GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:24.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, CHP'nin vermiş olduğu önergeye bizler de katılıyoruz. Bizler, Erzincan'ı en son olarak İliç maden kazasından hatırlıyoruz -9 işçinin göçük altında kaldığı o kazadan bahsediyoruz- hani şu AKP'nin göz bebeklerinden olan şirket vardı ya "çaldık holding", onun da ortağı olan maden sahasında ortaya çıkan faciadan hatırlıyoruz.

Yine, önergeye şu noktada da katılıyoruz: "Erzincan" geçen yerlerin arasına "Diyarbakır" "Urfa" "Mardin" "Hakkâri" "Van"ı koyun, içerisinden hiçbir şeyi değiştirmeden ortaya koyun, aynı şekilde geçerli olacak bir önerge. Çünkü bölgede hayvancılık, tarım tamamen öldürülmüş durumda. İllerin çok büyük kültürel zenginlikleri yok sayıldı ve bölge halkı açlığa ve sefalete sürüklendi. Bu kadar zengin topraklarda insanlar nasıl olur da gidip çöpten ekmek toplar; bu, bir akıl tutulması diyoruz. Kimileri adına ne derse desin bu, Kürt sorununun bir göstergesidir. Bu durum çatışmanın bir sonucudur aynı zamanda. Bir hakikati reddetmek, "öyle değil" demek hakikati ortadan kaldırmaz. Bunun savunuculuğunu yapanları reddettiğinizde hakikat ortadan kalkmaz; günlerdir söyledik, buradan da söylemeye devam edeceğiz.

19 Aralık günü kuzeydoğu Suriye'de katledilen Gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'e dair tek açıklama yapmayan iktidar cevap vermek zorunda, gelip burada şov yapmasına hiç gerek yok, biz ne olduğunu çok iyi biliyoruz, Nazım da Cihan da bu ülkenin vatandaşıydı ve gazetecilik yapıyordu, bölgedeki gelişmeleri halka anlatıyorlardı; SİHA'yla öldürüldüler. Üst üste dünya gazetecilerinden açıklamalar geldi fakat burada vekilleriniz çıkıyor, İHA'lara, SİHA'lara methiyeler düzüyor, gelip burada gazetecileri hedef alıyor. Bunu kime yaptırtıyorsunuz peki? Gazetecilerin ta kendisine yaptırıyorsunuz. Siz ne yaptınız peki bu SİHA'lara karşı? Bırakın bir açıklama yapmayı, bu gazeteciler için açıklama yapan gazetecileri gözaltına aldınız. İstanbul Barosu Başkanı Sayın Kaboğlu ve Yönetim Kurulu hakkında soruşturmalar başlattınız. Ağzını bu konuda açan herkese, yine elinizde tuttuğunuz yargı sopasını gösterdiniz. "Gazetecilerin öldürülmesini kabul etmiyoruz ve uluslararası mekanizmalara aykırıdır, soruşturulsun." diyen herkesin ağzına sopayla, yargınızın sopasıyla vurmaya devam ettiniz. Sizin için kolay çünkü insanları öldürmek, siz ancak gelirsiniz burada SİHA'larınızla, İHA'larınızla övünürsünüz fakat orada katledilen halklarla ilgili yapmış olduğunuz hiçbir şey yok, hiçbir açıklama yok. Yapmadıysanız, çıkın "Yapmadık." deyin, "Bize ait değildir." deyin, burada böyle ahkâm kesmelerle karşımıza çıkmayın.

Şunu ifade edelim: Türkiye'nin karnesi ortada. Nedir Türkiye'nin karnesi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kunt Ayan, lütfen tamamlayın.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - 17 bin faili meçhul cinayeti olan bir ülke. Roboski'yi kim yaptı acaba? Sizler yaptınız. Gelmişsiniz, burada, bize diyorsunuz ki: "Biz faili meçhul cinayetlerden sorumlu değiliz." Roboski'nin sorumlusu tam da sizsiniz. Nagihan Akarsel'i Süleymaniye'de katleden sizlersiniz, sorumlusu tam da sizsiniz. SİHA'larınızla, İHA'larınızla bunları yapıyorsunuz. Bugün hakikati dilsiz bir cümleymişçesine susturmaya çalışanlar çok iyi bilmelidir, Kürt halkı bir hakikattir, özgür ve eşit şartlarda yaşama talepleri bir hakikattir. Bu hakikati dile getirenler tarihin meşru ve doğru tarafındadır. Yenilecek olan da bu hakikati, yüzyıllık hezimeti görmezden gelen ve bu tekçi devlet aklına sahip olanlardır diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)