GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:07.11.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Akbaşoğlu, size de çok teşekkür ediyorum. Öncelikle, Afgan doktorun hatta doktorların Türkiye'de hangi şartlarda çalışmış olduğuna dair yapmış olduğum eleştiriyi teyit ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bakın, ben bu ülkede yabancı hekimlerin çalışmasına karşı değilim. Türk doktorlarla aynı sınavlara girerler; Türkçe, bilim sınavı, yazılı, sözlü; aynı standartlarda yarışırlar ve geçerlerse yoluna devam ederler. Benim itiraz ettiğim, bir Afgan doktora Türkiye'den Peştuca sınav soruları hazırlanıp buradan Afganistan’a gönderiliyor. Adam Kabil’de sınava giriyor, Peştuca giriyor ve oradan Amerika'nın vermiş olduğu bütçeyle geliyor, burada okuyor, doktor oluyor, üsteğmen oluyor ve ifade ediyorsunuz “Kendi ülkesinin ordusuna katılacaktı.” diyorsunuz ama adam katılmıyor ve burada üsteğmen -Türk üsteğmen- ve vatandaşlık veriliyor; itiraz ettiğim bu. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Ve “karşılıklılık ilkesi” diyorsunuz Sayın Akbaşoğlu, bana bir tane örnek gösterir misiniz? Afganistan’dan, Afganistan’daki tıp fakültesinin müfredatıyla ilgili bir sınav düzenlenmiş; Türkiye'den Türk doktorları girmiş, adaylar girmiş; sınav Ankara'da yapılmış, Türkçe yapılmış ve benim buradan doktorum veya adayım gitmiş, Afganistan’da okumuş, hekim olmuş; oradan da Afgan ordusundan general olmuş, üsteğmen olmuş, gelmiş buraya. Bir tane örnek gösterir misiniz? Karşılıklılık ilkesi budur. Dolayısıyla eğer siz bir konuyu savunup eleştirecekseniz lütfen altını doldurun. İkinci konuya geleceğim: Bakın, bu Meclisin mehabetine de bu Meclisin saygınlığına da yakışmaz bir milletvekiline “hafiyelik yapmak” demek. Ne demektir Allah’ınızı severseniz hafiyelik yapmak? Ben milletin hakkını hukukunu korumak için bunları söylüyorum, belgeleriyle konuşuyorum, şimdi hepsini göstereceğim size. Siz de “Sayın Çömez, o belgeler doğru değildir, doğrusu budur.” dersiniz, kaldırırsınız. Yani diyorsunuz ki “ajitatif, provokatif” Ben neyi ajite ettim, neyi provoke ettim? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun, toparlayın. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Son derece net sorular soruyorum. Bunlara ulaşmak için de öyle hafiyelik falan yapmaya gerek yok. Hafiyeliği de bu ülkede kimlerin yaptığını iyi bilirsiniz siz çünkü FETÖ’cülerin yaptığı dönemlere de tanık olduk; onlara ithafen söylüyorum, yanlış anlaşılmasın. Dolayısıyla bakın, bu bilgilerin -az önce size bahsettiğim bu bilgilerin- ve belgelerin hepsi Amerikan Adalet Bakanlığının. Hemen kulise çıkalım, gireyim internete, size bu belgeleri buradan göstereyim, Adalet Bakanlığından göstereyim. İki tane bina almışsınız ve bugünkü parasıyla bu binalar 500 milyon lira. Bu ülkede insanlar açken, çocuklar akşam yatağa aç girerken, yavrular sabah aç kalkarken, emekliler ellerinde poşetleri pazardan, çarşıdan boş dönerken 500 milyon lira bu ülkenin parasını götürüp Washington’a gömmüşsünüz; itirazım buna. 28 Mayısta size söyledim, dedim ki: Sayın Akbaşoğlu, bunlar doğru mudur? İşte burada tutanak; bunu, bu cümleleri siz kullandınız. “Doğrudur, şimdi bilgi aldım, 2 binamız var ama birini satacağız.” dediniz ve altı ay geçti aradan, orada ne bir ilana çıkmış ne de satış gerçekleşmiş. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun, bitirin Sayın Çömez. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – “Satacağız.” demenize rağmen niye satmadınız, bunun cevabını vermenizi bekliyorum. 500 milyon liralık bir bütçeyi niye oraya verdiniz? Para buradan, partinizin genel merkezinden mi gitti, Amerika'dan mı verildi; onu soruyorum. Belgeler var, hepsi var. Öte yandan, bakın, sadece bu 2 binanın vergi borcu, bir daha söylüyorum, vergisi 6,5 milyon lira. İşte, ödememişsiniz Sayın Başkan; burada, ödenmediğine dair belgeler burada. Ben samimi olarak size bir fırsat tanıyorum, bütün bunların doğru olmadığını, bütün bunların yanlış olduğunu ispatlayacak bir fırsat sunuyorum. Belgelerini sunun, ben size belgelerini sunuyorum ama kalkıp da “ajitatif” “provokatif” “hafiyelik” falan… Bunlar ne size yakışır ne Parlamentoya yakışır. Ben, bu milletin 500 milyon lirasının neden götürülüp Beyaz Sarayın dibine gömüldüğünün hesabını sormak istiyorum, milletin parası bu çünkü. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ha, diyorsanız “Bu para oradan gelmedi, Amerika'daki iş adamlarından verildi.” Yarın onlar da çıkabilir. Ha, o zaman diyecek bir şeyim yok, o zaman onu izah etmeniz lazım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bir cümleyle bitiriyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim. Buyurun. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Dolayısıyla bu Meclisin saygınlığına uygun bir şekilde bilgiyle, belgeyle, hesap verilmesi gerekiyorsa hesap vererek, hesap sorulması gerekiyorsa da bizim yaptığımız gibi hesap sorarak bu Meclisin çalışma düzenini birlikte ayağa kaldırmamız lazım. Yoksa “Hafiyelik yapıyorsun.” “Provokasyon yapıyorsun.” “Ajitasyon yapıyorsun.” Bunların içerisinde hiçbir ajitasyon yok. Hafiyelik bu ülkede nasıl yapılır, 15 Temmuzda gördük; onlara bu ülkenin zeminini kimlerin hazırladığını da biliyoruz. Girin Amerikan Adalet Bakanlığının sitesine, bunların hepsini göreceksiniz; vergi dairesinin sitesine girin, bu belgelerin hepsini göreceksiniz. Tabiatıyla, özellikle bu kullandığınız ifadeleri geri almanızı sizden istirham ediyorum Sayın Başkan.