah artışıyla da yakından ilişkilidir. Nitelikli sağlık hizmetlerinin ülkemizin her yerindeki vatandaşlarımıza ulaştırılması amacıyla sağlık hizmetlerine 1,1 trilyon lira ödenek ayrılmıştır; Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılan harcamalar dâhil edildiğinde, sağlık alanına kamu kaynaklarından ayrılan tutar ise yüzde 48 artışla 2,4 trilyon liraya ulaşmaktadır.

Muhtaç ve yaşlılarımızın onurlu bir yaşam sürmesini; şehit yakını, gazi ve engellilerimize sahip çıkılmasını istikbale güvenle bakabilmenin ön şartı olarak görüyoruz. Bu kapsamda, 2025 yılında sosyal yardım harcamalarına yüzde 31 artışla, bütçenin yüzde 4,4'üne tekabül eden 651 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Ayrıca, 2024 yılında mesken abonelerinin doğal gaz faturalarının yüzde 65'i, elektrik faturalarının ise yüzde 60'ı devletçe karşılanmıştır. 2025 yılı bütçesinde de enerji desteği olarak 472 milyar lira ayrılırken asgari ücretin vergi dışı bırakılması kapsamında 853 milyar lira vergi istisnası öngörülmüştür.

Ekonomik refahın toplumun tüm kesimleriyle adil şekilde paylaşılması sürdürülebilir kalkınmanın gereğidir. Kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunan, çocuğun üstün yararını temel ilke kabul eden aile destek programlarının etkinliği bu ilkenin hayata geçirilmesine katkı sağlayacak, ailenin ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuzluklara karşı korunması temin edilecektir. Hâlen yaygın şekilde uygulanan aile destek programları yanında, her ailenin yeterli ve sürekli gelire sahip olmasını sağlayacak sürdürülebilir yapıların oluşturulmasını öngörüyoruz. Her aileden en az bir kişiye iş imkânı temin etmek gibi, aktif iş gücü piyasası içerisindeki çözümlerle birlikte, geliri asgari refah seviyesinin altında kalan ailelere doğrudan gelir desteği verilerek onların başta beslenme, barınma, giyinme, ulaşım olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği, asgari refah seviyesinde düzenli bir geliri mümkün kılacak, finansal sürdürülebilirliği de olan mekanizmaların oluşturulabileceğini düşünüyoruz.

Diğer yandan, genellikle aile işletmesi olarak faaliyet gösteren, ekonominin ve toplumsal yapının temelini oluşturan esnaf ve sanatkâr kesimini güçlendirecek desteklerin artırılmasını ve rekabet imkânı kazandırılmasını öngörüyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomik sınıflandırmaya göre, 2025 yılı bütçesinin prim giderleri dâhil yaklaşık 26,5'i personel giderlerine ayrılmıştır. Ülkemizin her yerine ulaşan hizmet ağı nicelik ve nitelik olarak yeterli kamu personelinin istihdamını gerektirmektedir. Çalışma hayatına ilişkin temel yaklaşımımız, toplumun her kesimine insana yaraşır iş fırsatları sunarken, çalışan ve emeklilerimizin hayatını huzur ve refah içinde idame ettirebileceği gelir seviyesine kavuşturmaktır. Son yıllarda asgari ücretin vergi dışı bırakılması, memur ve emeklilere yönelik ek gösterge düzenlemesi, EYT sorununun çözülmesi, en düşük emekli ve memur maaşı uygulaması ve çalışanların enflasyona ezdirilmemesi yönünde önemli düzenlemeler yapılmış, yapılmaya da devam edilmektedir.

Bunlarla birlikte, beklentilerin karşılanması için kamu çalışanlarının tamamını kapsayan, hakkaniyete uygun bir personel rejimi düzenlemesine ihtiyaç bulunduğunu, bu şekilde kamu çalışanları ve emeklilerinin hukuki ve mali statülerine ilişkin köklü çözümlerin oluşturulabileceğini ve verimliliğin artırılacağını değerlendiriyoruz. Bu vesileyle, 2025 yılı asgari ücret görüşmelerinin üretimin devamlılığının, emeğin alın terinin ve geçim şartlarının dikkate alındığı bir mutabakatla sonuçlanmasını temenni ediyoruz.

