Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 42 |
Tarih: | 25.12.2024 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Memurları Kanunu olarak bilinen bu torba kanun teklifinde 14 tane Cumhurbaşkanı kararnamesinin kanunlaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz yani hukuk göz ardı ediliyor. Bir kişinin iki dudağı arasından çıkan, bir gece yarısı çıkarılan ve Anayasa Mahkemesinden dönen düzenlemeleri biz burada kanunlaştırmaya çalışıyoruz. Aslında Meclis kanun yapmıyor -ben bunu daha önceki senelerde de söylemiştim- Meclis Beştepe'den çıkan sözleri burada kanun hâline getiriyor. Şimdi, bu Cumhurbaşkanı kararnameleri hukuka uymadığı için hukuku ve bu kararnameleri uydurmaya çalışıyoruz ve kanunlaştırmaya çalışıyoruz biraz evvel ifade ettiğim gibi.
Devlet Memurları Kanunu demişken önce devletin ne olduğunu, bu gerçeği atlamamak lazım. Siz devlet değilsiniz, bunu daha önce söylemiştim; siz devlet değilsiniz, "Cumhur İttifakı" denilen yapı da devlet değil ama son gelişmeler gösteriyor ki sizler kendinizi devletin yerine koymaya başlamışsınız. Bir devletin meşruiyetinde yargı sisteminin bağımsızlığı, adaletin tarafsızlıkla dağıtılması ve özgür basının varlığı yatıyor. Ancak bakıyoruz, artık adaleti dağıtanlar hâkim ve savcılar değil; kimin tutuklanacağına, kimin gözaltına alınacağına AK PARTİ'li troller karar veriyor sosyal medyada. "Bu tutuklasın." diyorlar, dört beş saat geçmeden bakıyorsunuz tutuklanıyor; "Bu gözaltına alınsın." iki üç saat sonra gözaltına alınıyor yani hâkim ve savcıların görevini kurduğunuz bu düzenle AK PARTİ'li trollere devretmişsiniz. Devlete "seri katil" diyen birisi vardı; TSK'ye "Peygamber ocağı değil." demişti, "Mehmetçik şehit falan değildir." demişti. Apo'nun kardeşini yayına çıkaran o TRT'nin Yönetim Kurulunda yer alan kişiler hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem başlattınız mı? Yok. Yüce Gazi Mecliste 40 bin insanımızın katiline, teröristbaşına "Birinci sırada milletvekili olsun." diyen o arkadaşı gözaltına aldılar mı? Herhangi bir tutuklama var mı? Yok. Ama sıra muhaliflere gelince hemen gözaltı başlıyor. En son Özlem Gürses... Arkadaşlar, Özlem Gürses'i burada iktidar koltuğunda oturanlar da tanır, yılların gazetecisi. O kendisine atfedilen suçun kırıntısı dahi beyninin ucundan geçmez. Dil sürçmesi, eyvallah... İfadesi alınması gerekiyor mu? Tabii ki alınması gerekiyor, bunun sorulması gerekiyor ama gece alıp kara yoluyla İstanbul'a götürüp eziyet etmek değil. İnsanları korkutarak korku imparatorluğu kurmaya çalışıyorsunuz. Kırk saat kelepçe takılmadı kadına, kırk saat sonra sağlık kontrolüne giderken basına resim vermek için kelepçe takıldı ve hastaneye götürüldü. Şimdi, bu talimatın kimlerden geldiğini tabii ki biliyoruz. Hangi demokratik devlet, hangi hukuk devleti özgür basına kelepçe takarak varlığını ispat ediyor?
Aynı şekilde, kan davasına çevirdiğiniz bir Gezi hadisesi var. Gezinin intikamı için şehir plancısı olan akademisyen Tayfun Kahraman'ı Hükûmeti yıkmak istedi diye zindana attınız, bu bahaneyle zindana attınız. Cezaevinde kötü muamele görüyor. MS hastası bu çocuk, cezaevinde gördüğü hastane hizmeti yetmiyor; devamlı, ayda 1 defa -15 günde 1- tıp fakültesine gidiyor. En son giderken cezaevi aracında, ringde kollarına takılan kelepçeden çektiği acıyı hepiniz gördünüz, ben de gördüm. MS hastası bir akademisyen bu. Ya, Esad'ın hapishanelerini gösterirken burada bu yapılanlarla çelişkiye düşmüyor musunuz? Mahkûmun size canını emanet ettiği bir düzendir hukuk sistemi. Orada eziyet etmek için size verilmiyor. Atatürk Havalimanı'nda 45 kişiyi katleden, 236 kişiyi yaralayan o IŞİD üyelerini bile haksız yere yattılar diye serbest bıraktınız. Bir taraftan, MS hastası, hareket kabiliyetini kaybetmiş Tayfun Kahraman'ı içeride tutmaya devam ediyorsunuz; seçilmiş milletvekili Can Atalay'ı Meclise getirmiyorsunuz, işkence ediyorsunuz. Bu çocukların hatası IŞİD üyesi olmamak mı? IŞİD üyesi olunca kurtarıyorlar mı bunlar cezadan? Unutmayın, adaletin tecellisi gecikirse devletin meşruiyeti de sarsılır. Adalet bir gün hepimize lazım olacak ama biliniz ki bundan sonraki süreçte en çok size lazım olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.