GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:42
Tarih:25.12.2024

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sözlerime başlamadan önce, cezaevlerinde rehin tutulan siyasi tutsakları, bizleri izleyen ve dinleyen herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Güncel hesaplamalara göre açlık sınırı 21 bin, yoksulluk sınırı 72 bin lira. Resmî enflasyon TÜİK'in hilebazlıklarına rağmen yüzde 50 civarında. Gıda fiyatları son bir yılda yüzde 85 arttı. Elektrik, doğal gaz faturaları, kirayı saymıyorum bile ve asgari ücret 22.104 lira olacak, öyle mi? Çalışanların yüzde 50'sinin asgari ücretli olduğu düşünüldüğünde, bunun açık yorumu: AKP milyonlara karşı ekonomik bir cinayete teşebbüs etmiştir. Yazıklar olsun diyorum. Bunu kabul etmiyoruz, bunu da bir kez daha buradan ifade edelim.

Sayın milletvekilleri, üzerinde tartıştığımız tasarıda birçok maddenin Anayasa Mahkemesinin reddettiği düzenlemeler hakkında olduğunu biliyoruz çünkü kanunla yapılması gereken konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine başvuruluyor, kanun hükmünde kararnamelerle Meclisin yasama işlevi tasfiye ediliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda önümüze getirilen birçok düzenlemenin sonunda "Cumhurbaşkanı yetkilidir." ibaresi ekleniyor. Dolayısıyla, kuvvetler ayrılığıyla yatay bir yetki paylaşımı ve denetim mekanizmasının son kırıntıları da ortadan kaldırılmak isteniyor.

Teklifin 2'nci maddesinde de yurt dışında görevlendirme yapılacak kurum ve kuruluşların belirlenmesinin Cumhurbaşkanı uhdesinde de olmasına olanak tanınıyor. Mevcut hâliyle bunun hangi kurum ve kuruluşları kapsadığı ortadayken buna neden gerek duyulduğu açık değildir çünkü AKP'nin evveliyatı ortadayken bunun suistimal edilmeyeceğinin de hiçbir garantisi yok sayın milletvekilleri. Oysaki herhangi bir şüpheye mahal vermeden, şeffaf bir şekilde düzenlemeler yapılarak kurumsal bir sistem işletilmeli. Bunun için demokrasinin kurumsallaşması, özgürlüklerin genişlemesi, adaletin sağlanması ve barışın inşa edilmesi gerekmekte. Bugün, bahsi geçen erdemlerin hiçbirinde doğru dürüst bir ilerlemeye şahit olmuyoruz. Karşımızda demokrasi ve otokrasi arasında gidip gelen ama otoriter eğilimin baskın olduğu bir rejim var. Özellikle Temmuz 2018'de Türk tipi başkanlığa geçince yetkilerin her gün biraz daha bir kişiye devredildiğini gördük. Gelinen aşamada Meclisin, yasamanın sadece yasaların şekil şartını yerine getiren bir onay mercisi hâline getirildiğini de görüyoruz. Sarayda hazırlanan torba yasalar çoğu zaman etki analizleri dahi yapılmadan jet hızıyla komisyonlara gönderiliyor ve jet hızıyla bunların onaylanması bekleniyor; muhalefetin eleştirileri ve önerileri dikkate alınmadan buraya getirilip parmak sayısının fazlalığıyla onaylanıyor.

Sivil toplumun hatta bireylerin özgün katkısı ve katılımı olur mu olmaz mı, AKP'nin çoğunlukçu rejiminin umurunda bile değil, şu an umurlarında olmadığı gibi; her biri farklı bir şeyle meşgul, dinleme zahmetinde bile bulunmuyorlar. Hâlbuki biz burada sizin politikalarınızı eleştiriyoruz, halka karşı sizin politikalarınızı eleştiriyoruz. Size tavsiyemiz, dinleyin, belki bundan sonraki süreçte halkın yararına daha olumlu politikalar açığa çıkarabilirsiniz.

AKP iktidarı geçen her yılın muhasebesini yapmadığı gibi, her yeni yılı da yurttaşlar için zorlukların yılı yapmayı başarıyor. Bugün döviz kurundan enflasyon oranlarına, ev kiralarından fahiş zamlara süreklileşen bir yoksullaşma söz konusu. Milyonlarca yurttaşın yeni yıl neşesi vergi, harç ve fatura zamlarıyla yerini geçim kaygısına bırakmakta. Geçen yıllarda ekonomik, politik tercihlerle halklar yoksullaştırıldı, faşizan uygulamalarla anayasal haklar ortadan kaldırıldı. Devleti yönetenlerin Kürt sorununa, diğer bir ifadeyle, Kürtlere bakışı da biçim değiştirdi. Öyle ki kendinde ülkenin vatandaşı olmayan, sınırları dışında yaşayan Kürtlerin geleceğine de müdahale hakkı gören bir kolonyalist akıl ortaya çıktı. Yurttaşı olan milyonlarca insanlığa onurlu barışı inşa edemedikleri için bir Kürt uzayda dahi hak elde etse bunu bir güvenlik sorunu olarak algılayabilen bir akılla karşı karşıyayız. Suriye'de AKP'li kurmayların söylem ve pratikleri, dünyanın neresinde olursa olsun, Kürtler arasında kaygıyla izleniyor. Esad rejiminde kimliksiz bırakılan, Arap Kemeri politikalarıyla demografik yapısı zayıflatılan Rojava Kürtlerini görmeden Esad'ın izleri silinmez. Kürtlerin hakkı ve hukuku tanınmadığı için savaşın ömrü en az on yıl uzadı çünkü Suriye halkları adına Cenevre'ye gittiklerini iddia eden egemen devletler her seferinde Kürtleri sürecin dışında bıraktılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaçmaz Sayyiğit, lütfen tamamlayın.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Devamla) - Zamanın hükmü Kürt halkının bir ulus olarak tanınmasında karar kılıyor; bunu görmek, bu halkla bir araya gelmek yerine, onurlu direnişin sembolü olan Kobani'yi çeteler eliyle tehdit etmenin ülkeye de halklara da hiçbir yararı yok. Bu ihtirasla Nazım Daştan ve Cihan Bilgin gibi gazetecilerin hedef alınması da kabul edilemez. Orta Doğu'da Kürt hakikatiyle eninde sonunda yüzleşeceksiniz; bugün veya yarın ama bir gün mutlaka çünkü günün sonunda savaş yorulur, barış en güzel yol olur diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)