Bütçeden toplumsal ihtiyaçlarla birlikte kalkınma hedeflerine uygun olarak yatırımlara, ekonomik ve sosyal sektörlere de imkânlar ölçüsünde kaynak ayrılmıştır. Bu çerçevede, geleceğin kritik sektörlerinden biri olan tarıma ayrılan kaynak önceki yıla göre yüzde 83,7 artışla 705,6 milyar liraya çıkarılmıştır. Ayrıca, tarımsal destek programları için ayrılan kaynak yüzde 47 artırılarak 135 milyar liraya, tarım sektörü yatırım ödenekleri yüzde 65 artışla 166,3 milyar liraya çıkarılırken kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal kit ve ihracat destekleri için de bütçeden 204,6 milyar lira ayrılmıştır. Tarım politikalarının gıda, tarım ve hayvancılığın sürdürülebilirliği anlayışıyla çiftçimizin refahını artırmasını ve kırsal kalkınmaya katkı sağlamasını gerekli görüyoruz.

Türkiye, yatırımlar için uygun bir iklim oluşturmuş, güvenilir ve tercih edilir hâle gelmiştir. Ülkemiz yatırımlar için cazibe merkezi olurken stratejik öneme sahip kamu yatırımları da artmaktadır. 2025 yılında bütçenin yüzde 11'ine tekabül eden 1 trilyon 569 milyar 300 milyon lira yatırım ödeneği olarak ayrılmıştır. Sermaye transferleri, sermaye giderleri ve yatırımları hızlandırma ödeneğinden oluşan bu tutarın 242,2 milyar lirasının afet konutlarının yapımında kullanılması öngörülmüştür. Ekonomide uzun dönemli istikrarlı büyüme, çevreye duyarlı sürdürülebilir sanayi üretiminden geçmektedir. Türkiye'nin üst üste on dört yıl ve kesintisiz on yedi çeyrektir yakaladığı yüksek büyüme başarısının arkasındaki asıl itici güç sahip olduğumuz güçlü sanayi altyapımız olmuştur. 2024 yılının ilk on ayında zayıf dış talebe bağlı sınırlı daralma yaşansa da stratejik bir girişim olan millî teknoloji hamlesiyle Türkiye, sanayi ve teknoloji alanında güçlü bir vizyon ortaya koymuştur. Bu kapsamda reel kesim destekleri için de yüzde 49 artışla bütçeden 561 milyar lira kaynak ayrılmıştır.

Başta savunma sanayi olmak üzere enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi ileri teknolojiye dayanan birçok kritik alanda yerli ve millî üretim hız kazanmıştır. Gelişen sanayiye ve büyüyen ekonomiye paralel, enerji talebi de artan Türkiye son yıllarda yerli kaynak potansiyelini arama, bulma ve kullanıma alma yolunda atılan başarılı adımlar ve enerji yatırımlarıyla küresel enerji piyasasının önemli aktörleri arasında yer almaktadır. Ülkemiz, enerjinin yanı sıra, sanayiyi de yönlendiren ulaştırma, altyapı ve lojistik alanlarındaki yatırımlarıyla ön almış ve rekabet avantajı yakalamıştır. Jeopolitik konumuyla ulaştırma ve lojistikte bölgesel merkezî üs olma potansiyeline sahip olan Türkiye, altyapı yatırımlarıyla, hayata geçireceği uluslararası projelerle ekonomik olduğu kadar sosyal ve siyasi avantaj sağlayarak Türk kuşağı stratejisinin gelişmesine de destek olabilecektir. Türkiye'nin jeostratejik konumu, tarihî ve kültürel mirasından doğan yükümlülükleri, bölge ve dünya barışının tesisindeki rolü nedeniyle egemenlik haklarına, huzur ve güvenliğine yönelik saldırılar, güçlü ve caydırıcı silahlı kuvvetlere ve güvenlik gücüne sahip olmayı zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak dâhil, savunma ve güvenliğe bütçenin yüzde 10,9'una tekabül eden 1,6 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Tahsis edilen kaynakların katkısıyla savunma sanayimiz güçlendirilecek, Türkiye'nin millî güvenliğine yönelik tehditler bertaraf edilecek, terörle mücadele kesintisiz devam edecektir. Nitekim, terörle mücadelede sağlanan başarıyla bugün ülkemizin her yerinde huzur ve güven iklimi hâkim, ekonomik ve sosyal hayat canlıdır. Etrafımızdaki savaş, kaos ve kargaşaya rağmen Türkiye, bir huzur adası olarak öne çıkmaktadır. İnanıyoruz ki, cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılına girdiğimiz yeni dönemde millî birliğimizi güçlendirerek, ekonomik ve sosyal atılımları yaparak milletimiz terör belasından tamamen kurtulacaktır. Bu yolda en büyük güç kaynağımız, tarihin her döneminde milletimizin koruduğu ve yücelttiği millî birliği ve kardeşliği olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği gibi, Covid-19 salgınının gecikmiş etkilerine ve Rusya-Ukrayna savaşına rağmen güçlü toparlanma eğilimi sergileyen küresel ekonomi, 2022 yılında yüzde 3,5 oranında büyümüştür. 2023 yılında devam eden savaş ve diğer jeopolitik gerginlikler, küresel ölçekte uygulanan sıkı para politikaları ekonomik aktivitenin yavaşlamasına neden olsa da dünya ekonomisi yüzde 3,3 oranında büyüme kaydetmiştir. Avrupa başta olmak üzere, küresel ekonomik şartlardaki olumsuzluklara ve bölgemizde artan jeopolitik gelişmelere rağmen on dört yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirerek 2023 yılında yüzde 5,1 büyüyen Türkiye'nin millî geliri 1 trilyon doları geçerken kişi başına düşen millî geliri de 13.243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılına gelindiğinde ise süregelen Rus ve Ukrayna savaşı ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerilimler, finansal koşullar, arz yönlü faktörler ve emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, küresel büyüme görünümünde ve kompozisyonunda etkili olmaya devam etmiştir. Dünya ekonomisinin ortalama yüzde 2,6 büyüdüğü 2020-2023 döneminde yüzde 5,9'la dünya ortalamasının 2 katından fazla büyüyen Türkiye ekonomisi 2024 yılında da büyümesini dengeli yapıda sürdürmüştür. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüyen gayrisafi yurt içi hasıla on yedi çeyrektir kesintisiz büyüme performansını devam ettirmiştir. Böylece Türkiye ekonomisi 2024 yılının ilk dokuz ayında yurt içi talep, net ihracat ve hizmet sektörünün önemli katkısıyla yüzde 3,2 büyümüş, millî gelirimiz yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar doları aşmıştır. 2024'ün tamamında da ekonominin, hedefler doğrultusunda yaklaşık yüzde 3,5 oranında büyümesi beklenmektedir. Büyümeye bağlı oluşan güçlü iktisadi faaliyet Türkiye'nin istihdam oluşturma kapasitesine de olumlu yansımıştır. 2024 yılı Kasım ayında işsizlik oranı yüzde 8,8 olurken istihdam 32 milyon 970 bin kişiyle tarihin yüksek seviyesine ulaşmıştır. Son bir yılda sağlanan 1 milyondan fazla ilave istihdam başarısı büyümenin sürdürülebilir patikada devam ettiğini teyit etmiştir. Bu gelişmelerin yanında, şiddeti azalsa da vatandaşlarımızın hayatını yakından etkileyen enflasyonla mücadele öngörülen hedefler doğrultusunda devam etmektedir. Dezenflasyon sürecine girildiği haziran ayı itibarıyla TÜFE yıllık artış hızı yavaşlamış, mayıs ayındaki zirve noktasına kıyasla 28,36 puan azalarak kasımda yüzde 47,09 olmuştur. 3 aşamalı olarak belirlenen mücadele sürecinde geçiş ve dezenflasyon aşamasından sonra enflasyonun tek hanelere ineceği programın kalıcı istikrar dönemine de geçilecektir.

Uygulanan program hedeflerinin gerçekleşmekte olduğunu gösteren gelişmelerden biri de dış ticaret dengesinde ve cari açıkta sağlanan başarıdır. Son yıllarda önemli ivme kaydeden alanlardan olan ihracatımız, 2023 yılında 255,6 milyar dolarla orta vadeli program hedefleriyle uyumlu seviyede gerçekleşmiştir. Yaptığı sıçramayla küresel ihracattan aldığı payı 2021 yılında ilk kez yüzde 1'in üzerine çıkaran Türkiye, 2023 yılında payını yüzde 1,07'ye yükseltmiştir. Kasım ayı itibarıyla de yıllık ihracatımız 261 milyar doları aşarak tarihî zirveye çıkmış, yıllık dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre 30,6 milyar dolar azalarak 79,3 milyar dolara gerilemiştir. Bu gelişmeler cari işlemler dengesine de olumlu yansımıştır. Cari işlemler dengesi, ekim ayı itibarıyla 2024 yılında üst üste beş aydır fazla vermeye devam etmiş, yıllıklandırılmış cari açık en yüksek düzeye ulaştığı 2023 yılı Mayıs ayına göre 47,9 milyar dolar azalarak otuz dört ayın en düşük seviyesi olan 7,7 milyar dolara gerilemiştir. Yılın geri kalanında da iyileşmenin devam ederek 2024 yılında cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 1'in altında kalacağı beklenmektedir. Bu gelişme, dış finansman ihtiyacının azalması ve sermaye girişinin artması yoluyla makroekonomik istikrara önemli katkı sağlayacaktır. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürdürülebilmesi için başta turizm olmak üzere hizmetler ticareti yoluyla elde edeceğimiz gelirlerin artırılması da önem arz etmektedir. 2024'ün ilk dokuz ayında 46,9 milyar dolar turizm geliri elde edilirken, yıl sonunda 61 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm geliri hedefinin yakalanacağı da anlaşılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarının sağlanması, ekonomi programının etkin maliye politikalarıyla desteklenmesini gerektirmektedir. Gelirlerin artırılması, kaynak tahsisinde etkinliğin sağlanması ve mali disiplinin ekonomide güven ve istikrarı artıracak çıpa olarak korunması makroekonomik istikrar için önemli bir role sahiptir. Türkiye'nin harcamalarda ortaya koyduğu ihtiyatlı duruş, birçok gelişmiş ülkeden daha iyi bütçe performansı gösterilmesini sağlamaktadır. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, 2020 ve 2022 yıllarında pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeye göre sınırlı kalarak yüzde 3,5 ile yüzde 1 aralığında gerçekleşmiştir. 2023 yılında ise 960 milyar liralık deprem harcaması, bütçeye önemli yük getirmiş ve bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,2 olmuştur. 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira tutarında deprem harcaması öngörülürken bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 4,9 olması beklenmektedir. 2025 yılı bütçesinde ise deprem harcamaları için 584 milyar lira kaynak ayrılmış, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmiştir.

Maliye politikası hedeflerine ulaşmada vergi sistemi de etkili bir araç olarak öne çıkmaktadır. Kamu giderlerini karşılamada devletin temel gelir kaynağı olan vergiyi herkesin mali gücüne göre ödediği, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı adaletli bir vergi sisteminin inşa edilmesi, kayıt dışılığı önleyecek adımların atılması, mali sürdürülebilirlikle birlikte yatırıma, üretime, gelirin adil bölüşümüne katkı sağlayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adil bir vergi sisteminin kaçınılmaz ihtiyaç olduğunu düşünüyor, bu amaçla başlatılan reform çabalarını kıymetli buluyoruz. Ekonomide yakalanan ivme, makroekonomik göstergelerdeki iyileşme ve sağlanan öngörülebilirliğin etkisiyle dış borçlanma maliyetlerinde önemli iyileşmeler sağlanmaktadır. Yüksek borçluluk, birçok ülkenin ekonomik büyüme perspektifi üzerinde baskı oluştururken Türkiye'nin düşük borçluluğu mali disiplin ve ekonomik dengelerin sağlanmasındaki ilerlemeyi yansıtmaktadır. 2024 yılı üçüncü çeyreğinde Türkiye'nin kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı önceki yılın aynı dönemine kıyasla 4,5 puan azalarak yüzde 28,1 seviyesine gerilemiş, gelişmekte olan ülkeler ortalaması olan yüzde 71,4'e göre oldukça düşük düzeyde kalmıştır. Ülkemiz, hane halkı ve reel kesim borçluluğunda da gelişmekte olan ülkeler içerisinde düşük riskliliğe sahiptir. Türkiye, dayanıklı bir finansal sektöre, gelişmiş sermaye piyasalarına, güçlü ve kurumsal bankacılık sistemine de sahiptir. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla 2023 yıl sonuna göre yüzde 31,1 oranında artmıştır. Aynı dönemde, yüzde 18,09 olan sermaye yeterlilik oranı sektörün şoklara karşı dayanıklılığını göstermekte, kredilerin takibe düşme oranı ise yüzde 1,77'yle oldukça düşük riskliliğe işaret etmektedir. Türk lirasına güven artarken, TL mevduatının toplam mevduat içerisindeki payı 6 Aralık itibarıyla yüzde 57,4'e yükselmiş, kur korumalı mevduattan çıkışlar hızlanarak 144 milyar doları bulan KKM bakiyesi 34 milyar dolara kadar gerilemiş, vatandaşlarımızın, tasarruflarını yerli para biriminde değerlendirme eğilimi güçlenmiştir. Merkez Bankası brüt rezervleri aynı tarih itibarıyla 159,4 milyar dolara yükselmiş, swap hariç net rezervler ise 48,5 milyar dolar olmuştur. Ülkemizin risk primi 250 baz puan seviyelerinin altına gerileyerek 2020 yılı düzeyine kadar inmiştir. Türkiye, üreten, istihdam yaratan, ihracatını artıran, cari açığını düşüren, en az borçlu ülkelerden biri olarak iç ve dış ekonomi çevrelerinin güvenini kazanmaya devam etmektedir.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Aksu, müsaade eder misiniz.

Değerli arkadaşlar, fevkalade yüksek bir uğultu var. Ya buraya çok geliyor ya oradan az duyuluyor, onu bilmiyorum ama hakikaten çok yüksek bir uğultu var. Lütfen konuşmacının konuşmasını daha rahat bir şekilde dinleyelim.

Buyurun, devam edin.

İSMAİL FARUK AKSU (Devamla) - 2025 yılında küresel ticarette beklenen ılımlı artış ve ticaret ortaklarımızın büyüme performansındaki iyileşme Türkiye ekonomisini de olumlu etkileyecektir. Önümüzdeki süreçte makroekonomik ve finansal istikrarda elde edilen kazanımların kalıcı hâle getirilerek daha ileriye taşınması için yapısal reformların süratle gerçekleştirilmesini gerekli görüyoruz. Para, maliye ve gelirler politikasının dar gelirli vatandaşlarımızı gözetecek şekilde eş güdüm içinde uygulanmasını ve gelir dağılımı adaletinin artırılmasını hedefliyoruz. Ticaret savaşlarının yaygınlaştığı bir dönemde dijitalleşmenin fırsatlarından yararlanırken ekonomik güvenliğimizin önceliğe alınmasını zorunlu görüyoruz. Türkiye için önemli şans olan istikrarla, millî birlikle kalkınma hedeflerine odaklanmanın, siyasetin milletimize sorumluluğu olduğunu değerlendiriyor; millî birliğin, siyasi, sosyal ve kültürel temelleri güçlendirilmiş bir Türkiye'nin her sorunun üstesinden geleceğine, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nı adım adım inşa edeceğine inanıyoruz.

Sayın milletvekilleri, 2023 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ve Sayıştay raporlarına da kısaca değinmek istiyorum. Depremlerin yıkıcı etkisiyle 2023 yılında bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,2 olmuştur. Deprem harcamaları hariç tutulduğunda yüzde 1,6'ya düşen bu oran başarılı bir bütçe performansına işaret etmektedir. Sayıştay 2023 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinin mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin hataları içeren toplam 8.755 bulgu tespit etmiş, bunların yaklaşık yüzde 72'si mahalli idarelere ilişkin olmuştur. Sıklıkla yapılan hataların başında muhasebe kayıtlarının yapılamaması ya da hatalı yapılmasının geldiği belirtilmiştir. Parlamentonun en önemli görevlerinden birisi kuşkusuz kamu harcamalarının denetlenmesidir. Denetim yetkisini Meclisimiz adına kullanan Sayıştay incelemelerinin ciddi şekilde yapılmış olduğunu, bunu kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi bakımından önemli gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bununla birlikte ülkemiz denetim sisteminin yapısal ve işlevsel olarak bütünüyle gözden geçirilerek eksikliklerin giderilmesini, güçlü bir kurumsal kapasite inşa edilerek denetimin etkinleştirilmesini gerekli görüyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye doğal kaynakları, beşerî sermayesi, kurumsallaşmış ekonomisi ve üretim kapasitesiyle önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak yeni fırsatlara hızlıca adapte olabilme ve gelecek vizyonu çerçevesinde büyük atılımlar yapabilme potansiyeline sahiptir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle parlamenter sisteme özgü belirsizliklerden, kriz ve kaos senaryolarından kurtulan Türkiye etkin işleyen yönetim sistemine kavuşmuş, demokrasimiz güçlenmiştir. Taçlanan siyasi istikrar, tesis edilen yönetim istikrarı ekonomik istikrarın teminatı olmuştur. Üst politika dokümanlarıyla belirlenen kapsamlı yol haritasıyla ekonomide politik öngörülebilirlik sağlanmış, güven iklimi tesis edilmiştir. Uygulanan doğru politikalarla da Türkiye ekonomisinin önündeki tüm engellerin kaldırılacağını düşünüyor, atılan olumlu adımların kararlılıkla sürdürülmesi konusunda ekonomi yönetimine güveniyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak milletimizin huzur ve refahı için gayret göstermeye inançla devam edecek, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda huzur, kardeşlik ve barışa odaklanacağız. Türkiye'yi kötü gösteren, art niyetliliğe umut bağlayanlar olsa da onlara aldırmadan millî kazanımlarımızı daha ileriye taşıyacağız. "Herkes eşittir Türkiye ve her şeyden önce Türkiye" demeyi sürdürecek, millî birlikle lider ülke Türkiye ülkümüzü gerçekleştireceğiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu düşüncelerle, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'ne ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne "kabul" oyu vereceğimizi belirterek bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.

Sizleri ve bizi takip eden muhterem vatandaşlarımızı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)